matesis
dedas

Gezi eylemlerinde ne olmuştu? Gezi olaylarının sebebi neydi?

Gezi olayları ve eylemlerinden dolayı gözaltına alınan Osman Kavala'nın serbest bırakılması ve sonra başka bir davadan hükümlü bulunmasının ardından olaylar merak konusu oldu. Kaval'nın hükümlülük durumu ve gezi olaylarının ne oldu tekrardan gündeme geldi. Vatandaştan o kara günleri hatırlamak için araştırmalara başladı. Peki Gezi olayları nedir? Gezi olaylarında ne oldu? Gezi eylemlerinin sorumluları kim? Gezi eylemlerini kim başlattı? İşte gezi olayları hakkında merak edilenler...
  • 30.04.2022 22:21
Gezi eylemlerinde ne olmuştu? Gezi olaylarının sebebi neydi?

Gezi olayları ve eylemlerinden dolayı gözaltına alınan Osman Kavala'nın serbest bırakılması ve sonra başka bir davadan hükümlü bulunmasının ardından olaylar merak konusu oldu.

Kavala'nın hükümlülük durumu ve gezi olaylarının ne oldu tekrardan gündeme geldi. Vatandaştan o kara günleri hatırlamak için araştırmalara başladı.

Peki Gezi olayları nedir? Gezi olaylarında ne oldu? Gezi eylemlerinin sorumluları kim? Gezi eylemlerini kim başlattı?

İşte gezi olayları hakkında merak edilenler...

Gezi Parkı olayları

2013'te İstanbul'da başlayan protestolar

Gezi Parkı olayları, 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'nin, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde bulunan ve sadece umumi hizmette kullanılmak koşulu ile tapuda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne tahsis edilmiş olan Taksim Gezi Parkı'na İstanbul 6. İdare Mahkemesi ve 2 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı olduğu hâlde Topçu Kışlası'nı Taksim Yayalaştırma Projesi çerçevesinde imar izni olmadan yeniden inşa etmesini engelleme eylemi olarak başlamıştır.

Olayların gelişimi

27 Mayıs 2013 tarihinde iş makinelerinin parka girmesinin ardından bu haberin sosyal medya aracılığıyla kısa sürede yayılması sonucunda bazı aktivistlerin parka gidip çalışmaları durdurmaya çalışmasına polis orantısız müdahalede bulunmuştur.[69][70] Bu müdahaleler ve dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın inşaatın yapımında ısrarcı açıklamaları ile protestolar hükûmet karşıtı gösterilere dönüşmüş ve başta Ankara, İzmir gibi büyükşehirler olmak üzere Türkiye'nin diğer illerine de yayılmıştır.[69][71][72][73] 1 Haziran tarihinde polis kuvvetleri Taksim Meydanı'ndan çekilmiştir ve protestocular Gezi Parkı'nda bir kamp kurmuşlardır.[74] Kampta gönüllülerin çalıştığı kütüphane, revir, mutfak gibi tesisler kurulmuştur. 15 Haziran akşamındaki polis müdahalesi sonrasında ise Gezi kampı dağıtılmıştır.[75] Bu olaydan sonra Türkiye'nin çeşitli illerindeki parklarda forumlar düzenlemeye başlanmıştır.

Projenin dayanağı olan planlar İstanbul 1. İdare Mahkemesi tarafından 6 Haziran 2013 tarihinde iptal edilmiştir.[77] Başbakan Erdoğan'ın göstericilere "çapulcu" demesi sonrasında, bu kelimenin kullanılmasından dolayı 2003 yılında açılan bir davada davacıya 10 milyar TL (Şimdiki 10.000₺) tazminat ödendiğine dair emsal kararı ortaya çıkınca[78] protestocular kendilerini çapulcu kelimesi ile ifade etmeye başlamışlardır. Bazı medya kuruluşlarının gösteri ile ilgili haberleri yayınlamamasına tepki gösterilmiştir. Örneğin CNN Türk haber kanalının gösterilerin yoğun olduğu sırada penguenlerle ilgili belgesel yayınlaması karikatürler ve çeşitli şekillerde tepkilere neden olmuştur ve penguen de gösterilerde kullanılan sembollerden biri hâline gelmiştir. İçişleri Bakanlığı'nın 23 Haziran'da yaptığı açıklamaya göre Bayburt ve Bingöl hariç 79 ilde düzenlenen eylemlere toplam 2,5 milyon kişi katılmış, bundan daha fazla kişi de sosyal ağlar aracılığıyla görüşlerini aktarmışlardır.[79] Olaylar sonucunda 8 sivil (Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Berkin Elvan, Burak Can Karamanoğlu, Mehmet İstif ve Elif Çermik)[9][58][80][81][82][83][84][85] ve 2 güvenlik görevlisi (polis komiseri Mustafa Sarı ve polis memuru Ahmet Küçüktağ)[60] hayatını kaybetmiş, 9063 kişi yaralanmıştır. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 18 Haziran 2016 tarihinde katıldığı bir davette Gezi Parkı'nın yıkılıp yerine tekrar topçu kışlası yapılacağını dile getirdi.[86] Bu açıklamanın ardından insanlar Twitter'da açıklamaya tepki gösterdi.

