tatlidede

Harzemşahlar Devletini Kim Yıktı? "Otrar" Tuzak mı Gaflet mi?

Harzemşahlar adı aslında, İslamiyet öncesi dönemlerden beri Türklerin Harizm bölgesine hakim olan hükümdarlar ve emirler için kullanmış olduğu bir isimdir. Harzemşahlar’ın devlet haline gelmeleri, Harizm bölgesinde çok geniş bir alana yayılarak gittikçe güçlenmeleri sonucunda gerçekleşmiştir. Peki Harzemşahlar Devleti'ni yıkan olayın iç yüzü hakkında gözden kaçan detaylar...
  • 29.05.2021 01:17
Harzemşahlar Devletini Kim Yıktı? "Otrar" Tuzak mı Gaflet mi?

Harzemşahlar Devleti

Taştdar Anuştegin oğlu Kutbiddin Muhammed, 1097 senesinde Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Melik Şah tarafından Harizm bölgesinin valisi olarak atanmıştır. Bu atama, bölgede Harzemşahlar hanedanının başlangıcı olmuştur. Bununla birlikte Harzemşahlar, bölgelerinde önemli etkiler bırakacak, çok geniş coğrafyaya yayılmış bir Türk devleti olarak tarih sahnesinde yer almıştır. Harzemşahlar devletinin Türk oldukları konusunda hiçbir şüphe bulunmamaktadır.


Harzemşahlar Devleti’nin, en hareketli senelerinin başlangıcı Sultan Alaaddin Muhammed’in devletin başına geçmesi ile başladı. Gurlularla başarılı mücadeleler veren Sultan Alaaddin, Batı Karahanlıları da tarih sahnesinden sildi. Kıpçaklar üzerine, çok başarılı seferler düzenledi ve Gazne şehrini fethettikten sonra da burasını oğlu Celaleddin’e verdi. Fakat Sultan Alaaddin, tam anlamıyla en iyi günlerini yaşamaktaydı. Bu başarılarının, kendisine katmış olduğu özgüven, onun ve devleti için adeta cehennemin kapılarını aralayacak olan olaylar silsilesinin başlangıcı olacaktı.


Harzemşahlar’ın Moğollarla Mücadelesi

Birçok zafer ve başarı ile devletini genişleten ve güçlendiren Sultan Alaaddin, adeta gücünün zirvesinde idi. Hatta, rakiplerini ortadan kaldırmak için İsmaili tarikatına mensup fedaileri hiç çekinmeden kullanan Halife Nasır Lidinillah’ı, halife olarak tanımadığını dahi ilan etmişti. Sultan Alaaddin, o kadar kendisine güveniyordu ki, Bağdat’ta bulunan halifeye karşı askeri bir harekata girişmeye hazırlanmaktaydı. Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Harzemşahlar Devleti’nin kaderini değiştirecek bir olay meydana geldi. 1218 senesinde 450 kişilik bir Moğol kervanı, Harzemşah Devleti’nin sınırları içerisinde yer alan Otrar’da baskına uğradı ve kervanda bulunan herkes kılıçtan geçirildi. Bunun üzerine Cengiz Han, Sultan Alaaddin’e bir elçi heyeti göndererek hem suçluların iadesini hem de maddi kayıpların tazminini talep etti.

     Bu talebin, Sultan Alaaddin tarafından çok sert biçimde karşılanıp elçi heyetinin öldürülmesi, Harzemşahlar Devleti için sonun başlangıcı olacak kapıyı aralamıştı. Cehennemin aralanan bu kapısından giren Moğol orduları, Harzemşahlar’a ait müstahkem mevkileri bir bir düşürüyor, karşı koyan şehirleri de korkunç katliamlara maruz bırakıyorlardı. Harzemşahlar’a ait en önemli şehirler çok hızlı bir biçimde Moğol ordularının eline geçmekteydi.

