tatlidede

Haraç - Füruzan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Haraç kimin eseri? Haraç kitabının yazarı kimdir? Haraç konusu ve anafikri nedir? Haraç kitabı ne anlatıyor? Haraç PDF indirme linki var mı? Haraç kitabının yazarı Füruzan kimdir? İşte Haraç kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 14.05.2022 13:00
Haraç - Füruzan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Füruzan

Yayın Evi: Notos Kitap

İSBN: 9786055904012

Sayfa Sayısı: 85

Haraç Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Haraç'ı nerdeyse kırk yıl önce okuyanlar bugün yeniden okumayı denerlerse, yepyeni bir öyküyle karşılaştıklarını, şimdi okudukları öykünün ilk okudukları zamanki olmadığını görebilirler. Yalınlığın ürettiği yetkinliktir o. Haraç gibi nitelikli edebiyat yapıtları zaman içinde değişirken artık yıllar önceki kitap olarak okunamaz.

1970'lerin başındaki "Füruzan olayı" Haraç'ta ulaşılması kolay olmayan bir doruk noktasına karşılık geliyordu. Haraç'ın taşıdığı anlamlar bugün daha da zenginleşmiştir.

"Fürüzan hikâyeye saygınlık kazandırmıştır." Ece Ayhan

(Tanıtım Yazısından)

Haraç Alıntıları - Sözleri

  • Ben herkesi dinlemeyi biliyordum, yedi yada on yaşından beri, sormayı hiç bilmedim..
  • ben herkesi dinlemeyi biliyordum, yedi yada on yaşından beri, sormayı hiç bilmedim..
  • Çirkinin gençliği tuzsuz yemektir, anca aç olanlar el atar...
  • Yemek yerken iyi lokmayı en sona ayırırdım, ağzım tatlansın diye....
  • "İnsan ömrü bir rüya, göz açıp kapayıncaya bitiveriyor."
  • Konakta herkes bana sen derdi, ben herkese siz demeyi öğrendim.
  • Bana, güzel olmak gerek, demişlerdi. Çirkinin gençliği tuzsuz yemektir.
  • ''Bir ana çocuğunu otuz yıl aramaz mı? Otuz yıl sonra bulsa da artık ana ile çocuk olurlar mı birbirleri için? Bir ayağım çukurda. Niye gencecik bir ananın sarılmasını düşünürüm kendime? Bunamak, bu olsa gerek.''
  • ''Demek ki, yaşlanmak mevsimleri bile yüklenememek oluyor.''
  • ''Bana, güzel olmak gerek, demişlerdi. Çirkinin gençliği tuzsuz yemektir. Anca aç olanlar el atar.''

Haraç İncelemesi - Şahsi Yorumlar

( spoiler içerebilir ) Ah be Servet! Küçücüktün Paşa konağına satildin. Anneni, babanı hiç hatırlamadın. Zavallı bir ihtiyar olunca bile gitmedi içinden kim olduğun sorusu, anne sıcaklığının nasıl olduğu merakı. Tek bildiğin hanımına, beyine hizmet etmekti. Karşılığında karnını doyurdular, yetti sana. Karadeniz dedikleri nedir hiç bilmedin. Koca konağın bahçesindeki ağaçların ismini de... Ne lazım sana konağın dışı, Icerideydi senin dünyan. Bilmedin hiç hayır demeyi, yok demeyi, itiraz etmeyi hiç. Çocukluğunda çalıştın, gencliginde çalıştın, ihtiyarliginda çalıştın. Ah be Servet! Boğazımda düğüm oldu senin hikayen, bilir misin? Sanma şaşirdigimdan. Senin gibi çok Servet var, çok. .. Ben sana nasıl anlatayım sevgi denen şeyi? Çalışmaktan yariklar oluşan o körpe ellerinin, hanımının yikadigin o yumuşacık ayaklarından kıymetli olduğunu... İtaat denilen şeyin canını böylesine yakmaması gerektiğini. .. Gün görmedin be Servet! Küçük kız oldun, genç kız oldun, ihtiyar kadın oldun da gün görmedin güzel kadın! Ama geçti, bitti acıların. Burası dünyaydi. Sonlu dünya! Ben, hepiniz için ağlayacağım... (Zeynep Demir Kahraman)

Yazarın tarzı hoşuma gitti ama konu sanki kısa kesilmiş gibi geldi bana. Baş karakterin yalnızlıktan, kimsesizlikten dolayı psikolojisindeki bozukluklar cümleleri tamamlamadan başka düşüncelere atlamasından çok belli oluyor. İnsanın dünyadan bu kadar bihaber olması mümkün mü?Suistimale bu kadar açık olması saflık mı başka birşey mi? Biraz daha bahsetseydi keşke olanlardan, yaşamından. (HK)

