tatlidede
tatlidede

Felsefenin Tesellisi - Boethius Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Felsefenin Tesellisi kimin eseri? Felsefenin Tesellisi kitabının yazarı kimdir? Felsefenin Tesellisi konusu ve anafikri nedir? Felsefenin Tesellisi kitabı ne anlatıyor? Felsefenin Tesellisi PDF indirme linki var mı? Felsefenin Tesellisi kitabının yazarı Boethius kimdir? İşte Felsefenin Tesellisi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 24.01.2023 04:00
Felsefenin Tesellisi - Boethius Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Boethius

Çevirmen: Çiğdem Dürüşken

Yayın Evi: Kabalcı Yayınları

İSBN: 9786055272791

Sayfa Sayısı: 398

Felsefenin Tesellisi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Soylu bir Hristiyan ailenin oğlu ve sonrasında bir consul'ün evlatlığı olan Anicius Manlius Severinus Boethius (480-524) iyi bir eğitim, felsefe ve edebiyat ilgisi. Yunan klasikleri ve kültürüne dair zengin bir bilgi dağarı ve Hıristiyanlığa dair derin bir kavrayışla Batı Roma'nın son günleri ve felsefi, siyasi ve dini olarak yeni bir dünyanın kurulduğu zamanlarda yaşadı. Ancak devlet kademelerindeki hızlı yükselişi, imparatora yakınlığı ve toplum ve Senatus nezdindeki saygınlığıyla sürüp giden rüya benzeri görkemli yaşamı bir söylenti, çözülüp giden ilişkiler ve siyasi oyunlarla bir anda yıkıldı. O artık yargılamaya bile gerek duyulmadan atıldığı zindanda ölümü bekleyen bir vatan haini, kendi deyimiyle bir sürgündü. İşte Felsefenin Tesellisi tam da bu sürgün sırasında kaleme alındı ve Boethius'un asla gerçekleşmeyen mahkemesinde kendini savunması, insanlık önünde kendini aklaması olarak tarihe geçti. İnsanlık kültür mirasının öyküsü hüzünlü ancak erdemi heybetli bu parçasının Latinceden Türkçeye ilk çevirisini Humanitas dizimizin üçüncü kitabı olarak sunuyoruz.

Boethius'un tanrısal öngörü, kader ve özgür irade üzerine sorgulamalarını içeren en önemli yapıtıdır Felsefenin Tesellisi. Pagan dünyanın düşünsel öğretileri ile ortaçağın Hıristiyanlık düşüncesinin tam eşiğinde duran Romalı bir filozofun Felsefe'yle yaptığı iç hesaplaşmasına, Felsefe'nin kendi dilinden tanık olduğumuz bu görkemli yapıt; antikçağ Yunan felsefesi, YeniPlatonculuk ile Latin edebiyatının seçkin bir bireşimi ve filozofun dönemine değin felsefe tarihinde baskın rol oynayan Platon ve Aristoteles'in konuyla ilgili görüşlerinin şiirsel bir özetidir.

Felsefenin Tesellisi Alıntıları - Sözleri

  • Sen de seyretmek istersen eğer, berrak bir ışıkla olduğu gibi gerçeği, çık çakıllı patikadan doğru yolu izle!
  • "Ne mutlu, dünyanın o ağır zincirlerini kırana!"
  • Ey ölümlü insan, seni böyle hüzne, kedere boğan ne? Bana öyle geliyor ki, yeni ve alışılmamış bir şeyle karşılaştın. Kaderin sana karşı değiştiğini sanıyorsun, ama yanılıyorsun.
  • Gerçekten insanların mücevherlere hayranlık beslemesi beni çok şaşırtıyor, çünkü yaşamla donatılmış akıl sahibi bir varlığa, nasıl olur da bir canlının hareket yeteneğinden ve iskeletinden yoksun bir şey güzel gelebilir?
  • "Tedavi olmak istiyorsan, yaranı açmalısın."
  • Ölüm bedenlerinizi dağıttığında, kazandığınız şöhret ne işinize yarayacak?
  • Devletlerin yönetimi namussuzların ve utanmazların eline bırakılırsa, bunlar iyilerin başına bela ve yıkım getirir.
  • ... kötüler kendi aşağılık tutkularının kölesi olan zavallılardır.
  • Görüyorum ki, namussuzlar hiçbir ceza korkusu olmaksızın her türlü adiliğe cüret ederken ve bunları yaptıklarında ödüllere boğulurken, masumların hiçbir güvencesi, hatta hiçbir savunma hakları kalmamış.
  • Söyle, yüreğinde saklama. Tedavi olmak istiyorsan, yaranı açmalısın.

