diorex
life
Dedas

Ankara’da Gazze dayanışması: "Artık bir şeyler yapılsın"

Ankara Filistin Dayanışma Platformu (ANFİDAP) öncülüğünde, Gazze'de yaşanan insanlık dramına dikkat çekmek ve insani yardım ulaştırılabilmesi amacıyla yürüyüşü düzenlendi. Yürüyüşe katılan vatandaşlar duygularını paylaştı.  

  • 10.08.2025 22:06
Ankara’da Gazze dayanışması: "Artık bir şeyler yapılsın"

Türkiye'nin yedi bölgesinden halkın katılımıyla gerçekleştirilen "Anadolu’dan Meclis’e, Meclis’ten Gazze’ye; Gazze’ye İnsani Koridor" yürüyüşünde çağrı yapılarak, Gazze'deki açlığa dikkat çekildi.

Yürüyüşe katılan vatandaşlar, Gazzeli kardeşlerinin yanında olmak, onların acısını paylaşmak ve seslerini bir nebze de olsa duyurmak için meydanlarda olduklarını söylediler.

Yürüyüşe Yalova'dan katıldığını belirten Mehmet Karaman, "Öncelikle bütün Müslümanlar kardeştir. Yüce Rabbimiz öyle buyuruyor. O hâlde bizler kardeş isek, mutlaka nerede bir mağduriyet varsa oraya kanımızla, canımızla, bedenimizle ve her şeyimizle beraber koşmalıyız. Günümüz dünyasında şunu görüyoruz: bu ayet-i kerimenin icapları yerine getirilmiyor. 60 bin kişi küçük bir havzada katledilirken bizler bu aymazlığımızı hiçbir yerde mazeret gösteremeyiz. Dolayısıyla mutlaka ve mutlaka 'zararın neresinden dönülürse kârdır' ifadesiyle, işte bugün burada yapılacak bu büyük miting inşallah fitilin ateşlenmesi demek olur diye düşünüyorum. Yüreğimiz yanıyor. Türkiye'nin her yerinden insanlar buraya akın akın gelmiş. İnşallah bu güzel birliktelik ve atmosfer, iyi bir mesaj olur. Hem yerelde hem dünyaya hem de İslam âlemine güzel bir mesaj olur diye düşünüyorum." dedi.

"Kardeşlerimiz için Meclis'e giriyoruz"

"Kardeşlerimizin yanında olduğumuzu, birlikteliğimizi ve beraber olduğumuzu göstermeye çalışıyoruz." diyen Abdulbaki Kaçar, "Allahu Teala’dan gayemiz, Müslüman liderlerin bu kanalı açmasını istiyoruz. En azından bir şey yapılamazsa bile 'biz âciziz' desinler ki Müslüman halk bilsin ki gerçekten büyüklerimiz âciz. Onun için biz kendimiz başımızı ve elimizi taşın altına koyuyoruz. Birlik ve beraberliği Gazzeli ve HAMAS'lı kardeşlerimiz için buradan meclise giriyoruz. Böylelikle sesimizi duyurmaya çalışacağız. Artık bir şeylerin yapılması lazım, geç bile kalındı. Her gün orada çocuklar, kadınlar ölürken nerede bu sözde kadın hakları savunucuları? Nerede sözde çocuk hakları savunucuları? Nerede sözde insan hakları savunucuları? Bunlar sadece kendi damarlarına dokunulduğu zaman mı harekete geçiyorlar? Bizler Müslümanlar olarak bütün kardeşlerimizden ricamız, Gazze'yi gündemden düşürmesinler. Allahu Teala bizleri kardeş kılmış ise biz bu kardeşliğin sorumluluğunu yerine getirmek zorundayız." İfadelerini kullandı.

"Artık dayanacak yüreğimiz kalmadı"

Yetkililere çağrıda bulunan Hatice Bozdemir ise "Bugün gerçekten çok farklı duygular içerisindeyiz. Buraya gelişimizdeki gayemiz, Allah'ın rızasını kazanmak ve Gazze'nin sesi olmak. Rabbim Gazze'ye özgürlüğü nasip eylesin. Artık dayanacak gücümüz ve yüreğimiz kalmadı. Yetkililere sesleniyoruz: "Yeter artık!" Savaşacaksak beraber savaşalım, öleceksek beraber ölelim. Üstümüze düşeni yapmaya çalışıyoruz ama yeterli olmuyor."

Yetkililerin harekete geçmesini beklediklerini belirten Ali Yavuz, "Gazze için toplantılar oldu, yürüyüşler gerçekleştirildi. Müslümanların geneli olarak halk sesini duyurmaya çalıştı. Sivil toplum kuruluşları görevlerini yaptılar. Bu sefer sivil toplum kuruluşları olarak Türkiye'nin dört bir yanından buraya gelen Müslümanların görüşü şudur ki: Biz elimizden gelen her şeyi yaptık, bugünden sonra yetkililere bu işi devredeceğiz. Artık görev, yetkisi elinde bulunanlardadır. Onlar gerekeni yapmalı. Buraya geliş gayemiz budur." şeklinde konuştu.

