diorex
sampiyon

Gazze tercümanı savaş bölgesindeki zorlu yaşamı anlatıyor!

Gazze'de tercüman olan Besan Imad Mohamed al-Mabhouh, durmak bilmeyen savaşın ortasında yaşama nasıl tutunduklarını, insanların ne durumda olduklarını tek tek anlatıyor.

  • 31.07.2024 14:36
Gazze tercümanı savaş bölgesindeki zorlu yaşamı anlatıyor!

Besan Imad Mohamed al-Mabhouh, mayıs ayında 24 saat içerisinde üç çocuğununda dahilinde ailesiye birlikte evini terk etti

Şuanda nerdesiniz?

Gazze’nin ortasındaki Deir Al-Balah'tayız. Eskiden güneyde Rafah’taydık. Kuzeyde savaş başladığında bile, onların Rafah’a kadar girebileceklerini hayal etmemiştik. Burası guvenli bölgeydi. Sonra İsrail ordusu bizi aradı ve 24 saat içerisinde evi terk etmemizi istediler.  5 Mayıs’ta evi terk ettik.

Sadece 24 saat içerisinde nasıl ayrılmayı başardınız?

Sadece gerekli olan şeyleri aldık. Üstünde uyumak ve üstümüzü örtmek  için bir şeyler aldık. Diğer her şey kayboldu. Tüm raporlar bölgemizdeki evlerdeki herkesin gittiğini söylüyor. Peki savaş bitse bile geri dönecek ne kaldı ki?

Kaçınız tahliye edildi?

Bendim, eşim, üç çocuğum, kayınvalidem, kız kardeşim, eşi ve üç çocuğu. Çocuklar 12,11,10, 7,5 ve 1 yaşındalar.

Deir Al-Balah’da şartlar ne durumda?

Vardığımızda, burası kıyamet günü gibiydi. Herkes etrafta koşuşturuyordu, araçlar, kamyonetler, insan dolu otobüsler… Uyumak için bir yer bulana kadar sokakta kaldık. Hala bir çadır bulamadık. Kendimizle getirdiğimiz eşyaları kullanıyoruz hala. Battaniyeler, çarşaflar, aklınıza gelebilecek herhangi bir kumaş parçası. Kaldırımdayız, ama diğerlerinin bir kaldırımı bile yok.  En zor şey banyolar. Bazı insanlar banyolarını kullanmamıza izin veriyorlar. Kadınlara ve çocuklara çok üzülüyorlar. Su sıkıntısı çok zor. Su deniz suyu. Deniz suyunun insan vücuduna tehlikelerini hayal edebiliyorsunuz. Satın alabildiğimiz normal suyumuz var. Tüpümüz var ama yemek pişiremiyoruz çünkü erzaklar çok pahalı. Konserve yemekleri çocukları hasta etti. Bu yüzden peynir tarzı şeyler yiyoruz. Ekmeğimiz var. Çocuklar tüm gün sandviç yiyor.

Çocuklar nasıl?

Şoktalar. Kumda yatıyorlar. Mide ve cilt enfeksiyonları geçirdiler. Temiz su olsa bile berrak değil. Kirliliği görebiliyorsunuz. Bir anne olarak, kendiniz baskı altındayken, stresliyken, bu yeni koşullarla bir arada yaşayamıyorken, onları psikolojik olarak kötü ruh hallerinden nasıl çıkaracaksınız?  Evinizi terk ediyorsunuz, odanızı, evinizdeki binlerce yeri terk ediyorsunuz ve sokakta bir yere gidiyorsunuz. Çok zor, gerçekten çok zor.

Savaştan önce ne yapıyordunuz?

Yaşamımız iyiydi. İngilizce çeviri okuyordum. Medyada çalışıyordum, tercümandım. Eşim su soğutucusu dağıtımı şirketinde çalışıyordu. Hepsi gitti, hiçbir şey kalmadı. Şirket gitti, çalıştığım medya kurumu gitti. Şimdi çevrim içi çalışıyorum, bazı haber raporlarını çeviriyorum ve röportajlar yapıyorum. Ama bunlar çok küçük işler.

Çalıştığınızda nasıl ödeme alırsınız?
Çalışmamız için para alırız, ancak parayı çekmeye geldiğinizde bunun için bir komisyon ödemeniz gerekir. Tek yol budur.

7 Ekimden önce yaşam nasıldı?

7 Ekimde hayatımız gül gibiydi. Üniversiteye giderdim. Çocuklarımız dışarda oyun oynarlardı. Hafta sonları fuara giderlerdi. Şimdi ise sadece şişeleri temiz suyla doldurabilecekleri,tuvalete gidebilecekleri, hastalıktan korunabilecekleri temiz bir yer arıyorlar. Gazze’nin hiçbir yerinde temiz ve güvenli tek bir yer dahi yok.

Çocuklarımızı şımartırdık ve onlara istedikleri her şeyi verirdik. Çalışıp para kazanıyorken, çocuklarımın rahat olmalarından emin olmak isterdim. İşteyken beni ararlardı ve bir şeyler isterlerdi. İşlerimi bitirdiğim anda eve oyuncak arabalarla, PlayStation gibi hediyelerle dönerdim. Mutlu olurlardı. Şimdi onlara bakamıyorum. Farklı görünüyorlar. Yüzleri, kıyafetleri kirli, yüzleri güneşten yanmış durumda. Sırtında ağır su kabı taşıyan küçük çocuğa bakıyorum. Hayatları nasıl da değişti.Yüreğim yanıyor.

Yaşanan şey basit değil. Herhangi bir insan beyninin kabul etmesi zor. Şimdi şeyler için yalvarıyorum: temizlik ürünleri, şampuan, çamaşır sabunu, hatta ayaklarınız için terlikler, bunlar olmadan yaşayamayacağınız şeyler. Ancak fiyatlar hayal edilemez. Sadece birinin size sadaka vermesini beklemeniz gerekiyor. Yaşadığımız şeyleri hiçbir insan sindiremez. Bu gerçeklik değil. Bu bir hayat değil.

Editör: Neslihan Özkan

Yorum Yaz