diorex

Ayşe Barım davasında ara karar!

Gezi Parkı olayları nedeniyle tutuklu bulunan menajer Ayşe Barım bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.

  • 07.07.2025 14:48
Ayşe Barım davasında ara karar!

Menajer Ayşe Barım Gezi Parkı olaylarına ilişkin "darbeye teşebbüse yardım" suçundan hakim karşısına çıktı. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, sanık Barım ve avukatları katıldı.

Serenay Sarıkaya, Merve Dizdar, Hande Erçel, Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Metin Akdülger, Zerrin Tekindor, Ezgi Mola, Selma Ergeç, Hakan Kurtaş'ın da aralarında bulunduğu bazı ünlüler duruşmayı takip etmek üzere adliyeye geldi. İzleyiciler, duruşma salonuna sanık Barım getirildiği sırada "Hoş geldin Ayşe" diyerek alkışladı.

Savunma ve tanık ifadelerinin ardından mahkeme Ayşe Barım'ın tutukluluğuna devam kararı verildi. İkinci duruşma 1 Ekim'de görülecek.

"Benimle ilgili iddialar asılsızdır” diyerek savunmasına başlayan Ayşe Barım oyuncuları Gezi Parkı eylemlerine yönlendirmediğini öne sürdü. Barım, Osman Kavala ile de bir film için görüştüğünü iddia etti. Barım şunları ifade etti:

" 23 yıldır menajerlik yapıyorum. 23 yıldır ekibimle birlikte çok büyük başarılara imza attık ama bir anda sosyal medyada hakkımda iftira kampanyasıyla, büyük bir karalama kampanyası başlatıldı. Avukatım aracılığıyla itiraz etmek istedim fakat kimlikleri bulunamadı. İlk kampanya, benim birlikte çalışmaktan gurur duyduğum bir kadın oyuncu üzerinden gayriahlaki para kazandığım iddiasıydı. Avukatlarım bunları yayanların kimliğini tespit edemiyordu. Benim için sektörde tekelci, olumsuzlukların sebebi gibi gözüktüğüm yeni bir kimlik yaratıldı."

"BENİ ŞANTAJCI GİBİ GÖSTEREN İDDİALAR DÖKÜLDÜ"

"İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkımda şantaj konulu bir soruşturma başlatıldı. Yaklaşık 10 gün sonra, yine düğmeye basılmış gibi, benim Gezi Parkı olaylarını yönlendirdiğim, oyuncuları oraya götürdüğüm gibi beni şantajcı, provokatör gibi gösteren iddialar döküldü. Gezi Parkı 12 yıl önceydi. Davalar açıldı, soruşturmalar yapıldı. Bu soruşturmaların hiçbir anında ne şüpheli ne sanık ne de tanık olarak ismim geçmedi. Ben 12 yıl sonra nasıl bu suçlamayla suçlanıyorum, anlamıyorum. 2015 yılındaki ID İletişim oyuncuları listelenmiş; ama 2013 yılında ID İletişim'de 43 oyuncu vardı ve bu oyuncuların sadece 13'ü Gezi Parkı'na kendi istekleriyle gitmiştir. Benim Gezi Parkı'nda sadece aynı kıyafetle gittiğim fotoğraflar var çünkü sadece bir gün gittim. Oyunculardan biri bir gün Gezi Parkı'na gideceklerine dair bir tweet atıyor, ben de retweetliyorum ve onlarla gidiyorum.

"ZATEN DİZİ OYUNCULARI ORDA OLDUĞU İÇİN GİTTİM"

"Ben gittiğimde bazıları zaten oradaydı. Zaten dizi oyuncularım orada olduğu için ben de gittim. Oraya her gün bir dolu ünlü gidiyordu; hatta bu yüzden basın sıkı takipteydi. Basın da orada olduğu için oyuncular bir açıklama yapmak istediler ve elden ele megafonla açıklama yaptılar. İddianamede bu oyuncuların hepsinin fotoğrafları, kimlerin ne açıklama yaptığı yazıyor. Orada benimle çalışmayan birçok oyuncu da vardı. Ama iddianamede sanki bütün ünlüler oraya gitmiş ve hepsi ID İletişim'de çalışıyormuş gibi gösterilmiş. Oyuncuların çoğu o zamanlar bizimle çalışmıyordu."

