Değer: Okullarda çocuklarımıza her gün bir kutu süt ücretsiz verilmelidir!
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası 'Dünya Süt Günü' dolayısıyla basın açıklaması yayımladı. TMMOB Mardin İl Temsilcisi Önder Değer, mesajında "Okullarda çocuklarımıza her gün bir kutu süt ücretsiz verilmelidir!" ifadelerine yer verdi

Süt, kendine özgü tat, koku ve kıvamı olan, temel besin öğelerini yeterli ve dengeli biçimde sağlayan ve günlük beslenmemizde çok büyük önemi olan değerli bir gıdadır. Ayrıca gıda olarak bu değerinin yanı sıra ülkemiz ve dünyada süt ve süt ürünleri sektörü bu alanda milyonlarca insana da istihdam olanağı sağlamaktadır. Bu nedenle dengeli ve sağlıklı beslenmede sütün önemine vurgu yapmak, süt sektör paydaşlarının sorunlarına ve süt tüketiminin hayatımızın her döneminde gerekli olduğuna dikkat çekmek amacı ile, “1 Haziran Dünya Süt Günü" olarak ülkemizde ve dünyada kutlanmaktadır ve bu alanda farkındalık yaratmak hedeflenmektedir.
Ülkemizdeki çiğ süt üretimine baktığımızda, TÜIK verilerine göre, 2019’ yılında Türkiye’nin nüfusu 83 milyon, sağılan hayvan sayısı 31,9 milyon ve toplanan süt miktarı 22,9 milyon ton iken, 2023 yılına geldiğimizde Türkiye’nin nüfusu 85 milyona ulaşmış, sağılan hayvan sayısı 25,8 milyona gerilemiş ve toplanan süt miktarı da 21,4 milyona düşmüştür. Görüldüğü gibi ülke nüfusu artarken, sağılan hayvan sayısı artmak yerine azalmıştır.
Ulusal Süt Konseyi tarafından yapılan hesaplamalara göre, ülkemizde kişi başına yıllık 39 kg içme sütü, 19.6 kg peynir, 29 kg yoğurt, 10 kg ayran ve 2.2 kg tereyağı tüketilmektedir.(https://ulusalsutkonseyi.org.tr/2021-sut-raporu-3927/ ).
Ancak, ülkemizde kayıt dışı ve kaçak yaşayan, tam sayısı bilinmeyen büyük bir nüfusun varlığı yanında, milyonlarca turistin de tüketici olduğu düşünülürse, gerçek tüketim verileri çok düşük kalacaktır. Bugün pek çok Avrupa ülkesinde sadece içme sütü tüketiminin 100 litrenin üzerinde olduğu düşünülürse, Türkiye’de süt tüketiminin yetersiz olduğu görülecektir.
Ülkemizde son yıllarda yaşanan yüksek enflasyonist ortam süt fiyatlarının artmasına sebep olmuş, özellikle çocukların mutlaka tüketmesi gereken süt ve süt ürünleri, gelir düzeyi düşük ailelerin satın almakta zorlandığı gıda ürünleri arasında yer almıştır. Sağlık açısından günde iki bardak süt tüketimi, çocuklarımızın fiziksel ve zihinsel gelişiminde ihtiyaç duydukları bir çok vitamin ve minerali sağlayabilir. Süt ve süt ürünü tüketmek her çocuğun hakkıdır ve bu sorumluluk devlete aittir. 2012 -2019 yılları arasında uygulanmış “Okul Sütü Projesi” yeniden hayata geçirilmeli, süt ve süt ürünlerinin fiyatları toplumun her kesiminin kolaylıkla ulaşabileceği seviyelerde tutulmalıdır.
Süt üreticileri ve süt sektörü, birçok farklı sorunla mücadele etmek durumundadır. Bu sorunlar hem küresel ölçekte hem de Türkiye özelinde benzerlikler göstermektedir:
Süt ve süt ürünleri fiyatlarındaki önlenemez artışın esas sebebi üretiminin azalması, üretimin azalmasının temel nedenlerden biri sektördeki yüksek üretim maliyetleridir. Yem başta olmak üzere girdi maliyetlerinin yüksek olması sadece küçük işletmeleri değil, büyük üreticileri de olumsuz etkilemektedir.