Füruzan'la yeni tanışıyorum bu kitapla ve çok geç kaldığım için üzgünüm. Harikulade bir dil, anlatım, hikayeye yeni bir soluk. Servet, satır aralarında büyük acılarını duyduğum, yanımda olsa anam, kızım, bacım deyip sarılsam dediğim. Bir sürü Servetler var içimizde, hayatı haraç olan. Bu ay ki kitap listem Füruzan'in 12 kitabıydı, hepsi yanıbaşımda, sabırsızlıkla okunmayı bekliyor, sanki ciğerimden bir parça hepsi. Bitirdikten sonra gözyaşları ile göğsüme bastırdığım nadir kitaplardan biri oldu Haraç. Tez zamanda Füruzan'la tanışın derim. Okuyakalın. (Elif)

Haraç PDF indirme linki var mı?

Füruzan - Haraç kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Haraç PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Füruzan Kimdir?

Feruze Çerçi veya tanınan adıyla Füruzan (d. 29 Ekim 1932, İstanbul), Türk yazar.

Çağdaş Türk edebiyatının önemli isimlerinden birisidir. Türk öykücülüğünde genellikle "küçük insanlar" diye adlandırılan toplumun ezilmiş, hakkı yenmiş, duyarlıklı iç dünyaları keşfedilmemiş insanlarını yazmıştır. Öykünün yanı sıra şiirden, romana, gezi yazısından, denemeye, şiire ve çocuk kitabına kadar edebiyatın farklı türlerinde eserler vermiş, öykülerinin bazıları tiyatro sahnesine ve sinema perdesine taşınmıştır. 1970'li yıllarda en çok dikkat çeken üç kadın yazardan biri olarak Sevgi Soysal ve Adalet Ağaoğlu’yla birlikte anılır.

Gülsün Karamustafa ile birlikte yönettiği Benim Sinemalarım filmi, Türk sinema tarihinin en başarılı eserleri arasında sayılır.

Hayatı

29 Ekim 1932'de İstanbul'da doğdu. Esnaf olan babasını küçük yaşta kaybetti. 1946 yılında Yalova Demir Köyü İlkokulu'ndan mezun oldu. Ailesinin kısıtlı ekonomik imkanları nedeniyle ortaöğrenimi tamamlayamadı.

1950'li yıllarda tiyatrocu olmaya karar verdi. Bir süre Küçük Sahne’de tiyatro oyunculuğu yaptı. Uzun bir süre resim ile ilgili çalışmalar yaptıktan sonra tamamen edebiyatla ilgilenmeye karar vererek çalışmalarını bu alana yöneltti. İlk öyküsü Olumsuz Hikâye, 1956’da Seçilmiş Hikâyeler Dergisi’nde yayınlandı. 1956’dan 1958'e dek öykülerini Türk Dili, Yenilik ve Pazar Postası’nda yayımladı. 4 Temmuz 1958'de karikatürist Turhan Selçuk ile evlendi. Boşanma ile sona eren bu evliliğinden kızı Aslı dünyaya geldi. Eserlerinde evlenmeden önce Füruzan Yerdelen, evlendikten sonra Füruzan Selçuk, eşinden ayrıldıktan sonra Füruzan imzalarını kullandı.

Yazarlığının ilk dönemini “gençlik hevesi” olarak tanımlayan Füruzan, asıl eserlerini 1960’lı yıllarda vermeye başladı. 1964-1972 arasında Dost, Yeni Dergi ve Papirüs’te yayınlanan öyküleriyle dikkat çekti.

İlk kitabı Parasız Yatılı ile 1972 Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazanınca ünlendi. Bu ödülü kazanan ilk kadın yazar ünvanını aldı. Parasız Yatılı'yı Kuşatma (1971) ve Benim Sinemalarım (1973) adlı öykü kitapları izledi. Öykülerinde kötü yola düşmüş kadın ve kızların, çöküş sürecindeki burjuva ailelerin, yeni yaşama koşullarından bunalan, yurt özlemi çeken göçmenlerin, yoksulluk içinde yaşama savaşı veren, tek silahları sevgi olan yalnız kalmış kadınların, çocukların dramlarına sevecen bir bakışla eğildi. Benim Sinemalarımkitabının ardından öyküye 9 yıl ara verdi.