"BU DURUM BENİ ÇOK KORKUTUYOR"

"İddianamenin ilk 65 sayfası Gezi Parkı olaylarını anlatıyor; geri kalan 50 sayfası ise benimle çalışmayan oyuncuları anlatıyor. Eğer yönlendirmiş olsaydım, başarılı bir menajer olarak 43 oyuncudan sadece 13'ünü mü örgütleyebilmişim? Ben birçok oyuncuyla telefonda görüşüyorum, menajerliğimde olmayan oyuncularla da görüşüyorum. Bunu mesleğim gereği yapıyorum. Savcılık 9 oyuncuyu ifadeye çağırdı, bu 9 oyuncu da kendi istekleriyle Gezi Parkı'na gittiklerini belirtmişler. Ama bunlar iddianameye konulmadı. Bu durum beni çok korkutuyor. Bizim oyuncularla olan iletişimiz tehdit, şantaj üzerine zaten olamaz; ben onlara hizmet sunuyorum. Lehime olan bu delillerin geri çekilmesini, yani dosyada olmamasını da dikkate almanızı istiyorum."

"2013'TE OSMAN KAVALA'YI HİÇ TANIMIYORDUM"

"Osman Kavala ile irtibatım 2014'te başladı. Ben 2013'te Osman Kavala'yı hiç tanımıyordum. Hiç irtibatım yoktu çünkü sonradan tanıştım. Ama iddianamede Osman Kavala'yla görüştüğüm yazılmış. Osman Kavala'yla daha sonra görüşmemin nedeni de Fatih Akın'ın çektiği bir film üzerine iş gereği görüştüm. Beni Osman Kavala'yla Fatih Akın tanıştırıyor. Zaten bunu da ben tutuklandıktan sonra kendisi, bizi tanıştırdığını sosyal medya üzerinden açıklamış. Çiğdem Mater ile Boğaziçili olduğumuz için tanışıyoruz. Oyuncular da Boğaziçi'ne gidip oyuncularla sohbet etmeyi sevdiği ve söyleşi yaptığı için, vaktim oldukça ben de giderken onlara eşlik ediyordum. En son 2019'da görüşmüşüm kendisiyle.

Mehmet Ali Alabora bir tweet atmıştı ve birçok insan tarafından eleştirilmişti. Sinemacı arkadaşlar ise Mehmet Ali Alabora'ya destek olmak için bir bildiri yazmışlardı. Bildiri bana da geldi. Ben de bildiriyi görünce Mehmet Ali Alabora'yı arayıp 'Lütfen bunu yayınlamayın' diye konuştum. Yayınlanmayan bir bildirinin suç unsuru olarak görülmesine anlam veremiyorum".

"BİR KERE GİTTİM, ORGANİZATÖR OLMAMIN İMKANI YOK"

Metin Yıldız ve Enver Aysever, ben tutuklandıktan sonra benimle ilgili sorunlarını dile getirmişler. Sonra bu insanlar ifadeye çağırılmışlar ve onlara 'Ayşe Barım'ın Gezi Parkı'yla alakası var mı?' diye sorulmuş; onlar da bilmediklerini belirtmişler. Ben hiçbir şeye teşebbüs etmedim. Benim onurumun, itibarımın, ülke sevgimin böyle ayaklar altına alınmasına isyan ediyorum. İddianamede lehime hiçbir delil girmedi. MASAK raporlarında da hiçbir finansal ilişkim yok, hiçbir suç unsurum yok. HTS kayıtlarında geçen bütün kayıtlara baktığınızda ben daha çok Ege kıyılarındayım, yurt dışındayım. Yani bir organizatörün bir kere gittiği organizasyonun organizatörü olmasının imkanı yok."

TANIKLAR DİNLENDİ

Tanık olarak dinlenen PR ajansı sahibi Banu Kamil Zeytinoğlu, 'Örgütleme konusunda bir bilgim yok, böyle bir şey olduğuna da zannetmiyorum. Ben o dönem Gümüşsuyu'nda oturuyordum. Orada oturduğum için Gezi Parkı'ndan geçmek zorunda kalıyordum ama fiilen Gezi Parkı'nda hiçbir zaman bulunmadım. Hangi bildiriden bahsettiğinizi bilmiyorum." ifadelerini kullandı.