Türkiye’de yerel süt üreticisinin yaşadığı başlıca problemler;
Yüksek Üretim Maliyetleri ve Düşük Karlılık: Yem fiyatları, hayvan sağlığı ile enerji işçilik giderleri ve kredi finansman sıkıntısıyla süt üreticisi, ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmakta, kredi ve finansman kaynaklarına erişimde sıkıntı yaşamaktadırlar.
Süt Fiyatlarındaki Dalgalanmalar ve Fiyatlandırma Sorunları: Referans fiyatın yetersizliği ile Ulusal Süt Konseyi (USK) tarafından belirlenen çiğ süt referans fiyatları, çoğu zaman üreticinin maliyetlerini karşılamakta yetersiz kalmakta ve üreticiyi zararına üretime zorlamaktadır. Maliyet-fiyat dengesinde üreticiler, sütün maliyetini etkileyen giderlerin fiyatlarını belirleyemediği gibi, ürettikleri ürünün satış fiyatını da belirleyememektedir. Sanayicinin sütü düşük fiyattan satın alması, üreticinin mağduriyetine neden olmaktadır.
Piyasa dalgalanmaları sütün kolay bozulabilir olması ve depolama kabiliyetinin sınırlı olması nedeniyle, piyasada süt fiyatları düşse bile üretici sütünü o fiyattan satmak durumunda kalmaktadır. Bunun yanı sıra, örgütlenme yetersizliği ve güçsüzlüğü, üreticilerin örgütlenme düzeyinin düşük olması, toplu hareket etme ve piyasada güçlü bir pozisyon alma kapasitelerini sınırlamaktadır. Bu durum, mandıra ve fabrikalar karşısında pazarlık güçlerini azaltmaktadır.
Verimsizlik ve Teknik Bilgi Eksikliği: Hayvan Irklarında, hayvan varlığının büyük kısmının verimi düşük ırklardan oluşması, verimliliği olumsuz etkilemektedir.
Yeterli mera alanlarının bulunmaması ve kaba yem üretiminin yetersizliği, dışa bağımlılığı artırmakta ve maliyetleri yükseltmektedir.
Teknik bilgi yetersizliği ile modern üretim teknikleri, hayvan sağlığı yönetimi ve hijyen konularında bilgi eksiklikleri, süt kalitesini ve üretim verimliliğini etkileyebilmektedir.
Türkiye'de üretilen çiğ sütün önemli bir kısmının kayıt dışı kalması, hem denetimi zorlaştırmakta hem de sağlıklı ve sürdürülebilir bir piyasa oluşumunu engellemektedir. Bu durum halk sağlığı risklerini de beraberinde getirmektedir.
İklim değişikliği ve çevre sorunları ile kuraklık, aşırı yağışlar gibi iklim değişikliğine bağlı olaylar, yem bitkisi üretimini ve dolayısıyla süt üretimini olumsuz etkilemektedir. Süt üretimi aynı zamanda su kaynakları kullanımı, sera gazı emisyonları gibi çevresel etkilere de sahiptir ve sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak; süt üretiminin ve tüketiminin arttırılmasına yönelik stratejik plan ve politikalar ivedilikle geliştirilmelidir. Çiğ süt fiyatı belirlenirken üretici maliyetleri göz önüne alınmalıdır. Bölgesel ihtiyaçlara göre alternatif çözüm yolları şekillendirilmelidir.
Sektördeki Genel Sorunlar ve Çözüm Önerileri:
Devlet Destekleri: Mevcut destekleme modelleri çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Üretici maliyetlerini düşürecek ve karlılığı artıracak, sürdürülebilir ve uzun vadeli destekleme politikalarına ihtiyaç vardır. Özellikle yem maliyetlerinin sübvanse edilmesi büyük önem taşımaktadır.
- Fiyat İstikrarı: Üretici ve tüketiciyi koruyacak, adil bir fiyatlandırma sisteminin oluşturulması gerekmektedir. Ulusal Süt Konseyi'nin etkinliğinin artırılması ve kararlarının piyasada karşılık bulması önemlidir.
- Arz-Talep Dengesi: Üretim planlamasının yapılması ve arz-talep dengesinin sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması, dönemsel fiyat dalgalanmalarının önüne geçecektir.
