diorex

Türkiye'ye Örnek olacak bir Proje

Merkez Artuklu ilçesinde sosyal girişim alanında örnek model teşkil eden Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ni ve kooperatife bağlı Zamarot1890 işletmesini yerinde inceleyen Dilekçe Komisyonu Başkanı İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır, Alt Komisyon Başkanı Bolu Milletvekili Arzu Aydın ile alt komisyon üyeleri Kayseri Milletvekili İsmail Tamer ve Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal, beraberlerindeki heyetle sosyal hizmet sunan kooperatifin kurucularından Sosyal Gastronomi Şefi Ebru Baybara Demir'den bilgi aldı.

  • 09.12.2022 15:37
Türkiye'ye Örnek olacak bir Proje

Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu, Sosyal Kooperatifçilik kapsamında İsrafın Önlenmesine Yönelik Uygulamaların Araştırılması ve Yaygınlaştırılması Alt Komisyonu Mardin’de yerinde incelemelerde bulundu.

2018 yılında Mardin'de kurulan ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün(FAO) desteği ile başlayan Halep sabunu üretme projesi ile ismini duyuran Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, kendini her gün geliştirerek, ürün çeşitliliğini arttırdı; aynı zamanda yerel bir ekonomi yaratmak için yollar açtı.

TÜRKİYE'YE ÖRNEK OLACAK BİR PROJE

2020 yılında sosyo-ekonomik olarak dezavantajlı olan kadınların kendilerini gerçekleştirebilecekleri, dahası örnek bir model olarak gösterilebilecekleri bir platform haline gelen Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifini ziyaret eden Mardin'de incelemelerde bulunan TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı Belma Satır, bu kooperatifin sosyal girişim alanında örnek bir model teşkil etmesi gerektiğini söyledi.

Buradaki bayanların çalışmalarını yakından inceleyerek onlarla sohbet eden Milletvekili Satır, "Türkiye Büyük millet meclisi dilekçe komisyonu olarak bugün Mardin'deyiz. Bizim bir alt komisyon çalışmamız var, Bolu Milletvekili Arzu Aydın Başkanı. Sosyal kooperatifçilik çalışıyoruz. Uzun zamandır sosyal kooperatifçilik ile ilgili Türkiye'nin birçok yerinde incelemeler yaptık. Mecliste komisyonda toplantılar yaptık, bürokratları dinledik, konunun yetkilileri akademisyenleri dinledik, bugün de Mardin'deyiz. Mardin'de sosyal kooperatifçiliğin çok önemli bir örneğini yerinde incelemeye geldik. Özellikle sosyal kooperatifçilik ile ilgili duyduklarımız, gördüklerimiz, anlatılanlar bizim için çok değerli. Burada bir kooperatif sistemi var bir de gönüllülerden oluşan kooperatifin işletmesi gibi düşünebileceğimiz bir sistem var. Gönüllülük esası var ama gönüllülerin de sorumluluğu var. Dolayısıyla Türkiye'de de yasal mevzuata da uygulayabileceğimiz bir sistem oluşturulmuş. Bu gördüğümüz kadarıyla Türkiye'de ilk sistem, diğer illerde illerin gönüllüleri, illerine vefa borçlarını ödemek isteyen iş insanlarının kurabileceği bir sistem. Bu sistemi yerinde detaylı olarak inceledikten sonra komisyonumuza yazacağımız raporda detaylarını yazacağız ve bakanlıklarla ilgili önerilerimizde de bulunacağız."dedi.

Mardin'e bu büyük hazineyi kazandıran herkese teşekkür eden İstanbul Milletvekili Satır, sözlerine şöyle devam etti:

DİJİTALLEŞMEYE ÖNEM VERİLMELİ

"Burada olmaktan memnunuz, mutluyuz, gurur duyduk. Bu çalışmanın iyi bir örnek olması ve diğer illerde de benzer mekanlarda yerel sürdürülebilir sıfır atık esasıyla çalışan kooperatifçilik ama işletme ile birlikte kooperatifin gelirinin arttığı kamudan değil de kendi işletmesinin geliriyle gönüllülük esası ve sorumluluk esaslı yürüyecek sistemin önerilmesi için bir çalışma yürüteceğiz inşallah. Kooperatifçilik Türkiye mevzuatında çok uzun yıllardır var olan bir sistem. Ama siz de biliyorsunuz ki, Türkiye dinamik bir toplum, nüfusumuz genç, nüfusumuz artıyor, göç alan bir ülkeyiz. Dolayısıyla sistemin gelişen dünya düzenine göre yeniden revize edilmesi gerekiyordu. Bunda istihdamı arttırmak lazım, çevreye ve toprağı önem vermek lazım, gelir getirecek sistem kurmak lazım, kooperatifin ürettiği şeyleri ekosisteme uygun, ekoturizme uygun olması lazım. Ve bunun dijitalleşme ile birlikte sosyal sistemlerden satılacak hale getirilmesi lazım. Yani şu anda var olan kooperatif sisteminin de revize edilmesi lazım. Evet kooperatiflerden daha çok dezavantajlı gruplar kadınlar ve dezavantajlı gruplar faydalanır ama burada gönüllülerin ve iş insanlarının da işletmeler üzerinden el atması gerektiğini düşünüyoruz. Çok daha faydalı olacak, gelir getirecek ve sistem kendi içinde yürüyecek. Çünkü genelde kooperatifler birbirinin benzer ürünlerini üretip biraz da kamuya satmak üzerine sistem kuruluyor. Ama artık öyle değil sosyal medya üzerinden, dijitalleşme ile birlikte satışın artırılması lazım farklı ürünler üretilmesi lazım yerel ürünlerin modern bir şekilde halkın alımına sunulması lazım buradaki örnekte bu şekilde."dedi.

