tatlidede

Ernest Mandel kimdir? Ernest Mandel kitapları ve sözleri

Belçikalı Sendikacı, İktisat Kuramcısı ve Marksist Ernest Mandel hayatı araştırılıyor. Peki Ernest Mandel kimdir? Ernest Mandel aslen nerelidir? Ernest Mandel ne zaman, nerede doğdu? Ernest Mandel hayatta mı? İşte Ernest Mandel hayatı... Ernest Mandel yaşıyor mu? Ernest Mandel ne zaman, nerede öldü?
  • 03.02.2023 13:00
Ernest Mandel kimdir? Ernest Mandel kitapları ve sözleri
Belçikalı Sendikacı, İktisat Kuramcısı ve Marksist Ernest Mandel edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Ernest Mandel hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Ernest Mandel hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Ernest Mandel hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Ernest Ezra Mandel

Doğum Tarihi: 5 Nisan 1923

Doğum Yeri: Almanya

Ölüm Tarihi: 20 Temmuz 1995

Ölüm Yeri:

Ernest Mandel kimdir?

Ernest Ezra Mandel (5 Nisan 1923 - 20 Temmuz 1995), Ernest Germain, Pierre Gousset, Henri Vallin gibi takma isimlerle de tanınan Belçikalı Sendikacı, İktisat kuramcısı ve marksist.

II. Dünya Savaşı sırasında, siyasi faaliyetleri nedeniyle tutuklandı ve Dora toplama kampında tutuldu. Savaş sonrası özgürlüğüne kavuşan Mandel siyasi mücadelesine devam etti. Kısa sürede Michel Pablo ile birlikte Dördüncü Enternasyonal'in önderlerinden birisi haline geldi. Dördüncü Enternasyonal'in 1946 yılında yapılan dünya kongresinde uluslararası sekreterlik üyesi seçildi.

Birçok sendikada görev aldı. Geç kapitalizmi iredeleyen kitaplar yazdı.

Ernest Mandel, ölümüne değin marksizmin esaslı savunucularından ve troçkist hareketin seçkin önderlerinden birisi olarak yaşadı.

Ernest Mandel Kitapları - Eserleri

  • Marksizme Giriş
  • Marksist Ekonomi Kuramına Giriş
  • Leninist Örgüt Teorisi
  • Hoş Cinayet
  • İkinci Dünya Savaşının Anlamı
  • Kapitalist Gelişmenin Uzun Dalgaları
  • Geç Kapitalizm
  • Marksizmin Tarihteki Yeri
  • Marx'ın İktisadi Düşüncesinin Oluşumu
  • Marksist Ekonomi El Kitabı
  • İktidar ve Para
  • Marksist Yabancılaşma Kuramı

