Prof. Dr. Tarhan: İyilik yapmak, çift taraflı bir mutluluk kaynağıdır
Uluslararası Aile Fuarı’nda “Ailede Pozitif İletişim” konulu bir seminer veren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, iyiliğin hem yapanı hem de yapılanı etkileyen antidepresan etkisine dikkat çekerek, "İyilik artık bilimin de konusu hâline geldi." dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı iş birliğiyle düzenlenen Uluslararası Aile Fuarı, 27–29 Haziran'da Ankara ATO Congresium’da gerçekleştiriliyor.
Fuar kapsamında düzenlenen seminerlerde, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Ailede Pozitif İletişim” başlıklı konuşmasında, iyilik psikolojisine dair dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Tarhan, “İyilik sadece karşı tarafı değil, iyilik yapanın da beyninde mutluluk hormonlarını harekete geçiriyor. Bu, bilimsel olarak kanıtlandı. Yani iyiliğin çift taraflı bir etkisi var” ifadelerini kullandı.
Tarhan, "Son yıllarda yapılan çalışmalar iyiliğin antidepresan etkisi olduğunu gösterdi. Özellikle beyin çalışmaları, nörobilim çalışmaları, bir insan iyilik yaptığı zaman kendi beyninde (karşı tarafı mutlu etmek için iyilik yapıyoruz) mutlulukla ilgili alanları aktif hâle geçirdiği tespit edildi. Onun üzerinde o iyiliğin doğal etkisi var. İyiliğin tek değil, çift yönlü bir etkisi vardır. Hem iyilik yapılan kişiye hem de iyilik yapılan kişiye etkisi var diye bu, bilimsel olarak ciddi şekilde desteklenmeye başlandı." dedi.
"Güç içerisinde 'güçlü olanların zayıf olanları yok etme hakkı vardır' tarzındaki bir felsefe iyilik yapmayı engelliyordu"
Konuşmasının devamında Tarhan, şunları aktardı:
"İyilikle ilgili projeler… Zaten sosyal deneylerde de gösteriliyordu ama öyle kanıtlanması, birçok iyiliğe - özellikle 1800’lü yıllarda dünyada başlayan materyalizm ve modernizm rüzgârlarında - ‘sadaka kültürü’ gibi ifadelerle küçümsendi. Bu kişilere göre iyilik yapmak tembelliği artırır, iyilik yapmak işletme maliyetini artırır. 'İyilik yapmayın, sadaka vermeyin ve yardım etmeyin' tarzında kapitalist, vahşi bir güç felsefesi vardı. Buna 'güç felsefesi' deniliyor zaten. Güç içerisinde, 'güçlü olanların zayıf olanları yok etme hakkı vardır' tarzındaki bir felsefe iyilik yapmayı engelliyordu. Şu anda son yıllarda bununla ilgili bilimsel kanıtlar arttıktan sonra şimdi bunun karşıtı olarak 'mindfulness' adı altında iyilik yapmak, bilimsel proje olarak terapi tekniği olarak kullanıyoruz."
"Allah iyilik yapmanın peşin ücretini veriyor"
Tarhan, "Pozitif psikoterapi tekniklerinde kişide minnettarlık modülleri var. Mesela geçmişte kendinize iyilik yapan bir kimseye gidip iyilik yaptırıyor. Ödev veriliyor. İyilik yaptığı zaman o kişinin de hoşuna gidiyor. İki tarafın da hoşuna gidiyor, müthiş sıcak bir ilişki başlıyor. Bu durum bir tür ödül gibi kabul ediliyor. Ben bunu bizzat GATA’da görevliyken bir hocamızın yaşadığı bir örnekle tecrübe ettim. Çocuk hastalıkları profesörü olan hocamız, manevî değerlere çok da inanan biri değildi. Onun arkadaşı bakmış, yetim birisini okutuyor. Ona, 'Ya sen buna inanmıyorsun, niye yetim birisini destekleyip okutuyorsun?' diye sorduğunda verdiği cevap çok etkileyiciydi: 'Ben senin dediğin işi yapmıyorum. O mutlu olunca ben de mutlu oluyorum, onun için yapıyorum.' demiş. Bu sözleri hiç unutmam. Çünkü o çocuk sevindiğinde, o da bir şeyi hissediyor. İçinde bazı güzellikler yaşıyor, insanın demek ki içi ölmüyor. Elbette tam tersi, vahşi olanlar da var, acı çektirmekten zevk alanlar… Ama yine de bu insanın içinde olan bir şeydir. Fıtri bir şey, biyolojik doğasında olan bir şey. Allah iyilik yapmanın peşin ücretini veriyor. İyiliğin iki ücreti var. Biri dünyadaki peşin ücreti, diğeri ise ebedi âlemdeki ücreti. Yani insan yaptığı iyiliği bu dünyada da hisseder ve ödüllendirilir. İyilik yapan bir kimse, kendinde bunu hissediyor." ifadelerine yer verdi.
"İyilik artık bilimin menziline girmiştir"
Konuşmasının sonunda Tarhan, "Son olarak Budist rahipler üzerinde yapılan bir deneyden bahsetmek istiyorum. Deneyde, ortalama bir Amerikalıya yanık vücut insan resimleri gösteriliyor. Ortalama Amerikalı hemen oradan kaçınıyor. Korkuya dair beyin bölgeleri harekete geçiyor ve kişi görüntüden kaçınıyor. Aynı görüntüler bir Budist rahibe gösterildiğinde ise onun beyninde merhamet ve yardım etme duygularıyla ilişkili alanlar aktifleşiyor ve mutluluk hormonları salgılanıyor. Bu da beyin görüntüleme ile gösterildikten sonra, duygusal beyin çalışmalarına referans olmuş büyük bir çalışmadır. Kaynağı orada bulunabilir. İyilik bu nedenle artık bilimin menziline girmiştir. Buradaki dinlerin, özellikle semavî dinlerin iyiliği bu derecede ön plana çıkarması, yardımlaşmayı ön plana çıkarması hikmetini de daha çok anladık. 21. yüzyıl bilimi diyebiliriz." diye konuştu.
Bu programdan sonra ise Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı tarafından "Mehir ve Aile" konulu panel düzenlendi. Moderatörlüğü Abdullah Şafak tarafından yapılan panelde Mustafa Özdemir, Prof. Dr. Saffet Köse ve Prof. Dr. Ali Öge sunumlar yaptı.
Aynı saatlerde, Duyarlı Medya Derneği'nden Dr. Zeynep Zelan ve Ayşe Çağlayan tarafından "Dijital Detoks / Dijital Aile Olmak Atölyesi" programı gerçekleştirildi.
Diyanet TV tarafından "Bir Çocuk Bir Dünya" konulu program yayınlandı. Aynı saatlerde, Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) tarafından Prof. Dr. Asım Yapıcı'nın "Ailede İyilik Denilince?" konulu sunum yapıldı.
Aile Fuarı, yarın saat 11'de devam edecek.
İLKHA