Taksim Meydanı ve Taksim Gezi Parkı'nın da içinde bulunduğu alan, çeşitli Osmanlı tebaasına ait mezarlık olarak kullanılmaktaydı.

Bu mezarlıkların üzerine ve yanına 1806 yılında Halil Paşa Topçu Kışlası inşa edildi. Kışla; askerî işlevlerinin yanı sıra cambaz gösterileri, at yarışları, Rum hacıların konaklaması gibi amaçlarla da kullanılmaktaydı. II. Meşrutiyet döneminin başında İstanbul'a getirilen meclisi ve padişahı korumakla görevli avcı taburları kışlaya konuşlandırıldı.

İlerleyen yıllarda yitirilen kışla, 1913'te Sanayi ve Ticaret Şirket-i Milliye-i Osmaniye'ye satıldı.

Binanın orta kısmındaki eğitim alanı futbol sahası hâline getirildi ve uzun yıllar futbol maçları ve çeşitli gösteriler için kullanıldı. Cumhuriyetin ilanından sonra da kışlanın avlusundaki futbol sahası futbol karşılaşmaları için kullanılmayı sürdürdü ve kışla Taksim Stadı adını aldı. Sonradan BJK İnönü Stadyumu'nun yapılmasıyla kışla bu işlevini kaybetti. Mezarlıklar 1926 yılında sökülmeye başlandı ve parsellenerek özel mülkiyet olarak satıldı.

1930'lu yılların sonunda Fransız mimar Henri Prost'un hazırladığı imar planı doğrultusunda kışla, 1939 yılında yıkıldı.

Orijinal olarak tiyatro, sinema ve sergi salonlarının yer aldığı Prost projesinden 1940'lı yıllarda vazgeçildi. 4 Eylül 1942'de, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün katıldığı resmî açılışla başlayan Gezi Parkı inşası, 1943 yılında tamamlandı ve İstanbul Belediye Başkanı Lütfü Kırdar tarafından açıldı. Etrafına daha sonra yeni otellerin yapılması ve çevre düzenlemeleriyle, parkın kapladığı alan zamanla azaldı.

16 Eylül 2011 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi oy birliği ile Taksim Yayalaştırma Projesi'ni kabul etti. Bu plan 4 Ocak 2012 tarihinde Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından da onaylandı. Bu proje kapsamına yeniden inşa edilecek Topçu Kışlası'nın 3 katlı olacağı ve yaklaşık 28.900 metrekarelik bir inşaat alanına sahip olacağı açıklandı.

Mevcut parkın yerine bir bina inşa edilecek olması ve parkın yok olması hususlarında birçok sivil toplum örgütü ve gruplar olumsuz eleştiriler getirildi. Projenin resmen açıklanmasından itibaren birçok etkinlik, protesto ve yürüyüş etkinlikler düzenlendi. 6 Şubat 2012 tarihinde Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası Gezi Parkı'nın tescillenmesi için 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna başvuruda bulundu.

Haziran 2012'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Topçu Kışlası'nın aslına uygun olarak yeniden inşa edileceğini açıkladı.

Bu konuda ilk protestolardan birisi 6 Haziran 2012 tarihinde gerçekleşti. Gezi Parkı'nda toplanan Taksim Dayanışması grubu üyeleri bir basın açıklaması yaparak dağıldılar.

4 Ekim 2012 tarihinde Gezi Parkı'nın yıkılması için ilk çalışmalar başladı. Kışla inşaatı projesi kapsamında parkın meydana ve Cumhuriyet Caddesi'ne bakan kısımlarında yer alan dükkân sahiplerine sözleşmelerinin yenilenmeyeceği, bundan böyle kiralarını işgaliye olarak vereceklerine dair tebligat yapıldı. Proje kapsamında parktaki ağaçların proje müellefi mimar Halil Onur'un şirketi tarafından işaretlenmesi de bu dönemde başladı.

2012 yılının Kasım ayında, başta Taksim Dayanışması üyeleri olmak üzere birçok kişi ve kuruluş Gezi Parkı'nın yıkılmasına karşı Taksim'de nöbet tutacaklarını açıkladı.

2 Mart 2013 tarihinde Taksim Dayanışması grubu üyeleri parkın yıkımına karşı Taksim Metro İstasyonu çıkışında imza kampanyası düzenlemeye başladı.

