tatlidede

Fawaz Hussain kimdir? Fawaz Hussain kitapları ve sözleri

Suriyeli Yazar Fawaz Hussain hayatı araştırılıyor. Peki Fawaz Hussain kimdir? Fawaz Hussain aslen nerelidir? Fawaz Hussain ne zaman, nerede doğdu? Fawaz Hussain hayatta mı? İşte Fawaz Hussain hayatı...
  • 05.02.2023 18:00
Fawaz Hussain kimdir? Fawaz Hussain kitapları ve sözleri
Suriyeli Yazar Fawaz Hussain edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Fawaz Hussain hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Fawaz Hussain hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Fawaz Hussain hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Fawaz Husên

Doğum Tarihi: 1953

Doğum Yeri: Suriye

Fawaz Hussain kimdir?

Suriye’de Amûdê kentine bağlı bir köyde dünyaya gelen Husên, Halep’te Fransız edebiyatı okudu. 1978’de Sorbonne Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimine başladı. Fransa’da Eğitim Bakanlığı, Paris Belediyesi ve Sorbonne Üniversitesi gibi kurumlarda Fransızca öğretmenliği yaptı. Eserlerini Fransızca ve Kürtçe yazan Husên, Fransa Yazarlar Örgütü’ne üyedir.

Mezopotamya’nın Kumları eserini Fransızca’dan Kürtçe’ye romanın yazarı Fawaz Hussain'in kendisi çevirdi. Yazar, Fransızca yazdığı eserlerinde Fawaz Hussain, Kürtçe yazdığı eserlerde ise Fawaz Husên ismini kullanmaktadır.

Eserleri: Siwarên Êşê, Stockholm, Welat Yayınları, 1994; Le Fleuve, Paris, Méréal Yayınları, 1997; Amîdabad, İstanbul, Avesta Yayınları, 2001; Parîsabad, İstanbul, Avesta Yayınları, 2010; Barê Şevê, İstanbul, Avesta Yayınları, 2012.

Fawaz Hussain Kitapları - Eserleri

  • Mezopotamya'nın Kumları
  • Amidabad
  • Parisabad
  • Barê Şevê
  • Evdo û Çend Bêhnikên Şadiyê
  • Heftiyeke Direj li Amede
  • Piçek Jiyan Qetek Asiman

Fawaz Hussain Alıntıları - Sözleri

  • Ez dixwazim ku hêsirên min wek baraneke xurt bibarin da ku lehiyekê rakin û wê toz û wê germê bidin ber xwe, lê hêsirek çi ye ji çavên min nayê xwarê. (Parisabad)
  • Daha da kötüsü bizi, insanlığın ve Arap milettinin en büyük düşmanı olarak gördükleri ve hemen denize dökülmesi gerektiğini düşündükleri Yahudiler ve Siyonistlerle bir tuttular. (Mezopotamya'nın Kumları)
  • Wekî hemû kurdên berî xwe û paş xwe, min ê jî bidaya ser rê, nav û nasnameyên din li xwe bikirana. Lê gelo ez ê bigihîştama ku derê? Ma ez ê tenê li ser lêvên birînê ji derekê biçûma dereke din? (Mezopotamya'nın Kumları)
  • Lê kî li vî welatî dikare bibêje ku piştî saetekê çi ê bi serê wî bê? (Parisabad)
  • Jiyana me bi rastî ne şikestinek piçûk e: ew qada têkçûnên herî mezin e. Hayatımız küçük bir kırılma değil, en büyük yenilgilerin sahnesidir. (Evdo û Çend Bêhnikên Şadiyê)
  • Belayên ku bi serê hinan tên dikarin bibin kêfxweşî ji bo hinên din! (Parisabad)
  • Herşeye kadir Allah bilgeliği ve gerçeği, çocuklarla delilerin ağızlarında dillendirirmiş. (Mezopotamya'nın Kumları)
  • Ben ve sorular baş başa kaldık (Amidabad)
  • Ölüm, ayetlerden ve daha iyi bir hayat vaadinden daha gerçek, daha şiddetliydi. (Mezopotamya'nın Kumları)
  • Ne zaman katiller, caniler, kan dökücülerden söz edilse onların korkunç görünümlü, çirkin insanlar oldukları söylenir. Soyu tükenmiş canavarlar gibi betimlenir onlar, tuhaf yaratıklar gibi, yeraltı ve yerüstü şeytanları gibi. Bütün katillerin böyle olmadıklarını biliyorum, bir de bana sorulmalı. Çoğu kez bal damlar dillerinden, parmakları ince, uzun ve zariftir ve genellikle gülümserler. (Amidabad)
  • ... De ka bêje, gava jinek û mêrek bi tena serê xwe bin, kesê sêyem kî ye? Mislimanên te dibêjin şeytan e, lê wan tiştek ji dinyayê û ji bajarvaniyê fêm nekirine Evdo! Ew Eros e, xwedayê ganbaziyê û xweşiya rih û bedenan e, xwelîser! Ew ne mirovekî pîs e, Evdo. Ew jiyan e, jiyaaan! ... Fawaz Husên Evdo û çend bêhnikên şadiye (R:91) (Evdo û Çend Bêhnikên Şadiyê)
  • İlk günden beri tedirginim, ilk günden beri susamış. (Amidabad)
  • Saf bir adamdım ben, kolay unutur, kolay kanardım. Benimle ve beyinsiz başımla herkes eğlenebilirdi. (Amidabad)
  • Kîn bi şêweyekî dûrî aqilan xurt bûye û wek agirê ku tu berdî nava pûş, ew her tiştî dide ber xwe. (Parisabad)
  • Eger Odîseos çîroka rêwîtiya xwe şerê Troyayê digot û vedigot, ez ê jî weke wî bikim û destana Helebçeyê û derbideriya xwe birijînim guhdarên haydar. (Evdo û Çend Bêhnikên Şadiyê)
  • Canım sıkılırdı, evet; nasıl olur da etrafımda bu refah varken bana bir parçası olsun düşmüyordu? (Amidabad)
  • Düşlerin ne kadar kırılgan olduğu, gerçeğin ise nasıl da her an can sıkıcı ve baskıcı bir cehenneme dönüşebildiği ortadaydı. (Mezopotamya'nın Kumları)
  • Kurd lîstikek in di destên mezin û piçûkan de. Ew mixabin li her derê dibin berdestê berdestan, koleyê koleyan, qelsên qelsan. (Parisabad)
  • "Evlerinde elektrik olmayan köylüler işkence odalarında keşfediyorlardı elektriğin ne olduğunu." (Mezopotamya'nın Kumları)
  • Pişmanlık yolundaki bir yolcuydum, her zaman acının kısrağına binen. (Amidabad)

Yorum Yaz