Cengiz Han


Harzemşahlar – Otrar Hadisesi

Otrar hadisesinde Moğol kervanının katledilmesi ve Harzemşahlar’ın Sultanı Alaaddin’in fevri bir biçimde Moğol elçilik heyetini öldürmesinin bedeli çok ağır olacaktı. Henüz, Çin’e olan seferlerini tamamlamamış durumda bulunan Cengiz Han’ın öfkesi Harzemşahlar Devleti üzerine yönelmiş ve yüzbinlerce Müslüman vahşice katledilmiştir.

Cengiz Han’ın neredeyse bütün Harzemşah şehirlerini çok kısa bir süre içerisinde ele geçirmiş olması Sultan Alaaddin’i çok ciddi biçimde korkuttu. Sultan Alaaddin, Cengiz Han’dan kaçmak için Hazar Denizi’nde bulunan bir adaya sığındı ve burada hastalanarak oğlu Celaleddin Harzemşah’ın kollarını yaşamını yitirdi. Bir söylentiye göre burada Celaleddin Harzemşah, Moğlollar’a karşı herşeyi deneyeceğine dair yemin etmiştir.

Cengiz Han ve Moğollarla anlaşmazlık

Alaaddin Muhammed bu başarılarından dolayı büyük planlar yapmaktaydı ve Çin'i ele geçirmek gibi emelleri bulunmaktaydı. Fakat bu dönemde Cengiz Han idaresi altında Moğollar büyük bir güç haline gelmişlerdi ve eskiden Çin'in elinde bulunun Orta Asya'nın büyük bölümünü ellerine geçirmişlerdi. Hatta Moğolların Çin'i almaları bir rüya değildi. 1215'te Cengiz Han komutasındaki Moğollar Çin'deki Çin Hanedanı'nın başkenti olan (sonradan Pekin adını alacak olan) Yanjing'i kuşattılar, ellerine geçirdiler ve talan etmişlerdi. Çin İmparatoru ülkesinin tüm kuzeyini Moğol işgaline bırakmış ve başkentini güney de Kaifeng'e çekmişti. Alaaddin Muhammed Moğol tehlikesini görmüştü ve Moğollarla iyi geçinmeye çalışmaktaydı. Alaaddin Muhammed İpek Yolu'nu kullanarak Moğollar ve onların işgali altına geçmiş olan Çinlilerle ticaretin karlı olacağını düşünmekte idi. Moğollarla bir ticaret anlaşması imzaladı ve 500 küsur deveden oluşan büyük kervanları göndermeye ve geri almaya başladı.

Fakat bir Harezm şehri olan Otrar valisi ve Alâeddin Harezmşah'ın amcası olan İnalcık bu ticaretten hoşlanmamakta idi ve Moğol kervanlarının casusluk yapma nedeniyle geldiklerine inanmıştı.

1218'de 450 Moğol tacirden oluşan bir kervan Otrar'a geldi ve bu kervanda Harezmşah'a Cengiz Han'ın gönderdiği elçi de bulunmaktaydı. Bu Moğol ticaret kervanı, Harzemşah valisi İnalcık tarafından yağmalandı. Bu yağmalamada birçok Moğol taciri öldürüldü ve geri kalanlarının da sakalları yakılıp geri gönderildi. Bu olay tarihe Otrar Faciası olarak geçti ve Moğollarla Harezmşahlar'ın arasını bozdu. Bu olayın neden ortaya çıktığı tartışmalıdır. Bazılarına göre yağmalatma sebebi; Moğol kervanındaki pahalı eşyalar ve değerli kervan mallarıydı. Diğer kaynaklara göre ise kervan Cengiz Han tarafından casusluk amacıyla gönderilmiş ve Moğol tehlikesinden kuşkulu olan Otrar valisi bu kervandaki casus tüccarları öldürerek aklınca Moğol tehlikesini önlemiştir. Diğer kaynaklar ise Otrar Faciası'nda şehre yollanan kervanın savaş çıkartmak için çeşitli kışkırtma yöntemleri kullanıp Harezmler ile Moğollar arasında bir savaş çıkartmasına kıvılcım olma amacı olduğunu bildiriler. Bu olay üzerine Cengiz Han Harezmşah'a Otrar valisinin kendine teslim edilmesini isteyen bir talebini getiren Moğol elçileri yollamıştır. Harezmşah Alâeddin Muhammed bu elçilerden başelçiyi kafasını kestirerek idam ettirmiş ve diğer iki tanesinin de saç sakalını keserek geri göndermiştir. Otrar Faciası ve sonraki elçilere yapılan fena hareketlerin Moğollar'ı savaşa kışkırttığı inkar edilemez.

