tatlidede

İyi Duygular!

İyi Duygular!
Bir özgüvendir, seni kendime yakın tutma isteğim veya kendimi sena yakın tutma emeğim, seni anlama çabama verdiğim misyonun içinde, el ele tutmuş hayallerin şaha kalkışıdır
Daha olacak dediğim bütün alacalı ufuklara gözlerimi diktim ki baştan çıkarışlar bile olsa yaşarım dediğim gözünü budaktan esirgememe olayıdır bende gerçekleşen değişim
Etkisinde kaldığım, gölgesi bile yaşamaya değer dediğim insanlığa biçilecek uygunsuz haftanlardan uzak tutmanın ölçülerini hayata geçirmedir, iyi duyguları beslemek bu duyguları başka baharlara veya başka yaşamlara erteleme ise hiç değildir. 
Başladığım düş yolculuğunu ülkesinde mesken, han, hamam ve saray sahibi yapmak istediklerimi yüreğimde inşa ettiğim devamlılıkta yaşatmak; bir daha beni ben yapan özellik olduğundan seninle donanımı devam ettiririm.
Tarihçesi belli olanların tarihine biçilecek yeni elbiselere gerek duyduğun anda terk edilmemesi gereken yaşamsal normlardır, insanlığın böyle normlarını anlatmaya gerek yoktur.
İyi duyguları beslemek gerek, sizin herhangi bir aksaklıkta terk ederim dediğiniz duygular sizin ve insanlığın can simidi, hemen kazanılan duygular olmadığı gibi hemen de kaybedilecek ve terk edilecek duygular değildir. 
İnsanlığın önce kendine ihtiyacı olduğundan yaşamsal gerekliliğini aklından çıkarmadan yoluna devam etmek ister, bu istekte paylaşıldıkça çoğalacağını bildiğinden; eşit olmayı ve paylaşarak çoğalmayı esas alır.
İnsan ilişkileri böyle kolay vazgeçilecek bir konumda olmadığından kazanılmış davranışlar veya haklar gibi kolay kolay vazgeçmekte mümkün olmaz. 
Emeğin hangi şartlarda sarf edildiğini ancak ve ancak emek sahibi bilir, emek sahibi hangi enerjiyle çalıştığını aklından çıkarmaz, bilgi bilince dönüştüğü bütün ortamlarda kalıcı sonuçlar elde edilir, böyle bir süreç ve sonuçtan beklenilen ise sonsuz bağlılık ve sahiplenme ama asla sahipleneyim derken boğmamayı esas alır. 
Böyle bir tabloda vazgeçiş değil ancak ve ancak gittikçe sonsuzluğa erişmeyi hedefleyen, bu hedefi herkesin ufku yapmayı beceren bir bağlılık olur.
Zaten insanlık tarihinin insanlara öğrettiği en önemli özelliklerden bir tanesi hatta hücresel yapısı bile dirençli olmayı ve sağlıklı kalmada ısrar etmeyi dayatır. 
Siz kendinizden vazgeçerseniz inanın bütün hücreleriniz sizden vazgeçer, siz kendinize inanır ve kendinize sahip çıkarsanız yenilmeniz veya yenilip tümden yok olmanız söz konusu değildir.
Sizin kabul ölçüleriniz ve normlarınıza uymayan herhangi bir davranış mı gördünüz! Sizin gidip sığınacağınız duygular iyi duygulardır. 
Bu iyi duygular sizi sakinliğe ve daha sağlıklı düşünceye sevk edeceği gibi çevrenizde bulunanların da sizin bu sakin ve sakinliğinizin doğuracağı üretkenliği görüp sizin yanınızda durmayı sürdüreceğine şahitlik edersiniz.
Olur ki sizin görüp dehşete kapıldığınız bir oluşum veya tepki bile olsa bu tarz karşılaşmalarda yapılacak en iyi davranış sakin olmak ve olanları anlamaya çalışmak daha sonra ise kabul ölçülerinde olmayan yönlerin belirlenmesi ve sizin kendinize ait yaklaşımlarla yaklaşım sergilemenizdir.
Böyle kombine yaklaşımlar ve birbirini takip eden adımların uygulanması sizi daha güvenilir ve emin göstereceği gibi sizin iş yapma becerinizi de arttırır.
İnsanlığın bu kadar konumlanmak istediği, temellenmek istediği düzlemin sosyal dokusuyla o kadar oynandı ki! Esas amaçtan o kadar uzaklaşıldı ki! Görüntüye bakılıp hareket edildiğinde insanlığın helakına sebep olabilecek hamleleri beraberinde getirebilir.
Görüntüye aldanıp; dış kabuğu yanmış hamurdan ama içi enfes olan yemek közde pişirildiği için dış kabuk yanıyor ama içi çok lezzetli yemekteki örnekte olduğu gibi dışa aldanıp içi değerlendirme.  
 İnsanların sığınacağı hiddetle kalkmak ve hiddetle cevap vermek değil her olumsuza karşı aklıselim cevap vermek gerekiyor. 
Çünkü bir cümlenin başlangıcında seni seviyorum ama seni bana vermeyen ailenden seni almak için bütün aileni kılıçtan geçiriyorum hüsranlığındaki sonuç gibi erken yargılamaktan vazgeçmek gerekiyor. Başlangıcı ne, sonucu ne, bunun tam tersi bir örnekte olabilir başlangıç kötü ama sonuç iyi olabilir.
Olumsuz bir tablo mu var ve sizi yaralıyor mu? Siz aklınıza yakın veya uzak tarihli olumlu bir tablo getirin ve onunla beslenin. 
Olumlu düşünen olumlu sonuçlar için davranacağından; moralsizlik oluşmaz ve başarınız olumlu etkilemiş olur böylelikle iyi sonuca varma olasılığınızı arttırmış olursunuz.
Siz iyi duyguları beslemediğiniz zaman kendinize ait coğrafyada, haritada gedik oluşturmuş olursunuz ve bir süre sonra bu gedikleri kapatmak isteseniz de kapatamazsınız. 
İyi duyguları öldürmek için canavar gönderenlerin bir gün kendileri canavara yem olunca onların imdadına koşacak insan bulamadıklarında çığlıklarını ancak kendileri duyar hale getiriyor dünyayı.
Neyin uğruna yapılıyordu bu kadar acımasızlık ve neye ithaf ediliyordu? Bu işin anahtarı neydi ve kim bu işin başlangıç ile bitişine karar veriyordu ki acımasızlık ile şefkat savunucuları karşılıklı duyguları besledikleri pınarları daha ne kadar akıtacaklardı?

Yorum Yaz