1973'te ilk romanı Kırkyedililer 'i yayımladı. Türkiye tarihine '68'liler olarak geçmiş, devrim ve isyancı bir kuşak olan 1947 doğumluların hikayesini anlatan eser, geniş bir kitle tarafından sevildi, 1975'te Türk Dil Kurumu Roman Ödülü'nü aldı.

1975 yılında Alman Akademik Değişim Servisi (A.A.D.D) adlı bir sanatçı programı kapsamında davet edildiği Berlin'e gitti ve bir yıl kaldı. Bu şehirde Türk işçilerle röportajlar yaptı. Röportajlarını Yeni Konuklar adlı kitabında topladı (1977). Dokuz Çağdaş Türk Öykücüsü (1982) adlı antolojisini ve Türkiye Çocukları (1979) adlı çocuk kitabını da Berlin'de hazırladı. Füruzan, daha sonraki yıllarda da göçmen ve gurbetçi işçi soranları üzerinde durmuştur. 1988'de yayımlanan ve belge niteliğinde bir kitap olan Ev Sahipleri 'nde Almanya'nın önde gelen aydınları ile göçmenleri konuşturdu. 1988'de yayımlanan ikinci romanı Berlin'in Nar Çiçeği 'nde de Almanya'daki göçmenlerin hayatını işledi.

Ah Güzel İstanbul öyküsünden uyarlanan aynı isimdeki filmi 1981’de Ömer Kavur ile birlikte yönetti. Film, hiçbir filmin birinciliğe değer görülmediği Antalya Film Festivalindeikincilik ödülü aldı.

1982'de yayımladığı Gecenin Öteki Yüzü kitabında yer alan ve kitapla aynı adı taşıyan öykü, 1986'da TRT tarafından dizi olarak çekildi. Dizi, TRT ve Modern Gazeteciler Kurumu tarafından en iyi dizi olarak seçildi.[5] Bütün çekimlerde sette bulunan Füruzan,[3] bu deneyimden sonra kendisi film yapmak üzere cesaret buldu. 1988-1989’da "Benim Sinemalarım" adlı öyküsünü senaryolaştırdı ve 1989’da Gülsün Karamustafa ile birlikte aynı adla sinema filmi olarak çekti. Film, uluslararası festivallerde büyük ilgi gördü.

Yazar, Redife'ye Güzelleme, Kış Gelmeden ve Sevda Dolu Bir Yaz adlı öykülerini ise oyunlaştırmıştır. "Kış Gelmeden" ve "Sevda Dolu Bir Yaz" Ankara Devlet Tiyatroları tarafından sahnelendi.

1991'de Lodoslar Kenti adlı şiir kitabını yayımladı.

Bosna Savaşı esnasında Balkanlar'ı kapsayan yolculuğunun izlenimleriniİşte Bizim Rumeli (1994) ve yeni baskısı Balkan Yolcusu (1996) kitaplarında paylaştı.

Yapıtları başta Almanca olmak üzere İtalyanca, İngilizce, Fransızca, Boşnakça, Bulgarca, Farsça gibi çeşitli dillere çevrilmiştir.

2006 yılında Ankara Öykü Günleri Onur Ödülü alan yazar[7], 2008 yılında 27. İstanbul Kitap Fuarı'nın Onur yazarı olarak seçilmiş[8] ve hakkında Füruzan Diye Bir Öykü adlı kitap hazırlanmıştır.

Füruzan Kitapları - Eserleri

  • Parasız Yatılı
  • Kırk Yedi'liler
  • Gül Mevsimidir
  • Sevda Dolu Bir Yaz
  • Benim Sinemalarım
  • Yaz Geldi
  • Kuşatma
  • Gecenin Öteki Yüzü
  • Berlin'in Nar Çiçeği
  • Balkan Yolcusu
  • Haraç
  • Lodoslar Kenti
  • Kış Gelmeden Sevda Dolu Bir Yaz
  • Ev Sahipleri
  • Redife'ye Güzelleme
  • Toplu Öyküler - Toplu Romanlar
  • Yeni Konuklar
  • İşte Bizim Rumeli
  • Yedi Öykü