Moğolların Harezmşah ülkesini istilası

Bu iki olayın Cengiz Han'ı çok kızdırdığı inkar edilmez bir gerçektir. Cengiz Han bunun üzerine o zamana kadar hazırladığı ordulardan çok daha büyük bir ordunun Harezmşah üzerine gitmek üzere hazırlanmasını emretmiştir. Bu ordu 20 tümenden ve yaklaşık 200.000 askerden oluşmaktaydı. En yetenekli Moğol komutanları ve Cengiz Han ve oğulları tarafından komuta edilmekte idi. Cengiz Han oğlu Ögeday Han'ı başkentinde kaymakam ve varis olarak bırakmıştı. Moğol ordusunun bir kısmı da Çin'i işgal için geride kalmıştı. Sefere çıkan tüm Moğol ordusunun başkomutanlığını da Cengiz Han'ın kendisi yüklenmişti. Cengiz Han Tienşan Dağları'nı geçtikten sonra ordusunu üç kola böldü. Büyük oğlu Cuci Han komutasında bir grup kuzeydoğu Harezm üzerine yürüdü. Cebe Noyan komutasında ikinci grup ise gizlilikle Harezm ülkesinin güneydoğusuna yürüyüşe geçti. Ortada bulunan gruba komutanlar Cengiz Han ve küçük oğlu Tuluy Han olup ve bu grup Semerkant yönüne doğru gitmeye başladı. Cebe Han'ın grubu ve orta grubun Semarkant'ı bir kıskaç altına almaları planlanmıştı. Cengiz Han orduları Çin'den onların çok gelişmiş şehir kuşatma harp silahları, hatta barutlu bombalar ve obüsler ile ordusunu donatmış ve bu yeni silahları kullanmak için ordusuna özel Çinli ve yabancı kuvvetler eklemişti.

Alaaddin Muhammed Harezmsah'ın ordusu 400.000 kişi kadardı. Ama komutanları arasında rekabet yüzünden koordinasyon imkânı azdı. Ülkenin başkentine yapılan bir askeri strateji divanında, Harezmşah strateji olarak ordusunu nispeten küçük birliklere ayrılarak bu gruplara ülkenin önemli şehirlerini savunma görevleri verdi. Böylece Harezmşah ordusu Moğollara karşı bir birleşik savunma yapacakları yerde, küçük gruplar halinde savunmaya giriştiler. Bu stratejinin, uzun yürüyüşten yorgun olmakla beraber büyük gruplar halinde teksif edilmiş bulunan Moğol ordularının galip gelmesine yol açtığı iddia edilmektedir.