Hasan Çomak ise şöyle konuştu: "Yaklaşık 23 aydan beri halkımız elinden gelen her şeyi yaptı. İnsanlığımızı, imanımızı sınırlara kadar dayadık. Sınır diplerinde eylemler gerçekleştirdik. Mısır'da eylem yaptık. Dünyanın her bir tarafından sınırlara kadar gidip Gazze'ye yaklaşarak oradaki kardeşlerimizin dertlerine derman olmaya çalıştık. Fakat sadece bireysel olarak, halk olarak bunları yaptığımızdan dolayı bu yeterli gelmedi. Bunları yapmamız Siyonistleri durdurmaya yetmiyor. Biz artık halklar olarak, idarecilerden de istemiş olduğumuz, artık sınırların ötesine geçilmesidir. Çünkü sınırlara dayanmamıza rağmen insani yardımlarımız, Siyonistlerin zulmünden dolayı içeriye giremiyor. Biz, devletler olarak, ülkeler olarak müdahale edilmesini istiyoruz. Eğer devletler bunu kendi ulusal çıkarları dolayısıyla risk olarak görüyorlarsa, bütün İslam ülkelerinin kendi halklarına inisiyatif verip salıvermelerini istiyoruz. Bu işi halkların eline vermiş olsalardı 23 ay değil, 23 günde Siyonizm’in zulmünü bitirirdik. Biz işi sınıra kadar getirdik, bundan sonrasını yetkililerden bekliyoruz."

"Ne pahasına olursa olsun, oraya gıdayı, ilacı ve diğer insani ihtiyaçları götürmeliyiz"

"Çanakkale Savaşı'nda; 47’nci, 57’nci, 72’nci, 77’nci alaylarda Kudüs ve Gazzeli kardeşlerimiz canlarını bu millet ve ümmet için feda ettiler. Kendileri şehit oldu. Bizim sıkıntıya düştüğümüz zamanlarda onlar buralara yardıma geldiler." diyen Muhammed Gülsever, "Şu an onlar bu sıkıntıyı yaşıyorlar. Bizim de ne olursa olsun, Gazzelilere canımızı ve kanımızı feda etmemiz gerekiyor. Onlar şu an aç ve susuz bir hâldeler. Biz buna nasıl müsaade edebiliyoruz? Sonuçlarını devlet büyüklerimiz daha iyi bilir ama inisiyatif alıp sadece gemiler ile Gazze'ye gıda, ilaç göndermeyi düşünüp yapalım. Ne pahasına olursa olsun, oraya gıdayı, ilacı ve diğer insani ihtiyaçları götürmeliyiz. Bu gemileri de devletimiz korumalıdır. Reis'i bundan alıkoyan şey nedir? Bunu anlamak ve öğrenmek istiyoruz. Tamam, zor olabilir ama biz Reis’te bu cesaretin olduğuna inanıyoruz. Gazzedeki kardeşlerimiz artık dayanacak bir durumda değil. Bu kadar kıtlık ve açlığa kimse dayanamaz. Gazze'ye yardım götürmek bu şerefli millete ve meclise yakışır." dedi.

Ayşegül Erdem Kalay da şu ifadeleri kullandı: "Gönlümüz Gazze’yle. Gazze'nin yanında olduğumuzu haykırmak istiyoruz. Evlerimizde duramıyoruz. İçimizden geleni haykırmak istiyoruz. Sınırlara kadar buradan devam etmek istiyoruz. İnşallah yollar açılır, yolumuza engel koyanlar artık çekilirler. Gazze ile birlikte biz ve insanlık da kurtulur inşallah."

Zulme "dur diyelim" diyen Leyla Kaplan da  "Gece ve gündüz hiç uyuyamıyorum. Bir lokma yemek alsam Gazze'deki mazlumlar aklıma geliyor. Artık ne olacaksa olsun. Reisime sesleniyorum, artık ne olacaksa bir an önce olsun. Açlığımızdan ölmek varsa ölelim, vatansız ölmeyelim ama açlıktan ölelim. Biz her şeye razıyız. Yeter artık. Bu zulme bir ‘dur’ diyelim. Dualarım hep Ümmet-i Muhammed için." dedi.

"Seçim zamanı 'Ben düşersem Gazze düşer' diyorlardı. 2 yıl geçti"

"Sınırı açsınlar. Biz Gazze'ye gitmek istiyoruz. Biz, vicdan sahibi insanlar olarak bu zulmü kabul etmiyoruz." diyen Rıdvan Ceylan, şöyle konuştu:

"Oturdukları koltuklarda paralarını yiyenler bilsinler ki Çanakkale'de bir sürü Gazzeli şehit var. Bugün biz onları yalnız bırakmayacağız. Ben Diyarbakır'dan buraya geldim ve elimden gelen de budur. Gerçekten artık yazıklar olsun diyorum. Gazze'de ölen çocuklar için bir şey yapamadığımız için ben artık utanıyorum. 22.000 adet tırı Gazze'ye sokamıyorsak artık demeyelim ki 'İslam'ın son kalesi Türkiye’dir.' Seçim zamanı 'Ben düşersem Gazze düşer' diyorlardı. 2 yıl geçti, Gazze'de hâlen katliamlar devam ediyor. Kendisinin Cumhurbaşkanı da yaptık ama hiçbir faydası olmadı."

İLKHA

Yorum Yaz