Gazze için eylem yaptı, konsolosluk görevlileri tarafından darp edildi
İstanbul'da faaliyet gösteren bir Arap televizyonunda çalışan Onur Azad (26), Filistin için eylem yaptığı Mısır Konsolosluğu önünde konsolosluk görevlileri tarafından darp edildi. Darp sonrası karakola giderek şikâyetçi olan Azad, yaşadığı olayı yargıya taşıyacak.

Olay, 1 Ağustos tarihinde Mısır'ın İstanbul Konsolosluğu önünde yaşandı. Gazze'de devam eden soykırımın son bulması ve yardımların ulaştırılması adına Mısır devletinin harekete geçmesi adına konsolosluk önünde eylem yapan Onur Azad, konsolosluk çalışanları tarafından içeri alınarak yaklaşık 8 kişi tarafından darp edildi.
Yaşadığı talihsiz olayın ardından hastaneye giderek darp raporu alan Azad, ardından karakola gidip konsolosluk çalışanlarından şikâyetçi oldu. Polis ekipleri tarafından yapılan araştırma ile darp olayını gerçekleştirenlerin konsolosluk çalışanı olduğu tespit edilirken, mağduriyeti yaşayan Azad ise olaya karışanların ceza alması için mahkemeye başvurmaya hazırlanıyor.
"2 yıldır Gazze'deki halkımızın yaşadığı acıyı girmek çok ağır geliyor"
Yaşadığı olayla ilgili muhabirine konuşan Onur Azad, "Uzun bir süre boyunca yaşadığımız zillet ve sıkıntıdan sonra, insan kendini çölde kalmış gibi hissediyor. Öyle bir ana gelindi ki, artık sabredecek halimiz kalmadı. Fikir basitti… Tamamen barışçıldı. İçinde hiçbir şiddet ya da olumsuzluk yoktu. 1 Ağustos günü, İstanbul'daki Mısır Konsolosluğu'na gittim. Çünkü Mısır, Gazze'deki kardeşlerimiz için tek çıkış kapısı olarak görülüyor. Mısır'ın üstlenmesi gereken gerçek rolü üstlenmediği düşünüyorum. Bu rol, savaşın başından beri savaşın durdurulması ve sadece açlığın değil, bizzat kardeşlerimizin yaşadığı kıtlığın sona erdirilmesi için gıda yardımlarının içeriye ulaştırılmasıydı. 2 senedir Gazze'de yaşanan katliamların ardından hissettiğim acziyet, kardeşlerimiz için hiçbir şey yapamamakla birleşince, bir teselli bulmak, sıkıntımı hafifletmek için bir eylem yapmak istedim. 2 yıldır Gazze'deki halkımızın yaşadığı acıyı, açlıklarını ve kıtlıklarını görmek çok ağır geliyor. Onlara hiçbir şey verememek, hiçbir şey sunamamak gerçekten ağır geliyor." dedi.
"Amacım barışçıl bir mesaj iletmekti"
Gazze'ye ulaşabilmenin en kolay yolunun Mısır'dan geçtiğini belirten Azad, "Bugün sadece tek bir kapı var. Yalnızca bir kapı, biraz toprak onları birbirinden ayırıyor. Bu yüzden bu insanlara bir mesaj iletmek ve onlara, 'Bunlar sizin kardeşleriniz… Siz de bir tavır almak zorundasınız. Doğru olan tavır, Mısır'ın gücünü ve itibarını göstermesidir' demek amacıyla konsolosluğa gittim. Amacım barışçıl bir mesaj iletmekti. Dünyanın birçok yerinde buna benzer barışçıl eylemler oluyor. Yaptığım şey de konsolosluğun kapısını sembolik olarak kapatmaktı. Tamamen kapatma niyetimiz yoktu. Sadece bir mesaj iletmek, konuşmak, muhatap bulmak istedim. Çünkü biliyordum ki normal şartlarda bizi dinlemeyeceklerdi. O yüzden tek çare böyle bir yöntemdi." diye konuştu.
"Tek gayem ümmetin birliğini ve onurunu savunmaktı"
Azad, "Kapıya zincir taktığımda bile kendi elimle gevşek bıraktık. Asla tamamen kapatmadım. Tek istediğim şey, beni dinlemeleri, muhatap alaları ve mesajımı iletmekti. Ancak maalesef konsolosluk görevlilerinin tepkisi çok sert oldu. Daha eylemin ilk saniyesindeyken vi girmemişken görevliler üzerime atlayarak, 'onu içeri sürükleyin' diye bağırdılar. Beni yere yatırdılar. Yaklaşık 8 kişi üstüme çullanıp dövdüler. Bir başka şahıs daha vardı. Sanırım diplomatik görevliydi. Kendilerini 'emri uyguluyoruz' diyerek savundular ama aslında uluslararası anlaşmaları çiğniyorlardı. Çünkü onların görevi, böylesi bir yanlışa engel olmaktı. Benim derdim Mısırın gücü, itibarı, şerefini hatırlatmaktı. Çünkü ben de Mısırlıyım. Aynı zamanda Türkiye benim ülkem ve İslam ülkeleri de benim vatanım. Tek gayem ümmetin birliğini ve onurunu savunmaktı." şeklinde konuştu.