Felsefenin Tesellisi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Felsefe; "aşk" ve doğa...: Kitap uzun uzadıya incelemeyi hak ediyor. Lakin belirli bölümleri atlayarak okuduğum için bu minvalde bir değerlendirme yapamayacağım. Sadece şunları diyebilirim: Felsefe; İnanç ve ısrar arasında savunma verdi... Felsefe; kader ve özgürlük girdabında mısralaştı... Felsefe; "aşk" ve doğayı teselli etti.. (Trem)

İNANÇ VE AKLIN MUHTEŞEM DANSI Okuduktan sonra beni çok etkileyen bu muhteşem kitabı muhakkak satırlara dökmeliydim dedim, o zaman buyurun başlayalım. Önce Boethıus’un yaşamına göz gezdirip daha sonra kitabı ana hatlarıyla, vurucu başlıklarını küçük özetler halinde inceleyeceğim. Anicius Manlius Severinus Boethius, Romalı soylu bir Hristiyan ailenin çocuğu olarak yaklaşık İS 480-524 yılları arasında yaşamıştır. Roma konsülü olan babasını küçük yaşta kaybettikten sonra önemli bir devlet adamı ve aile dostları olan Quintus Aurelius Symmachus tarafından evlat edinildi. Çocukluk yıllarından itibaren çok iyi bir eğitim alan Boethıus devlet kademelerinde de hızla yükselip yaklaşık 30 yaşındayken Roma’da consul seçilmiştir. 520 yılında da kral tarafından magister officiorum (roma imparatorluğu ve bizans imparatorluğu'nun o yüzyıllarda en kıdemli idari yöneticilerinden) olarak ayrıcalıklı ve onurlu bir göreve atanmıştır. Talihsizlikler de tam olarak bu parlak dönemden sonra başlar. Boethıus’un yakından tanıdığı senatör Albınus’un Doğu Roma İmparatorunun çevresindekilere Theodoricus’u küçük düşürücü ifadeler kullanmış olması ve bu olayın Theodoricus’un zihninde kendi yönetimini yıkma girişimlerinin başlatıldığı düşüncelerine neden olmuş, Albinus hiçbir resmi yargılama süreci yaşamadan vatan haini suçlamasıyla tutuklanmıştır. Boethıus imparatorun huzuruna çıkıp yakın arkadaşı Albinus’un böyle bir suçu işlemiş olması durumunda hem kendisinin hem de senatosunun aynı suça iştirak etmiş sayılacağını, böyle bir şeyin asla mümkün olmayacağını belirterek bir nevi kendi sonunu kendi eliyle hazırlamasına sebep olmuştur. Dürüstçe yorumlanmak şöyle dursun bu açıklama Theodoricus tarafından suikast planları yapan kişinin sadece Albinus olmadığını Boethıus’un da aynı plana ortak olduğu zannına kapılıp Boethıus’u da vatan hainliği suçlamasıyla zindana hapsedildi. Diğer senatorlerin hiçte dostça davranmadığı Boethıus daha sonra hiçbir savunma hakkı tanınmadan idama mahkum edildi. Boethıus büyük işkenceler çekerek acılar içinde ölmüştür; alnına geçirilen bir sicim gözleri yuvalarından fırlayana kadar gerilmiş ve o haldeyken kalın bir sopayla ölünceye kadar dövülmüştür. ‘Ey ölümlü insan, seni böyle hüzne, kedere boğan ne? Bana öyle geliyor ki, yeni ve alışılmamış bir şeyle karşılaştın. Kaderin sana karşı değiştiğini sanıyorsun, ama yanılıyorsun. O hep böyle yapar, doğası böyle onun. Senin işlerini, kendine özgü sadakatini yansıtan değişebilirliğiyle yürütmüştür. Seni aldatırken de aynıydı, sahte mutlulukların büyüsüyle seni baştan çıkarırken de. Sen şimdi bu kör tanrıçanın ikiyüzlülüğünü yaşadın.’ S.84 İşte idam edilmeyi beklediği zindanda hayatının son yıllarını yaşarken kaleme aldığı eseri Felsefenin Tesellisi’dir. 5 kitaptan oluşan bu eser felsefenin en can alıcı sorunlarından KADER, ŞANS, TANRISAL ÖNGÖRÜ ve ÖZGÜR İRADE üzerine düşünceleri ikili konuşmalar şeklinde açıklar. Yaşamının son günlerinde teselliyi felsefede arayan bir zihnin, FELSEFE adında biricik öğretmeni ve yol arkadaşında adım adım bulmasını okuyoruz. Aristoteles ve Platon'un birçok yapıtını Latince'ye çeviren Boethıus kitapta da Aristoteles ve Platon’un görüşlerinin senteziyle çoğu kez karşımıza çıkıyor. Kitaptaki bazı temel noktaları özetlemeye çalışacağım. Kitap korkuların, arzuların, istencin, dünyevi tutkuların kölesi olan insanların asla özgür olamayacağını, aksine içine düştükleri tutsaklıkların kölesi haline geleceğini vurguluyor. Boethıus’a göre insanların zihinleri ancak tanrısal zihni seyre daldığında özgür olur. Boethıus’a göre kölelik kötü huylara, tutkulara kapılıp aklın hakimiyetini kaybetmekle başlar. Bu durumda da özgürlük söz konusu dahi olamaz. Değinmek istediğim bir diğer konu ise kaderin ikili yön değiştirmesinin, aşağıdakileri yukarı, yukarıdakileri ise alaşağı etmesini kaderin doğasına bağlar ve bu kör tanrıçanın ikiyüzlülüğünü kabul edilmesini, şikayet edilmemesini salık verir. Kimsenin kader tarafından terk edilmedikçe güvende olmayacağını hatırlatır. İnsanın mevkilerinin, servetinin, unvanlarının bir ölümlünün mülkünde olamayacağını, kaybedilen şeylere sahiden sahip olanların onları asla kaybetmeyeceğine dikkat çeker.(Bu konuda tam bir Stoik yaklaşım söz konusuydu, çoğu yerde de karşımıza Stoa felsefesinden esintiler çıkıyor.) Servet konusunda servetin arttıkça paraya susuzluğun da daha çok artacağını belirtir. Bununla ilgili Schopenhauer’in söylediği sözü de kitaba hemen not olarak eklemiştim, buraya da not düşmek isterim. ‘Servet deniz suyu gibidir, ne kadar çok içersen o kadar çok susarsın, şöhrette böyledir.’ Kaderin dönekliği karşısında başa gelen talihsizliğe odaklanmayı değil başına gelen tüm iyilikleri düşünmemiz gerektiğini tavsiye eder Felsefe. (Pratikte kullanılabilir,yararlı bir tavsiye) ‘Ah, sen ne kadar mutlu bir adamsın, keşke elindeki iyilikleri bilebilsen!’ Mutluluk hakkında: Felsefe mutluluğu bütün iyilerin bir araya gelmesinden oluşan bir mükemmeliyet durumu olarak tanımlar. Bu mükemmeliyet durumunu insanın yaşayamayacağı da çok aşikârdır. İnsanın sahte iyilerinin (unvan,servet,şöhret,kaderin kendisine dışarıdan sağladığı her şey) asla mutlak anlamda mutluluk yaratmayacağına ve muhakkak her mutluluğun özünde kaygının bulunduğunu ve insanın bunu asla ele geçiremeyeceğini söyler. Yaradılıştan itibaren insanlara gerçek iyiye (mutluluğa) ulaşma arzusunun ekildiğini ve bu tam mutlak mutluluğun zorunlu olarak yüce Tanrı’da içkin olduğu sonucuna götürür bizi. Servet, ün, soyluluk ve yüksek mevkiler hakkında: Boethıus bu unvanların hepsinin sahte iyiler olduğunu ve bunların insanda yarattığı tutsaklıktan kurtulduğu zaman zihne gerçeklerin girebileceğini belirtir. Soylu bir ada sahip olmanın başkasına ait boş ve değersiz bir şey olduğunu; servetin, zenginliğin açgözlülüğe sebep olduğunu, doğanın aslında ne kadar az şey talep ettiğini fakat zenginliğin insanın yoksunluğunu gidermediğini hatta çoğunlukla yoksunluk yarattığını söyler bize. Yüksek mevkilerin kötü kişilere büyük onursuzluk yüklediğini, değersizliklerini çok daha görünür kıldıklarını, gerçek saygınlığın mevkilerle ve unvanlarla kazanılamayacağını ancak ve ancak bilgelik ve erdemin kişinin gerçek saygınlığa özgü