14 Nisan 2013 tarihinde bu alanın kışlaya dönüştürülmesini protesto amaçlı Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği tarafından 1. Taksim Gezi Parkı Festivali düzenlendi.

Protestolar ilk olarak Taksim Gezi Parkı'nın yıkılmasını önleme amacıyla başlasa da, olaylar AKP’nin izlediği diğer politikalara karşı gösterilen tepkilerle büyüdü.

2011 yılından itibaren, çeşitli yerli ve yabancı kurum, kuruluş, basın-yayın organı ve siyasetçiler tarafından Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisinin; ifade, basın ve internet kullanımı, alkol tüketimi, kürtaj, televizyon ve toplanma özgürlükleri üzerindeki baskılarının arttığı konusunda endişeler dile getirildi.

Hükûmetin Suriye'deki iç savaşa karşı tutumu ve giderek artan otoriter faaliyetleri de toplumsal gerginliğin artmasında etkili olduğu da iddia edildi.

Bunun yanında 28 Mayıs 2013 tarihinde dönemin başbakanı Erdoğan'ın dini gerekçelerle alkol düzenlemesi yapıldığı eleştirilerine "İki tane ayyaşın yaptığı yasa muteber de dinin emrettiğinin neden reddedilmesi gerekiyor" cevabını vermesi gibi -toplumda Atatürk ile İsmet İnönü'ye atfedildiği intibaı uyandıran- olayların öncesindeki ve olaylar sırasında kullanılan sert, iğneleyici üslup eleştirilere, olayların iyice büyümesine ve protestolara katılan kesimin genişlemesine neden olmuştur.

Şiddet ve tartışmalar

Polis tarafından

Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) yaptığı açıklamaya göre 12 Haziran itibarıyla olaylar esnasında tazyikli su, kısa mesafeli biber gazı atışları ve plastik kurşunlardan dolayı 7.478 kişi yaralanmıştır. Ayrıca 91 kafa travmasına uğrayan 10 gözünü kaybeden ve 1 de dalağı alınan vaka mevcuttur. TTB, Taksim Gezi Parkı’ndaki ve Ankara’da Mülkiyeliler Birliği’nde kurulan revirlere tedavi yapıldığı sırada polis tarafından gaz bombası ile müdahale edildiğini de bildirmiştir.

15 günde 150.000 adet gaz bombası atıldığı, 3.000 ton su sıkıldığı, OC Gas, CS Gas ve CR Gas olmak üzere 3 çeşit gaz sıkıldığı, göz gibi hassas organlarda kalıcı hasarlar verebilen FN-303 adlı silahtan göstericileri boyamak için ‘bizmut’ içeren kapsüller atıldığı medyada yer aldı.

Polisin müdahaleleri sırasında protestolara katılmayan vatandaşlara saldırılması,[121][122][123][124] biber gazı tüfeklerinin insanları yaralamak veya öldürmek üzere çok yoğun bir şekilde hedef gözetilerek kullanılması, bu silahları kapalı mekanlara ya da konutlara atması, çeşitli dükkânlara ve evlere mahkeme kararı olmadan zorla girmesi medya organlarında yer almıştır.[125] Ayrıca birçok ilde polis ile birlikte hareket ederek göstericilere çivili sopalar ile saldıran siviller ortaya çıkmış, daha sonra bu kişilerden bir kısmının sivil polis olduğuna dair haberler çıkmıştır.

Ayrıca, bu kişilerin polis ile birlikte yakaladıkları kişilere işkence yaptıkları iddiaları medyada yer almıştır. Polisin müdahaleler sırasında kask numaralarını çeşitli yöntemler ile kapattığı gözlemlenmiş, bu durum polislerin müdahale öncesinde yasaları çiğneme niyetinde oldukları şeklinde değerlendirilmiştir.

Protestocular tarafından

Eylemler sırasında olayları haber olarak vermeyen medya kanallarına ait bazı araçlar, göstericilerin arasında kalan bazı polis araçları, Gezi Parkı şantiyesi için getirilmiş bazı araç ve malzemeler eylemciler tarafından tahrip edilmiştir. Tahrip edilen 6217 nolu polis aracında AK-47 Kalaşnikof silah göstericiler tarafından bulunmuş ve polise teslim edilmiştir.[136] Olayların olduğu günlerde 7 polis intihar etmiş, bu polislerin olayların etkisiyle intihar ettiği iddiası ise Emniyet Müdürlüğünce yalanlanmıştır.[137] Olaylar borsa, turizm, ekonomi ve bölge esnafını olumsuz etkilemiştir.

