tatlidede

Georges Ifrah kimdir? Georges Ifrah kitapları ve sözleri

Fransız yazar, matematikçi, tarihçi Georges Ifrah hayatı araştırılıyor. Peki Georges Ifrah kimdir? Georges Ifrah aslen nerelidir? Georges Ifrah ne zaman, nerede doğdu? Georges Ifrah hayatta mı? İşte Georges Ifrah hayatı...
  • 15.07.2022 11:00
Georges Ifrah kimdir? Georges Ifrah kitapları ve sözleri
Fransız yazar, matematikçi, tarihçi Georges Ifrah edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Georges Ifrah hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Georges Ifrah hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Georges Ifrah hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1947

Doğum Yeri: Marakeş, Fas

Georges Ifrah kimdir?

Georges Ifrah Kitapları - Eserleri

  • Bir Gölgenin Peşinde
  • Sıfırın Gücü
  • Rakamların Evrensel Tarihi Cilt 1
  • Akdeniz Kıyılarında Hesap
  • Çakıl Taşlarından Babil Kulesine
  • Bilgisayar Ne Sayar
  • Uzak Doğu'dan Maya Ülkesine Bir, İki, Üç...
  • Hesabın Destanı
  • Hint Uygarlığının Sayısal Simgeler Sözlüğü
  • İslam Dünyasında Hint Rakamları
  • Rakamların Evrensel Tarihi Cilt 2