güzellikler olduğunu söyler. Bize ait olacak, bizden kimsenin alamayacağı tek şey de erdem ve bilgelik değil midir? Ah şöhret, şöhret, bunca adamı, Beş para etmez bunca ölümlüyü, Nasıl da göklere çıkardın! S.143 İyilik-kötülük meselesi üzerine: İyilik-kötülük meselesinde Boethıus günahkar insanların günahlarının zayıflıklarından kaynaklandığını esas güçlü insanların iyi insanlar olduğunu ve acınması gerekenin haksızlığa ve üzüntülere gark edilen, adaletsizliğe maruz kalan iyiler değil kötülükleri yüzünden başkalaşmış hayvanlara dönüşen kötüler olduğunu söyler. Ona göre iyiler mutlu, kötüler ise kesinlikle mutsuzdur. Kötülerin de o en iyi yüce iyiliği elde etmek istediklerini ama asla iyiyi elde edemeyeceğini, tanrı katına yükselemeyeceklerinin ve kötülüklerinin cezasının zaten kötü olmak olduğunu dile getirir. Evrendeki kötülüğün anlaşılmasında bizim değer yargılarımız ile Tanrı’nın değer yargılarının farklı olduğunu, insanların fillerinde özgür olduğunu ve kötülüğün Mükemmel İYİ olan bir Tanrı’dan kaynaklanmadığı, onun ince düzen ve ölçüsünün insanın sınırlı zihniyle anlaşılamayacağını ve her kaderin iyi olduğu sonucuna vardırır bizi. ‘Dürüst insana dürüstlük ödülse, aynı şekilde şerefsiz insana da kötülük cezadır.’ ‘Takatsizlik bedenin hastalığıysa kötülük de ruhun hastalığıdır. Bedenleri hasta olanları nasıl nefretlik kişiler olarak görmüyorsak, tersine onlara acı besliyorsak, zihinleri takatsizliğin en dehşetlisini yaşayanları, zihinleri kötülükten muzdarip olanları hor görmek şöyle dursun, onlara kim bilir ne kadar çok acımalıyız!’ s.206 Tanrısal Öngörü ve Özgür İrade üzerine: Öncelikle Felsefenin tanrısal öngörü tanımıyla başlayalım ve özgür irade konusunu nasıl açıklığa kavuşturduğunu anlatmaya çalışayım. ‘Her şeyin doğuşu, doğası değişilebilir varlıkların bütün gelişimi ve herhangi bir şekilde hareket ettirilen ne varsa varlık sebebini, düzenini ve biçimini tanrısal aklın değişmezliğinden almıştır. Tanrısal akıl kendi basitlik kalesinde sabit dururken, olayların yönetimine ilişkin bin bir tasarıyı devreye sokar. Bu tasarı saf TANRI anlayışında değerlendirildiğinde TANRISAL ÖNGÖRÜ adını alır. Tanrısal öngörü her şeyi düzenleyen bütün varlıkların en yüce yaratıcısındaki tanrısal aklın ta kendisidir. Peki tanrının her şeyi önceden bilmesi ve iradenin özgürlüğünü nasıl açıklar bize Felsefe? Bunun için akıl sahibi her varlığın tanrının sonsuzluğunu kabul ettiğini ve sonsuzluğunun tanımının ‘sınırsız bir yaşama bütünüyle, aynı anda tam hakimiyet’ olarak yapar. Boethıus tanrının mutlak bir şimdide olduğunu, bizler için geçmiş-gelecek ve şimdi zaman dilimlerini Tanrı şimdide görür. Dolayısıyla insanların ne seçeceğini gördüğü gibi, zorunlu olarak meydana gelecek her şeyi de eş zamanlı olarak görür. Tanrı’nın şimdisi üzerine önbilgiyi geleceği önceden bilmek değil, HİÇ AZALMAYAN ŞU ANIN BİLGİSİ olarak görmemiz gerektiğini söyler. Biz nasıl bazı geçici şeyleri ŞİMDİMİZDE görüyorsak, O HER ŞEYİ KENDİ SONSUZLUĞUNDA SEYREDER. Gelecekte olan tanrısal gözle bakıldığında zorunludur fakat kendi doğasına göre değerlendirildiğinde tümüyle özgür ve bağımsızdır. Bana uzun zaman sonra inceleme yazdıran bu muhteşem kitabı, inanç ve aklı tutsak edildiği bir zindanda harmanlayan bu değerli filozofu okumanızı şiddetle tavsiye ederim. . (Eda Keskin)