1219 sonbaharında Cengiz Han orta kolunun birlikleri Otrar kalesi önüne geldiler. Çok büyük olan bu ordu ile kale sarıldı ve Çin ordularının kullandığı Orta Asya'da görülmemiş kuşatma aletleri Moğol ordusu tarafından kullanılmaya başlandı. Otrar kuşatması 5 ay sürdü. Cengiz Han kuşatma sonuna kalmayıp kendi koluyla birlikte bu kale civarından ayrıldı. Sonunda kuşatmaya devam eden Moğollar şehrin kalesine iyi kilitlenmemiş bir huruç kapısından girmeyi ve kale içini ele geçirmeyi basardılar. İç kalenin alınması biraz daha uzun sürdü ve 1 ay sonra da bu iç kale de Moğollar eline geçti. Moğollar savunuculara karşı gayet gaddar davrandılar; Harezmşah savaşçıları hiç esir alınmadan öldürüldüler; şehir halkının çoğu da öldürüldü ve ancak çok az sayıda halk köle olarak alındı. Şehir boşaltıldı ve yerle bir edildi. Otrar Faciası'nı yaratan İnalcık ise en sonuna kadar dayandığı görülmüştür. Ama sonunda esir alındığı ve esir iken ağzından, burnundan ve kulak deliklerinden erimiş gümüş dökülerek boğulup idam edildiği bildirilmektedir.

Otrar kuşatması devam ederken Cengiz Han ve Toluy Han 50.000 kadar ordu ile güneye gittiler ve Semarkent'a girmeyip batıya Buhara üzerine yöneldiler. Bu yürüyüş sırasında vahadan vahaya geçerek Moğol ordusu Kızıl Kum Çölünü inanılmayacak hızla geçti ve şehir savunucularının hiç beklenmediği bir anda Buhara kale kapıları önüne geldiler. Buhara çok muhkem değildi ve savunması bir sıra sur duvarları ve önündeki hendekten ibaretti. Şehirde bulunan Türk asıllı askerler ve komutanlar üçüncü gün 20.000 kişi ile bir huruç hareketi yaparken yapılan çarpışmada hemen hemen yok edildiler. Şehrin iç kalesi 12 gün daha dayanmakla beraber, şehir liderleri şehir kapılarını Cengiz Han'a açtılar. Moğollar şehri talan ettiler ve bu talandan sonra çıkan yangın da şehri yerle bir etti. Şehirde büyük bir katliam da yapıldı; sağ kalan halkın büyük bir kısmı köle olarak Moğol askerleri arasında bölüştürüldü; şehrin uygun gençleri Moğol ordularına asker olarak alındı ve şehir zanaatkârları ise Moğolistan'a gönderildiler.

Sonra Moğol ordusu Mart 1220'de yeni Harezmşah başkenti olan Semerkand üzerine gitti. Otrar'ı ellerine geçiren Moğol orduları, Cengiz Han'ın oğulları olan Çağatay Han ve Ögeday Han komutasında ana Moğol ordusuna katıldı. Şehrin savunma mevkileri Buhara'dan daha iyi idi ve 100.000 kişilik bir savunma ordusu şehirde bulunmaktaydı. Moğollar şehre hücuma hemen başladılar; fakat üçüncü gün çekilmeye başladılar. Bunu Moğolların yenildiğine atfeden şehrin savunucularından 50.000 kişilik bir kuvvet şehirden çıkıp Moğolları kovalamaya koyuldu. Ama bu bir Moğol hilesi olup, şehirden çıkan orduyu pusuda bulunan Moğol güçleri çembere alınıp büyük zayiatla elemine ettiler. Alaaddin Muhammed Harezmşah ordusuyla Semarkant yakınına gelmişti ve şehri kuşatmadan kurtarmak için kuşatmayı yapan Moğol ordusuna karşı arkadan iki defa büyük hücuma geçti. Ama her iki defasında da geri püskürtüldü. Alaaddin Muhammed Harezmşah moralini yitirip çareyi Cengiz Han ordularından kaçıp saklanmada buldu.

Semerkand kuşatmasının 5. gününde 17 Mart 1221'de kale savunucularının hepsi, iç kalede savunmaya geçen 20.000 asker hariç, Moğollarla barış görüşmeleri yapıp onlara teslim oldular. Ama Cengiz Han hiç teslim şartlarına ait verdiği sözlere aldırmadan savunucu askerlerin hepsini idam ettirdi. Teslim olan şehir halkına da şehirden dışarı çıkıp şehir önündeki ovada toplanmaları emri verildi. Sivil halk burada katliama uğrayıp tümüyle yok edildi. Moğolların zaferlerini kutlamak için kesilmiş kellerden büyük piramitler yaptıkları belgelenmiştir.