Ernest Mandel Alıntıları - Sözleri

  • Proleter devrimi,insanlık tarihinde,varolan toplumun bilinçli olarak planlanmış bir yıkılışını amaçlayan ilk devrimdir.Yani,geçmişteki köle ve köylü devrimleri gibi,daha önce varolan bir durumu geri getirmeyi ya da ekonomik alanda zaten gerçekleşmiş olan iktidar değişikliğine sadece meşruiyet kazandırmayı değil,daha önce hiç varolmamış ve sadece bir.. teori ya da bir «program» olarak kabul edilmiş, yepyeni bir süreci gerçekleştirmeyi amaçlar. (Leninist Örgüt Teorisi)
  • Bugün pasif bir şekilde patronlarla işbirliğini kabul ediyorlardır, fakat yarın şiddetli bir grevde onlara karşı hareket edeceklerdir.Oportünizm mantığı burjuva toplumuna uyma,«kitlelerin» tavrına atıflar vasıtasıyla gerekçelendikten sonra birdenbire geriye dönerek burjuva toplumuna karşı harekete geçtikleri zaman bu aynı kitlelere karşı koymaya gider. (Leninist Örgüt Teorisi)
  • Eğer hastalık olumsuz koşullar altında yaşayan bireyin kendini ifadesiyle, salgın hastalıklar da kitlesel yaşamdaki kitlesel rahatsızlıkların göstergesidir. (Leninist Örgüt Teorisi)
  • Sömürülenler dünyevi hayatın ötesinde daha iyi bir hayat umudundan başka hiçbir teselli bulamamaktadırlar. (Marksizme Giriş)
  • Pazarda meta sahipleri birbirleriyle yalnızca değişim yoluyla ilişkiye geçerler. Onların ilişkileri böylece yabancılaşır ve şeyleşir; salt şeyler arasındaki ilişkiler halini alır ki bu, dile bile yansır. Bir gün New York'daki lokantalardan birinde garson bayan bana "Biftek ve salata sizdiniz, değil mi?" diye sormuştu. Burjuva toplumunda bütün insan ilişkileri böylece nicelendirilebilir, ölçülebilir ve ampirik olarak kestirilebilir hale gelmeye yönelir; parçalanıp bileşenlerine ayrılır ve sanki bir metal parçası ya da kimyasal bir maddeymişçesine ya da şu veya bu şirketin hisse senetlerinin piyasadaki fıyat dalgalanmaları gibi nesnel olgularmışçasına, mikroskop altında (ya da bilgisayarda) incelenirler. Analitik akıl sentezci akla egemen olur. Analiz ve sentez arasında diyalektik bir denge düşünülmez bile. Ve polisiye roman, en saf biçimiyle analitik aklı ilahlaştırma değilse nedir? (Hoş Cinayet)
  • "Kapitalizm kendiliğinden yok olmaz." (Marksist Ekonomi Kuramına Giriş)
  • Çoğunlukla oportünistler kitle örgütlerinde ya da burjuva devlet aygıtındaki işçi bürokrasisine bağlı aydınları temsil ederler; sekterler ise ya sınıf olmaktan çıkmış ya da gerçek hareketlerin dışında kalıp, olayları sadece kenardan seyreden aydınları temsil ederler.Her iki durumdada, çelişkili fakat bölünmemiş devrimci öznede varolan nesnel ve öznel öğelerin arasındaki zorunlu bölünme,sadece oportünist bir pratiğe ve sahte bilinci içeren teorinin idealleştirilmesine yol açan, teoriyle pratiğin ayrılmasma tekabül eder. (Leninist Örgüt Teorisi)
  • Sınıf mücadelesi, mü­cadele edenlerin ne yaptıklarının bilincinde bile olmadan binlerce, yıldır süregelmektedir. Proleter sınıf mücadelesi, değil bilimsel sosyalizmin, sos­yalist bir hareketin bile ortaya çıkmasından çok önce mevcuttu. (Leninist Örgüt Teorisi)
  • Kadınların ezilmesi her zaman var olmadı. Bu kadın cinsi üzerine çöken biyolojik bir kaderin ürünü değildir. (Marksizme Giriş)
  • Son çözümlemede, itici güç buhardır, yani kitle seferberliğinin ve mücadelesinin enerjisidir, piston değil.Bu buhar olmadan piston boş bir kovandır. Ama bu piston olmadan da en yoğun buhar bile ziyan olur ve hiçbir şey başaramaz.Bu Leninist örgüt teorisinin özüdür. (Leninist Örgüt Teorisi)
  • Troçki'nin Rus Devrim Tarihindeki benzetmesini hatırlayalım: Belirleyici anda, onu sıkıştıracak piston olmaması yüzünden güçlü buhar uçup gitti. (Leninist Örgüt Teorisi)
  • 1842-43 yıllarında Almanya'nın batısındaki Ren bölgesinde meydana gelen bazı olaylar (ormanlardan odun çalan insanların artması ve devletin bun­lara müdahale etmesi) Marx’ın şu sonuca varması­nı sağladı: kolektif çıkarları temsil etmeyi amaçlayan devlet, aslında toplumun sadece bir kısmının, özel mülk sahibi olanların, çıkarlarını temsil etmektedir. Bundan dolayı, ferdî hakların bu devlete devredilmesi bir yabancılaşma olayının ifadesi olmaktadır: aslında, insanların hakları kendilerine ait olan kurumlar tarafından gasp edilmektedir. (Marksist Yabancılaşma Kuramı)
  • Geniş kitleler sadece eylem aracılığıyla öğrenebilirler. (Leninist Örgüt Teorisi)
  • İnsanın ihtiyaçları her zaman mevcut ekonomik kaynaklardan bir adım ilerdedir, diyordu; bu yüzden insanlar tatmin edilmemiş ihtiyaçlarını karşılamak için, her zaman çok sıkı çalışmaya mahkûmdurlar. (Marksist Yabancılaşma Kuramı)
  • Her sınıflı toplumda hakim ideoloji hakim sınıfın ideolojisidir. (Marksizme Giriş)
  • Sorunun teorik yanı şöyle konulmaktadır; Ortodoks Marksizm, yabancılaşmanın, sınıflı toplumun ve kapitalist sömürünün ürünü olduğunu öğretti. Staiinizm de, kapitalist yönetimi yıkmış toplumlarda yabancılaşmanın mümkün olmadığım ve görülemeyeceğini iddia etti. Ama sosyalist bir iktisat temeline sahip toplumlarda yabancılaşmanın ciddî görünümleri, bu iki yaklaşıma da meydan okurcasına, ortaya çıktı ve varlığını sürdürdü. Neden böyle oldu? Sosyalist teorinin öngörüleriyle hayatın gerçekleri arasındaki bu farklılık nasıl açıklanabilir? (Marksist Yabancılaşma Kuramı)
  • Yalnızca siyasal olan bir devrim bir sınıfın belli bir egemenlik biçiminin, belli bir devlet biçiminin yerini bir devrim yoluyla aynı sınıfın bir başka devlet biçimine bırakmasıdır. (Marksizme Giriş)
  • Bankalar bunu yaparken, daha büyük tröstler yaratabilmek için yükseltme girişimlerinde de bulunurlar. Aynı zamanda, kredi alanındaki tekelci konumlarını kullanarak verdikleri kredilerin karşılığında büyük işletmelerin sermayelerine katılma yolunu da elde ederler. Ve böylelikle mali sermaye, yani banka sermayesi, gelişerek sanayi alanına sızar ve giderek üstün bir konum kazanır. (Marksizme Giriş)
  • Hukuk hakim mülkiyet biçimini korur ve doğrular. Aile aynı rolü oynar. Din sömürülenlere kaderlerine boyun eğmeleri gerektiğini öğretir. Hakim siyasi ve ahlaki düşünceler sofizmler veya yarı-doğrular vasıtasıyla hakim sınıfın saltanatını doğrulamanın yollarını ararlar. (Marksizme Giriş)
  • Marx, yabancılaşma kavramı ile ilk defa, Alman filozofu Hegel üzerinde çalışırken, karşılaştı. Fakat ne gariptir ki, Hegel’in eserinde ilk önce dikkatini çeken, yabancılaşmış emek teorisi olmadı. İnsanın bir vatandaş olarak devletle ilişkilerindeki yabancı­laşması (siyasî yabancılaşma) Marx’ın felsefî, siyasî ve sosyal düşüncesinin başlangıç noktası oldu. (Marksist Yabancılaşma Kuramı)

Yorum Yaz