RAPOR HAZIRLANACAK

Alt Komisyon Başkanı Bolu Milletvekili Arzu Aydın da sosyal kooperatifin yasal düzenlemesinin ilk olarak İtalya’da yapıldığını, incelemeye başladıklarında bunun kökeninin kendi medeniyetlerine dayandığını gördüklerini söyledi. Ortaklarının kar etmediği bir nevi hayır işi için çalıştığı, özellikle dezavantajlı gurupların çalıştığı ve yine dezavantajlı guruplara hizmet eden ve sosyal alanlarda da faaliyet gösteren sistemi Türkiye’de kooperatifler bazında incelediklerini aktaran Aydın, şöyle dedi:

"Kooperatifçilik Türkiye’de çok gelişmiş yasal düzenlemeler var. Sosyal kooperatifin bir düzenlemesi olmadığı için Sosyal kooperatifçilik nedir ve diğer kooperatiflerle nasıl kaynaştırırız, nasıl yaygınlaştırırız ve bunu yasal zemine çekeriz çalışması içerisindeyiz. Özellikle kadın kooperatifleri olarak çalışan kadın kooperatiflerimizin de birtakım sıkıntıları var. O sıkıntıları da aldık. Bir rapor hazırlıyoruz komisyonumuzda. Komisyonumuzda hem sosyal kooperatifçilikle alakalı hukuki düzenlemelerin alt yapısını oluştururken bir taraftan da diğer kooperatiflerle çalışmaya aslında gündeme getirmiş olacağız. Bunun yanında israfın önlenmesi sıfır atıkta bizim çalışmalarımızın içinde."

Mardin’de bu çalışmaların hayata geçişini gördüklerini belirterek, bunu hayata geçirenlere ve destek olanlara teşekkür eden Aydın, “İnşallah bu sistemin Türkiye’de kullanılabilir hale gelmesi ve dezavantajlı guruplarında faydalanabileceği ve medeniyetimizin köklerinin bir kez daha yaşatabileceği bir sistemin hayata geçebilmesi için çaba sarf edeceğiz."dedi.

Şef Ebru Baybara Demir ise 2017 yılında AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı ile özellikle dezavantajlı kadınlar için kurdukları kooperatifin gönüllülerin de katılmasıyla birlikte bir işletme modeli haline geldiğini söyledi.

48 AİLE GEÇİMİNİ SAĞLIYOR

İşletmenin kendi içinde kazandığı parayı yatırıma ve istihdama harcayarak 6 işletmenin kurulduğunu anlatan Demir, "Son alarak Zamarot1890 sıfır atık restoranı kurduk. Burada 172 çiftçinin ürününü burada yemek olarak sunulacak. Burada yapılan yemeklerin aynı zamanda atığının da dönüştürüldüğü ve sosyal bir katkıya dönüştüğü bir mekan olarak doğdu burası. Şu anda 48 istihdamımız var. Burası açılınca 70 istihdamımız daha olacak. Sadece kadınlara değil herkese açığız. Toplumun her kesiminin bir araya geldiği bir model oluşturup bu modelin devam etmesini istiyoruz. Ne yediği hakkında bilgisi olmayan tüketicinin nitelikli ürüne ulaşmasını engelleyen konvansiyonel tarım yöntemlerinin küçük tarım üreticisini saf dışı bıraktığı günümüzde, biz “tarımın küçülmesi gerektiğini” savunarak yerel bir ekosistem yaratmaya çalışıyoruz. Topraktan Tabağa markasına yakışacak nitelikteki ürünleri bünyemize katarak amacımıza doğru adım daha atmış olduk. Sadece Mardin içerisindeki değil; çevre illerdeki benzer durumdan mağdur edilmiş küçük tarım üreticilerinin de ürünlerine yer bulabildikleri bir marka olmak bizi çok mutlu ediyor. Ürünlerimiz arasında olan mercimek, nohut, Karacadağ pirinci, sumak ve bizim işlemlerimizden geçen salça, pul biber, kurutulmuş domates gibi ürünlerimizin hammaddesi bütün sebzeler bu üreticiler tarafından temin ediliyor.

 

Bilindiği gibi, Mardin Türkiye’nin Suriye sınırındaki illerinden bir tanesi ve 100.000 üzeri kayıtlı Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bölge ekonomisindeki çatlaklar, Suriyeli mültecilerin de ekonomik aktivitelere dahil olmasıyla beraber oldukça derinleşti. Suriyeli mültecilerin ve dezavantajlı ev sahibi grupların işsizlik oranları zaten yüksekken; bu kimliklere sahip kadınlar kendilerini ekonomiden her zamankinden çok daha dışlanmış hissediyorlar. Amacımız bu insanların en iyi bildiği işi eğtimle ekonomiye döndürmek ve sürdürülebilir gelire sahip olmalarına destek vermek."değerlendirmesinde bulundu.

Yorum Yaz