tatlidede

Hans Magnus Enzensberger kimdir? Hans Magnus Enzensberger kitapları ve sözleri

Alman yazar, şair, çevirmen ve editör Hans Magnus Enzensberger hayatı araştırılıyor. Peki Hans Magnus Enzensberger kimdir? Hans Magnus Enzensberger aslen nerelidir? Hans Magnus Enzensberger ne zaman, nerede doğdu? Hans Magnus Enzensberger hayatta mı? İşte Hans Magnus Enzensberger hayatı...
  • 28.07.2022 22:00
Hans Magnus Enzensberger kimdir? Hans Magnus Enzensberger kitapları ve sözleri
Alman yazar, şair, çevirmen ve editör Hans Magnus Enzensberger edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Hans Magnus Enzensberger hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Hans Magnus Enzensberger hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Hans Magnus Enzensberger hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 11 Kasım 1929

Doğum Yeri: Kaufbeuren, Almanya

Hans Magnus Enzensberger kimdir?

Hans Magnus Enzensberger; 1929, Kaufbeuren doğumlu Alman yazar, şair, çevirmen ve editör. Halen yazılarını, yaşadığı Münih'ten Andreas Thalmayr müstear adı ile yazmaktadır.

Hayatı ve Çalışmaları

Enzensberger'in çocukluk dönemi Nürnberg'te geçti. Hamburg, Erlangen ve Paris'te Alman Filolojisi ve felsefe eğitimi gördü. Edebiyat ve felsefe ile ilgilendi. 1955 yılında Clemens Brentano'nun şiirleri üzerine doktora tezini verdi. 1957 yılına kadar Stuttgart'ta radyo editörlüğü yaptı. Amerika veKüba'da öğretim görevlisi olarak bulundu. Almanca konuşulan ülkelerdeki yazarların ve eleştirmenlerin 1947'de oluşturdukları birlik olan Grup 47 üyesi oldu. 1965 ve 1975 yılları arasında Kursbuch dergisinin editörlüğünü yaptı. 1985'ten bu yana Die Andere Bibliothek adlı kitap serisinin editörlüğünü yapmaktadır. Yazar ayda bir yayınlanan TransAtlantik dergisinin kurucusudur. Yazarın çalışmaları 40'dan fazla dile çevrilmiştir. Enzensberger; yazarChristian Enzensberger'in büyük kardeşidir.

Aldığı Ödüller

1963 Georg-Büchner Ödülü; Georg Büchner

1985 Heinrich-Böll-Ödülü; Heinrich Böll

1993 Erich-Maria-Remarque-Ödülü; Erich Maria Remarque

1998 Heinrich-Heine-Ödülü; Heinrich Heine

2002 Asturias Prensliği İletişim ve Hümanizm Ödülü

2010 Sonning Ödülü

Hans Magnus Enzensberger Kitapları - Eserleri

  • Sayı Şeytanı
  • Titanic'in Batışı
  • Havana Duruşması
  • İç Savaş Manzaraları
  • Anarşinin Kısa Yazı
  • Ah Avrupa!
  • Körler Alfabesi
  • Hammerstein'in Suskunluğu
  • Bütün Şiirlerinden Seçmeler
  • Hayatta Kalma Sanatçıları

