diorex
life
Dedas

Hakan Yaman kimdir? Hakan Yaman kitapları ve sözleri

Yazar Hakan Yaman hayatı araştırılıyor. Peki Hakan Yaman kimdir? Hakan Yaman aslen nerelidir? Hakan Yaman ne zaman, nerede doğdu? Hakan Yaman hayatta mı? İşte Hakan Yaman hayatı...

  • 14.04.2022 10:00
Hakan Yaman kimdir? Hakan Yaman kitapları ve sözleri
Yazar Hakan Yaman edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Hakan Yaman hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Hakan Yaman hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Hakan Yaman hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1963

Doğum Yeri: İstanbul

Hakan Yaman kimdir?

Hakan Yaman, 1963 yılında İstanbul’da doğdu. 1988’de Marmara Üniversitesi İngilizce bölümünü bitirdi. İlk romanı İsrafil’in Kanatları, 2007 yılında yayımlandı. Fotoğraftaki Kadın adlı yapıtıyla 2009 Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazandı.

Hakan Yaman Kitapları - Eserleri

  • Eyvah! İş Görüşmesi
  • İsrafil'in Kanatları
  • Fotoğraftaki Kadın
  • Huş Ağaçlarının Sessizliği
  • Güz Kokulu Günahlar
  • Romancı
  • Kelimenü
  • Hüzzam’ın Uçma İhtimali
  • Postmodern Kelimeler Sözlüğü

