tatlidede

Haluk'un Defteri - Tevfik Fikret Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Haluk'un Defteri kimin eseri? Haluk'un Defteri kitabının yazarı kimdir? Haluk'un Defteri konusu ve anafikri nedir? Haluk'un Defteri kitabı ne anlatıyor? Haluk'un Defteri PDF indirme linki var mı? Haluk'un Defteri kitabının yazarı Tevfik Fikret kimdir? İşte Haluk'un Defteri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 20.04.2022 16:00
Haluk'un Defteri - Tevfik Fikret Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Tevfik Fikret

Yayın Evi: Bordo Siyah

İSBN: 9786053540700

Sayfa Sayısı: 107

Haluk'un Defteri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Halûk'un Defteri, Tevfik Fikret in, mühendislik tahsili yapmak üzere 1909 yılında İskoçya ya gönderdiği oğlu Halûk için kaleme aldığı bir kısım manzumelerle daha başka şiirlerini bir araya getirdiği ve kendi el yazısı ile yayınladığı eseridir. Tevfik Fikret'in diğer eserlerinde olduğu gibi burada da eserin orijinalliğini korumak için Arapça ve Farsça asıllı kelime ve tamlamalar mümkün olduğu kadar asıllarına uygun olarak, Türkçeleşmiş kelimeler de günümüz imlâsına uygun bir şekilde verilmiştir. Şiirlerin genç nesiller tarafından anlaşılabilmesi için kitabın sonuna şiirlerde geçen kelimelere ait bir lügatçe konulmuştur. Yayınevimiz, Tevfik Fikret in diğer eserleri Rübâb-ı Şikeste ve Şermin gibi Halûk'un Defteri'ni de hem tıpkıbasım hem de günümüz alfabesiyle yayımlayarak kültürümüz adına büyük bir kazanç elde ettiğimiz inancını taşımaktayız. .

Haluk'un Defteri Alıntıları - Sözleri

  • Bir yanda vatan bayrağı, altında şu cümle: «Ölmek ve yaşatmak seni!»
  • Kızlarını okutmayan millet, oğullarını manevi öksüzlüğe mahkûm etmiş demektir, hüsranına ağlasın!
  • "Sen işte böyle kara günlerin konuğusun, Hayatın elbet de kolay ve neşeli bir yolculuk olmayacak"
  • Şerefli bir armağandır; sen, bu cesur, bu soylu kanı İnsanlığı yaşatmak için dökeceksin; Hak bellediğin yola yalnız gideceksin!
  • "Ey gülümseyen güzellik, bize aldanma; biz alçak Gelgeç bir aşkla kandırır seni, Kandırır, kirletir, sonra neşesiz Bir yanılma ânın oldu mu, çekiştiririz... Sakın İncinme kendi kendine, içlenme, ey kadın, Lânetli eden de biz seni, lânetleyen de biz!"
  • "Hayatı gerçeğin deviyle çarpışan kazanır; Zafer biraz da yıkım ister"
  • "Kızlarını okutmayan ulus, oğullarını manevi öksüzlüğe mahkum etmiş demektir; düşkırıklığına ağlasın!"
  • Söz ederken insan ne anlatacak: Yaşamak hak, yaşatmak... o da hak
  • "Kızlarını okutmayan millet, oğullarını manevî öksüzlüğe mahkûm etmiş demektir; hüsrânına ağlasın!"
  • "Hak bellediğin bir yola yalnız gideceksin!"
  • Hayâtı dev-i hakikatle çarpışan kazanır; Zafer biraz da hasar ister
  • Kimdir gerçekten ... Bir kitabın dilsiz satırlarının gölgesinde yiten
  • "Bir ömre, düşünce ile daldım... Bu günkü ben Kim der o yirmi beş yıl önceki gölgeyim? Bir çeyrek yüzyıla öyle uzaktan bakıp gülen Yüze, şimdi ben bile yabancıyım.... O kim?"
  • "Bütün dünya, gücün tutsağıdır."
  • Onlar niçin semada, niçin ben çukurdayım Gülsün neden cihan bana, ben yalnız ağlayayım

