tatlidede
tatlidede

Elektrik sorunu üzerine

Elektrik sorunu üzerine

Televizyon programcıları sundukları programların kapanışını hep bu cümleyle yaparlar; 

“Bir programımızın daha sonuna geldik” 

Evet, kulaklarımızın aşina olduğu bu cümleyi son on günlük süre içerisinde neredeyse bire bir yaşadım dersem yeridir.

Geçtiğimiz hafta özel bir durumdan dolayı Ankara’daydım. Özel ziyaretlerim dışında dostlarımla da bir araya gelmeye çalıştım. Memleket Mardin olunca, alakalı - alakasız bir araya geldiğim bütün dostlarımın bir tek gündem konusu vardı. 

"Ne olacak şu elektrik sorunu!"

Henüz Ankara seyahatine çıkmadan önce ve her yıl olduğu gibi bu yıl da benim gibi tüm gazeteci meslektaşlarımın haber takibi gündemini oluşturmuş olan elektrik sorunu, Ankara’daki dostlarımın da ana gündemindeydi.

Birçok çiftçimiz, çiftçi temsilcimiz, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, ziraat oda başkanlarımız konunun ehemmiyetine binaen soluğu Ankara’da almıştı. Yabancısı olmadığım ve her yıl onlarca haberimizin içeriğini oluşturan bu önemli sorunda en az bir çiftçi, çiftçi temsilcisi ya da siyasetçi kadar bilgi sahibi oldum. 

Bana göre bölgenin bazı hassasiyetlerini göz ardı ederek zamansız ve gereksiz bir süreçte elektriği özelleştirmesi yanlıştı. 

Böylesi hassas bir bölgede devlet özelleştirdiği elektriği TEİAŞ üzerinden farklı bölgelerde, farklı isimlerdeki yüklenici firmalara satıyor, Devletten toptan aldıkları enerjiyi de perakende bir şekilde vatandaşa ve dolayısıyla da çiftçiye satan bölgemizin yüklenici firması olan DEDAŞ!. 

Bu denklemler arasındaki uyuşmazlık ya da sıkıntının yaşanmasında önemli bir sac ayağını oluşturan TEİAŞ ve DEDAŞ’lı deyim yerinde ise kural tanımaz ve sadece kendi rahatlarına bakan yöneticiler. Kimi enerji tasarrufuyla dönemi kurtarma peşinde, kimi ise ne kadar enerji o kadar para diye tutturuyor.

Söz konusu sorunun temel dayanağı enerji, enerji kesildiğinde mağdur olan çiftçi, ya enerjiyi sağlayıcı ilgili birim olan TEİAŞ’a ya da enerji satıp kazancına bakan yüklenici firma olan DEDAŞ’lı yetkililere ulaşmak, muhatab bulma çabaları nafileyle son bulur hep. 

Bu yetkililere ulaşamayan çiftçinin yönü başka adreslere dönüyor bu kez. 

Medet, ya siyasilerden ya da ilin yöneticisi konumundaki bürokratlardan umuluyor.

Elbette ki bu sorundan muzdarip olan valilerimiz çok oldu. Kimi bu sorundan dolayı trafiğe kapanan yolların bedelini makamından olarak ödedi, kimi de durup dinlenmeden geceler boyu mesai harcamak zorunda kaldı. 

Bölgemizdeki kaçak kayıp oranına ya da teknik verilere girmeyeceğim, kimin haklı, kimin haksız olduğunu da tartışmayacağım zira herkesin kendince haklı olduğu kadar haksız olduğu taraflarlar da çoktur. Ancak şunu çok iyi anladım ki; bu sorun birçok valiyi, yetkiliyi zor durumda bıraktığı gibi; bir çok siyasetçinin de önemli sıkıntılar yaşamasına neden oldu, olmaya da devam ediyor.

