diorex
life
Dedas

HÜDA PAR: Kılık ve kıyafet yönetmeliği baskıcı zihniyetin bir tezahürü

HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yayımlanan gündem değerlendirmesinde 2012 yılından beri yürürlükte olan kılık ve kıyafet yönetmeliğindeki "başı açık olur" ibaresinin baskıcı zihniyetin bir tezahürü olduğu belirtilerek düzenlemenin yeniden değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapıldı.

  • 14.08.2025 17:24
HÜDA PAR: Kılık ve kıyafet yönetmeliği baskıcı zihniyetin bir tezahürü

HÜDA PAR'dan yapılan açıklamada, okul öncesi ve ilkokullardaki kılık ve kıyafet yönetmeliği, gündemdeki resmî belgede sahtecilik iddiaları ve yaşlıların yaşadıkları sorunlara ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.

Açıklamada, kılık ve kıyafet yönetmeliğindeki "başı açık olur" ibaresinin onur kırıcı ve kabul edilmez bir durum olduğuna vurgu yapılarak ilgili maddenin yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.

"Hiçbir kişi veya grubun konumu adaletin önüne set çekmemelidir"

Kamu kurumlarının dijital sistemleri üzerinden sahte diploma, sahte ehliyet ve tapu kayıtlarına erişim sağlanarak yürütülen organize sahtecilik faaliyetlerine ilişkin HÜDA PAR Hukuk İşleri Başkanlığı'nın açıklama yaptığı hatırlatılan değerlendirmede, "Son günlerde ortaya çıkan yeni gelişmeler, bu çürümüş yapıların derinliğini ve tehlikesini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Hangi siyasi görüşe, hangi partiye mensup olursa olsun; hangi bürokratik makamda bulunursa bulunsun, kim olursa olsun bu tür organize suçların üzerine ayrımsız ve istisnasız bir şekilde gidilmelidir. Hiçbir kişi veya grubun konumu, unvanı ya da bağlantısı; adaletin önüne set çekmemelidir." ifadelerine yer verildi.

"Kalıcı ve kurumsal güvenlik tedbirlerinin bir an önce hayata geçirilmesi zorunludur"

Devletin dijital altyapısına yönelik bu tür saldırıların vatandaşların özel hayatının gizliliğini ve mülkiyet hakkını da hedef aldığı belirtilen açıklamada, "Bu nedenle, soruşturma ve kovuşturma süreçleriyle sınırlı kalmayan; kalıcı, teknik ve kurumsal güvenlik tedbirlerinin bir an önce hayata geçirilmesi zorunludur. İlgili tüm kurumları, dijital veri güvenliğini en üst seviyeye çıkaracak düzenlemeleri ve denetimleri vakit kaybetmeden uygulamaya davet ediyoruz." denildi.

"Hüküm, laikçi zihniyetin psikolojik baskısının halen devam ettiğini göstermektedir"

Açıklamada, "Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan ve Bakanlar Kurulu'nun 26.11.2012 tarihli kararıyla yürürlüğe giren kılık ve kıyafet yönetmenliğinin 4. maddesinin (e) fıkrasında, 'Okul öncesi eğitim kurumlarında ve ilkokullarda okul içinde baş açık bulunur" ifadesinin yer aldığı belirtilerek, "Baskıcı bir zihniyetin tezahürü olan bu maddenin 2025'te hâlâ yürürlükte olması, inanç özgürlüğü açısından onur kırıcıdır ve kabul edilmez bir durumdur. Söz konusu hüküm, vatandaşlarımızın inanç özgürlüğünü baskılamayı amaçlayan; asimilasyoncu ve laikçi zihniyetin psikolojik baskısının halen devam ettiğini göstermektedir." ifadelerine yer verildi.

"İlkokul düzeyinde başörtüsünün sorun olarak görülmesi anlaşılır değildir"

"Devlet, vatandaşlarının inanç özgürlüğünü teminat altına almak zorundadır." denilen açıklamada şöyle devam edildi:

"Söz konusu düzenleme, fiilen uygulamasa da ilgili maddenin hâlâ yürürlükte tutulması soru işaretlerine ve kaygılara neden olmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı, vatandaşların inanç değerlerine yönelik müdahalelere kesinlikle açık bir alan bırakmamalıdır. Okul öncesi veya ilkokul düzeyinde başörtüsünün sorun olarak görülmesi anlaşılır değildir. Bu, pedagojik açıdan doğru olmadığı gibi anayasal güvence altındaki inanç özgürlüğüyle de çelişmektedir. Bu nedenle, söz konusu düzenlemenin yeniden değerlendirilmesi zorunludur."

"Geçim sıkıntısı ve yalnızlık çeken milyonlarca yaşlımız için sağlanan kamu desteği yetersizdir"

Açıklamanın devamında yaşlı bakım evlerinde ve huzur evlerinde yaşayan vatandaşların sorunlarına değinilerek, "Bugün, geçim sıkıntısı ve yalnızlık çeken milyonlarca yaşlımız için sağlanan kamu desteği yetersizdir. Huzurevleri kapasitesini aşmış, özel bakım kurumlarının ücretleri ise fahiş seviyelere ulaşmıştır. Emekli maaşları ise temel ihtiyaçları bile karşılamaktan uzaktır." denildi.

"Yaşlıya hürmet hem inancımızın bir gereği hem de toplumsal huzurun temelidir"

Yaşlıların toplumun bereket vesilesi olduğuna değinilen açıklamada, "Peygamber Efendimiz'in (Sallallahu Aleyhi Vesellem) 'Eğer takva sahibi gençler, beli bükülmüş yaşlılar, süt emen çocuklar ve yayılan hayvanlar olmasaydı, belalar sel gibi üstünüze dökülecekti."  Hadis-i Şerif'ine yer verildi.

Açıklamada bu Hadis-i Şerif'in yaşlılarımızın toplum üzerindeki manevi koruyuculuğuna dikkat çektiği belirtilerek, "Onları ihmal etmek, sadece bir insanlık ayıbı değil, ilahî rahmetin kaybı anlamına da gelir. Biz biliyoruz ki, yaşlıya hürmet hem inancımızın bir gereği hem de toplumsal huzurun temelidir. Bu nedenle devlet, yaşlı vatandaşlarına sahip çıkmalı; bakım hizmetlerini iyileştirmeli, emekli maaşlarını insanca bir hayatı mümkün kılacak bir seviyeye yükseltmeli, evde bakım sistemini güçlendirmelidir." ifadelerine yer verildi.

"Yaşlısına değer vermeyen bir toplumun geleceği olmaz"

Yaşlılar için sosyal bakım sigortasının hayata geçirilmesi gerektiği belirtilen açıklamada, aile merkezli çözümler desteklenmesinin önemli olduğu ifade edildi.

Açıklamada son olarak, "Çünkü yaşlılarımız gerçek huzuru, huzurevlerinde değil, evladının yanında, sıcak bir aile ortamında bulur. HÜDA PAR olarak diyoruz ki: Yaşlısına değer vermeyen bir toplumun geleceği olmaz. Adalet ve merhamet, yaşlıyı korumakla başlar." denildi.

İLKHA

Yorum Yaz