Füruzan Alıntıları - Sözleri

  • Çocukken yaşananlara önem verilmeli. Çünkü insan o yaşlarda sevinmeye öyle hazırdır ki, o sevinçlerin benzerliklerini bile yaşayamayabilir bir daha... Ne yazık, ne yazık... (Kış Gelmeden Sevda Dolu Bir Yaz)
  • Çocukluk, bir ak kitaptır; her şey derin yazılır. (Yaz Geldi)
  • Mehmet Akif Ersoy diyor ki, Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda, Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda, Canı cananı alsın da Hüdâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ Ne kadar güzel satırlar. Hakikaten buna bakarak kendi vatanımızı gözbebeğimiz gibi korumak lazımdır. (Balkan Yolcusu)
  • Duygularımızdan, sevgimizden utanır olduk. Sevgisizliği savunmayı aklı yüceltmek sandık. (Parasız Yatılı)
  • ..öylesine konuşmak, ne olduğunu açıkça bilmesem bile söylemek istediğim şeyler vardı ki o sabah. (Benim Sinemalarım)
  • Büyüdüğünde ancak saptayabileceği bir durum olacaktı bu, anlatılası şeylerin niçin hep yazlara rastladığı. (Yaz Geldi)
  • İnsanoğlunu ölümsüz kılan tek şey sevgidir değil mi? Sevgiyi tanımamışsak onurlu olmayı da bilemeyiz. Sevginin olmadığı yerde onur diye tanıtılanlar cimrilik, bencillik, hatta kindir. (Berlin'in Nar Çiçeği)
  • Hayat sabrın caymaz büyük simyacısıdır. Yetiştirme yurtları iyi yürekliliğin artıklarını kuşanırlar. (Lodoslar Kenti)
  • Türkiye'de Harf İnkılâbı olunca buraya kaçan Şeyhülislam Mustafa Sabri bir gazetede, “Ben Pomak olsam, Atatürk'ü ve ve Türklerin kabul ettiği bu alfabeyi kabul etmem, Bulgar alfabesini kabul ederim,” diye yazmış. (Balkan Yolcusu)
  • ‘Ne olursa gidene’ derler ya ben inanmam bu söze. Ne olursa kalana olur. (Kuşatma)
  • İnsanların anıları hep kişisel olmaz ya. Tarihin yarattığı değerlerde en etkili anılar değil midir? (Balkan Yolcusu)
  • Öylesine uzun yaşadım ki ,yaşamak bir oyunmuş gibi oldu şimdi... (Gül Mevsimidir)
  • Ne umutlardı, ne beyhude hevesli bekleyişlerdi, geçti gitti, geçti hepsi. Neyse.. (Toplu Öyküler - Toplu Romanlar)
  • “Bizde rüştüne ermek aile kurmakla olur. Ne on altı yaşıyla, ne üniversite okumakla... Hiçbir çabanız sizi erişkin göstermez çevrenize. Alman toplumu ise başkadır. Orada rüşte ermenin biçimi de başkadır. Yolu yurttaş olmaktan geçer. “Yurttaş olmak” ise bireyin kendi bireyliğini ayrımsaması, onun toplum içindeki konumunu kimlik vererek belirleyen devlet karşısındaki yerini almasıyla olur.” (Ev Sahipleri)
  • "Aklı savunuyoruz,ama güzellikten yanayız." (Parasız Yatılı)
  • Bekle, bahar hep karların altındadır.... (Lodoslar Kenti)
  • Nasıl olsa buralar bıraktığımız gibi duruyor. Sen de gördün ya, hiç değişmiyor. Değişse de aynı onmazlıklar daha başa çıkılmaz oluyor sonunda. Dönerim de, belki döndüğüm fark edilmez bile... (Kış Gelmeden Sevda Dolu Bir Yaz)
  • Bizde her pazar tatilinden önce bir papaz fabrikaya gelip 1 saat konuşur. Bütün makineleri durdururuz. O vaazına başlar azizleri anlatır. Biz işçiler Allah’ın en sevgili kullarıymışız anlatır, Allah için yapabileceğimiz en iyi İbadetin çalışmamız olduğunu anlatır… Papazın dediğine bakılırsa büyük arabalarıyla, bütün lüksleriyle zenginler cennete gitmeyecek anlaşılan. Sonra papaz efendi bu tatil öncesi ziyaret için para toplar. Ve biliyor musunuz bir gün ne oldu? Vaazlardan birini bitirip papaz fabrikadan çıktı avluda kocaman bir Amerikan arabası bekliyordu onu. Zavallı yoksul papaz çıktı binip gitti arabayla. (Yeni Konuklar)
  • Bir fransız düşünür ne demiş: " Gençlik bilebilse, ihtiyarlık yapabilse." (Gül Mevsimidir)
  • ''Bana, güzel olmak gerek, demişlerdi. Çirkinin gençliği tuzsuz yemektir. Anca aç olanlar el atar.'' (Haraç)

Yorum Yaz