Felsefenin Tesellisi PDF indirme linki var mı?

Boethius - Felsefenin Tesellisi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Felsefenin Tesellisi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Boethius Kimdir?

Eski bir Roma consulu olan, babasını küçük yaşta yitirdiğinde önemli bir devlet adamı ve aile dostu olan Quintus Aurelius Memmius Symmachus tarafından evlat edinilmesi, onun çocukluktan itibaren çok iyi bir eğitim almasına ve devlet kademelerinde hızla yükselmesine de olanak sağlamıştır.

Boethius, ailesinin soylu adı ve iyi eğitimi sayesinde dönemin kralı Theodoricus Magnus'un (Büyük Theodoricus) güvenini kazanmakta gecikmemiştir. MS 510 yılında, yaklaşık otuz yaşındayken Roma'da consul seçilmiş, 520 yılında kral tarafından Magister Officiorum ünvanını alarak ayrıcalıklı ve onurlu bir göreve atanmıştır.

O sıralarda Roma'nın yöneticileri arasında başgösteren güvensizlik, toplumu hem siyasal hem de dinsel anlamda gittikçe artan bir bunalıma sürüklemiştir, hatta yaşamını kabusa çevirecek olayların başlamasına ve vatan haini olarak suçlanmasına maruz bırakacak kuşku ortamının yaratılmasına neden olmuştur.

Ravenna Sarayı'nda çok rahat bir hayat yaşayan Boethius, kendisini evlat edinen Symmachus'la iyi bir dost olmuş ve kızı Rusticana ile evlenmişti. Bu evlilikten doğan iki oğlu Symmachus ve Boethius adını verdiği iki oğlu da 522 yılında consul seçilince ailenin sevinci iki kat artmıştı. Ama bu durum fazla sürmedi. Senatus'da Boethius'a karşı beslenen düşmanlık hisleri gittikçe yoğunlaştı ve rakiplerinin Kral'a zerkettiği kuşku tohumları ürünlerini vermede gecikmedi. Boethius hain planların kurbanı olarak Theodoricus'a karşı suikast planları hazırlayanların arasına karışmakla suçlandı.

Talihsizlikler, Boethius'un yakın arkadaşı senator Albinus'un suçlanmasıyla başladı. Suçlamanın nedeni, Albinus'un Doğu Roma İmparator'unun çevresindekilere Theodoricus'un küçük düşürücü ifadeler kullanmış olmasıydı. Onu suçlayanlar arasında özel danışmanı Cyprianus başı çekiyordu. Albinus suçlamaları reddetse de İmparator karşı tarafa gönülden inanmıştı.

Bu olaylar sonucunda Boethius, İmparator'un huzuruna çıkıp Albinus'u Cyprianus'a karşı savunmuş ve Roma'nın değerli bir senatoru olan Albinus'un bu suçu işlemiş olması durumunda, kendisinin ve Senatus'un bu suça iştirak etmiş sayılacaklarını, bunun ise asla mümkün olamayacağını belirtmiştir. Bu art niyetsiz söylemin Theodoricus tarafından dürüst bir açıklama olarak algılanması beklenirken, o, tamamen aksine Boethius'un sözlerini yanlış yorumladı ve böylece Boethius'un sonunu hazırlayan süreç başlamış oldu.

İmparator bu açıklamadan sonra suikast planları yapanın sadece Albinus olmadığını, Boethius ve Senatus'un da aynı plana ortak olduğu sanısına kapılınca Boethius da tutuklandı. Boethius'un savunduğu Senatus kendisine hiç de öyle davranmayarak, hatta hiçbir savunma tanımayarak hakkında hemen bir idam kararı çıkardı. Bir anlık cesareti yüzünden hem kendisinin, hem de ailesinin yaşamını altüst eden Boethius mahkemede yapamadığı savunmasını Consolatio (Philosophiae Consolatio) adlı yapıtında yapmıştır.

Boethius'un ölümüne dair kayıtlarda büyük işkenceler çekerek acılar içinde öldüğü yazılıdır. Alnına geçirilen bir sicim gözleri yuvalarından fırlayana dek gerilmiş ve o durumda kalın bir sopayla ölünceye dek dövülmüştür.