Tanık olarak dinlenen Metin Yıldız, “Ayşe Barım'ı tanımıyorum. Olaylar hakkında hiçbir fikrim ve bilgim yok. Daha önce verdiğim ifadem mesleğim, menajerlikle alakalıydı" dedi.

Tanık olarak dinlenen oyuncu Şebnem Sönmez, "Gezi Parkı'na katılmamda Ayşe Barım'ın asla katkısı olmamıştır." şeklinde konuştu.

Barım'ın tutukluluğuna devam kararı verildi.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 171 sayfalık iddianamede, Gezi Parkı süreci ile eylemlerin planlanması ve organize edilmesinde sorumlu bulunan sanıklar anımsatılıyor.

HTS kayıtlarının yer aldığı iddianamede, sanık Barım'ın, Gezi Parkı ana davasının ana aktörlerinden Memet Ali Alabora, Çiğdem Mater ve Osman Kavala'yla Gezi Parkı eylemleri süreci ve devamında irtibatlı olduğu belirtiliyor.

İddianamede, Barım'ın Alabora'yla olan konuşmalarıyla ilgili, "HTS incelemelerinde sanık Ayşe Barım'ın Gezi davası sanıklarından Memet Ali Alabora ile Gezi Parkı eylemlerinin başlangıç tarihi olan 30 Mayıs 2013'te ilk irtibatı kurduğu, son irtibatının da 19 Haziran 2013 olduğu ve Gezi Parkı olayları süreci dışında Alabora ile irtibat kurmadığı"na ilişkin tespitlere yer veriliyor.

Barım'ın, sahibi olduğu ID İletişim Danışmanlık Anonim Şirketine bağlı sanatçılarla birlikte sosyal medya hesapları üzerinden Gezi kalkışmasının başından itibaren gösterilerin temel olarak örgütlendiği alan olan X'te "occupyturkey "ve "DirenGeziParkı" isimli etiketleri sistemsel olarak paylaştıkları da iddianamede yer alıyor.

"SANATÇILAR CAMİASI ADINA AKTİF ROL ÜSTLENDİ"

İddianamede, Gezi Parkı eylemlerinin aktif şekilde başlangıç günü olarak kabul gören 27 Mayıs 2013 itibarıyla alınan HTS kayıtları doğrultusunda, "Sanık Ayşe Barım'ın ID İletişim Danışmanlık şirketine bağlı sanatçıları Gezi Parkı eylemleri sırasında sık sık arayarak Gezi Parkı'na sistemli bir şekilde toplamak suretiyle bir plan ve organizasyon dahilinde yürütülen kalkışma hareketinin başlamasına tüm ülke sathında sanatçılar camiası adına aktif rol üstlenerek sürecin yayılarak derinleştirilmesi kapsamında yönlendirme faaliyetlerinin bulunduğu"na ilişkin değerlendirmeye yer veriliyor.

Gezi Parkı olaylarının toplum refleksiyle bir anda oluştuğuna dair basın-yayın organları ve sosyal medyada kanaat oluşturulmaya çalışıldığı belirtilen iddianamede, olayı başlatan ve yayılmasında rol oynayan Barım'a ait ID İletişim Danışmanlık şirketine bağlı sanatçıların ve kurumsal hesabın, sürece ilişkin etkili olarak seçilen slogan ve imgeleri eylemin ilk gününden itibaren meydanlarda ve sosyal medyada paylaştığı, kitlesel yayılım sağlamak amacıyla organize şekilde hareket edildiği aktarılıyor.

İddianamede, bu itibarla sorumluluğu kabul edilen Barım'ın, Gezi Parkı olaylarında planlama ve organizasyon çerçevesinde kendisine bağlı oyuncuları etkin şekilde sahaya yönlendirerek yardım eden konumunda bulunduğu kaydediliyor.

İddianamede, Barım'ın önceye ilişkin hiçbir irtibatı olmamasına karşın ilk kez Alabora ile Gezi Parkı döneminde 3, Kavala ile 39, Mater ile 14 kez görüşme gerçekleştirdiği ifade ediliyor.

Tutuklu sanık Barım'ın "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüse yardım etme" suçundan 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

Editör: Neslihan Özkan

Yorum Yaz