Şanlıurfa'dan siyonist vahşete tepki:: Bu zulme sessiz kalamayız
Filistin için düzenlenen “Gazze İçin Nöbetteyiz” programına katılan vatandaşlar, Filistin’deki zulme karşı birlik ve boykot çağrısında bulunarak ümmetin gaflet uykusundan uyanması gerektiğini vurguladı.

"Bugün ses çıkarmazsak, yarın bunun hesabını veremeyiz" diyen vatandaşlar, Gazze’deki direnişe destek vermek amacıyla düzenlenen programda, ümmetin birlik ve sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
Katılımcılar, boykotun en etkili direniş yöntemlerinden biri olduğuna dikkat çekti.
Filistin’deki zulmün 7 Ekim’de başlamadığını hatırlatan vatandaşlar, 1948’den bu yana süregelen bir işgale karşı Müslümanların sessiz kalmaması gerektiği ifade ettiler.
“Rabbim kahhar ismiyle zalimleri kahretsin”
Türkiye’nin her yerinde bu tür etkinliklerin yapılarak Gazze’ye destek verilmesi gerektiğini vurgulayan Sinan Zarar, "Rabbim bu programların daim olmasını nasip etsin inşallah. Yalnızca Şanlıurfa’da değil, Antep’te, Diyarbakır’da, Türkiye’nin her yerinde bu tür programların olmasını istiyoruz. Çünkü bu, olması gereken bir şeydir. Filistin’i hiçbir zaman gündemimizden düşürmeyelim. Olmazsa olmazımız boykottur; zaten elimizden başka bir şey gelmiyor. Rabbim kahhar ismiyle zalimleri kahretsin inşallah. Filistin’e zafer nasip etsin, oradaki çocukları cennetine nail eylesin ve bizleri de onlara komşu eylesin. Şu anda elimizde bir tek boykot var; onu da hakkıyla yapalım ve asla taviz vermeyelim. Dünya sessiz, ses çıkaranlar da ya korkuyor ya başka çıkarları var. Ama ses çıkarmaları lazım. Eğer bugün biz boykot etmezsek, Filistin’e yardım etmezsek, bu tür programları yapmazsak, vallahi Allahu Teala bizden öyle bir hesap sorar ki haddi hesabı olmaz. Mahşer gününde O'na hesap veremeyiz. Filistin’i düşünmeyip sadece kendi dünyasını düşünen insanlar var ya... Vay onların haline! Rabbim onları ıslah etsin inşallah." ifadelerini kullandı.
“Gazze’deki Müslümanlar imtihanlarını en güzel şekilde veriyor”
Müslümanların Gazze imtahında sınıfta kaldığını belirten İbrahim Halil Göv, "Gazze, hem insanlık hem de Müslümanlar için büyük bir imtihandır. İnsanlık için bir sınavdır çünkü bugün baktığımızda gayrimüslim olarak tanımladığımız Avrupa’da, Latin Amerika’da pek çok kişi Gazze’ye ciddi anlamda sahip çıkmakta, zulme karşı ses yükseltmektedir. Onlar bu imtihanı hakkıyla vermeye çalışıyor. Ancak Müslümanlar için durum daha farklı. Bizler bu imtihanda ne yazık ki sınıfta kalıyoruz. Ümmet olarak üzerimize düşen mesuliyeti yerine getirmediğimiz için, Allah katında bizi bekleyen büyük bir vebal vardır. Neuzubillah, başımıza ne gibi felaketlerin gelebileceğini yalnızca Allah bilir. Gazze’deki Müslümanlar ise kendi imtihanlarını en güzel şekilde veriyor. Tıpkı Hz. İbrahim’in ateşe atılırken gösterdiği teslimiyet gibi, oradaki kardeşlerimiz de 'Hasbunallahu ve ni’mel vekil' diyerek Allah’a dayanıyorlar, sabrediyorlar ve direnişlerini sürdürüyorlar. Ancak biz dışarıdaki Müslümanlar, bu teslimiyetin ve mücadelenin çok uzağındayız. Tepkilerimiz zayıf, sesimiz cılız. Oysa bir tepki, zulmü yavaşlatmalı, zalimi geri adım attırmalı, en azından onu durup düşünmeye sevk etmelidir. Bugün ise zalimler hiçbir şekilde geri adım atmıyor. Bu da demek oluyor ki, tepkilerimiz onların umurunda bile değil. Müslüman halk olarak kalplerimiz Gazze’nin yanında, ancak gücümüzü temsil eden yöneticilerimiz maalesef zalimlerin safındadır. Ya açıkça destek veriyorlar ya da sessiz kalarak zulme ortak oluyorlar. Bu da verilen tepkilerin yetersizliğini ve etkisizliğini ortaya koyuyor. Gazze bizim imtihanımızdır. Onlar orada kanlarıyla, canlarıyla direnirken, biz burada elimizden gelenin en fazlasını yapmak zorundayız. Aksi halde bu ağır vebalin hesabını ne bu dünyada ne de ahirette verebiliriz.” şeklinde konuştu.