Georges Ifrah Alıntıları - Sözleri

  • Samilik de kültürel bir kavramdan çok dilbilimsel bir kavramdır; ırkla ilgili bir kavram hiç değildir. (Rakamların Evrensel Tarihi Cilt 1)
  • Dalkavuklar jetondur; Değerleri duruma bağlıdır; Saygınken milyon olur, Gözden düşünce sıfır. •Georges Brébeuf(Polybius'tan esinle) (Rakamların Evrensel Tarihi Cilt 1)
  • Bir şato sahibi şatonun gözetleme kulesine yuva yapan bir kargayı öldürmeye karar vermiş. Kuşu birçok kez ansızın yaka­ lamaya çalışmış, ama o yaklaşınca karga yuvasını terkedip yakındaki bir ağa­ ca konuyor, adam kuleden aynlır ayrılmaz geri dönüyormuş. Sonunda bir gün bir hileye başvurmuş adam: Arkadaşlarından ikisini kuleye çıkarmış; bir süre sonra biri çekip giderken öteki kulede kalmış. Ama bu oyunu yutmayan karga, yerine dönmek için İkincinin de gitmesini beklemiş. Sonraki sefer ikisi daha sonra uzaklaşacak olan üç kişi çıkılmış: Üçüncü adam kargayı yakalama fırsatı bulurum diye bekleyedursun, kanatlı kurnaz ondan çok daha sabırlı çıkmış. Deney birçok kez baştan alınmış, ama hep başarısız. Sonunda hilenin dört ya da beş kişiyle işe yaradığı, karganın aynı anda üç ya da dört kişiden fazlasının varlığını görsel olarak kavrayamadığı ortaya çıkmış. (Bir Gölgenin Peşinde)
  • Ch. Higounet şöyle der: “Uygarlığımızın tarihinde olduğu gibi yazımızın tarihinde de Yunan alfabesinin önemi büyüktür. Eski dünyanın en zengin kültürünün dilini kayda geçirmeye yaramasının ve benzersiz bir düşüncenin iletisini aktarmasının yanı sıra, batı için Sâmi alfabesi ile Latin alfabesi arasında aracı olmuştur. Yalnız tarihsel, coğrafî ve çizgesel aracı değil, yapısal bir aracı; çünkü seslilerin kesin ve eksiksiz bir gösterimini ilk akıl edenler Yunanlılar olmuştur. (Akdeniz Kıyılarında Hesap)
  • “zekâ el yordamıyla, deneme yanılma yoluyla da işler. Onun işi yalnızca bir dizi deneme ve eleme yapmaktır. Ancak zekâ, sonuca ulaşmayan eylemlerle uğraşmak yerine, düşüncede denemeler yapar ve başansız olduğunu düşüncede kabul eder. Etkili girişimlerin sayısı­nı en aza indirir; [tümevarımlı bir akıl yürütme yoluyla] başarı şansı olanlara girişir...; [tümdengelimli bir akıl yürütme yoluyla] başarabile­cek olan tek örneği keşfeder... Zekânın işlemleri seçme işlemleridir, ama canlılan öldürmek yerine fikirleri ve varsayımlan öldüren bir seç­me” (E. Goblot). (Bilgisayar Ne Sayar)
  • Zeka çoğu kez merakla beslenir. (Bir Gölgenin Peşinde)
  • Artık hiç kuşku yok: Mezopotamya'da abaküs vardı. (Rakamların Evrensel Tarihi Cilt 1)
  • "Büyükler rakamları sever. Onlara yeni bir dostunuzdan söz ettiğinizde, size hiçbir zaman önemli şeyler sormazlar. Hiçbir zaman: "Sesinin tonu nasıl? Hangi oyunları sever? Kelebek biriktiriyor mu?" diye sormazlar size. Hep "Kaç yaşında? Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası ne kadar kazanıyor?" diye sorarlar. Ancak o zaman tanıdıklarını sanırlar onu. Büyüklere "pembe tuğladan, pencerelerinde sardunyalar, çatısında güvercinler olan... güzel bir ev gördüm" derseniz, bu evi bir türlü gözlerinde canlandıramazlar. Onlara: "Yüz bin franklık bir ev gördüm" demeniz gerekir. O zaman haykırırlar: "Ne hoş". (Bir Gölgenin Peşinde)
  • Osiris'in on üç parçasından, mumyalanarak ölümsüz bir beden yapmışlar. (Rakamların Evrensel Tarihi Cilt 1)
  • “kültür herşey unutulduğu zaman geriye kalandır” (Bilgisayar Ne Sayar)
  • M.Ö 2850'de Uruk'ta bir evlilik teklifi yapılmış, genç kızın babası müstakbel damadın babasıyla 'başlık parasında' anlaşmaya varılmıştır. (Rakamların Evrensel Tarihi Cilt 1)
  • Yazı, sözün sesçil gerçeklerini çizgesel imlerle ilişkiye sokan uylaşımsal bir dizgedir. Doğası gereği uçucu olan insan düşüncesini sabitleştirme gereğin­den doğan dil, insanlığa, düşüncelerini uzay-zaman engelini aşacak şe­kilde koruma ve aktarma olanağı sağlamıştır. Bunun için yazı büyük bir icattır, çünkü bu aşılmaz engellere, özel­likle de "Evrende bulunan herşeyin evrimini ve dönüşümünü düzenle­yen, tersine çevrilmez bir biçimde ilerleyen zamana meydan okumak­tadır” (J. Matricon ve J. Roumette). Şurası da doğrudur ki “zamandan daha değerli bir şey yoktur, çün­kü o sonsuzluğun bedelidir” (Bourdaloue). “Kendilerini zamanın eylemine terk edenler, zamanın bedelini bil­meyenlerdir” (P. Peeters). (Bilgisayar Ne Sayar)
  • "İnsan zihninin" sayı saymak için sayıları yarattığını düşünmek hatadır; tersine, insanlar önce güçlükle ve büyük bir emekle sayar, sonra sayı olarak düşünürler. (Rakamların Evrensel Tarihi Cilt 1)
  • hayvanın başı hayvanın kendisinin yerine geçer. (Rakamların Evrensel Tarihi Cilt 1)
  • Herkes sayı saymaya on parmağıyla başladığından, şu anda varolan sayılama dizgelerinin çoğu on tabanına dayanır. (Bir Gölgenin Peşinde)
  • Ama gözler dünyaya ne kadar iyi açılırsa, bilgisizliğin bilinci de o kadar çok olmuştur. (Bir Gölgenin Peşinde)
  • "bilim, eleştiri yoluyla asıl halini alan bilgidir" (Bilgisayar Ne Sayar)
  • İşte bilmeyi seyretmek değil, yapmak olarak, başka deyişle, doğrulamak, ortaya koymak, deneyimini edinmek, gözlemek, yeniden düşünmek, betimlemek, tanımlamak, ölçmek, düzeltmek, yani bütünlemek, genellemek olarak gören Arap düşüncesindeki kesin ilerlemenin nedeni budur. Böylece bilim, Arapların elinde, artık “bilimsel aklın” gelişmesine uygun işlemsel bir bilim olmaya yönelmiştir. Buna “eşsiz bir merakın doğuşunu, bilgiye duyulan derin aşkı” eklemek gerek. Bunlar (L. Massignon ile R. Amaldez’in deyişiyle) Arapların Eskiçağ bilimini alıkoyup aktarmakla kalmadığını, onu yeni temeller üzerine oturtup dönüştürdüğünü, böylece ona yeni bir yaşam, özgün bir yapı kazandırdığım kanıtlar. (İslam Dünyasında Hint Rakamları)
  • Tam sayı birle ölçülebilen çokluktur. •Aristoteles (Rakamların Evrensel Tarihi Cilt 1)
  • Sıfırın ve konum ilkesinin keşfinin tamamen Hint uygarlığına özgü bir çabanın ürünü olması yüksek ölçüde olası görünüyor. (Sıfırın Gücü)

Yorum Yaz