Anadolu Ajansı'nın raporuna göre, olaylar boyunca, protestocular tarafından 46 kamu binası, 231 polis aracı ve 44 ambulans kullanılmaz hâle getirilmiştir. 326 iş yeri ve 201 araç tahrip edildi, 80 belediye otobüsü ve 85 otobüs durağı yakılmıştır.[141] Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler'in açıkladığı resmî rakamlara göre ise 4 Haziran itibarıyla 77 ilde 603'e yakın eylem gerçekleşmiş, gerçekleşen bu eylemler sırasında 280 iş yeri, 1 özel konut, 6 kamu binası, 18 belediye otobüsü, 207 özel araç, 103 polis aracı, bir polis merkezi ve 11 AK Parti hizmet binasının yanı sıra başta Ankara ve İstanbul'da olmak üzere çok sayıda otobüs durağı, trafik ışık ve levhaları, MOBESE kameraları,[142] bankamatikler ve kaldırımlara çeşitli şekilde zarar verilmiştir. İlk tespitlere göre, bu zararların 70 milyon liranın üzerinde olduğu ifade edilmiştir; özel iş yerlerinde ve diğer yerlerde yapılan tespitler dahil edilmemiştir.[143] Protestoların ilk günlerinde 3 televizyon kanalının canlı yayın araçlarına ağır hasar verilmiştir.[144] Ayrıca bazı ATM'ler ve belediye otobüsleri de ateşe verilmiştir.[138] Çiğli'deki protestolar sırasında AKP ilçe binası kundaklanmıştır.

Ayrılıkçı örgütlerinin katılımı

Gösteriler sırasında bazı gruplar tarafından BDP ve Türkiye hükûmeti tarafından terör örgütü olarak tanımlanan PKK bayrakları ile PKK'nın kurucusu Abdullah Öcalan posterlerinin açılması tartışmalara sebep oldu. Bayrakları açan gruplara bazı kişiler ‘PKK dışarı’, ‘Apo dışarı’, ‘Kahrolsun PKK’, ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganları atarak ve su şişeleri fırlatarak tepki gösterdi, ancak göstericiler her grubun bayrağının açılabileceği kararıyla bayrakların ve posterlerin indirilmesini engelledi.

1979 yılında yasa dışı bir örgüt olarak[nerede?], THKO'nun bölünmesinden sonra gerçekleştirilen bir kongreyle kurulan TİKB, protestolar sırasında öldürülen Ethem Sarısülük'ün ölümünün ardından resmî internet sitesinde bir bildiri yayınladı. Bu bildiride Sarısülük'ün Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği üyesi olduğu iddia edildi.

Gezi Olaylarının Etkileri

Siyaset

Gezi Parkı'ndaki protestolarda Çözüm Sürecini destekleyen ve Uludere olayı için adil soruşturma talep eden bazı pankartlar

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim görevlisi olan Koray Çalışkan,[178] protestoların kendinden çok emin ve otoriter bir politikacı olan Erdoğan ve partisi için bir dönüm noktası olacağını söylemiştir. Ayrıca Erdoğan'ın başkanlık sistemine geçiş hesaplarını da etkileyeceğini ifade etmiştir.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde ekonomi profesörü olan Daron Acemoğlu, New York Times gazetesine protestolar üzerine yazdığı makalesinde “Sandık doğru seçenekleri sunmadığında demokrasi eylemle ilerler.” yorumunda bulunmuştur.

Turizm

Taksim, İstanbul'un turistler tarafından en çok ziyaret edilen yerlerinden biri, 30.000 yatak kapasiteye sahip konaklama ve eğlence merkezidir. 16 Haziran'da (TUROB) Başkanı Timur Bayındır, sadece İstanbul değil tüm Türkiye’de iptallerde patlama yaşandığını, yurt dışından yapılan bütün kongre ve seminerlerin iptal edildiğini, yurt içinden düzenlenen etkinliklerin de tamamına yakınının iptal edildiğini söyledi.[139][140][182] Kapalıçarşı Esnaflar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hasan Fırat, “Esnaf çok kötü durumda. Normal ciromuzun ancak yüzde 20’sini yapabiliyoruz, kayıp yüzde 80. Kapalıçarşı neredeyse çöktü” dedi.

Birçok ülke vatandaşlarına Türkiye'ye gitmeleri hâlinde dikkatli olmaları uyarısında bulunmuştur.

