Kahraman'dan BUĞDAY FİYATLARINA sert tepki
Tarım Mahsulleri Ofisi (TMO), çiftçinin beklediği buğday alım fiyatlarını açıkladı. TMO'dan yapılan açıklamada makarnalık buğday fiyatı ton başına 10 bin TL, ekmeklik buğday fiyatı ise 9 bin 250 TL olarak açıklandı. Açıklanan fiyatlar beklentileri karşılamazken, çiftçiler tepki gösterdi. Tepki gösterenler arasında yer alan Mardin'in ileri gelen siyasetçi ve çiftçilerinden Vecdi Kahraman alınan karardan biran önce geri dönülmesini istedi.

Vejdi Kahraman, TMO tarafından açıklanan buğday ve arpa alım fiyatlarına tepki gösterdi. Kahraman, buğday üretim maliyetinin geçen yıla oranla yüzde 100 artmasına rağmen alım fiyatında yüzde 18'lik artış yapıldığına dikkat çekerek, "Üretim maliyetleri geçen yıla göre yüzde 100'e yakın artarken buğday ve arpaya yüzde 18'lik bir artış yapmak 'sen üretme' demektir. TMO yetkililerini açıklanan fiyatı derhal yeniden gözden geçirmeye davet ediyoruz.21.Yüzyılda, her şeyin elektrik gücüne bağlı olduğu bir dünyada, insanları temel ihtiyaçlarını karşılamayacak bir noktaya getirmek, evleri karanlığa mahkûm etmek, çiftçinin üretim yapmasının önünü kapatmak, ülke anayasamızda geçen “güçsüzleri, güçlüler karşısında koruyarak, gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü” sosyal ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmakta mıdır?" dedi.
ÇİFTİYİ BU AZAPTAN KURTARIN
Kahraman açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Mezopotamya’nın bereketli toprakları üzerinde yaşayan ve üreten çiftçilerimiz, buğday hasadında canla başla çalıştığı şu günlerde, pazara götürdüğü buğdayının ne yazık ki emeğinin karşılığını verecek bir fiyatta olmadığına şahit oluyor.
En büyük gelir kaynağı tarım olan Mardin halkının mısır sezonunda yaşadığı maddi kayıplar yetmezmiş gibi bir de açıklanan buğday fiyatlarıyla yeni bir hayal kırıklığı daha yaşadı.
Cinsine göre kilosu 9 ile 10 lira arasında değişen ve üstelik alındıktan 45 gün sonra ödemesi yapılacak olan buğday fiyatlarının üretim maliyetine bakıldığı zaman, çiftçinin ne kadar büyük bir azabın içinde olduğu daha net anlaşılacaktır.
Resmi rakamlara göre ülke enflasyonumuz %75 oranını aşmışken, sürdürülebilir, sağlam, rasyonel bir tarım politikamızın olmamasından ötürü çiftçilerimiz bu yüksek enflasyon ortamında tohumu, gübreyi, elektriği, ilacı, traktörü, ekipmanı, mazotu, işçilik bedellerini karşılamaya çalışmaktadır.
Ve tüm bunlar karşılandıktan sonra geriye çiftçimizin borçlu çıktığı bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz. Yüksek elektrik borçları hariç, maliyetin neredeyse satış fiyatına dayandığı buğdaya, 9 lira fiyat biçmek, çiftçiye “sen bu işi yapma” demekten başka ne olabilir?
ELEKTRİK ÇİFTÇİYİ DÖVMEK İÇİN KULLANILIYOR
O da yetmezmiş gibi bir de çiftçinin sulama için kullandığı elektriğin, çiftçiyi dövmek için bir sopa haline getirildiğini görüyoruz.
Kırsaldaki tüm köylerimizin 8 ile 10 saat arasında rutin bir şekilde elektriksiz kalmaları artık gündelik hayatın bir parçası haline getirilmiş durumdadır.
21.Yüzyılda, her şeyin elektrik gücüne bağlı olduğu bir dünyada, insanları temel ihtiyaçlarını karşılamayacak bir noktaya getirmek, evleri karanlığa mahkûm etmek, çiftçinin üretim yapmasının önünü kapatmak, ülke anayasamızda geçen “güçsüzleri, güçlüler karşısında koruyarak, gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü” sosyal ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmakta mıdır?
ÇİFTÇİYİ GAYRİ RESMİ YASAKLAMA KARARIDIR
Özetle, üretmek ve ülkesini kalkındırmak ve kendi geçimini sağlamak isteyen çiftinin bu amaçlarının engellendiğini görmüş oluyoruz.
Çiftçinin önünü açmak, onu desteklemek, kolaylıklar ve imkanlar sağlamak gerekirken, neredeyse onun yoluna taş koyan, onu görmezden gelen, emeğini hiçe sayan bu fiyatlar ve ödeme şartları, çiftçiliği gayrı resmi yasaklamaktan başka bir anlama gelmiyor. Eğer amaç buysa, gerçekten de yasaklayarak çiftçinin umudunu tek seferde kesmenizde yarar var. Çünkü her yıl bu azabı yaşayan çiftçimize bu kadar eziyet etmenin bir sınırı olmalı.
Oysa insanlarımız, atalarından devraldığı bu topraklar üzerinde huzurla ve refah içerisinde yaşamak istiyor. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde üreten insana, gıda tedarik zincirinde yer alan insana verilen kıymeti almak istiyor.
Çok mu şey istiyor?
Takdir sizin…"
Editör: Mehmet Nezir Güneş