Haluk'un Defteri İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Medeniyetin medeniyetsizliği: Tevfik Fikret'ten ne beklendiyse tamamıyla o şekilde yazılan bir eser. "Promete" ve "Halûk'un Vedâsı", Batılılaşmak gerektiğini söylemek ile beraber aynı zamanda Halûk için de bir rol modeldir. Bir babanın oğlu ile arasında geçen diyaloglar, Fikret'in içindeki sıcaklığı gösterirken aynı zamanda ne kadar Batı yanlısı olduğunu gözler önüne seriyor. Halûk üzerinden topluma bir nevî mesaj vermek isteyen Fikret, ilk zamanlarda takındığı tutumu bırakarak sosyal konulara değinmeye başlamıştır ama gerçekleşmesini istediği olayların hiçbiri gerçekleşmemiştir. Halûk, yurt dışında kalmış ve babasının cenazesine bile gelmemiştir. Belki de Halûk, medeniyet neden bu büyük çukurun içinde kaybolmuş ve benliğini kaybetmiştir. (Egemen Dağ)

Haluk'un Defteri, özellikle giriş bölümünün geniş yelpazede hem şair, hem de dönem hakkında fikir edinmemizi garantilemesi bakımından hoşuma gitti. Şiirler hem Osmanlı Türkçesi hem de Türkiye Türkçesi ile verilmiş durumda. Her ne kadar ahengi korumaya çalışsanız da güncel dilde yazılan bir şiirin uyumunu eski bir şiirin düzenlemesinde en fazla bu kadar yakalayabilirsiniz. (Çetin Caymaz)

----Bruce Willis aslında ölüymüş---- Kitap 4 bölümden oluşur: 1. Promete, 2. Haluk’un Amentüsü, 3. Ferda, 4. Haluk’un Vedası. İlk bölümde, Tevfik Fikret oğlu Haluk’a bir model gösteriyor. Bu model ise Promete’dir. İlk çağlarda Promete tanrılardan ateşi çalmıştır. Eski Yunan mitolojisine dair bir kahramandır Promete. O zamanlar ateş Tanrıların elinde olan bir güçtür. Promete ateşi çaldıktan sonra ömür boyu acı çekecek bir işkence ile cezalandırılır. Promete’nin yaptığı iş dolayısıyla Tevfik Fikret onu konu edinir. Promete’nin bu fedakarlığını bir model haline getirir. İkinci bölümde ise, Amentü ilahiyatla ilgili bir terimdir. Amentü dinin temel esaslarındandır. İnsan bunları kabul ettiğini söyleyerek o dine girer. İslamiyet’in amentüsü 6 esasa dayanır. İnsan bu 6 esasa dayanarak İslamiyet’e girer. Türk insanının, ailesinin, toplumun olması gerektiğini belirlemiştir amentü. Ancak Tevfik Fikret oğluna yeni bir amentü belirliyor. Amentü şiirinde bu yeni inanışın şekilleri belirtiliyor. Bu inanışlar ise fenne inanmak, aklı ön plana çıkarmak, umuda inanmaktır. 3. Bölümde ise, Ferda kelime anlamı olarak gelecek demektir. Bir bakıma Haluk’un geleceğini anlatıyor bu bölümde. Bilimin ve aklın öncülüğünde nasıl değişiklikler olacaktır onu anlatıyor. Geleceği, özellikle fen bilimi eğitimi görmüş olan gençlerin gerçekleştireceğine inanıyor ve Haluk’un da bu yönde bir eğitim almasını istiyor. Açıkça söylemiyor fakat küreselleşmeyi de savunuyor. Son bölümde ise, bu şiirde Tevfik Fikret’in İstanbul Sirkeci garından fen bilimleri öğrenmesi için istasyona gönderilişi anlatılıyor. O veda sahnelerini, konuşmalarını anlatıyor. Bir medeniyete, uygarlığa gidiyorsun. Bilimle, fenle alakalı güzel şeyler söylüyor. Bunları öğren ve özümse diyor. Oradan getirdiğin düşüncelerle toplumu eğit ve geliştir diyor. Ancak Haluk yurt dışından bir daha geri gelmiyor. Babasının ölümüne bile gelmiyor. Yurt dışında Hristiyan bir kızla evlenip kendisi de Hristiyan oluyor. -edebiyatçıyım'dan (karanlıkrüya)

Haluk'un Defteri PDF indirme linki var mı?

Tevfik Fikret - Haluk'un Defteri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Haluk'un Defteri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Tevfik Fikret Kimdir?