Devlet çiftçisini çeşitli fonlarla destekliyor, bu fonları ilgili hesaplara yatırıyor ama nedense bu fonları ödeme yerine pozitif bir ayrımcılık yaparak destek ödemek yerine elektriği asgari 700 metre derinlikten su çıkarmaktan başka alternatifi olmayan çiftçinin elektrik borcuna neden mahsup etmediğini bir türlü anlayamıyorum.

Hadi bölge çiftçisinin elektrik desteği adı altında yeteri kadar sübvanse etmesinden vazgeçtik. Defalardır amalı, fakatlı gerekçelerle sorunu kökten çözüme kavuşturacak olan GAP Sulama kanallarının bölgeye ulaşmasını neden sağlayamıyor? Bir orta oyunu, defalarca izlenmiş bir film yada bir televizyon programı bir metrelik toprağı olmayan bir seyirci olmama rağmen bu filmi, oyunu izlemekten sıkıldım.

 “Elektrik sorunu devam ederse bölgede sosyal patlamalar yaşanır, telafisi olmayacak kırılmalar, sorunlar sıkıntılar yaşayacağız” diye daha önceki yazılarımda belirtmiştim. 

Üzülerek belirtmeliyim ki yaşananlar kısmen bizi haklı çıkardı, ancak bereket ki; sorunun çözümü için bütün içtenliği ve samimiyetiyle çaba gösteren hatta gözyaşı dökmek zorunda kalacak kadar aidiyet ve samimiyetlerini sorgulamaya mahal bırakmayacak kadar değerli siyasilerimizin olduğuna müşahede ettim.

Geçmişte olduğu gibi; geceler boyu sorunun çözümü için çaba gösteren ve günlerce mesailerini çözüm odaklı harcayan vekillerimiz, valilerimiz oldu. Bugüne kadar hepsi de en azından daha büyük sosyal patlamalara engel olacak çaba ile gayretlerin içinde oldu. Kiminin dönemi bitti, kiminin başka görevlere ataması oldu. Tabiri caizse kimler geldi, kimler geçti. Fakat şöyle bir baktım da onlarca önemli makamda değişiklik olurken; bölgenin elektriğini besleyen, aslında tam da sorunun önemli bir parçası olan bürokratların yerini koruduklarını görüyorum. 

Perde arkasında durmak ve istediğinde çiftçiyle siyasetçiyi, hatta farklı görüşteki siyasi temsilcileri bile karşı karşıya getirecek oyunlardan bile kaçınmayacak kadar sözüm ona sorumluluktan uzak  bölgedeki yöneticilerin hala yerlerinde durduğunu görüyoruz. 

Bunda sizce de bir tuhaflık yok mu?

Hadi müjdem olsun!.. "Bir programın daha sonuna geldik" Nihayet bu mevsim de sorunun çözümü göründü gibi...

Çiftçiyi rahatlatacağına inandığım müjdeli haberin eli kulağında. Ya ondan sonrası? Bakalım bu defa da aynı şahıslar yerinde durmaya, olası yeni sorunları körüklemek üzere koltuklarına yaslayıp, "Hadi sıradaki gelsin" deyip bıyık altından gülmeye devam edecekler mi? 

Merak etmemek elde değil!...

Yorumlar

Image
Ali
26.04.2016 / 12:56

Teşekkürler kadir bey, Gap Sulama Kanalının bir an önce bitirilmesi gerekir. Kanal biterse bölge bambaşka bir hale dönüşecek, göç veren değil göç alan bir konuma yükselecek, yer altı suları eski debisine kavuşacak, akan çeşmeler olacak, biyolojik çeşitlilik artacak, herkes rahatlayacaktır.

Image
Ömer
25.04.2016 / 22:46

Bu yazdıklarınızın aynısını mevcut STÖ lere uygulayın. Bu STÖ ler Nice siyasetçi, bürokratı tüketirken yenileri gelsin diyorlar. Doğru bu STÖ lere demokrasi be Zaman uğrayacak.

Yorum Yaz