Cengiz Han, kaçan Alaaddin Muhammed Harezmşah'ı arayıp bulmakla oğlu Şubedey Han ile Cebe Noyan'ı görevlendirdi ve bu görev için emirlerine 20.000 kişilik bir ordu verdi. Harezmşah yanında oğlu ve varisi Celaleddin Harezmşah ve küçük bir sadık orduyla batıya kaçtı ve Hazar Denizi üzerinde bir küçük adaya sığındı. Aralık 1220'de bu adada neden olduğu bilinmez şekilde Alaaddin Muhammed Harezmşah hayata gözlerini kapadı. Birçok tarihçi bu ölümü soğuk ve ıslak bir atmosferde pnemoni olmasına bağlarlar; fakat bazı yorumcular ise bunu ülkesini kaybetmesinin şokuna atfederler.

Bundan sonra bütün Harezmşah ülkesi Moğolların istilasına uğradı. Mart 1221'de Hocent, Cend ve Otrar, Mayıs'ta Urgenç, Save ve Habûsan, Temmuz'da Semnan, Ağustos'ta Amul, Rey ve Tahran, Eylül'de Hamedan, Ekim'de Erdebil Moğol işgaline uğradı ve yerle bir edildi. 14 Haziran 1222'de Herat da düştü. Bu Moğol istilası ile uğraşmak Alaaddin Muhammed Harezmşah oğlu ve varisi yerine geçen Celaleddin Harezmşah'a düşmüştür.

Moğollar’a Direnen Harzemşahlar Kahramanı: Celaleddin Harzemşah

Celaleddin Harzemşah, Moğolları ve Cengiz Han’ı dahi mağlup etmeyi başaran ilk hükümdar olmasına rağmen, aslında babası tarafından veliaht dahi ilan edilmemişti. Fakat Moğollar’a karşı kazanmış olduğu zaferler onu Harzemşahlar Devleti’nin tartışmasız hükümdarı yapmıştır. İlk olarak 1216 senesinde babası ile çıkmış olduğu seferde Cengiz Han’In büyük komutanı Cuci’yi bozguna uğrattı. Celaleddin Harzemşah, devleti yıkımın eşiğine getiren Moğol tehdidine karşı daha iyi odaklanabilmek adına iç çekişmeleri tamamen bırakmak istedi. Fakat iç çekişmelerin kendisinin yakasını bir türlü bırakmadığı Celaleddin Harzemşah, defalarca uğradığı ihanetten ve komutanlarının kendisini yüz üstü bırakmasından canını kurtarabilmeyi başardı.

Celaleddin Harzemşah

Celaleddin Harzemşah, her şeye rağmen Moğollarla mücadele etmeyi kararlılıkla sürdürmüştür. 1221 senesinde, yeni bir ordu kurarak çok büyük bir Moğol ordusunu mağlup etmiş ve Moğolların yenilmezlik efsanesini tekrar yerle bir etmiştir. Moğol ordularını ardı ardına bozguna uğratmayı başaran Celaleddin Harzemşah’ın, ordusunda bulunan komutanlarının ganimet paylaşma konusunda birbirine düşmesi Cengiz Han’ı harekete geçirmiştir. Cengiz Han, Celaleddin Harzemşah’ın ordusunu Sind Nehri kıyısında yakalayarak etrafını tamamen çembere almıştır. Celaleddin Harzemşah, az sayıdaki askeri ile kendisini çembere almış olan Moğol ordusuna karşı hiç beklenmeyecek bir hareket gerçekleştirdi.