26 Aralık 1867’de İstanbul Kadırga’da dünyaya geldi. Asıl ismi Mehmed Tevfik. 12 yaşında öksüz kaldı. Mahmudiye Rüşdiyesi’nde okudu. 1888’de Galatasaray Lisesi’ni (Mekteb-i Sultani) birincilikle bitirdi. Çeşitli görevlerde memurluk yaptı. Kuzeniyle evlendi. Ticaret Mekteb-i Âlisi’nde hat ve Fransızca dersleri verdi. 1891′de “Mirsad” dergisinin açtığı şiir yarışmasında birincilik kazanınca edebiyat çevrelerinde adını duyurdu. 1892′de Mekteb-i Sultani’ye Türkçe öğretmeni olarak atandı. 1894′te “Malumat” dergisini çıkaranlar arasında yer aldı. 1895′te hükümetin memur maaşlarında kesinti yapmasını protesto için görevinden ayrıldı. 1896′daServet-i Fünun Dergisi’nin Yazı işleri Müdürlüğü’ne getirildi. Dergi onun döneminde Edebiyat-ı Cedide‘nin yayın organı kimliği kazandı. Aynı yıl Türkçe öğretmeni olarak Robert Kolej’e girdi. Aydınlar üzerinde süren yoğun baskılar nedeniyle birkaç kez gözaltına alındı. Bir süre sonra dergideki görevinden ayrıldı. 1906′da Robert Kolej’in hemen yanında bir ev yaptırarak “Aşiyan” adını verdi. Eşi ve oğlu Halûk’la birlikte buraya yerleşti. 1908′de 2′nci Meşrutiyet’in ateşli savunucularından biri oldu. Hüseyin Kazım Kadri ve Hüseyin Cahit Yalçın‘la birlikte “Tanin” gazetesini kurdu. Gazete İttihat ve Terakki’nin yayın organı haline getirilmek istenince karşı çıktı ve Tanin’den ayrıldı.

Mekteb-i Sultani Müdürlüğü’ne getirildi. 31 Mart Olayları’nı protesto için bu görevden de ayrıldı. Ama öğrencileri ve Maarif Nazırı Naili Bey’in ısrarlarıyla göreve döndü. 8 ay sonra yeni Maarif Nazırı Emrullah Efendi ile anlaşamayınca bir daha dönmemek üzere bu görevi bırakttı. İttihat ve Terakki iktidarına da karşı çıkarak Aşiyan’a çekildi. Ağır bir şeker hastalığına yakalanmıştı. Kolundan olduğu bir ameliyatın ardından yaşamını yitirdi. Eyüp’teki aile mezarlığına defnedildi. Küçük yaşlarda şiir yazmaya başladı. Başlangıçta Muallim Naci ileRecaizade Mahmut Ekrem şiirleri arasında uzunca bir arayış dönemi geçirdi. Daha sonra Fransız şiiriyle tanıştı. Özellikle François Coppe’den etkilenerek kendi şiirini yaratmaya koyuldu. Aşırı titiz tutumu, en küçük ayrıntılar üzerinde dikkatle durmasıyla kendine özgü bir üslup yarattı, döneminin tüm edebiyat ve şiiri üzerinde etkili oldu. Biçimsel kaygıları gözardı etmedi, sürekli yenilik aradı.

