tatlidede

Gül Ersoy kimdir? Gül Ersoy kitapları ve sözleri

Yazar Gül Ersoy hayatı araştırılıyor. Peki Gül Ersoy kimdir? Gül Ersoy aslen nerelidir? Gül Ersoy ne zaman, nerede doğdu? Gül Ersoy hayatta mı? İşte Gül Ersoy hayatı...
  • 14.08.2022 07:00
Gül Ersoy kimdir? Gül Ersoy kitapları ve sözleri
Yazar Gül Ersoy edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Gül Ersoy hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Gül Ersoy hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Gül Ersoy hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1978

Doğum Yeri: İstanbul

Gül Ersoy kimdir?

1978 İstanbul doğumlu. Biri konservatuvar olmak üzere üç üniversiteye devam etti. Uzun süre yurtdışında dolaştı. Hâlâ öğrenci. Daha önce şiir ve öyküleri Varlık, Düzyazı Baylar, Yasak Elma, Yitik Ülke ve Altzine gibi dergilerde yayımlandı. Ersoy, bir yandan yeni öyküler kaleme alırken diğer yandan senaryo çalışmalarına devam ediyor.

Gül Ersoy Kitapları - Eserleri

  • Sahilden Bostancı
  • Sen Kimseyi Sevemezsin
  • Melek Panayırı

Gül Ersoy Alıntıları - Sözleri

  • Ne fark ederdi? Dünyanın her yerinde ondan kaçıp, dünyanın herhangi bir yerinde giderken ona geri dönmeyi düşünmemiş miydim? (Sahilden Bostancı)
  • "Hangisi doğruydu hayatımızda? Bölünen kimliklerle yarım yarım yaşayarak ruhumuzu para için satıp, ölüp gitmek mi, yoksa bizi mutlu eden işleri yapıp, sonuçlara katlanarak hilesiz bir hayat yaşamak mı?" (Sahilden Bostancı)
  • Paralel bir evrende çok mutluyum. Paralel bir evrende geç kalmamışım. Paralel bir evrende tam da istediğim gibi hayatım. (Sen Kimseyi Sevemezsin)
  • Bütün dinler 'kendini öldürme' derler ama bokumu yesinler. (Sen Kimseyi Sevemezsin)
  • İnsan zaten hep suçlu. Ne yapsa suçlu. İyi olmaya çalışırken de suçlu, kötü olduğunda da suçlu, kendi olduğunda da suçlu, kendi olmadığında da suçlu. Bir diğeri ötekini suçlayacak sudan bir sebep bulmak için iki dakika aklını çalıştırsa yeter. (Sen Kimseyi Sevemezsin)
  • İntihar etmeyi kafasında kurarken yürüdü. Türlü türlü öldürüyordu kendini gün içinde. (Sen Kimseyi Sevemezsin)
  • "Peki neden evlendin onunla?" "Sen gittikten sonra artık hiçbir şeyin önemi kalmadı, evleniverdim." (Sahilden Bostancı)
  • Belki ben de kötü biriyim. Belki hepimiz zaman zaman kötüyüz. Köpekbalıklarının saldırdığı ahtapotlar gibi sevdiklerimize doluyoruz kollarınızı. Ben kimseye dolanmadım, kimse de beni ısırmadı. (Sahilden Bostancı)
  • Çocukken erik ağacına çıkardı böyle. Saatlerce kalırdı üstünde. O erik ağacı kesildiğinde kaybettiği, bir daha geri dönüşü olmaksızın yitirdiği bir şeydi çocukluk. “Demek herkesin kesilen bir ağacı var hayatında değil mi Asuman?” (Sahilden Bostancı)
  • Yazı düşündü, hızla geçip gitmiş, geriye birkaç tatlı andan başka değerli hiçbir şey bırakmamıştı. (Sen Kimseyi Sevemezsin)
  • Millet marsa gidiyor, sen kalkmış cuma namazına! (Sen Kimseyi Sevemezsin)
  • “Çok acı çekenler konuşamazmış, dili tutulurmuş.” (Sahilden Bostancı)
  • Yadigar bırakılan eşyalar değildir, birbirimizi bunca sene nasıl sevdiğimizdir. (Sen Kimseyi Sevemezsin)
  • Bekle, zamanı gelince bazı taşlar yerine oturur. (Sen Kimseyi Sevemezsin)
  • Yadigar bırakılan eşyalar değildir, birbirimizi bunca sene nasıl sevdiğimizdir... (Sen Kimseyi Sevemezsin)
  • Delice sahip olmak istediklerimizden vazgeçtiğimiz an onları geçirişimiz gibi. (Sen Kimseyi Sevemezsin)
  • Sivri köşelerinden temizlenmiş kısa bir ömür kaldı elimizde. (Sen Kimseyi Sevemezsin)
