diorex
Dedas

Farhad Daftary kimdir? Farhad Daftary kitapları ve sözleri

Yönetici, Yazar Farhad Daftary hayatı araştırılıyor. Peki Farhad Daftary kimdir? Farhad Daftary aslen nerelidir? Farhad Daftary ne zaman, nerede doğdu? Farhad Daftary hayatta mı? İşte Farhad Daftary hayatı...

  • 19.09.2022 03:00
Farhad Daftary kimdir? Farhad Daftary kitapları ve sözleri
Yönetici, Yazar Farhad Daftary edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Farhad Daftary hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Farhad Daftary hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Farhad Daftary hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi:

Doğum Yeri:

Farhad Daftary kimdir?

Dr. Farhad Daftary, California Berkeley Üniversitesi'nde 1971 yılında tamamladığı doktora çalışmasının ardından, 1979 yılında Cambridge Üniversitesi bünyesinde kurulmuş olan İsmâilî Araştırmaları Enstitüsü'nde çalışmalar yapmıştır. 1988 yılından beri aynı enstitüde müdür vekilliği ile akademik araştırma ve yayımlar birimi başkanlığı yapmaktadır.

Farhad Daftary Kitapları - Eserleri

  • Alamut Efsaneleri
  • Şii İslam Tarihi
  • İsmaililer
  • İslam'da Entelektüel Gelenekler

