tatlidede

İlerlemeci!

İlerlemeci!
Güne başlarken günün içinde gerçekleşecek umutların ve oluşacak efsanelerin zaman bulmasından daha hassas gözlemlerin bana sağladığı enerjiyle işe başlıyorum. Bir enerji ve emektar düşünün, kendini yazmaya ve çalışmaya vakfetmiş, bu vakfetmede derviş misali gelecek kaygısından başka kaygısı olmayan bir uygulamayla çalışıyor.
Güne ve gündüze atfedilen özelliklerden, aydınlık oluşundan kaynaklı, gizli ve karanlık bir şeylerin rahat uygulama alanı bulmadığıdır. Gün içinde o kadar güzel ve çok şey yaşanır ki bunların yaşam bulup efsaneleşme imkânı bulabileceği ve ölümsüz ortamları yaratacağı umududur.
Bir kere kaydedilen bir ilerleme veya efsane bir başkasına da kapıyı araladığından, artık kişinin ve ortamın yetisine bağlı olarak bu üretkenlik veya güzelliklerin oluşması çok zor olmuyor.
İliklerine kadar susadığım emeğimin sonucunu yansıtmak istediğim yaşam uğruna kendimi vurduğum dağların, ovaların, vadilerin dönüşünden bahsediyorum. Bu dönüşümün insanda yarattığı güzellikler ve rahat yaşam ortamı; bilindik akıcılığın dışında sıra dışı özellikler taşıyacağından daha fazla dikkat çeker ve daha fazla insanı kendi safına dâhil eder. 
Saflara çekilmelerdeki belirleyici özellik yaşama katkısı ve yaşamda yarattığı rahat ortamın insan için uygun olup olmadığıyla ilgilidir. İlişkilerin doğurduğu bu sonuçlar birde rahat ortam sağlıyor ise insanın bunlara katılma istekleri normal, doğal ve gerekliliğin yarattığı bilinç olduğunu söylemek abartı olmaz. 
Aslında size katılanların kendileriyle beraber getirdikleri enerji ve manyetik etki sizi daha fazla üretkenliğe, daha fazla ileri atılmaya motive ettiğinden olumlu psikolojiyle üretkenliğiniz artmış olur.
Tekrardan kaçınarak yaşanacak ve yaşanmış olumlu etkilerin yaşamda yarattığı değişimler ve olumlu havanın bilinçten çıkarılmaması, insanı bu konuda daha fazla düşünceye ve düşüncenin gereklerini yerine getirmeye sevk eder.
Yetinmek istemediğim anlatımların yeteri kadar seni yaşamış ise; belki seni tatmin etme cihetine gidebilir ve senin yanında durma hakkını elde edebilir. Ama sen başka kulvarda ve olağanüstü bir emek ile yaşama sarılırken, üretirken, anlatımlar seninle uzaktan yakından alakası yok ise; sen ayrı, anlatım ayrı ise durup düşünmekte fayda var ve gerekli uyarıları da yapmak gerekir. 
Benim emeğim ile anlatılanların hangi noktası kesişiyor, hangi nokta benim emeğimi anlatıyor, ben bu anlatımlarla yetinsem kendi emeğime karşı sorumsuzluk yapmış olmaz mıyım dediğinizde; sizi bekleyen başka çalışmalarında olduğunu bilmek lazım. Gözler ufka kilitlenmiş bir şekilde bir tek başarıyı tanıyan, başarıdan başka sonuç kabul etmeyen bir hal aldığınızda, psikolojinizde uygun durumda kendini muhafaza edeceği için; yoldaki ufak tefek aksaklıklar tali plana atılır.
İlkelerin vardır bilirim, ben seni, sen kendi alanında insanlığı ilerletmeye götürürken; sen misin bunu yapan diyen birileri de insanlığının canına düşme düşüncesini ilerletiyor. Bu çelişkili ortamlara rağmen olması gereken senin hedefinde ve benim hedefimdeki ilerleme ve ilerletme isteklerini kovalamamız ve bu konuda emek sarf etmemizdir.
Bizim kendi isteklerimizde ısrarlı olduğunu görenlerin yapacaklarını da; bu konudaki motivasyon gücüne eklediğinizde, sizin bile tahmin etmediğiniz olumlu sonuçlara yol açabileceğini unutmamak lazım.
Birinde beklenti ve umut farklı, diğerinde ise ağzı laf yapanlarında ilerleme kabul ettikleri şey ise; kendi mecralarında ilerlemektir. 
Onlar varsın kendi mecralarında ilerlesinler ama sen kendin mecranda ilerlersen, gelişme kaydedersen, senin onlardan etkilenmemen bir yana, onları umutsuzluğa sürükleyip onları etkin altına alırsın, bir süre sonra onların sana yaklaşıp seninle aynı ortamı paylaşmak istediğine şahit olursun. 
Lafazanlar ilerlemenin temellendiği konuyu veya alanı düşünemezler, ilerlemezlerse rahat etmeyeceklerdir, felsefesi farklı, kendi beklentileri farklı ve bu farklılıkları kutuplaştırarak yaparlar.
Kendi dünyalarının herkese hitap etmediğini bilmediklerinden dünyayı ben yarattım havasını sürdürürler, ta ki bir çocuk kral çıplak deyinceye kadar kral kendini elbiseli görür. 
Senin de en ufak bir dokunuşun ile kendini dağların yaratıcısı görenlerin bir gaz çıkarmadan daha absürt bir konumda olduklarına vesile olursun.
Gücü yetmediğinde kendi çevresinde oluşan halkadaki güç devreye girsin isterler, buradan bakıldığında ise bu ilerlemede kendine yer veya özel ilişki elde eden veya özel ilişki isteyenin ne kadar da zayıf olduğu ortaya çıkmaktadır. 
Sen herkesten yardım almayı hedeflediğinden, paylaşımı esas aldığından, senin güç istemen zaten bakış tarzına uygun bir yaklaşım olur, esas onların ben dağları yarattım demelerinin ardındaki zayıflıkları yardım istemeleriyle ortaya çıkacaktır.
İlerleme olsun da ne olursa olsun da diyemeyiz, çünkü yanlışı düzeltmek ilerlemeden daha fazla külfet ve zaman alıcı bir uğraş olduğundan; ilerlemeyi de paylaşabilmeliyiz, etkilenenleri göz önünde tutabilmeliyiz. Uygun ve talep edilen ilerleme için çalışmalıyız, aksi bir durumda ilerleme dediğimiz şey yük durumuna geçer.

Yorum Yaz