tatlidede
tatlidede

Hadislerde Müslüman ve Mümin Kavramları

Hz. Peygamber (s.a.v.)'in, Müslüman ve Mümin tanımları genellikle ahlak odaklıdır. 'Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin oldukları kimsedir.'
Hadislerde Müslüman ve Mümin Kavramları

Müslüman kelimesinin sözlük anlamına bakıldığında; “İslam dinine inanan ve teslim olmuş vb.” kişi olarak kullanılmaktadır. Müslüman, Allah’ın emir ve yasaklarına riayet gösterip, yasakladığı şeylerden de uzak durmaya çalışan kişidir. Kişi, İslam’ın şartlarından birinci sırada yer alan kelime-i şehadeti getirerek, Allah’ın emir ve yasaklara uyacağını da taahhüt etmektedir. Kelime-i Şehadet; kişi ile rabbi arasında imzalanmış bir antlaşmadır. İslam’ın gerektirdiği bütün kurallara uyacağına dair rabbine söz vermektedir. Bu durum, İslam ile buluşan şahsın Müslüman olmasının ilk adımını oluşturmaktadır.

Yapılan antlaşmanın bir gereği olarak, Müslüman’ın yapması gereken sorumlulukları oluşmaktadır. Allah’a karşı olan sorumluluklar, kullara karşı olan sorumluluklar ve canlılara karşı sorumlulukları olmak üzere, bazı başlıklar altında toplayabiliriz. Yapılan ibadetler, Müslüman’ın rabbine karşı olan sorumluluğunun bir gereğidir. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve diğer ibadetler gibi. İnsani ilişkiler neticesinde karşılıklı hak ve sorumluluklar da Müslüman’ın diğer insanlara karşı olan sorumluluklarını kapsamaktadır. Kimseyi kırmamak, incitmemek, yalan söylememek, gıybetten uzak durmak ve hased etmemek gibi kavramlar bu duruma örnek olarak verilebilir. Canlılara karşı sorumluluğumuz da; sahip olduğumuz doğayı ve içindekileri koruyup kollamaktır. Ağaçlara, bitkilere, hayvanlara ve doğanın tamamına karşı yapmamız gerekenlerin olduğunu bilmek gerekir.

Müslüman, sadece rabbine karşı sorumlu değildir. İçinde yaşadığı dünyaya ve beraber yaşadığı insanlara karşı da sorumluluk sahibidir. Bu kimliğin inşası durumunda, adımlardan birisi eksik kaldığında Müslüman tanımı da tam olarak oturmamaktadır. Canlılara zarar veren veya birlikte yaşadığı insanlara karşı görevlerini yerine getirmeyen bir Müslüman profilinin, eksik olduğu görülmektedir.

Hz. Peygamber (s.a.v.)’in, mümin ve müslüman tanımları genellikle ahlak ağırlıklıdır:

- “Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlak bakımından en güzel olanıdır (Ebu Davud, Sünnet, 15).

- Ahmed b. Hanbel’in naklettiği bir hadiste, veda haccında mümin ve müslim (müslüman)’ın tanımını şu şekilde yapmaktadır: “Dikkat edin, size mümini tanıtıyorum; o, insanların can ve mal hususunda güvendiği kişidir. Müslüman; elinden ve dilinden insanlara zarar gelmeyendir” (İbn Hanbel, VI, 22).

Mümin davranışlarının temelini iyilik üzerine kurmalıdır:

- “Kim bir iyilik yaptığında seviniyor, bir kötülük yaptığında üzülüyorsa o mümindir” (İbn Hanbel, IV, 339).

Empati kavramı yakın döneme ait bir kavram ama Allah’ın resulü bize o dönemin dili ile empati yapmamız gerektiğini hatırlatıyor:

- “Hiçbiriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz” (Buhari, İman, 7).

Hz. Peygamber (s.a.v.), müslüman ve mümin kavramlarının tanımlarını sadece basit bir düzlemde ele almamıştır. Normal tanımların dışında ahlak odaklı tanımların çokluğu da dikkat çekmektedir. Mümin ve müslümanın “hurma ağacına” benzetilmesi, “bal arısına” benzetilmesi, “altına” benzetilmesi ve “güzel kokuya” benzetilmesi; etrafına faydalı olan ve kesinlikle kendisi ile birlikte yol yüründüğünde, zarar görmeyeceğiniz bir profil olarak anlatılmaktadır. İslam, kendisi ile şereflenen insanları topluma ve dünyaya yararlı bir birey haline getirmektedir. Müslüman, İslam’ı sembolik olarak kabul eden değil, her yönü ile; itikad, ibadet ve ahlak alanlarının tamamını hayatına yansıtmaya çalışan kişi olarak tanımlanmaktadır. Bu adımlardan birisi eksik olduğunda, olgun bir mümin veya müslüman olmak zor gibi görünüyor.

Rabbim bizleri olgun ve kamil bir mümin ve müslüman eylesin inşaallah.

Editör: İdris Kalay

Yorum Yaz