Farhad Daftary Alıntıları - Sözleri

  • 15. Yüzyılın sonuna gelindiğinde Roma Kilisesinin onayladığı standart Avrupalı İslam algısı hala bilgisizliğe ve fanteziye dayanan polemikçi ve oldukça çarpık bir imgeyi temsil etmekteydi. Dolayısıyla İslam hala esasında sahte bir şiddet dini olarak algılanmakta ve Muhammed Deccal olarak görülmekteydi (Şii İslam Tarihi)
  • Bütün bunlar elifi öğrenmiş olan biri için gereksizdir; zira Yunus Emre'nin dediği gibi, bu harf, vahyedilmiş dört kitabın hikmetini içine almaktadır. (İslam'da Entelektüel Gelenekler)
  • İslamın Sünni ve Şii diye ikiye bölünmesinin kökeni aslında Hz. Muhammed'in halefi krizine dayandırılabilir. Muhammed'in halefi başka bir nebi olmazdı çünkü Muhammed'in Son peygamber olduğu vahiyle bildirilmişti. Sünni görüşe göre peygamber kendi manevi varisi ile ilgili ne bir talimat ne de bir vasiyet bırakmıştı. Sonraki tartışmalar arasında ilk Müslümanlardan biri ve güvenilir bir sahabe olan Ebubekir bir grup önde gelen Müslüman tarafından halife seçildi. Ebubekir'in seçilmesi, Ömer bin Hattab'ın önerisiyle ve Ebubekir'e bağlılık yemini eden sahabilerin onayıyla gerçekleşti. Müslümanlar ilk halifeyi seçmekle kendine özgü İslami halifelik kurumunu da kurmuş oldu. (Şii İslam Tarihi)
  • ...Tıpkı aynı dönemde ortaya çıkan Haşaşi efsaneleri gibi bir süre sonra kendine has bir yazınsal birikime ulaşan bu hikâyelere göre Sarazenler (Müslümanlar) yanlış bir üçlemeye inanan şuursuz bir halktı ve Mahomet (Hz. Muhammed) ise bir büyücü idi. Hatta Hz. Muhammed Roma Kilisesi'nde bir kardinalken başkaldırmış ve Arabistan'a kaçarak burada kendisi bir kilise kurmuştu. (Alamut Efsaneleri)
  • Fatımî halife-imam Müstansır-Billah'ın 487/1094'te ölümüyle ve bunun sonucunda İsmaililikte ortaya çıkan Müstali-Nizari bölünmesiyle İsmaili tarihinde yeni bir evre başladı. Müstansır-Billah'ın halefinin kim olacağı, büyük oğlu Nizar ile Müstali-Billah unvanıyla Fatımi tahtına fiilen oturtulan küçük kardeşi Ahmed arasında anlaşmazlık konusu oldu Nizar başkaldırdı ama sonunda yenildi ve 488/ 1095'te öldürüldü. Bu olayların bir sonucu olarak, Müstansır-Billah'ın döneminin birleşik İsmaili hareket ve davet iki rakip kola, Müstaliyye ve Nizariyye kollarına bölündü. (İsmaililer)
  • Alamut dönemi Nizarileri, Müslüman toplumunda, dini-politik alandaki rakiplerini suikast yolu ile öldürmeyi icat eden ne ilk ne de son gruptu ama mükemmel ve tüyler ürperten bir tarzla gerçekleştirdikleri suikast yöntemini, faaliyetlerinin en temel faktörü olarak benimsemişlerdi. (Alamut Efsaneleri)
  • İmam Muhammed Bakır, Şii İslamın imami kolunun meşruiyetçi ilkeleri haline gelecek düşüncelerin temellerini öğretmeye ve açıklamaya yoğunlaştı. Her şeyden önce ilahi esinli sayılan bilgiye sahip imamların dinsel rütbesi ve manevi otoritesiyle ilgilendi. Dünyanın böyle bir imama sürekli muhtaç olduğunu öğretti. Takiye ilkesini olumsuz koşullarda imamı ve taraftarlarını korumak için kişinin kendi gerçek dinsel inancını ve pratiğini önlem olarak gizlemesi ilkesini sağlayan kişi olarak bilinir. (Şii İslam Tarihi)
  • Haçlı seferlerinin vakanüvisleri farklı Avrupa dillerinde "Assassin" teriminin değişik biçimleriyle adlandırdıkları esrarengiz bir "Dağların ihtiyarı"nın izleyicileri hakkında yazı yazmaya başladı. "Assassin" terimi, "Ahlâkî gevşek insanlar" anlamında Nizarileri aşağılamak için diğer Müslümanların kullandığı Arapça "haşişi" sözcüğüne dayanmaktaydı. (Şii İslam Tarihi)
  • Efsanelerin asıl ortaya çıkışları, Suriye Nizarilerinin faaliyetlerinin ve ünlerinin Haçlılar ve diğer batılı gözlemcileri etkilemesiyle olmuştur. Haçlıların, İran'daki Nizari toplumu ile hiçbir bağlantıları olmadı. Bu nedenle de Alamut dönemi İran Nizarileri hakkında, Suriye'dekilere yaptıkları gibi hayali bir tablo çizmediler. Daha önceki dönemlere ait bazı batılı kaynaklarda, İranlı Nizarilerin Suriyeli dindaşları üzerindeki egemenliklerinin farkına varılmış olduğu görülse de, Haşaşi efsanelerinin İran'daki Nizari merkezine yayılışı, Marco Polo'nun yazdıklarıyla başlamıştır. (Alamut Efsaneleri)
  • Hasan sabbah Alamut'a yerleşir yerleşmez, bu eski kalede aşamalı olarak yenilemeler yaptı ve onun tam anlamıyla zapt edilemez hale getirdi. Bunun yanında su kanalları açarak ve çok sayıda ağaç dikilerek, Alamut vadisindeki tarım ve sulama sistemlerini geliştirdi (uzun kuşatmalara dayanabilmek için ) Marco Polo'nun kaleme aldığı masallardan birinde anlatılan, ismaili lideri tarafından yaptırılan "gizli cennet bahçesi" bu bölgede bulunmaktadır. (Alamut Efsaneleri)