Ekonomi

İstanbul borsası 3 Haziran günü olayların da etkisiyle %10,47'lik sert bir düşüş yaşamıştır. 6 Haziran günü de başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Tunus ziyareti dönüşünde yaptığı konuşma borsaya yeni bir satış dalgası getirmiştir. Konuşma öncesi %1,5 seviyesinde olan kayıp, Erdoğan'ın geri adım atmayacaklarını açıklamasıyla endeksteki kayıp %5,5'e kadar yükselmiştir. Türk devlet tahvilleri uluslararası piyasalarda değer kaybetmiştir.[186] Olayların devam etmesi ekonomik piyasalarda tedirginliğe sebep olmuş ve 3 Haziran günü TL'nin değer kaybetmesiyle dolar ve euro hızla yükselerek yılın en yüksek seviyesini görmüş[187] ve Borsa İstanbul da hisseler hızla değer kaybetmiştir.[188] Her ne kadar Recep Tayyip Erdoğan kur yükselişinin sebebini Gezi Parkı olayları olarak göstermeye çalışsa da asıl sebep 22 Mayıs 2013 tarihli FED açıklamalarıdır[189][190] İktidara yakın SETA da bu görüşte yazı yayımlamıştır.

Tüm Türkiye'ye yayılan Gezi Parkı eylemleri nedeniyle perakende cirolarında, restoran ve sinema müşterisinde yüzde 30-90 arası düşüşler yaşandığı belirtilmiştir. Kayıp, turizm satışlarına da yansıdı. Pek çok markanın en yüksek satışı yaptığı Beyoğlu mağazasını günlerdir açamaması iş dünyasını etkiledi. Türkiye'nin en büyük sinema zinciri Cinemaximum'un bağlı olduğu Mars Entertainment'ın CEO'su Muzaffer Yıldırım, sinema seyircisinin Gezi eylemleri başladığından bu yana ortalama yüzde 70 azaldığını söyledi.

Popüler kültür

Duman adlı müzik grubu protestolara destek için "Eyvallah" adında bir şarkı bestelemiştir."[193]

Demir Sert, 31 Mayıs sabah 5'te Gezi Parkı'nda yaşadıklarını anlattığı "Bu Gaz Bi Harika Dostum" isimli şarkıyla Gezi Parkı Direnişi'ne müzisyen olarak da destek vermiştir.[194]

Boğaziçi Caz Korosu Recep Tayyip Erdoğan'ın "çapulcu" söylemini, Kocaeli yöresi türkülerinden "Entarisi Ala Benziyor"'dan düzenledikleri "Çapulcu Musun Vay Vay" adında ve Edirne yöresi türkülerinden "Kızılcıklar Oldu Mu"dan düzenledikleri "Çapulcular Oldu Mu" şarkıları ile eleştirmiştir.[195]

New York'ta yaşayan bir grup Türk, sözleri Melike Demirağ'a, müziği ise Şanar Yurdatapan'a ait olan "İstanbul'da Olmak" (Şimdi İstanbul'da olmak vardı anasını satayım) adlı şarkıyı Gezi Olayları'na uyarlayarak bir video-klip hazırladı.[196]

Kardeş Türküler, Başbakan'ın sözlerinden ilhamla Tencere tava hep aynı hava şarkısını besteledi.[197]

Oğuzhan Uğur, "Bu halka ayıp edildiğini" vurgulayarak, Çapulcu ve Ayyaş söylemini eleştiren Birinci Vazife adında bir şarkı yaptı.[198]

Fazıl Say, 2009'da bestelediği Muhyiddin Abdal'ın "İnsan, İnsan" şiirinin bestesini Gezi protestocularına ithaf etti.[199]

The Ringo Jets rock grubu protestolar ile ilgili "Spring of War" ("Savaşın Baharı") adlı bestesini yayınladı.[200]

Placebo müzik grubu, Gezi protestosuna "Rob the Bank" parçası ile selam göndermiştir. Parçanın videosu, Placebo'nun resmî hesabı tarafından YouTube'da paylaşılmıştır.[201]

Nazan Öncel, Güya isimli bir şarkı yazdı ve besteledi.

Joker, Şiirbaz, İnfaz, KDR, Hidra ve Kafi takma isimli rap sanatçıları birleşerek "Çare Var" adlı şarkıyı bestelediler. Bu parça Türkçe Rap tarihindeki "Protest Rap" türünde önemli yere sahiptir.

Hayki isimli rap sanatçısı "Şampiyon" isimli bir şarkı besteledi ve Gezi Parkı olaylarında hayatını kaybeden insanları andı.

Ozbi isimli rap sanatçısı, "Asi" isimli bir şarkı yazdı ve besteledi.

"Tencere tava" eylemleri

Türkiye genelindeki protesto ve yürüyüşler sırasında, evlerinden destek vermek isteyen insanlar ışıklarını yakıp söndürerek ve tencere gibi eşyalara vurarak, arabalarındaki insanlar kornalara basarak eyleme katıldı.[204] Başbakan bu konuyla ilgili olarak "Tencere tava hep aynı hava. Bunlar geçmişte de oldu." dedi.[205] Müzisyen Fazıl Say da bu eyleme sahne aldığı konserde tencere çalarak destek verdi.

