diorex
sampiyon

Yapıcıoğlu: siyonistlerle karşılaşmak için her türlü askeri hazırlığı yapmamız lazım

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu Mersin'in Akdeniz ilçesinde bir araya gelen halka hitap etti, iç ve dış gündeme ilişkin önemli konulara değindi.

  • 03.05.2025 20:42
Yapıcıoğlu: siyonistlerle karşılaşmak için her türlü askeri hazırlığı yapmamız lazım

Akdeniz Belediyesi konferans salonunda vatandaşlara seslenen Yapıcıoğlu, Gazze'de yaşanan soykırımdan Terörsüz Türkiye hedefine, Türkiye'de yaygınlaştırılmak istenen cinsiyetsiz toplum stratejisinden giderek yok edilmek istenen aile kurumuna kadar birçok konuya dikkatleri çekti.

"Savaşlarda bile öldürülmeyecek çocukları hastanelerde öldürüyorlar"

Konuşmasına Gazze'de bir buçuk yılı aşkındır devam etmekte olan soykırıma değinerek başlayan Yapıcıoğlu, 7 Ekim'de başlayan Aksa Tufanı'nın 75 yıllık zulmün yol açtığı bir öfke patlaması olduğuna işaret etti.

Yapıcıoğlu, "Malumunuz olduğu üzere bir buçuk yıldır Gazze'de tarihin görüp göreceği en vahşi katliamlardan ve soykırımlardan birisi yaşanıyor. 7 Ekim 2023 tarihinde Aksa Tufanı adıyla bir operasyon başladı. Bu belki 75 yıllık bir birikimin yani 1948 yılında siyonizmin kendisini devlet olarak ilan etmesinden sonra adım adım gerçekleşen işgallerin her gün katlanarak artan zulümlerin ve bütün hürmetlerin çiğnenmesine verilen bir tepkiydi. Bazıları zannediyor ki hikâye 7 Ekim 2023'te başladı. Aslında hikâye çok eski bir tarihte, ta 1917'de İngilizlerin Filistin'i işgali ile başlamıştı. Osmanlı idaresinden çıkan Filistin topraklarında zulümler her geçen gün artarak devam etmiş ve bugüne gelmiştir. Bu adeta barajın arkasında toplanmış öfke patlamasaydı. Onlar oraya adım attıkları ilk günden beri terör yöntemleri ile katliamlar yapıyor ve bu katliamlara da devam ediyordu. Buna tepki olarak 7 Ekim'de bir tufan koptu. İşte o tufandan sonra yenilmez denilen, dokunulamaz zannedilen siyonizmin karizması çizilince onlar da çok büyük bir öfkeye kapıldılar ve o günden sonra tarihin görüp görebileceği en büyük zulüm ve soykırımlardan birisini oradaki kardeşlerimize yaptılar. Savaşlarda bile öldürülmeyecek çocukları hastanelerde öldürüyorlar. Savaşlarda bile kullanılması yasak olan bombaları kullanıyorlar. Savaşta vurulmayacak olan ibadethaneleri, hastaneleri vuruyorlar. Bakınız çocuk vurulmaz, hastane vurulmaz… yasaklı silahlar kullanıyor, yasaklı silahlarla çocuk hastanesi vuruyorlar. Su ve gıda depolarını vurdular, oradaki kardeşlerimizi açlık ve susuzlukla yavaş bir ölüme mahkûm etmek istiyorlar."

"Gazze'de 2 milyon kardeşimiz her gün vuruluyor"

Gazze başta olmak üzere Filistin'in tüm kentlerinde sistematik soykırım uygulayan işgal rejiminin yaptığı zulümleri tüm bölgeye yaydığına dikkatleri çeken Yapıcıoğlu, "Mavi Marmara gibi bir yardım gemisi uluslararası sularda oraya yardım götürmek için Malta açıklarında drone saldırısına uğradı. Malta nere Filistin nere… 1000 kilometrelik mesafeden vurdular. Gazze'de 2 milyon kardeşimiz her gün vuruluyor. Sadece Gazze ile kalmıyorlar. Lübnan'ı, Suriye'yi de işgal ediyorlar. Gücün kendilerinde olduğunun mesajını veriyorlar. Biz bu saldırılarla aslında uluslararası hukukun var olup olmadığını tartışmaya başladık. Var mı gerçekten bir hukuk ya da ne anlama geliyor Uluslararası Hukuk? Bütün hukuk kurallarını çiğneyenler yargılanamıyor, Uluslararası Hukuk yakalama kararı vermesine rağmen siyonist çeteleri yakalanmıyor ve Avrupa ülkelerinde bu siyonistler gezebiliyor."