  • Hiçbir peygamber kendi beldesinde itibar görmemiştir. Atasözü (İslam'da Entelektüel Gelenekler)
  • "İran'ın Şiileşmesine katkıda bulunan tarikatlar arasında en doğrudan rolü, tarikat pirlerinin siyasal hırsları bakımından işgal ettikleri eşsiz konumdan ötürü Safevi tarikatı oynamıştır." (İsmaililer)
  • El-amir'in, 1123 yılında yazılarak Suriye'ye yollayan ikinci mektubunda Nizari İsmailileri herhangi bir açıklama yapılmadan ilk kez "haşhaşiye" adıyla anılmışlardır. (Alamut Efsaneleri)
  • Zeydiler başka bir önemli şii cemaati temsil eder. Ortaçağ'da İran'da önemli Zeydi cemaati vardı. Ama günümüzde Zeydi Şiiler neredeyse yalnızca Yemen'de toplanmıştır. 24 milyonluk ülke nufusunun yüzde 20-40'ını oluştururlar. Ayrıca 1 milyon Zeydi, Suudi Arabistan sınırları içinde yaşar. (Şii İslam Tarihi)
  • Dağda yaşayan insanlar, köylüler ve küçük kasabalarda oturan gruplardan oluşan Alamut dönemi Nizari toplumu, her şeye rağmen kültürel bir bakış açısı ve yazınsal bir gelenek sürdürmeyi başarmış, bunun dışında entelektüel ve bilimsel faaliyetlere de değer vermiştir. Hasan Sabbah bizzat kendisi Alamut'ta eşsiz bir kütüphane kurmuş, burada toplanan İsmâilî ve İsmâilî olmayan çalışmalar, Moğollar yok etmeden önce muazzam bir büyüklüğe ulaşmıştır. Nizariler, Horasan ve Suriye'de de kütüphaneler kurmuşlar, buralarda her tür dini ve tarihi çalışmaların yanında, arşiv niteliğindeki belgeler, bilimsel yazılar ve gereçler de bulundurmuşlardır. (Alamut Efsaneleri)
  • Haşaşi efsaneleri denen bu hikâyeler, İslâm ile ilgili her konuda son derece bilgisiz olan ve seferlerden geri dönen Haçlıların anlattıkları hayal ürünü ve çarpıcı doğu masallarına karşı büyük merak duyan Avrupa'da kısa sürede popülerlik kazandılar. (Alamut Efsaneleri)
  • İleride göreceğimiz üzere, haşhaş kullanan anlamına gelen ve Müslüman rakipleri tarafından Nizarileri kötülemek amacıyla maksatlı olarak çıkarılmış olan haşişiye, haşişiyin veya haşişin gibi isimler, suikast eylemine ilk kez tanık olan batılılar tarafından, fedailer için kullanılmaya başlandı. Maksatlı olarak çıkarılmış olan bu terimlere ve eksik bilgilere sahip gözlemciler ve yazarlar tarafından uydurulmuş masallara rağmen, tehlikeli görevlerini yerine getirecek fedaileri motive etmek veya şartlandırmak amacıyla haşhaş ya da başka bir uyuşturucu maddenin kullanıldığına dair ortada hiçbir kanıt yoktur. Tam tersi, hem İran hem de Suriye'de inanılmaz bir birlik ruhu ve kendini adamışlık örneği gösteren bu fedailer, görevlerini başarıyla yerine getirebilmek adına uygun fırsatı yakalayabilmek amacıyla, çok uzun süreler boyunca sabırla beklemek zorunda kaldıkları için sürekli tetikte ve ayık durumda olan insanlardı. Elde bulunan kanıtlar göstermektedir ki; gerçekte Nizari fedaileri, dinlerine ve ait oldukları topluma hizmet etmek amacıyla, inançlarının bir göstergesi olarak kendilerini feda etmeye gönüllü olan genç ve adanmış insanlardı. (Alamut Efsaneleri)
  • Ayetullah Humeyni'ye göre yönetme hakkı onikinci imamın gayeti sırasında imamlardan fakihlere geçer. Çünkü ilahi vahyi ve şeriatı en iyi onlar bilir. Bu hak bir hükümet kurmayı başarırsa tek bir fakihe geçer. Aksi halde islami bir yönetim kurmak kolektif olarak fakihlerin görevidir. (Şii İslam Tarihi)
  • Abbasi devrimi erken islam tarihinde yalnızca bir hanedan değişikliğini temsil etmekle kalmayıp yerleşik düzende bir çok toplumsal siyasal ve ekonomik değişimi de başlatan bir dönüm noktasının işaretiydi. Bununla birlikte Abbasi zaferinin bir Abbasinin değil ehlibeytten bir Aliinin halife olacağını bekleyen Şiiler için büyük bir hayal kırıklığı olduğu anlaşıldı. Abbasiler İle Aliiler arasındaki düşmanlık Abbasiler tahta geçtikten hemen sonra daha önce kendilerini destekleyen bir çok Şiiye ve Aliilere eziyet etmeye başlayınca belirginleşti. (Şii İslam Tarihi)
  • Pehlevi Hanedanınnın kurucusu Rıza Şah'ın iktidara gelmesiyle birlikte İran'ın modern tarihinde ve ülkenin din -devlet ilişkilerinde yeni bir evre başladı. Rıza Şah kanun ve düzeni getirip ülkeyi modernleştirmeye geçince din adamlarının denetiminde olan ülkenin yargı ve eğitim sistemlerinden ulemayı dışlayacak bir dizi yasa çıkardı. (Şii İslam Tarihi)

Yorum Yaz