İMSİAD Başkanı Demir: Yüksek kira ve konut fiyatları toplumsal huzuru tehdit ediyor
İMSİAD Başkanı Şeref Demir, konut üretiminin azalması ve fiyatların yükselmesiyle barınma sorununun derinleştiğini belirterek, yüksek kira ve konut fiyatları, milyonlarca insanı ev sahibi olma hayalinden uzaklaştırdı. Bu kriz, sosyal huzuru tehdit eden ciddi bir toplumsal sorun haline gelmiştir" dedi.

İnşaat sektöründeki durgunluk, artan maliyetler ve yüksek konut fiyatları Türkiye’de barınma sorununu derinleştiriyor.
İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İMSİAD), “depremler ve kentsel dönüşüm çalışmaları” ile “inşaat sektöründeki son gelişmeler” başlıklarıyla bir basın toplantısı düzenledi.
Ayrıca inşaat sektöründeki güncel gelişmelerin de ele alındığı toplantıda, maliyet artışları, mevzuat değişiklikleri ve sektörün beklentileri değerlendirildi.
Basın toplantısında konuşan İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İMSİAD) Başkanı Şeref Demir, önemli değerlendirmelerde bulundu.
"Ekonomik süreç tüm sektörleri etkilediği gibi inşaat sektörünü de derinden etkilemiştir"
Ülkenin içinden geçtiği ekonomik süreç, tüm sektörleri etkilediği gibi inşaat sektörünü de derinden etkilediğini ifade eden Demir "Yükselen inşaat maliyetleri, kur baskısı, faizlerin yüksek seyretmesi, konut kredilerine erişimin zorluğu, arsa maliyetlerindeki anormal artış, iş gücündeki daralma, yabancı yatırımın azalması ve yerli yatırımcının yurtdışına yönelmesi…Tüm bu etkenler sektörümüzü adeta sıkıştırmış, faaliyet alanımızı daraltmıştır. Konut üretimi azalmış, arz düşmüş; buna karşın talep ötelenmiş ama birikmiş olarak beklemeye devam etmektedir. Bu tablo, sektörde ciddi bir likidite sorununu beraberinde getirmiştir. Pek çok firma artan maliyetlere ve azalan satışlara rağmen projelerini sürdürmeye çalışmaktadır" diye konuştu.
"Konkordato ilan eden her firmayı suçlu ilan etmek, itibarsızlaştırmak büyük sıkıntılara sebep olacaktır"
Bu zorlu ortamda kimi firmalar ayakta kalabilmek, alacak ve borç dengesini yeniden düzenleyebilmek için konkordato yoluna gitmekte olduğunu belirten Demir "Konkordato ilan eden her firmayı suçlu ilan etmek, itibarsızlaştırmak büyük sıkıntılara sebep olacaktır. Bu, yalnızca o firmayı değil; o firmayla çalışan taşeronları, tedarikçileri, işçileri ve hatta o firmadan ev almış yüzlerce aileyi de mağdur eder. Bu durum, zincirleme bir ekonomik kırılmaya yol açar. Bu kırılmanın ardından yalnızca beton değil; umutlar, emekler ve gelecek planları da yıkılır. Dolayısıyla sektörümüz içinde yaşanan bu münferit hukuki süreçlerin, topluca genellemesi ve sektörün geneline teşmil edilmesi hem adil değildir, hem de yapıcı değildir" dedi.
"Güven olmazsa yatırım olmaz"
Zor zamanlarda dayanışma beklendiğini ifade eden Demir "Ancak ne yazık ki tam tersine, dedikodu, karalama ve bilgi kirliliğiyle sektörümüzün daha da zayıflatıldığına şahit oluyoruz. Bu noktada, açık bir uyarı yapmak durumundayız: Sektör hakkında gerçek dışı, teyide muhtaç bilgilerin yayılması, müteahhit firmaları hedef gösteren asılsız iddialar; sadece o firmaları değil, sektörün tamamını yaralamaktadır. Unutmayalım ki inşaat sektörü yalnızca özel sektörün değil, kamunun da, toplumun da geleceğini ilgilendiren bir alandır. O yüzden hep birlikte şu bilinçle hareket etmeliyiz: Varsa bir sorun, çözüm diyalogdur. Dayanışmadır. Üretmektir. Bu anlamda kamuoyunu da sorumlu davranmaya davet ediyoruz. Dedikodu ile güven ortamı inşa edilemez. Güven olmazsa yatırım olmaz. Yatırım olmazsa kalkınma da olmaz" ifade etti.