"siyonistlerle karşılaşmak için her türlü askeri hazırlığı yapmamız lazım"

Gazze ile ilgili değerlendirmesini sürdüren Yapıcıoğlu, şöyle konuştu:

"Bugün en acil olan orada bir ateşkes sağlamak ve o bombaların masumların üzerine düşmesini engellemek, can kayıplarını durdurmak ve sonrasında orayı imar etmek. Bu durumun sebepleri üzerine kafa yormamız lazım. Dedelerimiz, babalarımız, biz ve çocuklarımız hep Gazze üzerine ağlıyoruz. Bu durum böyle giderse torunlarımız da ağlayacak. Bizim zaaflarımız var, müdahale edemememizin sebepleri var. Askeri, iktisadi, siyasi ve hatta itikadi zaaflarımız var. Bazı şeylerden korkmak, çekinmek fıtri ve beşerî bir şeydir ama Allah korkusunu en üstte tutmak gerekli. Bizim siyonistlerle karşılaşmak için her türlü askeri hazırlığı yapmamız lazım. siyonistler zamanı geldiğinde bizi savaşın içine çekmek için ellerinden geleni yapacaklar. Biz hazırlığımızı yapalım ve onlardan önce girelim."

"Biz olmamız gerektiği gibi olursak, özümüze dönersek bu zulmü sonlandırırız"

Yapıcıoğlu, "Allah'ın izniyle insanların vicdanı uyanmıştır. Biz Gazze'yi kurtaralım derken İslam ümmetinde de bir uyanışa sebep olmuştur. Gazze nasıl teslim olmamış ve işgali kabul etmiyorsa işgal altındaki zihinler de hürriyetine kavuşmuştur. Bir avuç siyonistin 2 milyar Müslümana karşı durma gücü yoktur. Küfür bitmez ama zulüm biter. (Allah Celle Celaluhu) Bazen güçlü ve mümin kullarını gönderir onların eliyle kökünü kazır. Bizim temennimiz o zalimin elini kıracak el biz olalım. Mazlumun imdadına yetişecek olan biz olalım. Bizim zaaflarımız var dedik, zaaflarımız çeşit çeşit. Bir zaafımız ahlaki ve manevi zaaftır. Biz olmamız gerektiği gibi olursak, özümüze dönersek bu zulmü sonlandırırız. Zamanında dedelerimiz bunu bütün dünyaya ispat etti. Biz inancımızı terk ettiğimizde yenik düştük, birbirimize düştük."

"Ya iç cepheyi tahkim edeceğiz ya da küçük küçük lokmalar halinde parçalanıp bizi yutacaklar"

Türkiye'nin gündemine ilişkin de konuşan Yapıcıoğlu, Terörsüz Türkiye hedefine ilişkin şu ifadeleri kullandı:

"Bir gündemimiz de 'Terörsüz Türkiye' hedefi. Mutlaka ama mutlaka sona ermesi gereken bir şiddet ortamı var. Bu defterin açılmamak üzere kapanması gerekir. Kapanması pek muhtemeldir güçlü bir ihtimaldir. Eğer samimiyet ve irade varsa yaşanan ufak tefek şeylere takılmadan ve çözülmesi için gerekli olan adımları kararlılıkla atarsak bu mesele çözülür. Terörsüz Türkiye hedefi çözülürse her şey tamam mı? Değil. Yapılması gereken şeyler var. İç cephenin tahkim edilmesi ihtiyacı. Bu bir zorunluluktur. Ya iç cepheyi tahkim edeceğiz ya da küçük küçük lokmalar halinde parçalanıp bizi yutacaklar. Bizi kardeş kılan şey İslam'dır, ortak inancımızdır. Farklı dinlere mensup olan vatandaşlarımız da var onlarla da vatan paydasında bir araya geliyoruz. Ama aramızdaki en güçlü bağ ortak inançtır. Bizim sımsıkı bir şekilde ortak inançlarımıza sarılmamız gerekir. Kendi tarihimizi ve kültürümüzü de tekrardan inşa etmemiz lazım, ayağa kaldırmamız lazım. Hiç kimse silahın ve terörün hak arama yöntemi olduğunu ileri sürmemelidir. Örgütün de kendini feshetmesi lazımdır. Ne kadar bir proje ve plan yapsalar da bu milleti inancından koparamadılar. Vicdanlara ve mabetlere hapsolmuş inanç bizlere çok bir şey kazandıramaz."

