tatlidede

Elektrik sorunsalı (siyasilere açık çağrı)

Gün geçmiyor ki; Elektrik sorunundan kaynaklı telefonlarımız çalmış olmasın,
Elektrik sorunsalı (siyasilere açık çağrı)

Gün geçmiyor ki; Elektrik sorunundan kaynaklı telefonlarımız çalmasın,

Gün geçmiyor ki; kesik elektriklerden dolayı şikayet almış olmayalım,

Gün geçmiyor ki; Kaçak elektrik kullanımı iddiası ve abartılı faturalardan kaynaklı vatandaşların ahlı - vahlı tepkilerine biz gazeteciler maruz kalmış olmayalım.

Ve gün geçmiyor ki; Bu tepkileri dile getiren haberler gazetelerimizde yayınlanmış olmasın!

Bireysel olarak kaçak elektrik kullanmak sadece bir hukuk meselesi değil aynı zamanda bir ahlak meselesidir.

Kaçak elektrik kullanan kişi zorunlu olarak yalan söyleme ve rüşvet vermek durumunda kalır. Ücretini ödemediği, alınteri ve el emeği ile elde etmediği için de israfa alışır ve gittikçe bir hayat tarzına dönüşür. Bunu  rutin olarak yaptığı için de  karakteri haline gelir.

Bunun sadece ekonomik ve hukuki açıdan değil; toplumsal, politik ve ahlaki etkileri de olacaktır.

Dolayısıyla hiç bir kimse, hiç bir alanda ve hiç bir şekilde çalma, çırpma ve ve kendisine ait olmayan bir emtiayı izinsiz kullanmaya hakkı yoktur.

Ayrıca DEDAŞ’ın Kaçak Elektrik bahanesiyle bazı köy ve mahallelerin enerjisini toptan kesmesi de hukuka ve ahlaka aykırıdır. Köyde/mahallede ücretini ödeyen ve ödemeyeni (hastası, öğrencisi ve hayvanı ile) aynı kefeye koymak insafsızlık ve kamu hukukunu ihlaldir. Devletin güvenlik güçlerini şirketinin koruması gibi bir algıya yol açması ise akla ziyan bir durumdur.

Bu temel ilke ve bakış açısını esas alarak, bölgede adeta bir kangren haline gelen Elektrik Kaçağına tevessül nedenleri ve çözümü üzerine bir mülahaza yapmak istiyorum.

Bazı köylerde hane sayaçlarının kullanım güvenliğinin sağlanması için yapılan çalışmalar da önemli bir tedbirdir.

Tarımda kullanılan elektrik sorunu ise sadece bireysel değil aynı zamanda ülke ekonomisi, istihdam, ithalat-ihracat dengesi, bölgesel kalkınma ve sosyo-politik boyutları olan bir sorundur.

Onlarca yıldır süren bir alışkanlık ve düzen var. Bunun sürdürülemez ve her açıdan sıkıntılı olduğu muhakkaktır.

Kaçak var, Borcunuz var… Elektriği kesiyorum.

Bu çok kestirme, acul, kolaycı ve sorunu çözmekten çok cezalandırma ve şirket çıkarını eksen alan bir yaklaşımdır.

Sulu tarım yapanların büyük kısmı İcra ile karşı karşıya kalmış ve bu konuda önemli sıkıntılar yaşanmaktadır.

Yüzlerce çiftçi elektrik parasını ve/ya cezasını öde(ye)mediği için kara kara düşünmekte, bir kısmı bu yıl ekmeme, bir kısmı arazisini satmakta, bir kısmı da tevekkeli olarak sadece yağacak yağmurlara bel bağlamaktadır.

2015 yılında Tarım Bakanı Fakıbaba zamanında imzalanan protokol gereğince;

Tarımsal sulamada aşağıdaki oranlarda sübvansiyona gidilmiştir.

2015; % 75, 2016; % 65, 2017; % 55, 2018; % 45 ve 2019; % 35.

Buna göre çiftçi;  2015’te %25, 2016’da %35, 2017’de %45, 2018’de %55 ve 2019’da %65 oranında elektrik ücreti ödemek durumundadır.

01.01.2018 tarihinde Elektrik KW fiyatı (net) 37.85 kuruş idi. 2019 yılı son çeyreğinde KW fiyatı (net) 79.34 kuruşa çıkmış. Yani elektrik fiyatında %108 zam gerçekleşmiştir.

Oysa Devlet DEDAŞ’ı sübvanse etmek yerine GAP’ı bitirseydi daha rantabl olur ve daha sürdürülebilir kar elde ederdi. Hem kaçak elektrik kullanımı bu kadar yaygınlaşmaz, hem stratejik olan yeraltı suları bu kadar çekilmez, hem de on binlerce pompa, motor vs. alet edevata bu kadar para harcanmazdı.

GAP İdaresi Başkanı’nın (Mardin İl Koordinasyon Kurulunda yaptığı konuşmadaki) ifadesine göre GAP’ın tamamen bitirilmesi için 1.4 milyar liraya ihtiyaç vardır. Yani Mardin Büyükşehir Belediyesinin borcu kadar bir para. Mardin ovasının kanal sulamaları için ise sadece 700 milyon lira gerekiyor.

Türkiye’nin yıllık pamuk ihtiyacı 1.300.000 ton civarında olup yaklaşık 700.000 ton pamuğu yani %40 ını dışarıdan ithal ediyor.

Allah'ın büyük lütfu ve imkânı olan Viranşehir-Cizre arası verimli ovanın değerlendirilerek bereketli ürününün insanımız ve ülkemiz lehine değerlendirilmesi gerekiyor.

Bir Dekar sulama yapılan arazide 600-700 kg mahsul elde edilmekte iken, sulanmayan arazide verim 250 kg’a düşmektedir. Bu ülke ekonomisi için ciddi bir kayıptır. Telafisi  dolar çıktısı ile yani cari açıkla kapatma olmaktadır.

Ülkemizin yıllık 21 milyon ton buğdaya ihtiyacı bulunmakta ve sulama yapılmadığında buğday rekoltesi oldukça düşmektedir.

Sulama olmadan ovadaki tarım arazisinden verim alınamıyor.

Elektrik gücüyle 450-500 metre yerin derinliklerinden suyu çıkarıp araziyi sulamanın geliri ile giderini karşılayamıyor.

Kaçak elektrik kullanmanın hem kul hakkı, hem kamu hukuku açısından doğru olmadığı hasebiyle uzak durmak gerekiyor.

Dolayısıyla bu sorun, bireysel bir sorun olmaktan çıkmış ve siyaseten acil çözümlenmesi gereken bir soruna dönüşmüştür.

Tarımsal sulama bir ihtiyaçtır; ekonomik, sosyal, politik ve stratejik açıdan sonuçlar üretir.

Sürdürülebilir, rantabl, aşamalı ve olumlu yaklaşımlar ve çözümler üretmek hükümetin sorumluluğundadır.

Bu nedenle çiftçiler ve DEDAŞ arasında hal edilecek bir mevzu değildir artık.

Yerel idareci ve siyasetçiler ile merkezi hükümetin yönetme becerisinin de bu vesileyle test edildiği bilinmelidir.

 

Editör: Kadir Üründü

Yorum Yaz