Jonathan Stroud kimdir? Jonathan Stroud kitapları ve sözleri
İngiliz Yazar Jonathan Stroud hayatı araştırılıyor. Peki Jonathan Stroud kimdir? Jonathan Stroud aslen nerelidir? Jonathan Stroud ne zaman, nerede doğdu? Jonathan Stroud hayatta mı? İşte Jonathan Stroud hayatı...

İngiliz Yazar Jonathan Stroud edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Jonathan Stroud hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Jonathan Stroud hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Jonathan Stroud hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi: 27 Ekim 1970
Doğum Yeri: Bedford, Birleşik Krallık
Jonathan Stroud kimdir?
Eğitim: York Üniversitesi
Adaylıklar: En İyi Çocuk Kitabı Dalında Edgar Ödülü
Jonathan Stroud Kitapları - Eserleri
- Semerkant Tılsımı
- Golem Gözü
- Batlamyus’un Kapısı
- Haykıran Merdiven
- Süleyman'ın Yüzüğü
- Vadinin Kahramanları
- Lockwood ve Ortakları 2
Jonathan Stroud Alıntıları - Sözleri
- “Özgürlük yalnızca bir yanılsamadır. Her zaman bir bedeli vardır.” (Semerkant Tılsımı)
- Dipsiz Uçurum: Öteki Âlem'in ne doğru ne de övgü dolu bir tanımı, ama çok yaygın bir yanılgı. Aslında yurdumuz dipsiz bir uçuruma hiç benzemez; bir kere bahsi geçebilecek bir "derinliği" yoktur (boyutları da), ayrıca karanlık da değildir. Kafalarından uydurdukları dehşetleri bize yansıtmak tam da insanlara göre bir şeydir, oysa aslında bütün dehşetler sizin dünyanızdadır. (Süleyman'ın Yüzüğü)
- "Onunla sohbet eden kadın, Angeline Crawford olmalı. Muhtemelen o da konuşmamamız gereken birisi. Ne de olsa, amcasını öldürdük." "Bunu bilmiyor, değil mi?" "Hayır, ama görgü kuralları denen bir şey var." (Lockwood ve Ortakları 2)
- "Kaybedecek çok şey var, Luce. Sorun başlayalı elli yıl oldu ve hayaletleri anlamaya zerre kadar yaklaşamadık. Hangi yöne dönsek, bir gizemle karşılaşıyoruz." (Lockwood ve Ortakları 2)
- "Zeno'nun gösterdiği cesaret hayranlık vericiydi. Bir an bile duraksamadan doğruca gürültünün kaynağına doğru uçtu ve bir daha onu gören olmadı." (Golem Gözü)
- Elinde olmayanlar için endişelenmeyi bırakıp sahip olduklarına şükretmeyi öğrenmelisin. (Semerkant Tılsımı)
- "Hayır. Bir gün senin gibi birine rastlayacağımı biliyordum. Biliyordum ve korkuyordum. Çünkü sen bağnazsın, değil mi? Gençsin, güzelsin, kafanın içi bomboş ve umursamıyorsun." (Süleyman'ın Yüzüğü)
- Bir mezar taşı gibi soğuk bir ağırlık göğsüme bastırıyordu; uvuzlarımsa çamura batmış gibiydi. Beynimin köklerine doğru buz gibi bir hissizlik yayıldı. Zihnim uyuşmuştu, bedenimin işlevleriyse donmuştu; bir daha asla kımıldayacak gücüm olmayacakmış gibi hissediyordum. Çaresizlik diye nitelendirebileceğim bir his çökmüştü üstüme. Kendim bir yana, hiçbir şeyin önemi kalmamıştı. Elimden gelen, hak ettiğim tek şey sessizlik, hareketsizlik ve doğrudan doğruya bir felç haliydi. (Haykıran Merdiven)
- "Diyorlar ki..." Biraz daha yaklaşıp sesini alçalttı. "...acınası sadelikte bir kadın olan karısına hediye olarak almış. Halhal, takana müthiş bir cazibe ve güzellik verir. Nefertiti de firavunu böyle baştan çıkarmıştır. Ama senin bunlardan haberin bile yoktur herhalde." Büyük gaflet. O halhalı Nefertiti'ye zaten ben vermiştim. Ve diyebilirim ki onu takmadan önce bile zaten baş döndürücü bir kadındı. (Bu arada, bu modern büyücüler halhal hakkında çok yanılıyorlar. O bir kadının görünümünü değiştirmez; sadece kocasının onun bütün kaprislerine boyun eğmesini sağlar. Zavallı ihtiyar Dük'ün durumunu merak ediyordum doğrusu.) (Semerkant Tılsımı)
- George öne doğru adım attı. "Ajanların kılıçları sırf hayaletler de işe yaramaz. Küstah gece nöbetçisi çocukları dövmek için de kullanılabilir. Göstermemizi ister misin?" (Lockwood ve Ortakları 2)
- Bana gülümsediğinde odaya ılık bir ışık dolmuş gibi hissettim. (Haykıran Merdiven)
- "...Hem zaten, bilgi ve zeka çok farklı şeylerdir. Bir gün senin de anlayacağın gibi." (Semerkant Tılsımı)
- Yeterince açık oldu mu bilmem. İnsanoğulları bazen çok kalın kafalı olabiliyorlar da... (Semerkant Tılsımı)
- "Ateşli ve güvenilir sırdaş" kozunu oynayacak, üstüne biraz da "coşkulu idealizm" ekleyecektim. (Süleyman'ın Yüzüğü)
- "Korkma, yalnız değilsin. Ben hala yanındayım." (Lockwood ve Ortakları 2)
- Bağnazlar: Dünyanın işleyişini çok iyi bildiği konusunda kendinden son derece emin olmak gibi iflah olmaz bir hastalığa tutulmuş, deli deli bakan kişiler - ki dünya onların görüşleriyle örtüşmediği zaman, kendinden eminlikleri şiddete varabilir. (Süleyman'ın Yüzüğü)
- Aklıma birkaç bahane geliyordu. Bazıları akla yatkındı. Bazıları nükteliydi. Bazıları da, sahtelikleri apaçık ortada olmasına rağmen, üslup bakımından belirli güzellikler içeriyordu. (Süleyman'ın Yüzüğü)
- Bu utanç verici konuşmanın tek iyi yanı, başka hiç kimse tarafından duyulmamış olmasıydı. (Süleyman'ın Yüzüğü)
- Ölüm firaridir. Onu izliyor olsanız bile, kesin ölüm anı bir şekilde parmaklarınızın arasından sıyrılabilir. Filmlerdeki gibi, insanların başının düştüğünü görmezsiniz. Orada oturur, bir şey olmasını bekler ve sonra o anı kaçırdığınızı fark edersiniz. O an kaçmıştır, görecek bir şey kalmamıştır. Bir daha asla görecek bir şey kalmamıştır. (Lockwood ve Ortakları 2)
- "Bu iş için bir cine ihtiyacın yok," dedi. "İçi boş kavramlar için canını vermek konusunda genç delikanlılardan daha iyisini bulamazsın. Saba'ya geri dön ve kendin gibi birini bul." (Süleyman'ın Yüzüğü)