tatlidede

Gizli Pandemi: D Vitamini Eksikliği!

D vitamini tıp dilinde kalsiferol denilen D2 (ergokalsiferol) ve D3 (kolekalsiferol) olarak iki tipi bulunan; yağda eriyen vitaminler arasında yer almakla birlikte, vücutta sentezlenebilen bir hormondur. Karaciğerde ve böbrekte işlenerek aktif haline (kalsitriol) dönüşür. Karaciğerde ve yağ dokuda depolanır.
Gizli Pandemi: D Vitamini Eksikliği!

D vitamini tıp dilinde kalsiferol denilen D2 (ergokalsiferol) ve D3 (kolekalsiferol) olarak iki tipi bulunan; yağda eriyen vitaminler arasında yer almakla birlikte, vücutta sentezlenebilen bir hormondur. Karaciğerde ve böbrekte işlenerek aktif haline (kalsitriol) dönüşür. Karaciğerde ve yağ dokuda depolanır.

Vücut için gerekli olan D vitaminin %95’i güneşte bulunan ultraviyole B ışınlarından, geri kalanı da yiyeceklerden sağlamaktadır.

 Güneş ışığı temel kaynaktır. Hemen hemen her yaşta D vitamini eksikliğinin görülmesinin sebebi de yeterli şekilde güneşten faydalanamamaktır.

D vitamini kaynağı olarak güneşin kullanılmasını, güneş ışımasını etkileyen bulutlu hava, ozon yoğunluğu, hava kirliliği, rakım, mevsim, günün saati, deri rengindeki farklılıklar ve benzeri diğer faktörler oldukça zorlaştırmaktadır. Bu nedenle güneş ışınları yoluyla D vitamini sentezlemek için uygun koşulları sağlamak çok önemlidir.

Türkiye için D vitamini sentezi mayıs ve kasım ayları arasında gerçekleşir. Uygun ışın açısı için saatler 10.00- 15.00 arasıdır.  Kol ve bacakların haftada 2-3 kez 15 dakika güneşlendirilmesi vücudun D vitamini ihtiyacını karşılamak için yeterlidir.

 Bunun için cildin doğrudan güneş ışığı görmesi gerekmektedir. Kıyafetlerin üzerinden ya da camların arkasından güneşlenmek D vitamini eksikliğini giderme konusunda etkili değildir. Güneşlenirken kullanılan güneş kremleri de ciltte D vitamini yapımına engel olmaktadır. Kapalı ortamlar D vitamini eksikliğine sebep olduğundan daha çok açık havaya çıkmak önem kazanmaktadır

 D vitamini eksikliği artık küresel bir salgın olarak kabul edilmektedir. Dünyada 1 milyara yakın kişide D vitamini eksikliği olduğu tahmin edilmektedir. Dünya genelinde D vitamini eksikliği sıklıkla tespit edilirken, en düşük seviyelere Kuzey Asya ve Ortadoğu’da rastlanmaktadır.

Yapılan araştırmalarda D vitamini eksikliğinin, İran’da %67, Lübnan’da %84, Tunus’ta %29, Suudi Arabistan’da %90’a varan oranlarda, Asya kıtasında ise Japonya’da %42, Hindistan’da %30-%48, Bangladeş’te %35, Rusya’da %47, Çin’de %45 olduğu bildirilmektedir. Finlandiya’da yetişkin kadınlarda %26, erkeklerde %28; Hollanda’da kadınlarda %56,1, erkeklerde %44,7; Almanya’da 50-85 yaş arası popülasyonda %25 oranında D vitamini eksikliği saptanmıştır. Türkiye’de yapılan bir araştırmada %40 ile %60 oranında D vitamini eksikliği saptanmıştır.

D vitamini eksikliği, güneş ışınlarından yeterince faydalanmamak, yeterli ve sağlıklı beslenmeme, obezite, karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği, sağlıksız yaşam tarzı gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır.

D vitamini eksikliği hem yetişkinlerde hem de çocuklarda çeşitli sağlık şikayetlerine neden olabilmektedir. Bu nedenle vitamin seviyelerinin istenilen düzeyde olması çok önemlidir.

D vitamini eksikliğinde hastalar genellikle Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon polikliniklerine yorgunluk ve halsizlik, genel vücut ağrısı, bölgesel ağrılar, kas ağrıları, kemik ağrısı, eklem ağrıları gibi kas iskelet sitemi şikayetleri ile başvururlar.

D vitaminin vücutta birçok önemli işlevi vardır. Kas ve kemik sağlığı için gereklidir. Kalsiyumun bağırsaklarda emilimini sağlarken böbreklerde de kalsiyum kaybını azaltarak kemik mineralizasyonunu düzenler ve osteoporozdan (kemik erimesi) koruyucu rol oynar. Kas ve kemik kütlesini arttırdığı için özellikle yaşlılarda görülen düşme durumlarını ve kırık riskini azaltır.

Bebeklerde ve çocuklarda yeterli D vitamini alamamak, büyümenin gecikmesine, kas güçsüzlüğüne ve iskelet bozukluklarına neden olabilir. Anne sütü de D vitamini içerir fakat yeterli değildir. Bebeklerde doğar doğmaz 400IU/gün D vitamini takviyesi başlanmalıdır. Gebe ve emziren annelerde D vitamini mutlaka takip edilmelidir.

D vitamini bağışıklık için de önemlidir. Vücuttaki inflamasyonu (yangı) azaltır. Normal hücre ve kanser hücrelerinin büyümesini kontrol ederek özellikle kolon ve meme kanseri oluşumunu engeller. İnsülin sentezini uyarması diyabet(şeker) hastalığı açısından önemlidir.

Güneşin az bulunduğu aylarda ya da bölgelerde D vitamini eksikliği yaşamamak için beslenme önem taşımaktadır. D vitamini içeren besinler, yağ bakımından zengin olan balık çeşitleri (somon, uskumru, ton balığı, sardalye), ,yumurta, mantar, tavuk ciğeri, balık yağı, tahıl ürünleri, yeşil sebzeler ( ısırgan otu, yonca, maydanoz ), süt ve süt ürünleridir.

D vitamini eksikliği genellikle düzenli bir tedavi ile düzelmektedir . D vitamini eksikliği tanısı, kandaki D vitamini (25 OH D) (kalsidiol) seviyesi ölçülerek konmaktadır.D vitamini düzeyi 20 ng/ mL’den düşük ise D vitamini eksikliği, 21 ile 29 ng/mL arasında ise D vitamini yetersizliği, 30 ng/mL’den yüksek ise yeterli düzey (tercih edilen aralık 40-60 ng/mL) ve 150 ng/mL’den yüksek ise D vitamini zehirlenmesi olarak kabul edilmektedir.

D vitamini ilaçları almadan önce mutlaka doktora danışılmalı ve kişiye uygun D vitamini eksikliği tedavisi yapılmalıdır.

Unutulmamalıdır ki D vitamini, kas ve kemiklere fayda sağlar ve korur ,kemik erimesi için koruyucudur, kalp ve ruh sağlığını korur, diyabet yani şekere karşı korur.

Uzm. Dr. Ahmet Bozan

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı

Özel Kızıltepe İpekyolu Hastanesi

@fiziktedavidoktorunuz

Editör: Kadir Üründü

Yorum Yaz