Hakan Yaman Alıntıları - Sözleri

  • "Her insanın hayatı, üzerinde saatlerce konuşulacak kadar değerlidir." (Huş Ağaçlarının Sessizliği)
  • Şampanya bardağı içinde yüzük, her gün çiçek göndermeler, kemancı eşliğinde akşam yemekleri, diz çöküp evlenme teklifleri filan. (Kelimenü)
  • Dışa dönükler, insanlarla beraber olabilecekleri faaliyetleri tercih ederler. Bu tür işler onların enerji kaynaklarıdır. Saatler boyunca insanlarla beraber olabilirler, bu onları yormaz, tam tersine heyecanlandırır ve dinlendirir. Yalnız kaldıklarında kendilerini huzursuz ve sinirli hissederler. İçe dönükler ise, enerjilerini kendi dünyalarına, deneyimlerine ve düşüncelerine yansıtmayı seçerler. Onlar için saatlerce yalnız çalışmak en uygunudur. Sanıldığının aksine, içe dönüklükle sanatçılık veya yaratıcılık arasında bir ilişki yoktur. İçe dönükleri uzun süre sosyal ortamlarda kalmaya zorlarsanız bütün enerjilerinin boşaldığını görürsünüz. Onlar için ideal görev, tek başlarına ve sakin bir ortamda çalışabilecekleri işlerdedir. (Eyvah! İş Görüşmesi)
  • "Aradan yıllar geçse de insanın insana zulmü hiç hız kesmiyor, devam ediyor." (Huş Ağaçlarının Sessizliği)
  • “Şükrederek yattığım uykulardan kâbuslarla uyanmaktan bıktım usandım artık.” (İsrafil'in Kanatları)
  • Benim bir akrabam var; kerata tüm okullarda süründü, yediği okunmuş pirinçlerle Güneydoğu’da bir aşiret düğününün üç günlük yemeği yapılır. Bu çocuk üniversitede zorla bir staja gitti, bir de fast-food mağazasına girdi. Bir hafta sonra da ayrıldı. Sonra kendisini bir arkadaşın kursuna aldık, bir sertifika edindi. Bir ara beni aradı: “Şerif Ağabey, özgeçmişimi göndereyim bir bakar mısın?” dedi. Benim özgeçmişle, onunkini yan yana koy, kesin onu işe alırsın. Bu çocuk, fast-food’da bir hafta patates kızarttı; özgeçmişinde anlattığına bakarsanız, kurumun Türkiye ayağında stratejik gelişim planlarını kızartmış havasını koklayabiliyorsunuz. Bu araştırma sırasında referansların dışına çıkmakta fayda var, çünkü şahitler genelde bozacıdır! (Eyvah! İş Görüşmesi)
  • Aslında ne adi bir duygudur ne aşağılık bir davranıştır durumuna sahtekarca üzülüp de kendi haline şükretmek .Sıcak bir evim, iyi bir işim olduğu için, Şahbender Dayım gibi , annem gibi hatta teyzem gibi renkli, sevecen akrabalarim olduğu için sevinmek...Gizliden gizliye duyulan ne mahrem ne bencil ne utanmaz ne iğrenç bir hazdır bu.. (Fotoğraftaki Kadın)
  • Mutsuz olunca iş aramaya başlamak, tıpkı ailesi ile ilişkileri iyi olmayan bir genç kız veya erkeğin, onlardan uzaklaşmak için karşısına çıkan ilk adayla evlenmesine benzer. Yaptığı seçimin bu kişiye mutluluk ve huzur getirme olasılığı oldukça düşüktür, çünkü tercihini panik içinde yapmıştır. Yabancı bir atasözü bu durumu, “Kızgın tavadan atlayıp ateşe düşmek” olarak tarif ediyor. Bizim “mahallede” ise böyle durumlarda “Denize düşen yılana sarılır” deriz. (Eyvah! İş Görüşmesi)
  • Belki de zenginleştik sanırken fakirleşiyoruz, kazandıkça kaybediyoruz.Ve bildikçe yalnızlaşıyoruz.Okudukça öğrendikçe daha az,daha az oluyoruz.Genelden, çoğunluktan uzaklaşıyoruz.Azınlık oluyoruz, daha yerel kalıyoruz, kamuya mal olamıyoruz. Ve o zaman da bir sürü yaftayı yapıştırıyorlar üzerimize kendilerine benzemediklerimiz. (Fotoğraftaki Kadın)
  • “Bilmek... dedi... işte her şey bu fiilde gizli. Hayatın en anlamlı fiili bu bence.” (İsrafil'in Kanatları)
  • “Anlatamayacağım haller yaşadım. Hayra yor ve nasıl olduğunu sorma.” İmam Gazali (İsrafil'in Kanatları)
  • Zaten nereye baksanız hüzün ve huzur vardı. Bunlar birbirilerinden hiç ayrılmaz ama çok da birbirilerine yanaşmadan hayatın temelinde dururlardı. (Fotoğraftaki Kadın)
  • Postmodern: 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başlannda geçerli modernist arayışın canlılığını kaybetmesinden sonra ortaya çıkan çeşitli üslup ve yönelişlerin genel adı. Bu döneme ait yaşam biçimi. (Postmodern Kelimeler Sözlüğü)
  • Bize gerçek değerimizi verecek olan yetenekler aynı zamanda en fazla bastırdıklarımızdır. Oysa içimizdeki en değerli şey farklı yönlerimizdir. - André Gide (Eyvah! İş Görüşmesi)
  • İş, sevginin somutlaşmış halidir. Bir tapınağın kapısında, işini severek yapanlardan sadaka alarak yaşamanız bile işinizden nefret etmenizden daha iyidir. - Halil Cibran (Eyvah! İş Görüşmesi)
  • Artık her şey o kadar otomatikleşti, dünya o kadar dijital oldu ki benim gibi analog birinin bütün bu yeniliklere ayak uydurmasının çok kolay olmayacağını düşünüyorum. Kendimi yeni dünya karşısında fazlasıyla romantik ve demode buluyorum. (Fotoğraftaki Kadın)
  • "Zaman sıcak bir lav gibi akıyor ve akarken de önüne çıkan engelleri yakıp geçiyordu." (İsrafil'in Kanatları)
  • Aciz servis Nöbetçi doktoru ve personeli bulunmadığı veya bir yerde uyuyakaldıkları için, acil hastalara hemşirelerin ve hasta bakıcıların müdahale ettiği yetersiz sağlık birimi. Peki ya ambulanslarımız!.. (Postmodern Kelimeler Sözlüğü)
  • Aşk meşk meseleleri bekleyebilirdi. O günlerde Devrimciler arasında bu tür konuları konuşmak, kızlarla el ele, kol kola gezmek bile ayıp sayılırdı. (Hüzzam’ın Uçma İhtimali)
  • “Şöyle bağıra çağıra, inleyerek ağlayabilse belki rahatlayacaktı, ama ağlayamıyordu bir türlü. Hüznün ince uzun parmakları boğazını sıkıp düğümlemişti.” (İsrafil'in Kanatları)

Yorum Yaz