- Kalite Standartları ve Denetim: Sütün kalitesine göre fiyatlandırılması teşvik edilmeli, kayıt dışılığın önüne geçmek için denetimler artırılmalı ve halk sağlığı standartları güçlendirilmelidir.
- Teknolojik Gelişmeler ve Eğitim:Otomatik süt sağım sistemleri, süt analiz cihazları gibi teknolojilerin yaygınlaştırılması ve üreticilere bu konularda eğitimler verilmesi, verimliliği artıracaktır.
- Hayvan Sağlığı ve Refahı: Koruyucu ve düzenli aşılama programları ile hayvan hastalıklarının önlenmesi, süt kalitesini ve üretim miktarını artıracaktır.
- Yem Bitkisi Üretiminin Teşviki: Yerli kaba ve kesif yem üretiminin artırılması için yem bitkisi ekiminin teşvik edilmesi ve mera alanlarının verimliliğinin artırılması gerekmektedir.
- Pazarlama ve Tüketici Tercihleri: Tüketici tercihlerindeki değişimlere (bitkisel bazlı alternatifler, laktozsuz süt vb.) uyum sağlayacak ürün çeşitliliğinin geliştirilmesi ve süt ürünlerine yönelik bilgi kirliliğinin giderilmesi önemlidir.
Dünya Süt Günü, bu sorunların farkındalığını artırmak ve çözüm yolları bulmak için önemli bir platform sunmaktadır. Sektördeki tüm paydaşların (üreticiler, sanayiciler ve tüketiciler) iş birliği içinde hareket etmesi, süt sektörünün sürdürülebilirliği ve gelecek nesillerin sağlıklı beslenmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Gıda Mühendisleri Odası olarak yapılması gerekenlere dair görüşlerimiz şunlardır;
Kaliteli süt üretimi için süt hayvancılığı ile uğraşan çiftçi ve köylüye verilen destekler artırılmalı, kırsal kalkınmaya önem verilmelidir,
- “Okul Sütü Projesi” uygulaması tekrar başlatılmalı, projede kullanılacak sütler yerel işletmelerden/kooperatiflerden temin edilmelidir.
- Süt üreticilerinin bir araya gelmesini sağlayacak teşvikler oluşturulmalı, kooperatifler desteklenmelidir,
- Pastörize ve UHT (uzun ömürlü) süt üretiminin yaygınlaşması teşvik edilmelidir,
- Yerel yönetimler süt ile ilgili süreçlere dahil olmalı, sütün tüketiciye ulaştırılmasında etkili ve sonuca odaklı organizasyonlar planlamalıdır,
- Sütün “Çiftlikten Sofraya” olan sürecinin her aşamasının izlenebilirliği sağlanmalı, üreticilerin bu konudaki çalışmaları desteklenmelidir,
- Süt ve süt ürünlerindeki denetim artırılmalı, sokak sütü ve kayıt dışı üretim, sonlandırılmalıdır.
- Gıda mühendisleri, üretim, satış, depolama ve denetim gibi her aşamada görev almalıdır. Bu anlamda Gıda Mühendisleri Odası tarafından Tarım ve Orman Bakanlığı’na önerilen “Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanı” sistemi uygulamaya konulmalıdır,
- Tüketiciler nezdinde oluşan “Bilgi Kirliliği”nin önlenmesi konusunda, süt ve süt ürünleri alanında uzman meslek grupları ile işbirliğine gidilmeli, toplumun doğru bilgilendirilmesi konusunda çaba sarf edilmelidir,
Bizler, süt ve süt ürünleri tüketiminin önemini vurgulamaya, sürdürülebilir ve güvenli üretimde görev almaya, halkımızın sağlıklı beslenmesi konusunda öneri ve görüşlerimizi her platformda iletmeye devam edeceğiz. Amacımız sektördeki sorunların çözümüne katkıda bulunmak, tüketici ve üreticinin refah seviyesinin artmasını sağlamaktır. Her vatandaşımızın sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenme hakkını talep etmeye devam ederken, süt ve süt ürünleri ile ilgili yanıltıcı ve bilimsellikten uzak açıklamalara karşı duracağız.
Okullarda çocuklarımıza her gün bir kutu süt ücretsiz verilmelidir!
Dünya Süt Günümüz Kutlu Olsun.
Editör: Beşir Şavur