diorex
Dedas

Gazzeli esirlerin akıbeti belirsiz: Uluslararası soruşturma çağrısı

Filistinli Esirleri Savunma Merkezi, siyonist rejimin Gazze'den alıkoyduğu yüzlerce Filistinlinin akıbetinin belirsizliğini koruduğunu belirterek acil uluslararası soruşturma çağrısında bulundu.

  • 05.06.2025 12:24
Gazzeli esirlerin akıbeti belirsiz: Uluslararası soruşturma çağrısı

Siyonist rejimin 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'ye yönelik sürdürdüğü katliam ve işgal saldırılarının en karanlık yönlerinden biri de binlerce Filistinlinin hiçbir hukuki süreç işletilmeden alıkonulması. Bu konuda bir açıklama yapan Filistinli Esirleri Savunma Merkezi Başkanı Muhammed Şa'ban, Gazze'den esir alınan binlerce kişinin akıbetinin hâlâ meçhul olduğunu ve tutukluların işkenceye maruz kaldığını belirtti.

Şa'ban'ın açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

 "İşgal rejimi şu ana kadar Gazze'den 2 bin 790 kişiyi esir aldığını kabul ediyor ancak 144 kişinin durumu tamamen belirsiz. Hiçbir hukuki dayanak, denetim ya da uluslararası gözlem olmadan bu insanların nerede ve ne koşullarda tutulduğu gizleniyor.

Tarafımıza ulaşan çok sayıda tanıklık ve rapor, Gazzeli esirlerin ağır fiziksel ve psikolojik işkencelere, tedavi hakkından mahrum bırakılmalarına maruz kaldığını ortaya koyuyor.

Bu nedenle, uluslararası bağımsız bir soruşturma komisyonu kurulmalı ve bu karanlık tablo aydınlatılmalıdır. Aksi halde bu sessizlik, insanlık vicdanında derin bir yara olarak kalacaktır.

Merkez olarak, Gazzeli esirlerin durumunu dünya gündemine taşımak, uluslararası mahkemelere ve insan hakları kuruluşlarına başvurarak bu utancı belgelemek için hukuki süreçler başlattık."

Şa'ban ayrıca, uluslararası toplumun sessizliğini sert biçimde eleştirdi ve bu durumun sadece siyonist rejimi değil, sessiz kalan dünya ülkelerini de sorumluluk altına soktuğunu ifade etti.

Gazze'de şehit düşenlerin ardından esir alınanların birçoğunun isimleri, fotoğrafları ve sağlık durumları bilinmiyor. Aileler haftalardır haber alamıyor; bazı durumlarda ise ailelerin esir alındıklarını bile sonradan öğrendikleri ortaya çıktı.

Uzmanlara göre, bu uygulamalar 1949 Cenevre Sözleşmesi ve uluslararası insan hakları hukuku açısından açık birer savaş suçu niteliği taşıyor. Ancak bugüne kadar herhangi bir bağımsız soruşturma veya yaptırım uygulanmış değil.

İLKHA

Yorum Yaz