Fatih Okumuş kimdir? Fatih Okumuş kitapları ve sözleri
Türk Yazar ve İslam Hukukçusu Fatih Okumuş hayatı araştırılıyor. Peki Fatih Okumuş kimdir? Fatih Okumuş aslen nerelidir? Fatih Okumuş ne zaman, nerede doğdu? Fatih Okumuş hayatta mı? İşte Fatih Okumuş hayatı...

Doğum Tarihi: 1968
Doğum Yeri: Kahramanmaraş, Türkiye
Fatih Okumuş kimdir?
Fatih Okumuş (doğumu 1968, Kahramanmaraş) Türk yazar ve İslam hukukçusudur.
1986 yılında Develi İmam-Hatip Lisesi, 1992 yılında El-Ezher Üniversitesi İslam Hukuku ve Hukuk Fakültesi İslam Hukuku Bölümü ve 1996 yılında da Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Yüksek Lisans bölümlerini bitiren Okumuş, doktorasını da Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Hukuku alanında yapmıştır.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi ve Uluslararası Doğu Üniversitesi ve Rotterdam İslam Üniversitesi bünyelerinde çalışan Okumuş, halen vrije universiteit Amsterdam (www.vu.nl) teoloji fakültesi'nde Avrupa'da İslam alanında öğretim görevliliği yapmaktadır. "Sevgili Kasidesi" (1992), "Malik bin Nebi: Yirminci Asrın Şahidi" (1998) ve "Süleyman ile Belkıs" (2002) Kahire Kitabı, "Hz. Muhammed'in Yaşam Öyküsü" gibi kitapların yazarı olan Okumuş, evli ve üç çocuk babasıdır.
Fatih Okumuş Kitapları - Eserleri
- Hz. Muhammed'in Yasam Öyküsü
- Süleyman ile Belkıs
- Bana Yıldızını Söyle
- Cennetim Olur musun?
- Malik Bin Nebi
- Kahire Kitabı
- Tunus ve Mısır
- Avrupa'nın İslam'la İmtihanı
Fatih Okumuş Alıntıları - Sözleri
- Madem ki dünya yok olmaya mahkum; öyleyse insanları mutsuz etmenin anlamı yoktu. (Süleyman ile Belkıs)
- Cihat; İslam ile insan arasına giren engelleri kaldırmak için çalışmaktır. (Bana Yıldızını Söyle)
- Rabbin için sabret (Hz. Muhammed'in Yasam Öyküsü)
- Bir mucize. Fakat görüyorsun ki mucizeler genellikle, kulun imkanları tükendiğinde gerçekleşiyor. (Hz. Muhammed'in Yasam Öyküsü)
- Kraliçe ile hizmetçi, adil ile zalim arasında ne fark vardı ikisi de toprak olacaksa?... (Süleyman ile Belkıs)
- Sohbet ettiğiniz insandan kalbiniz etkilenir. Kendisiyle konuşmasanız bile aynı mecliste bulunduğunuz insanlardan kalbiniz etkilenir. Gözden ve kulaktan kalbe akan her şey onu etkiler ve değiştirir. Adını andığınız kimseler bile kalbinizde iz bırakır. O halde güzel insanlarla düşüp kalkmalı, güzel insanları anmalı, kalbi kirden ve isten korumaya çalışmalı... (Cennetim Olur musun?)
- Sevgi fedakârlıkla kaimdir. Almayı düşünmeden vermeye odaklanmaktır. (Cennetim Olur musun?)
- ..."Vermek istemeseydi, istemeyi vermezdi." (Cennetim Olur musun?)