1900′de yayınlanan “Rübab-ı Şikeste”de toplumsal sorunlara ağırlık veren şiirlerin yanısıra, günlük konuşma diline yakın dille yazılmış şiirlerde vardı. Betimlemelerindeki ayrıntılı ustalığının ressamlığına bağlanır. Doğa şiirlerindeki doğayla uyumluluk da dikkat çeker. Oğlu Halûk’un şiirlerinde büyük etkisi oldu. 1911′de yayınlanan ikinci şiir kitabı “Halûk’un Defteri”ndeki şiirler, en umutlu ve iyimser şiirleridir. Bu şiirlerde oğluna ve Osmanlı gençliğine çalışkanlık, yurt sevgisi, hak ve hukuktan yana olma gibi erdemleri öğütledi. 1911′de basılan “Rübabın Cevabı”ndaki şiirlerde halkın acılarını, zorbalıkları, baskı ve haksızlıkları anlattı. Bu kitapta yer alan “Tarih-i Kadim’e Zeyl” başlıklı şiirde, kendisini eleştiren Mehmet Akif Ersoy‘ya yanıt verdi Din ve doğa konusundaki görüşlerini açıkladı. Kendisinin doğanın bir izleyicisi olduğunu söyledi. 1914′te yayınlanan “Şermin”de yalın bir dille yazılmış, kısa dizelerden kurulu, dolaysız bir anlatımın egemen olduğu şiirler yer alır. 30′lu yaşlarından sonra çevresindeki olumsuzluklardan oldukça etkilendi. Dünya görüşü, çağının koşullarını aştı. Özgürlük ve eşitliğe inandı. Sınıfsal çıkarlara dayalı yönetim biçimini eleştirdi, belli egemen sınıfların yönettiği devlete ve bu devletin koyduğu yasalara karşı çıktı. Özel yaşamında da katı bir ahlak anlayışı sürdürdü. İnsana büyük değer verdi. Ona göre tüm soruların üstesinden gelecek, mutlu yarınları hazırlayacak olan insandır. İnsanın üstünlüğünü sağlayan ise duyarlılığı ve sezgi gücünden çok düşünme gücü ve aklıdır.

Tevfik Fikret Kitapları - Eserleri

  • Şermin
  • Rübab-ı Şikeste
  • Senin İçin
  • Haluk'un Defteri
  • Rübab-ı Şikeste ve Diğer Eserleri
  • Rübâb-ı Şikeste - Târîh-i Kadîm - Rübâb'ın Cevâbı
  • Kırık Saz
  • Eserlerinden Seçmeler
  • Tevfik Fikret - Bütün Şiirleri
  • Haluk'un Defteri - Rübab'ın Cevabı - Şermin ve Diğer Şiirleri
  • Küçük Aile
  • Geçmişten Gelen
  • İzahlı Şiirler
  • Rübab-ı Şikeste'den Seçmeler
  • Halûk'un Defteri, Şermin, Son Şiirler
  • Seçilmiş əsərləri
  • Dil ve Edebiyat Yazıları
  • Bütün Eserleri
  • Son Şiirler
  • Tevfik Fikret'ten Seçme Eserler