     Cengiz Han’ın da bulunmuş olduğu, merkez kuvvetlerine doğrudan hücum ederek herkesi şaşkına uğrattı. Harzemşahlar‘ın lideri Celaleddin Harzemşah ve askerleri öylesine destansı bir mücadele veriyordu ki adeta bu imkansız savaşı kazanmak üzere idiler. Ancak Cengiz Han’ın 10 bin kişilik yedek kuvvetlerini savaş nizamına sokarak savaşa dahil etmesi, savaşın kaderini tamamen değiştirdi. Mağlubiyetin kesin olduğunu anlamış olan Celaleddin Harzemşah, buna rağmen askerleri ile birlikte kanının son damlasına kadar mücadele etmeyi sürdürmekteydi. Celaleddin Harzemşah’ın bu mücadelesi Cengiz Han’da dahi çok büyük bir hayranlık uyandırmış ve ağzından şu tarihi kelimelerin dökülmesine sebep olmuştur: ”İşte benim oğlum, böyle olmalıydı.”

Harzemşahlar’ın Yıkılışı – Sultan Alaaddin Keykubad

     Cengiz Han’a karşı, Sind nehrinde vermiş olduğu savaşı kaybeden Celaleddin Harzemşah, ordusundan geri kalan birkaç kişilik bir grupla Hindistan’a sığınmayı başardı. Burada, gerçekleştirmiş olduğu siyasi münasebetler neticesinde tekrar güçlendi. Ardından 1224 senesinde harekete geçerek, İran’ın tamamını hakimiyeti altına almayı başardı. 1225 senesinde de Azerbaycan’ı ele geçirip, Gürcistan’a akınlar düzenledi. 1226 senesinde, Tiflis’i de ele geçiren Celaleddin Harzemşah, eski gücüne hızla kavuşmaktaydı.

     Celaleddin Harzemşah, her ne kadar eski gücüne ulaşmış olsa da yaklaşmakta olan tehlikenin büyüklüğünün son derece farkındaydı. Bu nedenle, hem Anadolu Selçuklu Devleti hem de Eyyubilerle Moğollar’a karşı ittifak gerçekleştirmek için girişimlerde bulunmuştur. Fakat Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad’ın, bu ittifak teklifine olumlu yaklaşmaması neticesinde Celaleddin Harzemşah, Anadolu’yu istila etmeye karar vermiştir. Celaleddin Harzemşah’ın bu politikasına, Eyyubilerle ittifak kurarak karşılık veren Alaaddin Keykubad, 1230 senesinde Yassı Çimen savaşında Celaleddin Harzemşah’ı bir çırpıda mağlup etti. Savaş alanından kaçmayı başarabilen Celaleddin Harzemşah, aynı zamanda Moğol takibinden de kurtulabilmek amacıyla dağlara kaçtı ve burada eşkıyalar tarafından öldürüldü.

     Celaleddin Harzemşah gibi bir kahramanın, bu şekilde hazin bir sonla hayatını kaybetmesine ne halkı ne de Moğollar dahi uzun bir süre inanamamıştır. Celaleddin Harzimşah’ın ölümünün ardından, kendisine tabi olan emirlerin birçoğu Sultan Alaaddin Keykubad’ın hizmetine girdi. Böylece, Harzemşahlar Devleti de tarih sahnesinden çekilmiş oldu. Sultan Alaaddin Keykubad’ın, kendisini çok uğraştırmış olan Celaleddin Harzemşah’ı bu kadar kolaylıkla ortadan kaldırmış olması Cengiz Han’ı oldukça etkilemiştir. Cengiz Han, Yassı Çimen savaşı neticesinde, Anadolu Selçuklu Devleti’nin çok güçlü bir devlet olduğu kanaatine varmıştır. Bu sebeple, Cengiz Han ve orduları uzunca bir süre boyunca Anadolu’ya yayılma girişiminde bulunma planlarını uygulamaya geçirmemişlerdir.

Editör: Mustafa Kardaş

Yorum Yaz