"Kendimizi ve neslimizi muhafaza edebilmek adına bunların önünde bir set çekmemiz lazım"

Meclis'e verdikleri kanun teklifine sözü getiren Yapıcıoğlu, bazı kesimlerin bilinçli olarak toplumu hayasızlaştırmaya çalıştıklarına vurgu yaptı.

Yapıcıoğlu, "Toplumsal cinsiyet, cinsiyet eğilimi diyerek sanki kadın erkek eşitliğini savunuyormuşçasına bilinçaltına her türlü sapkınlığı bulaştırdılar. Bu küresel bir çalışmadır. İnsanları cinsiyetsizleştirmeye çalışıyorlar. Bir erkek ve kadın ameliyatla kendini büsbütün değiştirirse dahi cinsiyetini değiştirmiş olamaz, o bir anne ve baba olamaz. Bu cinsiyet değişikliği değil, cinsiyetin iptalidir ve doğurganlığın yok edilmesidir. 18 Nisan'da vermiş olduğumuz kanun teklifinde alenen hayasızlıkta bulunan durumlar cezalandırılsın, bunlar kimsenin gözünün önünde yapılmasın. Bu hareketler aynı biyolojik cinsiyetli olan kişiler tarafından yapılıyorsa bunun cezası iki katına çıkartılsın, dedik. Onlar yaptıkları hayasızlığın yaygınlaşmasını istiyorlar, zaten her türlü kapalı alanda istediklerini yapıyorlar. Biz kendimizi ve neslimizi muhafaza edebilmek adına bunların önünde bir set çekmemiz lazım." diye konuştu.

"Bizi dar kalıp içerisinde hapsetmek isteyenler bu mevzuların bilinmesini istemeyenlerdir"

Memleketin bir diğer can yakıcı sorunlarından birinin uyuşturucu ve genç nüfus azalması olduğuna işaret eden Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Uyuşturucu meselesinde ise memleketin dört bir yanından bize dert yakınıyorlar. Bu konuda hepimizin çalışması lazım. El birliğiyle gençlerimizi bu illetten kurtaralım. Bir de aile hususu var biliyorsunuz, nüfus düşüyor. Bir zamanlar Avrupa için diyorduk 'Avrupa çöküyor, genç kalmadı' diye. Onlar şimdi bizim gençlerimizi kandırıp kendilerine çekiyorlar. İyi bir sosyal hayat var, diye. Avrupa'nın çocuk ortalaması 1,56 iken Türkiye'de ise bu 1,55… yani Avrupa'dan daha kötü durumdayız. Avrupalı gençler çalışmak için buraya gelmiyor, üstelik bizim gençlerimiz oraya gidiyor. Böyle de düşünmek lazım. Bu bir beka meselesidir, çocuk sahibi olmaya teşvik etmemiz ve aile kurumunu korumamız lazım. Bu sadece maddiyatla olabilecek bir şey değil. Refah seviyesi Türkiye'nin üzerinde olan ülkelerde dahi çocuk oranı az olabiliyor. Memleketin bu kadar derdi varken birileri bizi kısır tartışmaların içine çekmeye çalışıyor. İnşallah biz o tuzağa düşmeyeceğiz. Bizi dar kalıp içerisinde hapsetmek isteyenler bu mevzuların bilinmesini istemeyenlerdir. Memleketin meseleleri ile ilgili fikirlerimizi beyan etmemizi istemiyorlar. Onların tuzaklarına düşmeyeceğiz, memleketimizin sorunu bizim sorunumuzdur. Hak bildiğimiz yoldan sapmayacağız. Milletin evlatlarını birbirine düşürerek kendisine siyasi rant elde etmeye çalışanlara Rabbim fırsat vermesin."

İLKHA

Yorum Yaz