Tevfik Fikret Alıntıları - Sözleri

  • ... İçim mezarlığı dinç isteklerin. ... (Kırık Saz)
  • “Gölge veren kirpikleri örtüyormuş gibi, gamzesinin belirttiği anlam anlaşılmasın.” (Geçmişten Gelen)
  • '' Beşerin böyle delaletleri var Putunu kendi yapar, kendi tapar. '' (Eserlerinden Seçmeler)
  • Siz, ey bilmediğim, görmediğim okurlarım! Size bunları ben, armağan olsun, diye sunuyorum. Size armağan olsun, diye; çünkü neden saklıyayım, o sizin görmediğim, bilmediğim gözleriniz, şiirlerimin sayfalarına cân ü gönülden bakarken belki bir noktada birden durarak sessiz ve gösterişsiz iki-üç damlacık akıtır... İşte ben hayâtımı bu ümit ile uğurlamaktayım. İki-üç şefkat damlası... Bana bu avunma yetişir; şu sıkıntılı çekişme dünyasında bütün haraplıklarla, bütün ıztırap ve fâcialarla geçen günlerimin ancak o iki-üç damladır yasını silecek. (Rübab-ı Şikeste ve Diğer Eserleri)
  • Ben gölgelerimle kalmak istiyorum, Dalgınlığımla kalmak istiyorum, Bu üzüntümle kalmak istiyorum; Pek uygun bugün bu hal bana, Ben bu halimle kalmak istiyorum! (Rübab-ı Şikeste'den Seçmeler)
  • koşan elbet varır,düşen kalkar kara taştan su damla damla akar birikir sonra bir gümüş göl olur arayan hakk’ı elbet bulur. (Tevfik Fikret - Bütün Şiirleri)
  • Bir yanda vatan bayrağı, altında şu cümle: «Ölmek ve yaşatmak seni!» (Haluk'un Defteri)
  • Yol yürümekle alınır. (Şermin)
  • ... Yiyin efendiler, yiyin, bu han-ı can-feza sizin; Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını Vücüdunu, hayatını, ümidini, hayalini; Bütün ferag-ı halini, olanca şevk-ı balini Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini. Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin; Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! -- Ferag-ı Hal = Rahatlık hali Şevk-ı Bal = Gönül sevinci -- (Kırık Saz)
  • "Bu mâi gök size bir gün acır..." (Rübab-ı Şikeste)
  • “Yazık!.. Hep yanılgı mı bu ulusun yazgısı?” (Halûk'un Defteri, Şermin, Son Şiirler)
  • Feilâtun / Feilâtun / Feilâtun / Feilun Sâf ü râkit… Hani akşamki tegayyür heyecân? Saf ve durgun… Hani akşamki coşku heyecan? Bir çocuk rûhu kadar pür-nisyân, Bir çocuk ruhu kadar her şeyi unutan, Bir çocuk rûhu kadar şimdi münevver, lekesiz, Bir çocuk ruhu kadar şimdi parlak, lekesiz, Uyuyor mâi deniz… Uyuyor mavi deniz… Ben bütün bir gecelik cûş-i ahzânımla, Ben bütün bir gecelik hüzünlerimin çoşkunluğuyla, O hayâlât-ı pêrişânımla O perişan hayallerimle Müteşekk’, lâim, Şikayetçi, dargın, Karşıdan safvet-i mahmûrunu seyretmedeyim… Karşıdan mahmur saflığını seyretmedeyim… Yok, bulandırmasın âlûde-i zulmet bu nazar, Yok, bulandırmasın, karanlıklar çöktüren bakışım, Rûh-i mâsûmunu, ey mâi deniz… Senin masum ruhunu, ey mavi deniz… Âh, lâkin ne zarar! Ah, eğer zararı yoksa! Ben bu gözlerle mükedder, âciz, Ben kederli ve aciz, bu gözlerle, Sana baktıkça teselli bulurum, aldanırım; Sana baktıkça teselli bulurum, aldanırım; Mâi bir göz elem-i kalbime ağlar sanırım. Mavi bir göz kalbimdeki elemlere ağlar sanırım. (Tevfik Fikret - Bütün Şiirleri)
  • Yükselmeli, dokunmalı alnın semâlara Doymaz beşer dedikleri kuş i'tilâlara Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş, atıl, bağır Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır (Haluk'un Defteri - Rübab'ın Cevabı - Şermin ve Diğer Şiirleri)
  • “Büküldü kaldı garipçe, bir menekşe gibi.” (Geçmişten Gelen)
  • "Bir muharrir için 'bî-taraf demekle 'mesleksiz', 'maksadsız' , 'fikirsiz' demek arasında hükmen hiçbir fark yoktur." | Tevfik Fikret (Dil ve Edebiyat Yazıları)
  • Başıboş danalar gibi yer, içer, koşar, gezerdim. Şimdi insan gibi aç kalıyorum. Yatacak yerim yok. Sebebi? Çünkü okudum, âlim oldum, bilgin oldum; çünkü okuduğum kitaplar beni hayvanlıktan kurtardı, adam etti. (Senin İçin)
  • “Kimsin sen, ey gölge, yıkım sarhoşu, koşuyorsun karanlığa doğru?” (Halûk'un Defteri, Şermin, Son Şiirler)
  • ... Geçmiş, o bir eğitmen, o bir pir, o bir baba, Halin tutup sinirli elinden, sabırlı, ağır, Bir ufka doğru yedmeli ... Gelecek şafak dolu Bir saklı gök ki bolluğa aydın beşik; o gök, Fikrin kanatlar açtığı bir gök bilinmeli; Gelecek çıkınca ortaya geçmiş silinmeli. (Kırık Saz)
  • O çehreyi görmekle niçin titredim birden, o gözlerde niçin gizli bir bakış aradım? Arzulu bir aşk deliliğine alışkın değilim, öyleyken niçin o gözlere dikkatle baktım? Niçin? Niçin? Bu “niçin”lerle şimdi dilimde en sitemli inlemeler heyecanla titriyor. Kabahatim, dudaklarında gizli bir gülüş sönerken kırgın ve çekingen bir şekilde ona bakmaktı. (Küçük Aile)
  • “Hâlâ o bakışla yıkılmışım! Hâlâ o düşüşle toprağım.” (Geçmişten Gelen)

Yorum Yaz