diorex
Dedas

Söz ve Kalem "Hakkın İzinde Adaleti İkame Etmek" dosyasıyla çıktı

Her ay farklı konu başlıkları ile okurlarıyla buluşan Söz ve Kalem Dergisi, haziran ayı sayısından "Hakkın İzinde Adaleti İkame Etmek" dosya konusu ile çıktı.

  • 01.06.2025 11:42
Söz ve Kalem "Hakkın İzinde Adaleti İkame Etmek" dosyasıyla çıktı

Dergide; tarihten kareler, öykü, hatıra, biyografi, bilim-teknoloji, soru-cevap, kütüphaneden notlar, makale ve denemeye dair birbirinden önemli yazılar yer alıyor.

Dijital ortamda da okurlarıyla buluşan dergi, bu ay okuyucularına İdeal Eğitim Vakfı (İDEV) tarafından düzenlenen "Ümmetin İmhanı Gazze" isimli karikatür yarışmasında birinci olan çalışmanın posterini hediye ediyor.

Adalet, tarih boyunca bütün medeniyetlerin ve toplumların aradığı bir değer olduğu vurgulanan derginin başyazısında, "Bu değer, dini, ırkı, rengi ve dili fark etmeksizin her insanın ve toplumun, gerek muamelatta gerekse de hüküm de muhtaç olduğu bir yaklaşımdır. Bununla beraber salt insan eliyle kurulan hukuk sistemleri, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, çoğu zaman adaleti eksik bırakmıştır. Böylece insanlığın aradığı ve muhtaç olduğu adalet, İlahi öğreti üzere kurulan adalet sistemi dışında tam manasıyla icra edilmemiştir. Bu noktada kabul edilmelidir ki, mutlak ve şaşmaz adalet yalnızca İlahi kaynaklıdır. İnsan aklının ve tecrübesinin üzerine inşa edilen adalet sistemleri, şüphesiz önemli birer çabadır. Ancak hakikatin terazisi sadece Hakk'ın koyduğu ölçüyle dengede kalır." ifadeleri yer aldı.

Adalet kavramının geniş ve doğru tanımlanması gerektiği vurgulanan başyazının devamında, "Bugün yeryüzünde bir adalet krizinden söz ediyorsak, bunun ardında salt teknik ya da idari aksaklıklar değil; daha derin ve köklü sorunlar yatmaktadır. Bu problemlerin başında ilkesizliğin, ölçüsüzlüğün, şahsi çıkarların öne çıktığı ve hakikatten sapmanın bedelini görmek mümkündür. Modern dünyanın hukuk sistemleri, insanlığın hasret kaldığı mahz-ı adaleti tesis etmekte yetersiz kalmaktadır. Bilinmelidir ki adalet, sadece mahkemelerde verilen kararlarla sınırlı değildir; her bireyin gündelik hayatında, iş ilişkilerinde, aile düzeninde, toplumla kurduğu bağlarda ve hatta zihin dünyasında yer bulması gereken köklü bir ahlaki değerdir. Ancak bu değer, kaynağını vahiyden almadıkça, yani Allah'ın gönderdiği hak ölçüleriyle temellendirilmedikçe, gerçek manada bir adaletten söz etmek mümkün değildir. Hakkı ve haklıyı ayırma gücümüz, ancak Rabbimizin çizdiği sınırları tanımakla ve o sınırları korumakla keskinleşir. İnsanlık mektebi, ancak bu şekilde aradığı saadete ulaşabilir." denildi.

İLKHA

Yorum Yaz