- Onun her hareketi ölçülü ve dengeliydi. Hiçbir zaman kahkahayla gülmemiş ve yüksek sesle ağladığı duyulmamıştır. Ağladığında gözlerinden inci gibi gözyaşları süzülür, fakat sesi işitilmezdi. (Hz. Muhammed'in Yasam Öyküsü)
- Ve Süleyman Belkıs'a dedi: - Ey ruhumun ışığı, ruhlar bölük bölük ayrılırken senin ruhunu benimkiyle aynı bölüğe yazmışlar. (Süleyman ile Belkıs)
- Cenab-ı Allah, kendisine inanan ve güvenenleri, bugün üzerinde bulundukları hal üzere bırakacak değildir. ...Üç beş yıl içinde dünyada da gıpta edilecek konumlarda olduklarını göreceksiniz. (Cennetim Olur musun?)
- Belki de aşk bir göz kamaşmasıdır... Aynadan yansıyan güneş gözünü alır . (Süleyman ile Belkıs)
- Geri kalmışlığımızın bütün suçunu sömürgeciye yıkıp, kendimizi temize çıkarmaya çalışmak anlamsızdır ve kolaycılıktır. Onların bizi mahvetmelerinin sebebi bizim onlara bu imkânı tanımış olmamızdır. Suçlu biziz. Öyleyse çözüm, zalim sömürgecinin zulmüne son vermesini beklemek değil; kendimizi değiştirmektir. (Malik Bin Nebi)
- Zaten bu dünyada başlar azap. (Süleyman ile Belkıs)
- “Ağlama kızım ! baban bir daha hiç acı çekmeyecek.” Hz Muhammed (s.a.v) (Hz. Muhammed'in Yasam Öyküsü)
- ...O'ndan geldiği için bir belayı cana minnet bildin mi? O'nun yolunda aldığın bir yarayı, mareşal nişanı gibi taşıyıp, "Yâr elinden gelmedir, bu yareyi merhemleme" diyerek tabipleri reddettiğin oldu mu? (Cennetim Olur musun?)
- İnanananların birtakım sıkıntılara uğradığı dönemlerde asıl üzülmesi gerekenler, başına hiçbir şey gelmediğini sananlar olmasıdır. ...Başına ufak da olsa bir musibet gelen Müslüman, sevinmeli; "Elhamdülillah ya Rabbi, şükürler olsun, senin yolunda benim de ayağıma küçük bir taş değdi!" diye sevincinden ağlamalıdır. (Cennetim Olur musun?)
- O ki, O'ne kul olan aleme sultandır. Özgürlük, O'nın kulluğuna rızadır. Esaret de, O'na kul olduğunu unutuvermek... (Süleyman ile Belkıs)
- Muhammed (sav) evlatlığı Zeyd'le birlikte bağa sığındıklarında Cenab-ı Hakk'a şöyle yakarmıştı: "Allah'ım, güçsüzlüğümü, çaresizliğimi, halk içindeki hakirliğimi ancak sana arz ederim. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Zayıf ve güçsüzlerin Rabb'i Sensin, benim Rabb'im de sensin! Şimdi beni kime bırakıyorsun. Beni, senden uzak olan düşmanlara mı bırakıyorsun? Eğer bana kızmamışsan, hiç önemli değil, çektiklerim bana hiç dokunmaz. Ben Sana, Senin nuruna sığınırım. Bana gazap etmenden korkarım. Senin af ve merhametin benim için çok geniştir. Her şey Senin rızan içindir. Bütün güç kuvvet Senin elindedir." (Hz. Muhammed'in Yasam Öyküsü)
- Türkler özellikle kutsal bit yönü bulunan şehirlerden söz ederken büyük bir nezaket gösterirler. Meselâ sadece Medine demezler; “Medine-i Münevvere” (nurlu, aydınlanmış Medine) derler. Sadece Mekke demezler, “Mekke-i Mükerreme” (övülmüş Mekke) derler. İstanbul’un en çok kullanılan adı neydi biliyor musun? Bu adı hâlâ eski kitapların üzerinde basıldığı yeri gösteren kelime olarak bulabilirsin: “Dersaadet” : Mutluluk evi... (Hz. Muhammed'in Yasam Öyküsü)