tatlidede
tatlidede

Ergenlik Dönemi

Ergenlik döneminde gençler biraz daha içe dönebilir, kendi başına vakit geçirmek isteyebilir. Bireyselleşmek ve özerklik kazanmak adına gözlenen bu davranışlar, sağlıklı bir kimlik oluşumunun göstergesidir.
Ergenlik Dönemi

Birey, çocukluğundan yaşlılığına kadar gelişen yaşam çizgisi üzerinde birbirinden farklı gelişim dönemlerinden geçer ve bu dönemler içerisinde birbiriyle aynı olmayan fizyolojik ve psikolojik bazı özellikler gösterir. Bu bağlamda yaşam çizgisini dikkate alarak bireyin hayatını genel hatlarıyla; çocukluk, ergenlik/gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık gibi ana gelişim dönemlerine ayırarak incelemek mümkündür.

Ergenlik; bireyin gelişim süreci içerisinde çocukluk döneminin bitişiyle beraber sözü edilen dönemin başlangıcından fizyolojik olarak erişkinliğe ulaşıncaya kadar geçen bir gelişim dönemidir. Bu dönem, fizyolojik anlamda kızlarda adetle ve göğüslerin büyümesiyle; erkeklerde ise yüzde kılların çıkması ve sesin kalınlaşmasıyla başlayan genel olarak da 13-22 yaşlar arasını kapsayan bir gelişim dönemidir. Ergenlik döneminde pek çok fiziksel, duygusal ve davranışsal değişim gözlenir. Çocukluktan yetişkinliğe geçişte öncelikli olarak fiziksel değişim gözlenir. Hormonal farklılıklar dolayısıyla bedende görülen bu değişimler duygulanımı ve davranışları da etkiler. Ergenlik döneminde gençler biraz daha içe dönebilir, kendi başına vakit geçirmek isteyebilir. Bireyselleşmek ve özerklik kazanmak adına gözlenen bu davranışlar, sağlıklı bir kimlik oluşumunun göstergesidir. Bir geçiş evresi olan ergenlik dönemine bazı gençler görece daha kolay adapte olabilirken bazı durumlarda ciddi duygu değişimleri, yoğun öfke, saldırgan tarzda ya da risk içerikli davranışlar eşlik edebilir.

Ergenlerdeki duygusal gelişim ve değişim konusunda dikkati çeken ilk noktanın, duyguların yoğunluğundaki artış ve istikrarsızlık olduğunu söylemek mümkündür. Bu bağlamda söz konusu duygusal dalgalanmalar; karşı cinse âşık olma, mahçubiyet ve çekingenlik, aşırı hayâl kurma, tedirginlik ve huzursuzluk, yalnız kalma isteği, çalışmaya karşı isteksizlik ve çabuk heyecanlanma gibi duygu durumlardır. Bu anlamda ergenlik çağındaki gençlerle ilgili yapılan alan araştırmalarında, ergenlerin duygusal problemlerinin; bulundukları yaş gruplarına, okula devam edip etmemelerine, ailenin geliştirdiği tutumlarına, ergenlerin sahip oldukları bireysel zekalarına ve çevreleri tarafından kabul edilme derecelerine göre değişiklik gösterdiği tespit edilmiştir. Ergenlik dönemi özellikle anne ve babalar tarafından anlaşılması ve başa çıkması zor bir dönem haline gelebilmektedir bundan dolayı bu süreçte anne ve babanın dikkat etmeleri gereken bazı konular vardır bunlar:

  • Anne-baba çocuk ilişkilerini bozan çok önemli diğer bir husus anne babanın çocuğa karşı davranışlarında tutarsız olmasıdır. Disiplin açısından çok defa tutarsız davranarak bir seferinde çocuğa karşı katı, sert ve cezalandırıcı davranırken aynı nedenle başka bir sefer yumuşak ve umursamaz bir tutum içine girilmemelidir.
  • Aşırı tutumların son derecede tehlikeli olabileceği unutulmamalıdır. Çocuğa bağımsızlık kazandırmak gereklidir. Ancak ona çok erken ya da gereğinden çok fazla özgürlük tanınması sakıncalı olabilir. Ergenin, ailenin kontrolünden sıyrılarak tam bir bağımsızlık elde etmesi çok kısa bir sürede gerçekleşemez ve gerçekleşmemelidir.
  • Bir ergen evde kendi gücü çerçevesinde bir iş yapmak istediği zaman ilk çabaları başarısız olsa da aile çocuğa, faaliyetini sürdürebilmesi için olanak sağlamalı ve cesaret vermelidir. Çocuğu cesaretlendirmek için evle ilgili bazı sorumluluklar verilebilir. Ancak bir ergenin evin bütün bakımını üstlenmesi beklenemeyeceği gibi çocuğa gücünün üstünde işler yüklemek de anne baba çocuk ilişkilerini bozabilir ve çocuğu kavgacı hale getirebilir.
  • Gencin davranışları üzerinde en çok etkisini gösterebilecek bir tutum, çocuk sorumluluklarını yerine getirmediği zaman bazı haklarının geçici olarak elinden alınmasıdır. Ancak davranışın kötülüğü ile haklarının geri alınma derecesi arasında mantıklı bir ilişki bulunmalıdır. Ergen kendine tanınan bir hakkı bilinçli olarak ya da yanlışlıkla ilk defa kötüye kulanmışsa bunu elinden almak zararlıdır. Örneğin çocuk sosyal bir aktiviteden geçerli bir neden olmadan eve geç dönebilir. İlk seferinde anne baba çocuğun bu davranışını onaylamadığını söylemekle yetinebilir. Aynı hatanın  tekrarı durumunda, buna benzer bir faaliyete tekrar katılmasının önlenmesi şeklinde bir yaptırım uygulanabilir. Daha sonra çocuğa, belirli bir saatte evde olmak kaydıyla bir daha deneme izni verilebilir. Genç yine gecikecek olursa, aynı grupla dışarı çıkma izni elinden alınarak tam vaktinde eve geleceğine inandığı diğer arkadaşlarla sosyal faaliyetlere gitmesi teşvik edilmelidir
  • Anne babanın, davranışlarıyla gence iyi bir örnek olması gerekmektedir. Anne baba kendi uygulamadığı davranış standartlarını çocuğun uygulamasını beklememelidir. Gözlenmeyen davranışlara ilişkin olarak yapılan tavsiye ya da uyarmalar çok az etkili olmaktadır.
  • Çocuğun gelişmekte olan kişiliğine ve mahremiyetine saygı gösterilmelidir. Kendine ait özel bir odaya, hele bu odayı kendi zevkine uygun bir biçimde süsleme ve düzenleme özgürlüğüne sahipse çok şanslıdır. Genç için çekici ve ideal olan dekorasyonlar ve ilginç renk karışımları anne babaların tüylerini ürpertebilir. Gerekli ise çocuğun hayalinin başıboşluğuna ve farklılığına fırsat tanımalı ancak odanın içindeki eşyanın temiz ve tertipli tutulması üzerinde hassasiyetle durulmalıdır.
  • Anne babalar gençleri düşünebilecekleri konularda kendi kendilerine karar vermeye teşvik etmelidirler.

Her şeyin ötesinde anne baba ile ergen arasında iletişim yollarının her zaman açık olmasına ihtiyaç vardır. Ancak bazen belirli olaylara çocuğun gelişimine anne babanın sert tutum ve davranışlarına bağlı olarak anne baba ile ergen arasındaki iletişim yolları kısmen veya tamamen tıkanabilir. Bu gibi durumlarda ihtiyaca göre, durumu objektif olarak değerlendirebilen bir uzman kişinin her iki tarafın sorunlarını daha iyi görebilmelerine yardımcı olarak anne baba ile çocuk arasındaki iletişim yollarını açması gerekebilir. Çünkü iletişim yolları tıkanan kişiler kendilerini çıkmaza sokan hata veya kusurları yardımsız olarak göremeyecek derecede duygusal huzursuzluk içinde bulunurlar. Bu nedenle hem anne babalar hem de ergenlerin anlaşamadıkları hususları yeniden gözden geçirmeleri ve durumu tarafsız olarak değerlendirebilen üçüncü bir kişinin görüşlerine ve yardımına ihtiyaç duyabilmektedirler.

Yorum Yaz