"Belediyeler çeşitli bürokratik nedenlerle ruhsat süreçlerini sekteye uğratmaktadır"
Sektördeki bir başka ciddi sorun ise ruhsat süreçlerinde yaşanan aksamalar olduğunu söyleyen Demir "Bugün birçok belediyede projelere ait ruhsat süreçleri, çeşitli bürokratik nedenlerle aylarca sürmekte ve bu durum yatırımcıların planlarını ciddi şekilde sekteye uğratmaktadır. İnşaatın başlaması geciktikçe, artan maliyetler projeleri mali açıdan zora sokmakta; hem yüklenici firma hem de konut sahibi olmak isteyen vatandaş zarar görmektedir. Bu nedenle yerel yönetimlerin, özellikle kentsel dönüşüm alanındaki projelere öncelik vererek ruhsat süreçlerini hızlandırması büyük önem taşımaktadır. Bu sadece yatırımcıyı değil, kentleri ve vatandaşları da doğrudan ilgilendiren bir ihtiyaçtır" şeklinde konuştu.
"Depremler ve kentsel dönüşüm gerçeği"
Bursa geçtiğimiz haftalarda 4.2 ve 4.3 büyüklüğündeki depremlerle sarsıldığını hatırlatan Demir "Çok şükür ki can ve mal kaybı yaşanmadı. Ancak bu depremler bize bir kez daha, unuttuğumuzu sandığımız gerçeği hatırlattı: Deprem ülkesinde yaşıyoruz. Ve halen riskli yapılarda hayatlarımızı sürdürüyoruz. Bursa’da halen binlerce bina, deprem riski taşıyor. Bu binaların yıkılıp yeniden yapılması artık bir tercih değil; hayati bir zorunluluktur. Kentsel dönüşüm, sadece fiziksel bir yenileme değil; sosyal bir güvenlik meselesidir. Bu dönüşüm, milletimizin can güvenliği ve şehirlerimizin geleceği açısından ertelenemez bir görevdir" diye belirtti.
"Kentsel dönüşümde ortak sorumluluk alınmalı"
Kentsel dönüşüm sürecinde üzerimize düşeni yapmaya hazır olduklarını belirten Demir "Ancak bu çaba tek başına yeterli değildir. Devletin, yerel yönetimlerin, STK’ların ve vatandaşlarımızın da bu sürecin bir parçası olması gerekmektedir. Kentsel dönüşüm için sadece teknik değil; sosyal, finansal ve bürokratik alanlarda da kolaylaştırıcı adımlar atılmalıdır. Finansmana erişim kolaylaştırılmalı, arsa üretimi hızlandırılmalı, kamu arazileri dönüşüme açılmalı, vatandaş bilinçlendirilmeli ve tüm süreç şeffaf biçimde yönetilmelidir" dedi.
"Barınma sorunu artık görmezden gelinemez"
Bugün Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri konut sorunu olduğunu vurgulayan Demir “Yüksek kira fiyatları, konuta ulaşım zorluğu, yeni konut üretimindeki yavaşlama; toplumun geniş kesimlerini doğrudan etkileyen bir barınma krizine dönüşmüştür. Özellikle dar ve orta gelir grubundaki vatandaşlarımız artık konut sahibi olma hayalini bile kuramamaktadır. Bu durum sosyal dengeleri bozmakta, toplumsal huzuru tehdit etmektedir. Bu krizden çıkış için sektörün önünün açılması, teşviklerin artırılması, finansman modellerinin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir" diye belirtti.
“Kentsel dönüşüm projelerine özel destek ve teşvik mekanizmaları oluşturulmalı”
Buradan hem kamu otoritelerine hem topluma açık bir çağrıda bulunan Demir "Faiz oranları kademeli olarak düşürülmeli, Konut kredileri erişilebilir hale getirilmeli, Kentsel dönüşüm projelerine özel destek ve teşvik mekanizmaları oluşturulmalı, 'Yarısı bizden' kampanyası, İstanbul’un ardından Bursa gibi deprem riski taşıyan şehirlerde de uygulanmalıdır. Ayrıca vatandaşlarımızı sağduyulu olmaya davet ediyoruz. Sektöre dair duydukları her bilgiyi sorgulamadan paylaşmak, dedikodu zincirine katkı sunmak hem firmaların hem de toplumun güvenini zedeler." diye konuştu.
İLKHA