Hans Magnus Enzensberger Alıntıları - Sözleri

  • Ateşliyken görülen düşler en kötüleridir. (Sayı Şeytanı)
  • Kışkırtıcılıkları, yalnızca varolana karşı duydukları derin nefreti değil, aynı zamanda kendilerinden de aynı derinlikle nefret ettiklerini kanıtlamaktadır (İç Savaş Manzaraları)
  • Suç hiçbir zaman failde değildir, çevrededir: baba evi, toplum, tüketim, medya, kötü örnekler. Her katilin önüne, kendi iyiliği için doldurulması istenen bir çoktan seçmeli soru kağıdı konuyor: Annem beni istemiyordu; çok otoriter/hiç otoriter olmayan öğretmenlerim vardı; babam eve sarhoş gelirdi/hiç gelmezdi; banka bana fazla kredi verdi/hesabımı dondurdu; çocukken/öğrenciyken/çırakken/işçiyken şımartıldım/haksızlığa uğradım; annem babam erken boşandı/geç boşandı; çevremde yeterince boş zaman uğraşları yoktu/fazlasıyla vardı. Bu nedenle kundakçılık yapmaktan/saldırıda bulunmaktan/cinayet işlemekten başka çarem yoktu. (Size uyanı lütfen işaretleyiniz. (İç Savaş Manzaraları)
  • Bu hikaye Brinan'ın hiçbir şey bilmediğini,ama herşeyi anladığını anlatır,buna karşı Poincaré herşeyi bilir,ama birşey anlamaz. Sizin bir yığın bilginiz olabilir,ama siz hiçbir şeyden hiçbir şey anlamıyorsunuz. (Havana Duruşması)
  • Her şeye alışmaya alışır insan. Öğrenme süreci denir genelde buna. (Bütün Şiirlerinden Seçmeler)
  • "Evet yavrum, bazen ben de kendime matematiğin nerede bitip sihirbazlığın nerede başladığını sormuyor değilim." (Sayı Şeytanı)
  • Daha kaç kez söyleyeyim size! Eğlencesiz sanat olmaz diye. (Titanic'in Batışı)
  • Yoksulların yoksulluğunu salt dış etkenlere bağlayarak açıklayan kuramlar yalnızca ahlâkî isyanı beslemiyor; bunların başka bir yararı daha var: yoksul dünyanın hükümdarlarının işini kolaylaştırıyor ve sefaletin tek sorumluluğunu, artık Kuzey olarak da anılan Batı’ya yüklüyor. Bu aldatmacanın farkına varan Afrikalılar, süperler tarafından sömürülmekten daha kötü bir şeyin olabileceğini söylüyorlar: onlar tarafından sömürülmemek. En büyük düşmanlarının kapitalizmin kaleleri değil, ülkelerini yıllardır sistematik biçimde yıkan o siyasî gangsterler olduğunu artık görüyorlar. (İç Savaş Manzaraları)
  • Onun neler söylediğini anlamıyor değillerdi, ama onu anlamamışlardı. Onun sözleri kendi sözlerine benzemiyordu. Onlar, onun bilmedigi başka korkularla ve başka umutlarla yenip bitmişlerdi. (Titanic'in Batışı)
  • Gerçekte nasıldı? Şiirimde nasıldı? (Titanic'in Batışı)
  • “Bize ne oldu böyle, bilemiyoruz (İç Savaş Manzaraları)
  • Erkek olma iddiasıyla ortaya çıkanın, ister samuray ya da kahraman kovboy, ister cani ya da asi, olabildiğince güçlü ve tehlikeli bir rakiple, en azından kendisine denk bir rakiple boy ölçüşmesi temel kuraldı. Günümüzün saldırganları bu tür kavramlara yabancı. Burada ortaya yeni bir erkeklik anlayışı çıkıyor. Bu erkekliğin onurunun korkaklık olduğu söylenebilir; fakat bunu söylemekle onları yüceltmiş olurduk. Cesaret ve korkaklık arasındaki yalın ayırımı dahi anlayamıyorlar. Gelgelelim bu da bencilliğin ve kanaat/inanç yitiminin bir belirtisi (İç Savaş Manzaraları)
  • Bilmeden, her deneyimli sosyologun hiç çekinmeden ülkenin güçlü azınlığı diye adlandıracağı bir toplulukta bulmuştum kendimi; oysa orada bulunanların hiçbiri bu güçlü azınlıktan olma izleri taşımıyordu. "Güçlü azınlık" terimi ne kadar da berbat; dünyanın hiçbir yerinde, ne Tiran'da ne de Pnom Penh'de bu terim Stockholm'daki kadar uygunsuz düşmez. (Ah Avrupa!)
  • Siyasal gücün banka kasalarında yerleşmiş olduğuna inanmak, kaba Marksizm'e dayanan eski bir hatadır. İnsanların kafalarından neyin geçtiği, hangi yazılmamış kanunlara inandıkları, hangi dili konuştukları da aynı derecede ağırlıklı sanılır. İsveç burjuvazisinin kendi dili kalmamıştır, kendi öz bilinci ve siyasal kültürü de yoktur. Borgerskapet sözcüğü bile şaibeli, daha çok savunmaya dayalı bir çağrışım yapar. (Ah Avrupa!)
  • İnsanlar ancak eylemlerinin ve görmezden geldiklerinin ölümcül sonuçlarını kendi bedenleri üzerinde hissettikleri zamandır ki, masumların saati gelmiş demektir. (İç Savaş Manzaraları)
  • -Anlamadığım bir şey var, nasıl oluyor da her şey bu kadar denk düşüyor? -Matematiğin şeytansı yanı da bu zaten. Her şey birbirine uygun düşer. (Sayı Şeytanı)
  • Henüz hiç olmayana alışkınız. Alışkanlığın hukukudur henüz hiç olmayan. Alışkanlığı kudurmuşluktan beter olan biri bir gün alışılmış köşede rastlar suçu alışkanlık edinmiş birine. Alışılmamış bir olay. Alışılmış pislik. Klasik yazarlar alışıktır öykü yapmaya ondan. (Bütün Şiirlerinden Seçmeler)
  • Ama tarih bir süpermarket, bir kendi işini kendin gör mağazası değildir; toplum gereksinmelerini kendi istediği gibi karşılayamaz. (Ah Avrupa!)
  • “Ama anne, biliyorsun: bir şeyi kırk kez yinelersen başına gelir.” (Sayı Şeytanı)
  • Her türlü özenin ve eğitimin, ne kadar çok insanı kapsarsa kapsasın, ulaşamadığı kişiler vardır. Neden bilmiyorum ama, içimi rahatlatan bir saptama bu. (Ah Avrupa!)

Yorum Yaz