Duran Adam eylemleri

Taksim'de 17 Haziran günü Erdem Gündüz'ün, Gezi Parkı'na müdahalesini protesto etmek için başlattığı eylem. Taksim Meydanı’nın ortasında yüzünü AKM’ye dönerek “duran” Gündüz’ün bu protestosu kısa sürede sosyal medyada duyuldu ve destek buldu. Gecenin ilerleyen saatlerinde Erdem Gündüz ayrıldı. İlerleyen saatlerde polis bazı duran insanları yaya trafiğini engellediği gerekçesiyle gözaltına alındı. İlerleyen günlerde değişik yerlerde yeni duran insanlar da ortaya çıktı.

Adalet Yürüyüşü (Eylemleri)

Gezi Parkı Protestoları sırasında polisin kullandığı orantısız şiddeti protesto etmek, protestolar sırasında ölenlerin ve yaralananların için adalet talep etmek üzere 20 Temmuz 2013 tarihinde Antalya'dan başlayarak İstanbul'a kadar süren yürüyüş. Yürüyüş esnasında Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz'ın darp edildiği sokak,[208] Ankara'da Ethem Sarısülük'ün vurulduğu Güven Parkı'nın önü,[209] İstanbul'da Mehmet Ayvalıtaş'a araba çarpan yer başta olmak üzere çok sayıda yerde basın açıklaması yapılmıştır. Yürüyüş ekibi İstanbul'a 19 Ağustos akşamında ulaşmış, 20 Ağustos tarihinde Gezi Parkı'na girmek için Kadıköy'deki Yoğurtçu Parkı'ndan yola çıkmış, Gümüşsuyu'nda polis engeline takılmıştır.

Kırmızılı kadın

Üzerinde kırmızı elbisesi ile beyaz bir çantası olan ve polisin yüzüne sıktığı biber gazı ile saçları savrulan Ceyda Sungur adlı kadın protestoların simgesi hâline geldi. Kendisinin fotoğraflarını Reuters ajansından bir muhabir çekti ve hem yurt içi hem de yurt dışında büyük ilgi gördü. Kırmızılı Kadın Ceyda Sungur'un İstanbul Teknik Üniversitesinde görevli bir akademisyen olduğu açıklandı. Sungur'a yakın mesafeden biber gazı sıkan ve görevi kötüye kullanmaktan hakkında dava açılan polis memuru ise 600 fidan dikme cezası aldı.

Medyada yansımaları

Sosyal medya

Protestocuların birbirlerini haberdar etmelerinde başta Facebook ve Twitter olmak üzere "sosyal medya"nın önemli bir rolü oldu. #OccupyGezi ve #DirenGeziParki adlı hashtag formatları oluşturuldu.[215] 31 Mayıs günü akşam 16.00’dan itibaren 12 saat içinde konu ile ilgili 3 ana hashtag grubu için 2 milyon tweet atıldı. Bunların %88’i Türkçe olup yayınlanan tweet'lerin %90’ı Türk kökenli idi.

İlk gün Gezi Parkı'nda nöbet bekleyen grubun kalabalıklaşmasında[217] ve benzer protestoların çeşitli şehirlerde düzenlenmesinde sosyal medyanın etkisi görülmüştür.

Ancak “sosyal medya” içinde dolaşan birçok haberin kanıtlanabilirliği güç olduğundan, doğruluğu şüpheli ve tamamen yanlış birçok haber de doğruymuş gibi sunulmuştur.[219] Bu durum olaylar hakkında dezenformasyon meydana getirmiştir.[220] İzmir'de "yalan tweet" atarak halkı galeyana getirdiği iddiasıyla 38 kişi Türk Ceza Kanunu'nun 214 ve 217. maddeleri uyarınca gözaltına alınmış, gözaltına alınanlardan 12'si ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılmıştır.[221] Olaylar ilk haftasında 5 milyon civarında yanlış bilgi içeren "tweet atıldığı" iddia edilmiştir.

15 Haziran'da birçok basın organında eylemler sırasında atılan 13,5 milyon Twitter mesajının analizi yayınlanmıştır.

Yerel basın

Olayların gelişmeye başladığı 31 Mayıs 2013 günü CNN Türk, NTV ve Haber Türk haber kanalları normal yayın akışlarına devam etti. CNN'in uluslararası kanalı protesto gösterilerini canlı yayınlarken CNN Türk'te bir belgesel yayınlanması eleştiri konusu oldu.[226] Yerel medyanın protestoları ilk günlerde kapsamlı şekilde yayınlamamasının, medya patronlarının hükûmet unsurları ile olan iş ilişkileri sebebi ve hükûmetin baskısıyla olduğu yorumları yapıldı.