  • Bu dünyada tek başına değilim diyebilmek, evet en çok da bunu istiyordu. (Sen Kimseyi Sevemezsin)
  • Karlar Altından Konuşuyordu Kar yağıyordu. Beyaz bir gölge şehri dalgalarıyla serinletirken pencereden baktı Oscar, evden çıkmadan önce. Rüzgar ağaçların tepelerini yana doğru bastırıyor, sis bulutu hızla yer değiştiriyordu. Sömestr tatilinde en sevdiği hocasıyla Alplere gidecekti. Mont Blanc, Dolomit, Matterhorn, Jungfrau, hepsi yalnızlığı kadar zirve. Tatillerde herkesin eşi yanında. Onun yok. Kalabalıkta tek. Şehirde, evinde, sahnede durum aynı. Ayakkabı çekeceğine bakındı, küçük bir kolaylık. Bulamadı. Eğildi giydi botlarını. "Güzelliğin bedeli" demişti hocası, "lanettir. Kaç yaşına kadar dans edeceksin? Dans gençlik ister, sonra kırık parmaklar, çirkin tırnaklar, koca bir göbek kalacak geriye." Babasıyla buluştukları renkli ışıklı, ahşap kapılı restoran da kararını açıkladı. Psikiyatri doktorası yapacak. Babası alay eder gibi şaşkın şaşkın baktı yüzüne. Çocukken de böyle yapardı, Hiç beğenmezdi onu. Şimdi sakalları beyaz. Gözlerinden birinde katarakt. “Ben para vermem. Kendin kazan. Fındıkkıran'da ne başarılıydın, hele Romeo Olduğunda, koşarak sahneyi baştan sona geçtiğinde ve havaya zıplayıp kendi etrafında döndüğünde bayılmıştık Sofia’yla. Şimdi neden baleyi bırakıyorsun?" “Dans etmeye olan inancımı kaybettim.” “Bir kahve daha içer misin? Ne demek inancımı kaybettim, depresyona mı girdin?” "Saçmalama baba. Neyse... Kalkmam gerek. Cici anneme de selam söyle, haftaya geleceğim size." "Ha dur, söylemeyi unuttum, haftaya tatile gidiyoruz biz. Belki daha sonraki hafta uğrarsın" Babasına son kez bakıp atkısını sardı boynuna. Kulaklıklarını taktı kulağına, Chopin, Brigitte Engerer çalıyor piyanoyu. Zürih kadar sakin parmakları tuşlarda. Eski bir kayıt, Noktürnler. İçinde bir fısıltı. Az sayıda insanın yürüdüğü sokaklardan geçip Madlen'e uğramak için on beş dakika yürüdü. Madlen, eski bir balerin. Şimdi bir kitapçısı var. Bir de kedisi. Kedisinin adı "Rumi.” Sekiz yıl önce sinema yönetmeni eşi trafik kazasında ölünce açtı kitapçıyı. Hayat sigortasından aldığı parayla. "Garip değil mi, ölüm yeni bir hayat getirdi bana. Suçlu hissederdim kendimi eğer bu parayı harcasaydım. Üstelik beş kuruşum yoktu kenarda. Burada çalışacak mısın, karar verdin mi?" Madlen saçlarını gevşek bir topuzla tepesinde toplamış. Yaşlı, güzel bir kadın. Yün hırkası dizlerine kadar iniyor. Giysileri her zaman pastel tonlarda. Sadelik bir ruh hali onda. Bahar çiçekleri kokulu beyaz bir teni, menekşe renk gözleri var. Karşısındakinin konuşmasının bitmesini bekledikten sonra konuşuyor. Uzansa, topuzundan çıkıp dağılmış saç tellerini alsa yanağından. Annesi yaşında Madlen. Annesi yaşasa belki arkadaş olurlardı. İçinden Madlen'i öpmek geçiyor. Diğer kadınları değil, genç ve güzel olanları değil, sadece Madlen’in olmak istiyor. Reddedileceğinden korkmasa açardı içini. Madlen’e dikkatle baktı, onu istediğine dair en ufak belirti yok gözlerinde. Belki de kocasından başka kimseyi sevmeyecek ölene kadar. Sadık mıydı peki ona, hayattayken? Bilmiyor. (Sen Kimseyi Sevemezsin)
  • Acemisiyiz bağlanmanın .Çok genciz dürüstlüğe .Sokakta kavga,duman ,siren. Müzik her şeyi silene kadar ,ona dokunup boynuna başını gömene kadar sabır.Sadece sabrediyorm . Tütsü kokan bir odada hiç mi öpmediniz birini?Son nefesinize kadar onunla birlikte yaşlanıp ölmediniz mi o an ? (Sahilden Bostancı)

Yorum Yaz