tatlidede

Glikoz Şurubu Hakkındaki Gerçekler

Glikoz Şurubu Hakkındaki Gerçekler

Glikoz şurubu çok konuşulmakta, çok tartışılmakta ve insan sağlığına olumsuz etkilerine dair çokça suçlanmakta, bu sebeplerle hep gündemde kalmaktadır. Glikoz şurubunun yiyecek ve içeceklerde şeker yerine giderek daha çok tercih edilmesi konunun önemini daha da arttırmaktadır. Bu konuda yorumdan ziyade bilgiye dayanan ve bilim kurulunun tespitlerini içeren çok önemli somut bir raporun bir kısmını bugün olduğu gibi sizlerle paylaşmak istiyorum. Sağlık Bakanlığı’nın, 12.03.2018 tarihli “Nişasta Bazlı Şekerlerin (NBŞ) Sağlığa Etkileri” Hakkında Bilim Kurulu Raporu Basın Duyurusunu sizlere sunuyorum:

Son zamanlarda artan obezite ve kronik hastalıkların nedenlerini araştıran bilimsel çalışmalarda şeker metabolizması özellikle de sofra şekeri ve nişasta bazlı şekerin yapısında bulunan früktoz metabolizması üzerinde yoğunlaştığı gözlemlenmektedir.Metabolizmada glikoz uyarısı ile salgılanan insülin tokluk hormonu olan leptini uyarır ve açlık hormonu grelini ise baskılar. Bunun sonucunda tokluk merkezi uyarılarak yeme davranışı sonlanır. Fruktoz ise insülini çok az uyarmamaktadır. Bu durumun fazla şeker tüketimine, insülin salgılanamaması, tokluk hissi gelişmemesi ve yeme davranışı devam ettiği için obeziteyitetiklediği ileri sürülmektedir.

Fruktozun karaciğer içindeki metabolizması da glukozdan farklıdır. Fruktozun yıkımı glikozdan daha hızlıdır ve hızla yağ asitlerine dönüşmektedir. Bu durumun KC yağlanması, fibrosis ve siroz gelişebildiği yönünde çalışmalar bulunmaktadır. Fruktoz glikoza göre daha tatlıdır ve beyinde iştah artırıcı hedonik yolakları uyaran etkisi olduğu yönünde de çalışmalar bulunmaktadır. Fruktozlu ürünlerin tüketimi özellikle bebeklik ve çocukluk yaşlarında damak tadının şekerli ürünler doğrultusunda gelişmesini kolaylaştırmaktadır. Fruktozun barsak florası ve mikrobiyatası değişikliğine neden olduğu yönünde de çalışmalar bulunmaktadır. Fruktoz, glikozdan farklı olarak kanda ürik asit artışına da neden olmakta, gut hastalığını tetikleyebilmekte ya da var olanları şiddetlendirmektedir. Şekerli(sakkaroz ve nişasta bazlı şeker) besinlerin aşırı tüketilmesi sonucunda, %55 ve üzeri,  (yüksek früktoz içeren, mısır şurupları daha tatlı oldukları için daha fazla tüketilebilmektedir) gereğinden çok yeme davranışı, insülin direnci gelişmesi ve obezite, diyabet, kalp damar hastalıkları ve eşlik eden hastalıklara yol açtığı yönünde çalışmalar bulunmaktadır. Sakkaroz ve Nişasta Bazlı Şeker içeren besinlerin fazla tüketimi metabolik hastalıkların yanı sıra obezite ile ilişkili çeşitli kanser türlerinin (kolon kanseri, pankreas, karaciğer ve meme kanseri gibi) gelişimine de zemin hazırlamaktadır.

Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), yüksek şeker alımının ve yüksek şeker içeren gıdaları kullanımının vücut ağırlığının artışına etki edebileceğini vurgulamıştır. Avrupa Birliği tarafından sağlıklı beslenmenin teşvik edilmesi ve özellikle endüstrinin şeker azaltma yolunda reformülasyon yapması önerilmektedir. Obezite ve ilişkili hastalıklar tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemiz için de giderek artan bir problemdir. Ülkemizde 15 yaş üzeri yetişkinlerde obezite sıklığı %32, fazla kilolu birey sıklığı %34.8 ve diyabet prevalansı %12.1 (STEPS 2017, ön sonuçlar) bulunmuştur. Çocukluk çağında obezite oranı 7-8 yaş grubunda %9.9, fazla kilolu çocuk oranı aynı yaş grubunda %14.6 iken, ortaokul çocuklarında obezite sıklığı %12.4’e ve fazla kilolu çocuk sıklığı %21’e yükselmektedir.“Türkiye Beslenme Rehberi”nde ve DSÖ ile diğer uluslararası önerilerde; tüm serbest şekerlerden alınan enerjinin, günlük enerji (kalori) miktarının % 10'unu geçmemesi ve bazı ülkelerde ise daha da azaltılması önerilmektedir. Yapılan değerlendirmeler ışığında Bilim Kurulu tarafından geliştirilen aşağıdaki öneriler kamuoyu dikkatine sunmaktadır: Her türlü şeker tüketiminin azaltılması için gerekli tüm tedbirlerin alınması sübvansiyonların gözden geçirilmesi, vergilendirme, bilgilendirme ve farkındalık girişimleri vb.). Halen %10 olan NBŞ kotasının (üretiminin) artırılmaması ve gıdalarda kullanımının sınırlandırılarak sıkı denetiminin sağlanması, yiyecek ve içecek etiketleri üzerindeki şeker içeriğinin, elde ediliş kaynağı ve früktoz oranı belirtilmek suretiyle Türk Gıda Kodeksi şeker tebliğine uygun şekilde  “şeker”, “glikoz şurubu”, “yüksek früktozmısır şurubu”, “invert şeker” vb şeklinde açık olarak yazılmasının sağlanması, sağlıklı beslenmenin teşvik edilmesi çalışmaları kapsamında; endüstri tarafından reformülasyon yapılarak, yüksek fruktozlu mısır şurubu kullanım miktarının asgari düzeye indirilmesine destek olunması, toplumumuzda şeker tüketiminin azaltılması için tüketicinin bilgilendirilmesi, tüm topluma bebeklik ve çocukluk çağından itibaren sağlıklı beslenme kültürünün tesis edilmesi konusunda dengeli beslenme politikaların geliştirilmesi, Sağlık Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde ilgili tüm sektörlerle ve kamu kuruluşlarıyla işbirliğinin sağlanması gerekmektedir.

Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı bu şekilde tespit ve tavsiyelerde bulunmuştur. Bu gerçekler ışığında, ürünlerin içindekiler kısmını mutlaka okumanızı ve en sağlıklı olduğunu düşündüğünüz gıdaları tercih etmenizi öneririm. Sağlıkla kalın.

Editör: Nezir Güneş

Yorumlar

Image
Ziya Demirkol
21.01.2023 / 18:51

Emeğinize sağlık hocam, aydınlatıcı ve aynı zamanda uyarıcı bir yazı olmuş.

Image
Ziya Demirkol
21.01.2023 / 12:25

Emeğinize sağlık hocam, aydınlatıcı ve aynı zamanda uyarıcı bir yazı olmuş.

Yorum Yaz