tatlidede
tatlidede

İşin Düşene Kadar...

Kişilik bozukluğu olan kişi veya kişilerin ısrarlı çoğalışları toplumun dokusunu kendilerine benzetince tehlike çanları çalmaya başladığında tanım ve tarif gerektirir bir hale geliyor.
İşin Düşene Kadar...

İşin düşene kadar anlatımında; bir çıkar ilişkisine vurgu yapılmaktadır, ancak bunun sosyolojik alt yapısını da görmek gerekiyor ki ortamın sağladığı imkânların olumsuz kullanılarak sonuca gelinmiş bir kişilik veya çıkar tablosudur.
Kendini gizlemeye başaran insanların seni hüsrana uğratmasından tutun da seni zayıf gördüğünde, seni satabilecekleri pazarların bolluğuna bereket tarzındaki zenginliği ise ayrıca anlatmak gerekir.
Ne ara bu kadar pazarlardan haberdar oldun veya bu kadar pazarı bilecek kadar ne ara yetiştirildin ki tereddütsüz yönünü pazarlara çevirdin.
Bazı insanlar vardır ki çok iyi olduğunu düşünürsünüz, çok candan olduğunu düşünürsünüz ve sizin dar zamanlarınızda sığınabileceğiniz tek liman olduğunu düşünebilirsiniz. Her insanın dar günleri olur, düşmez kalkmaz bir Allah’tır misalindeki gibi beşer olan insanların mutlaka bir gün düşebileceğini vurgular. Senin düşmen karşılığında kendilerinin de bir gün düşebileceğini unutmazlarsa iyi olur, düştüklerinde ise seni yanlarında bulabilecek normlara yaşama şansı vermekle başlamak gerekiyor ama!!!
Ne zaman ki onlarla konuştuğunuzda onların gerçek cevherlerini, kumaşlarını görürsünüz, ne zaman bir işiniz onlara düştüğünde ve fedakârlık devreye girdiğinde size yaklaşımdan gerçek yüzlerini görürsünüz.
Burada bütün çabaları seni kendi potana yakın tutmak ve başın sıkıştığında onlara başvurmanı sağlamaktır, işi düşen çıkarcı insanın aksine işin düşsün diye yalaka davranırlar veya iyi geçinirler.
Çıkarcı ilişkilerin yarattığı kişilik dejenerasyonunda çıkarı için köprüyü geçene kadar ayıya dayı deme bilindik bir tablo, burada ise senin işinin ona düşme olasılığı üzerinden oluşturduğu tezgah ve hazırlıktan, komplodan söz ediyoruz.
Siz dara düştüğünüzde sizin ihtiyaç duyduğunuz onların sırtlarını dönüp gidiş hikâyelerini dinlemeniz değildir, size açılan bir sineden içeri girip oralarda yuvalanmanız ve oralarda medeniyet kurmanızla sonuçlanacak yalnızlığınıza son verilmesidir. Sizi siz yapacak efsanelerin hikâyelerindeki zenginlik, sizi tamamlama evresinde farklı bir çağrışım yapsa, oluşsa dahi hüsranınızı oluşturandan ders çıkarmanız sizi mağdur etmekten kurtarmıyor.
Sözde yaklaşımlar ve sözde anlatılanlar, pratik yaşam ile test edilmediği sürece, davranış ve niyet sınavda karşılaşmadığı sürece hiçbir şeyin inandırıcılığı yoktur.
Dilinden bal damlayanların gerçekte ve perde arkasından neler yaptığına tanıklık ettiğinizde bu kadarı da olur mu demeniz sizi başarıya götürmez ama iyi bir gözlem sahibi yapar.
Yakalanıncaya kadar herkes dürüsttür lafını söyleyenler boşa söylememişlerdir ki sizin de işiniz düştüğünce gerçek yüz ile karşılaşmış olursun. İşiniz düşünceye kadar herkes ile aranız iyidir ama işiniz düştüğünde değerinizi anlarsınız.
Yaratılan cennetlerin tümü anlatılan örneklerin tümü ve size vaat edilen imkân ve ilişkilerin tümü bir rüyada bile mümkün olmayan aldatmaların ötesinde bir şey değildir.
Sizinle karşılaşan insanların meziyetleri kendilerini övmek ve iyi pazarlamak ise gelişkin olduğu alanda başarı sağlamaları garipsenecek bir durum değildir.
Anlatımlarında çok kalabalık ortam oluşur ve sizin içinde kaybolacağınız gerçeklikleri vardır ki sizin biraz bile olsun gerçekliğinizi kendi gerçekliğine katmaya tahammüllü yoktur.
Birazda haklı; bu kadar gelişkin olan biri niye size katlansın ki; zaten baştan yaklaşımı kendi pazarlaması üzerineydi ve şimdi de gerçek ile karşılaşmışsındır.
Bu tarz insanların gerçeklikleri, ortak noktaları; egoist ve narsistirler, kendilerine ait bu yönlerini çok iyi saklarlar, siz asla bilemezsiniz, iyinin ötesinde bir iyilikleri vardır, zora düştüklerinde ise en vahşi yüzlerini takınırlar.
Çünkü bütün çabaları içinde bulunduğu son sahne için sarf etmişler ve bekledikleri gün doğmuş, mevsimler değişmiş olması gerekeni gün yüzüne çıkarmışlardır.
Ortam sakinleşir ve siz yön hatırlatmasında bulunduğunuz da ise o gün iyi günleri olmadığını söyleyip sıvışmaya çalışırlar ama kötü günde olmak en barbar en vahşi en olmadık ekstante grafik demek değildir. Yine kötü bir başlangıç ve yine kandırmaya dönük bir hamleyle işe başlamış olurlar.
Kötü günde yakalanmış oluşunuz bile sizde var olan kişiliğinizin biraz detone oluşudur. Ama özünde bir müzik ve anlatım vardır.
Onların kendilerinde yarattıkları kişiliklerde bu empati ve erdem bulunmaz, biri gelip biri gider bakış tarzında bunlara çok güzel uyan anlatımdır ve bunların sürekliliğini sağlayan karşıdakilerin gereğinden çok daha fazla iyi niyetli oluşlarıdır.
Kendileri de gerçek yüzlerini hayalet gibi bizim görmeyeceğimiz bir biçime büründürüp yakınlarında tutarlar ve ne zaman ihtiyaç duyduklarında bir el atımlık uzaklıktaki o kişiliklerini ortaya çıkarırlar.
Geçmiş ile ilgili yorumlardan çok fazla beklentileri olmadığı için kendi günübirlik mutluluklarındaki malzemelerin zenginliğine bakarlar ki buda mülayim bir kişilik, uysal, ilişkilerde yatkın, sessizlik ve kendi mutluluklarının devamlılığında yaşamak isterler. Ta ki! Senin işin onlara düşünceye kadar gerçek yüzleirni öyle görürsün.

Editör: Kadir Üründü

Yorum Yaz