1 Haziran günü, olaylara ilgisiz kaldığı gerekçesiyle NTV ve FOX TV'nin canlı yayın araçları bazı eylemciler tarafından tamamen kullanılamaz hâle getirildi.

Eylemlerle ilgili sürekli yayın yapan CHP'ye yakınlığı ile bilinen Halk TV ve İşçi Partisi'ne yakınlığı ile bilinen Ulusal Kanal; Alevi kesimlere yakınlığı ile bilinen Cem TV eylemler boyunca yer yer canlı yayınlarla, program ve marşlarla eyleme dair geniş bilgi aktardı ve eylemciler arasında takdir topladı.

2 Haziran'da Habertürk televizyon kanalı binasının önünde medyaya yönelik tepki nedeniyle toplanan gösterici grupları ertesi gün de NTV'nin Maslak'taki binası önünde protesto amaçlı toplandı. NTV televizyonu binanın önündeki göstericileri ve tepkilerini canlı yayınla ekranına yansıttı.[232] Olaydan bir gün sonra NTV adına Doğuş Grubu yönetimi, dengesizlikler içinde denge sağlamaya çalışırken hata yaptıkları için özür diledi.[233] Twitter üzerinden açıklama yapan Mehmet Turgut, NTV'de yayınlanan 'Falan Filan' isimli programına, medyanın eylemlere karşı tepkisini protesto etmek için son verdi.

3 Haziran'da Bloomberg HT ekranlarında yayınlanan, sunuculuğunu Ali İhsan Varol'un yaptığı Kelime Oyunu yarışmasında tüm sorular Gezi Parkı eylemlerinde kullanılan gaz bombası ve medyanın sansürüne uğrayan sözcüklerden oluştu.

7 Haziran'da 7 gazetenin aynı başlıkla çıkması tartışmalara neden oldu.[237][238] Aynı gün Gezi Parkı'nda yer alan kişilerin katıldığı Ne Oluyor? isimli televizyon programında yaşanan olaylar detaylıca tartışıldı. Program'a Başbakan'a yazdığı mektup ile tanınan Bülent Peker ile Ezel Akay, Ali Rıza Babaoğlan ve Ali Saydam gibi ünlü isimler katıldı.

NTV çalışanlarının bir kısmı ellerinde pankartlarla Gezi Parkı eylemine destek verirken, AKP ve kanalın yayın politikasını protesto ettiler.

11 Haziran'da RTÜK; Gezi Parkı olaylarında halkı şiddete teşvik ettikleri gerekçesiyle Ulusal Kanal, Halk TV, Cem TV ve TvEm’e para cezası verdi.[240] 12 Haziran'da buna tepki olarak Küresel hacker grubu Anonymous, Radyo Televizyon Üst Kurulunun internet sitesini hack'ledi.[241] Yine Gezi Parkı olaylarını gösteren Hayat TV'nin Rtük tarafından belge eksikliği sebep gösterilerek kapatılması kararıda tartışmaları beraberinde getirdi.

11 Haziran'da Oğuz Haksever; NTV kanalındaki programda Gezi eylemlerini savunan Fatmagül Berktay’ın sözünü kesip sesini yükseltip ayağa kalktı. Ertesi gün bir kısım protestocular; NTV binası önünde 2. bir gösteri yaparak olayı protesto edip Oğuz Haksever'in istifasını talep ettiler.

14 Haziran'da BBC kanalı; BBC Türkçe Servisi'ndeki "Dünya Gündemi" programının NTV televizyonunca yayınlamaması üzerine, NTV ile ortaklığını askıya almıştır.

Ak Parti'ye yakın Takvim gazetesi; 18 Haziran 2013 tarihli nüshasında, Taksim Gezi Parkı'ndaki eylemcilere yönelik olarak 11 ve 15 Haziran'da yapılan polis müdahalelerini yayınlayan CNN International'a tepki olarak Christiane Amanpour'la yapılan asparagas bir röportaj haberini manşetine taşıdı. Manşette "Biz bunu Türkiye'nin ekonomik çıkarlarını bozmak, para için yaptık" diye röportajı gösteren gazete; 14. sayfasında minik puntolarla bu "röportajın gerçek olmadığını ancak yazılanların gerçek olduğunu" iddia etti. Bu da büyük tartışmalara ve Türkiye'de basının ne kadar doğru haber yaptığına dair eleştirilere yol açtı.

22 Haziran'daki gösterilerde NTV, CNN Türk gibi çoğu yayın kuruluşunun, gösterilere en az şekilde yer verdiği ve Halk TV, Sözcü TV (Gazetenin web genel ağ sitesindeki video bölümü) gibi olayları canlı yayınlamaya çalışan bir kısım yayın kuruluşlarının ve gazetecilerin kameralarının polisçe alındığı, yayınlarının engellenmeye çalıştığı gözlendi. Türkiye'deki çok az yayın kuruluşunun olayları göstermesi; yine tepkilere neden oldu.