En önemli eseri Consolatio, Türkçe'ye 'Felsefe'nin Tesellisi' adıyla, İstanbul Üniversitesi Latin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çiğdem Dürüşken tarafından Latince'den çevirilmiştir.

Boethius Kitapları - Eserleri

  • Felsefenin Tesellisi
  • Şimdi Biliyorum Hastalığınızın Ana Nedenini, Siz Gerçek Doğanızı Unuttunuz

Boethius Alıntıları - Sözleri

  • Devletlerin yönetimi namussuzların ve utanmazların eline bırakılırsa, bunlar iyilerin başına bela ve yıkım getirir. (Felsefenin Tesellisi)
  • Sen de seyretmek istersen eğer, berrak bir ışıkla olduğu gibi gerçeği, çık çakıllı patikadan doğru yolu izle! (Felsefenin Tesellisi)
  • Görüyorum ki, namussuzlar hiçbir ceza korkusu olmaksızın her türlü adiliğe cüret ederken ve bunları yaptıklarında ödüllere boğulurken, masumların hiçbir güvencesi, hatta hiçbir savunma hakları kalmamış. (Felsefenin Tesellisi)
  • Söyle, yüreğinde saklama. Tedavi olmak istiyorsan, yaranı açmalısın. (Felsefenin Tesellisi)
  • "Sen kim olduğunu tanımaktan vazgeçmişsin. Kendini unutman zihnini allak bullak etmiş.” (Şimdi Biliyorum Hastalığınızın Ana Nedenini, Siz Gerçek Doğanızı Unuttunuz)
  • Ölüm bedenlerinizi dağıttığında, kazandığınız şöhret ne işinize yarayacak? (Felsefenin Tesellisi)
  • “Hiçbir şey siz öyle düşünmedikçe perişan edici değildir.” (Şimdi Biliyorum Hastalığınızın Ana Nedenini, Siz Gerçek Doğanızı Unuttunuz)
  • ... kötüler kendi aşağılık tutkularının kölesi olan zavallılardır. (Felsefenin Tesellisi)
  • “En büyük görevimiz hainlere karşı çıkmak olduğundan, bu yaşam denizinde patlayıp duran fırtınalarla boğuşmamıza şaşırmamamız gerekir.” (Şimdi Biliyorum Hastalığınızın Ana Nedenini, Siz Gerçek Doğanızı Unuttunuz)
  • Gerçekten insanların mücevherlere hayranlık beslemesi beni çok şaşırtıyor, çünkü yaşamla donatılmış akıl sahibi bir varlığa, nasıl olur da bir canlının hareket yeteneğinden ve iskeletinden yoksun bir şey güzel gelebilir? (Felsefenin Tesellisi)
  • "Ne mutlu, dünyanın o ağır zincirlerini kırana!" (Felsefenin Tesellisi)
  • Ey ölümlü insan, seni böyle hüzne, kedere boğan ne? Bana öyle geliyor ki, yeni ve alışılmamış bir şeyle karşılaştın. Kaderin sana karşı değiştiğini sanıyorsun, ama yanılıyorsun. (Felsefenin Tesellisi)
  • "İşte şimdi hastalığının en önemli nedenini anladım. Sen kim olduğunu tanımaktan vazgeçmişsin. Kendini unutman zihnini allak bullak etmiş. Acı çekmenin sebebi bu." (Şimdi Biliyorum Hastalığınızın Ana Nedenini, Siz Gerçek Doğanızı Unuttunuz)
  • "Tedavi olmak istiyorsan, yaranı açmalısın." (Felsefenin Tesellisi)
  • Zaman içinde bulunan hiçbir varlık kendi yaşam süresinin bütününü aynı anda kavrayamaz. Henüz yarına ermemiştir, dünü ise çoktan yitirmiştir; yaşadığı bugünde bile ancak değişebilir ve geçici bir anı yaşayabilir. (Şimdi Biliyorum Hastalığınızın Ana Nedenini, Siz Gerçek Doğanızı Unuttunuz)
  • “Zaman içinde bulunan hiçbir varlık kendi yaşam süresinin bütününü aynı anda kavrayamaz. Henüz yarına ermemiştir, dünü ise çoktan yitirmiştir; yaşadığı bugünde bile ancak değişebilir ve geçici bir anı yaşayabilir.” (Şimdi Biliyorum Hastalığınızın Ana Nedenini, Siz Gerçek Doğanızı Unuttunuz)

Yorum Yaz