“Allah amellere değil, niyetlere bakar”
"Müslüman Müslümanın derdiyle dertlenmezse bizden değildir" hadisini örnek veren İbrahim Atmaca, “Biz Müslümanlar, İslam ümmeti olarak, geçmiş dönemlerle kıyaslandığında bugün gerçekten büyük bir acziyet içindeyiz. Gerek birlik olarak gerek tepki olarak gerekse sahiplenme olarak büyük bir eksiklik yaşıyoruz. Buradan İslam ülkelerinin başındaki liderlere sesleniyorum: Ordularınızı, silahlarınızı, teçhizatlarınızı kime karşı hazırlıyorsunuz? Düşmana karşı mı, yoksa Müslümanlara karşı mı? Müslüman halkların vergileriyle alınan bu silahlar kime karşı kullanılacak? Bu soruların cevabını vermek zorundasınız. Bir diğer çağrım da hacca ve umreye gitmek isteyen kardeşlerimizedir. Elbette hac ve umre ibadetleri kutsaldır. Ancak Allah amellere değil, niyetlere bakar. Şayet bir kişi hacca elli defa da gitse ama niyeti samimi değilse, Allah’u Teala o ibadeti kabul etmez. Bugün mazlum, mustazaf kardeşlerimiz zulüm altındayken, elimizdeki imkanları onların hizmetine sunmak, belki de Allah katında bir hac ve umre kadar kıymetli olacaktır. Elbette gönlümüz ister ki Beytullah'a gidilsin, ziyaret edilsin. Ancak ne yazık ki bu kutsal toprakların idaresi bugün emperyalizmin ve işbirlikçilerin kontrolündedir. Allah izin verirse, bir gün gerçek anlamda adil ve şeriata bağlı bir yönetim hâkim olduğunda, işte o zaman hem hac hem umre özüne uygun şekilde yapılacaktır. Unutmayalım ki Resulullah şöyle buyurmuştur: ‘Müslüman, Müslüman’ın derdiyle dertlenmedikçe bizden değildir.’ Bu sadece sözle olmaz, halimizle, tavrımızla, eylemlerimizle bunu göstermeliyiz. Kardeşlerimizin yaşadığı acıyı anlamaya çalışmalı, kendimizi onların yerine koymalıyız. Bugün onların başına gelen, yarın bizim de başımıza gelebilir. Kur’an’da Allah şöyle buyurur: ‘Yahudiler ve Hristiyanlar birbirlerinin dostlarıdır. Kim onları dost edinirse, o da onlardandır.’ Bugün bazı İslam ülkelerinin yöneticileri, açıkça bu ayetin sınırlarını ihlal etmektedir. Bu ülkeler, Müslümanların değil, Batı’nın ve Siyonistlerin çıkarlarını gözetmektedir. Bu da onların safını belli etmektedir. Rabbim bizleri zalimlerin safında olmaktan muhafaza etsin, mazlumların yanında durabilmeyi nasip etsin. Gerçek İslam birliğiyle zulme karşı durmayı, kardeşlik hukukunu hakkıyla yaşamayı hepimize nasip eylesin.” diye konuştu.
“Hak her zaman üstündür batıl mağlup olmaya mahkûmdur”
Verilen mücadelelerin boşa gitmeyeceğini ve Allah’ın Müslümanları galip kılacağını belirten Hüseyin Furat, "Tabii ki bu mesele sadece 7 Ekim’de başlamış bir mesele değildir. Bu zulüm, 1948 yılından bu yana Kudüs’te, Filistin’de aralıksız bir şekilde devam etmektedir. Orada zulüm altındaki mazlum kardeşlerimiz yaşıyor ve büyük bir haksızlıkla, aleni bir işgalle karşı karşıyalar. Bu işgale karşı, iman ve İslam'ı tam manasıyla temsil eden kardeşlerimiz büyük bir direniş ortaya koymaktadır. Cenab-ı Hakk’a sonsuz şükürler olsun ki, bu direniş hâlâ dimdik ayaktadır. Bizler ümitvarız. İnşallah o mücadeleler boşa gitmeyecek, Allah onların gayretlerini zayi etmeyecek ve onları galip kılacaktır. Çünkü hak her zaman üstündür, batıl ise er ya da geç mağlup olmaya mahkûmdur. Dileriz ki Cenab-ı Hak bizlere bu şuurla hareket etmeyi nasip etsin. Bu mesele sadece dönemsel bir gündem değil, hayatımızın her alanında taşımamız gereken bir sorumluluktur. Boykot bir eylemdir; bilinçli tüketim bir duruştur. İsrail mallarını almamak, zalime ekonomik destek vermemek her Müslümanın sorumluluğudur. Bugün yaklaşık 57 İslam ülkesi var ama ne yazık ki dağınık bir haldeler. Bu dağınıklığın sebebi, bizleri birbirimize bağlayan en temel rabıtaların zayıflamasıdır. Oysa Rabbimiz bir, kitabımız bir, peygamberimiz bir, kıblemiz bir. Bu kadar ortak değerimiz varken birlik sağlayamamak, çok büyük bir zaafın göstergesidir. Eğer İslam âlemi gerçekten birleşebilse, yaklaşık 2 milyara yaklaşan nüfusuyla öyle bir kuvvet olur ki, İsrail’in ne zulmü kalır ne de direnci. Ama maalesef bir araya gelinemiyor, çünkü birçok lider şahsi menfaatlerini önceliyor, kendi konforunu Filistinli kardeşlerinden üstün tutuyor. Orada çocuklar can verirken, burada bazıları hayatın akışına konfor içinde devam ediyor. Ama şunu da biliyoruz ki vicdan, hiçbir zaman bu sorumluluktan kaçamaz. İşte bizler bu buluşmaları, bu farkındalık çalışmalarını, bu bilinçlenmeyi bir vesile olarak görüyoruz. Ümidimiz odur ki, Cenab-ı Hak bu çabamızı birlik ve beraberliğe, kardeşliğin yeniden dirilmesine vesile kılsın. Rabbimiz bizlere ittifakı, itaati, kardeşliği nasip etsin.” dedi.
İLKHA