24 Haziran'da devlete ait TMSF tarafından el konulan Akşam gazetesinde, fon el koyduğu gazete için Ak Parti eski milletvekili Mehmet Ocaktan'ı genel yayın yönetmenliğine getirip Gezi olaylarına destek verdiği bilinen genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya[248] ve Tuğçe Tatari, Nilay Örnek ve Sevim Gözay gibi 5 yazarını işten çıkardı.

Yine Gezi Protestolarının başlangıcında fonun el koyduğu ve sonrasında Ak Parti'ye yakın Ciner grubuna satılan Show TV ve SKY 360'ta Gezi Eylemlerine desteği ile bilinen Ali Kırca ve ekibi, Saba Tümer kanaldan ayrıldı.

İlaveten Almanya'da Deniz Feneri e.v davasına adı karışan ve Türkiye'de de aynı konudaki davada yargılanan, Ak Parti'ye yakın eski RTÜK Başkanı Zahid Akman; TV Yayıncıları açısından önemli bir konumda olan Televizyon Yayıncıları Derneği Başkanlığına oy çokluğuyla seçildi. Bununla birlikte bu seçimin şaibeli olduğu ve Ak Partili bir RTÜK üyesi tarafından TV kanalı yöneticilerinin tek tek aranarak Zahit Akman'a oy vermeleri yönünde baskı yapıldığı iddiaları bazı medya organlarının gündemine taşındı. Ancak bu iddianın doğruluğu kanıtlanamadı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası, Gezi protestolarının başladığı 27 Mayıs'tan 22 Temmuza kadar geçen süre de, protestolara doğrudan veya dolaylı destek veren en az 22 gazetecinin işten atıldığını, 14 gazetecinin zorunlu izne gönderildiğini, 37 gazetecinin istifa etmek durumunda bırakıldığını açıkladı.

Bununla birlikte gösteriler boyunca Ak Parti taraftarı bir kısım medya ise Gezi Parkı olaylarının arkasında yabancı müdahalesi, başbakanın görüşleri doğrultusunda, "faiz lobisi" veya Otpor adlı bir örgütün olduğunu iddia etti.

NTV Tarih dergisi, son sayısında Gezi Parkı eylemlerini geniş bir biçimde ele aldığı ve kapağına Gezi Parkı temalı bir minyatürü taşıdığı için Doğuş Yayın Grubu'nda krize neden oldu. Krizin ardından derginin yayıma hazırlanmış olan Temmuz 2013 tarihli 54. sayısı basılamadı ve dergi için de kapatma kararı verildi. Aslında "Fevkalade nüsha" (özel sayı) üst başlığı ile basılacak olan bu sayı, dergi çıktığından beri özel bir konuya ayrılmış ilk sayı olacaktı.

Bunun üzerine editoryal ekip ve diğer dergi çalışanları, derginin yayımlanmamış 54. sayısını internet ortamında [1]8 Temmuz 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. ve kitap formatında yayınladı.

Yabancı basın

Olayları birçok ülkenin basın ve medya kuruluşu da takip etti. Katar merkezli El Cezire televizyonu olayları "Türk Baharı" olarak nitelendirdi. Almanya’dan yayın yapan ZDF televizyonu ve Norveç’ten VGTV olayları naklen yayınladı.[267] ABD’den New York Times gazetesi olayları "İstanbul’da park için yapılan barışçıl protesto eylemleri polisin müdahale etmesiyle çatışmaya dönüştü." başlığıyla haber yaptı.[268] Guardian gazetesinden Richard Seymour; "Küçük bir park için yapılan mücadele rejim için bir acil durum, Türk Baharı için ise bir potansiyel oldu." yorumunda bulundu.

11 Haziran'da CNN International'da Başbakan Başdanışmanı İbrahim Kalın, Christiane Amanpour yayını sırasında Christiane Amanpour tarafından "Show is over" diyerek yayından alınmıştır.

Güney Kore Devlet Televizyonu KBS News olayları bizzat takip etti.

Gezi Parkı davası

"Olayları organize ettiği ve finansman sağladığı" iddialarıyla, aralarında Osman Kavala, Memet Ali Alabora ve Can Dündar'ın da bulunduğu 16 kişi hakkında toplam 47 bin 520 yıl hapis istemiyle dava açıldı.

İlk duruşması 25 Haziran 2019'da yapılan dava 18 Şubat 2020'de sonuçlandı.

10 sanık beraat ederken diğer sanıkların dosyaları farklı davalara aktarıldı

Yorum Yaz