Mısır'da kardeşi evden alınıp suç isnat edilerek mahkemeye çıkarıldı
Dayak sırasında videoya alındığını ve fotoğraflarının çekildiğini söyleyen Azad, "Elhamdülillah… Her videoda mesajımı ulaştırmaya çalışıyordum. Onlar beni Mısır'a götürüp orada yargılayacaklarını söylediler. Sürgün edilmekle, yani Mısır'a gönderilmekle tehdit edildim. Sonra bana güvenlik soruları sormaya devam ettiler. Adın ne? Mısır'da nerede oturuyorsun? Kim olduğunu söyle… Ne iş yapıyorsun? Gibi sorular sordular ama hiçbirine cevap vermedim. Dayak daha da şiddetlendi, çünkü ben onlara istedikleri bilgileri vermedim. Çünkü biliyordum ki eğer söylersem Mısır'da bana zarar vereceklerdi. Ben de Mısır'da aileme zarar gelmesin diye yalnızca Türk kimliğimle ve özgür irademle bu meseleyi göğüslemeye çalıştım. Ne yazık ki buna rağmen aileme zarar geldi. Kardeşim evinden kaçırıldı ve ona suç isnat edilerek savcılığa çıkarıldı. Başka şeyler de oldu ama ben tamamen iletişimi kestim. Onların güvenliği için artık ailemle temas kurmuyorum, onlar da benimle iletişim kurmuyorlar. Bu işin onlara yansımasını istemiyorum. Telefonumu zorla almak istediler, açmamı istediler. Ben de parmak iziyle açmayı reddettim. O sırada ellerim arkadan bağlı, yüzüstü yerde yatıyordum. Parmaklarımı açmam için ayaklarıyla parmaklarıma vurmaya başladılar. Telefonu açmak için parmaklarımı zorladılar, ayaklarıyla bastılar. Sonra cüzdanımı aradılar. Oradan benim kim olduğumu, uyruğumu öğrendiler. Anladılar ki beni doğrudan sınır dışı edemezler. Çareyi polise teslim etmekte buldular. Çok şükür polis, konsolosluğun dışında olup bitenleri duyuyordu. Çığlıklarımı, yardım istememi, küfürleri, dayak seslerini duyuyordu. Sonunda beni polisine teslim ettiler. Polisi çıkıştaki hâlimi, üzerimdeki darp izlerini, üzerimdeki perişanlığı kayıt altına aldı. Böylece darp edenlerin konsolosluk personeli olduğu ispatlandı. Sonra hastaneye götürüldüm, orada tüm vücudumdaki morluklar, yaralar için tıbbi rapor düzenlendi. Ardından karakola götürüldüm ve ifade verdim. Ertesi gün savcılığa çıkarıldım ve ardından dava süreci takip edilmek üzere serbest bırakıldım." dedi.
Mısır Konsolosluğu'na adam kaçırma, darp ve sınır dışı edilme tehdidi ile dava açmaya hazırlanıyor
Yaşadığı olayın ardından Mısır'da kardeşinin başına gelenleri öğrendiğini belirten Azad, "Aslında onun bu konuyla hiçbir ilgisi yoktu. Hatta birçok konuda benimle ters düşen biriydi. Devlet güvenlik görevlileri de bunu biliyordu. Onlar da kardeşime, 'senin hiçbir alakan olmadığını biliyoruz. Sadece kardeşini cezalandırmak için seni aldık' demişler. Allah'ın izniyle ben bu konuda hukuki yola başvuracağım. İstanbul'daki Mısır Konsolosluğu'na, adam kaçırma, darp, işkence ve sınır dışı etme tehdidi suçlamalarıyla dava açmayı düşünüyorum. Allah'ın yardımıyla bu davayı sürdüreceğim. Hepimiz kardeşlerimiz için Gazze'ye dua ediyoruz. Ben de hâlâ kendimi hiçbir şey yapmamış gibi hissediyorum. Çünkü orada insanlar can veriyor, hayatlarını kaybediyorlar. Benim yediğim birkaç darbe onların çektiği acı yanında hiçbir şey değil. Bu hiçbir şey sayılmaz. Allah onları yardım etsin ve bizi de desteklesin ki gücümüz yettiğince onlara yardım edelim." diye konuştu.
İLKHA