Joseph Kastein kimdir? Joseph Kastein kitapları ve sözleri
Alman Hukukçu, Yazar Joseph Kastein hayatı araştırılıyor. Peki Joseph Kastein kimdir? Joseph Kastein aslen nerelidir? Joseph Kastein ne zaman, nerede doğdu? Joseph Kastein hayatta mı? İşte Joseph Kastein hayatı... Joseph Kastein yaşıyor mu? Joseph Kastein ne zaman, nerede öldü?

Tam / Gerçek Adı: Julius Katzenstein
Doğum Tarihi: 6 Ekim 1890
Doğum Yeri: Bremen, Alman İmparatorluğu
Ölüm Tarihi: 13 Haziran 1946
Ölüm Yeri: Hayfa, İsrail
Joseph Kastein kimdir?
Josef (daha sonra Joseph) Kastein, gerçek adı Julius Katzenstein (d. 6 Ekim 1890, Bremen - ö. 13 Haziran 1946, Haifa), Yahudi asıllı Almanya doğumlu yazar ve hukukçudur.
Kastein, 1886'da Hessen'den Bremen'e taşınan Yahudi bir tüccar olan Manus Katzenstein'ın ikinci oğluydu. 1897'den itibaren Martinikirchhof'taki ilkokula, 1900'den itibaren Sögestraße'deki ortaokula ve 1909'dan itibaren bir kemik hastalığı nedeniyle iki yıllık bir aradan sonra Bremen'deki Kaiser-Friedrich-Straße'deki ortaokula devam etti ve 1911'de mezun oldu. Gençliği boyunca, bilinçli bir Siyonist karakterli Yahudi olarak yetişti. 1911'de Basel'deki 10. Siyonist Kongresi'ne katıldı. Daha sonra Münih Üniversitesi, Freiburg Üniversitesi, Berlin Üniversitesi ve Göttingen Üniversitesi'nde hukuk okudu. Aynı zamanda bir Siyonist öğrenci derneğinin üyesiydi. 1913'te Filistin'e yaptığı bir geziden oldukça etkilendi. 1914'te ilk hukuk sınavını geçti ve Bremen'de stajyer avukat olarak atandı. Yine hastalığı nedeniyle 1915-1917 yılları arasında birkaç ay ara vermek zorunda kaldı. 1917'de doktorasını Greifswald Üniversitesi'nden HGB'nin Sessiz Toplumunun Yasal Doğası üzerine bir tezle aldı. 1918'den 1926'ya kadar ilk evliliğini yaptı; iki oğlu Bremen'de doğdu.
Öğrenimini tamamladıktan sonra hayatını avukat olarak kazandı. Ayrıca, Logos und Pan (1918) adlı şiirler, Die Brücke romanları koleksiyonu (1922) ve Josef Kastein takma adıyla yayınladığı denemeler gibi ilk edebi eserlerini yazdı. Başarılı bir avukat olarak faaliyetlerini serbest yazarlık faaliyetlerinden keskin bir şekilde ayırdı. 1920'lerden itibaren eserlerinde Yahudi temalarını (Yahudi edebiyatı, Filistin vb.) işlemiştir.
Kastein, 1926 baharında İsviçre'deki Ascona'ya taşındı. Artık sadece yazar olarak aktifti. 1930'larda Kastein uluslararası alanda tanınan bir yazardı. Ağırlıklı olarak dergilerde (özellikle Martin Buber'in Der Jude dergisinde) yayınlar yaptı. Bununla birlikte, her şeyden önce bir dizi roman ve 1931'den itibaren Yahudilerin tarihi ile tanındı. 1934'te tüm yayınları Almanya'da yasaklandı. 1936'da Alman vatandaşlığı iptal edildi.
Kastein, 1935'te Filistin'e göç etti. Hayfa'da yaşadı, İbranice öğrendi ve son eserlerini bu dilde yazdı. 1936'da İbranice Shulamith adını alan ikinci karısı Margarethe Vogl ile evlendi. 1 Eylül 1939'da, II. Dünya Savaşı patlak verdiğinde, Kastein'in karısı ev izniyle Viyana'daydı; Filistin'e dönmesine izin verilmedi ve kocasını bir daha hiç görmediği New York'a göç etmek zorunda kaldı (1983'te orada öldü). Kastein'ın ABD'ye göç etme girişimleri başarısız oldu. Annesi 1942'de Bremen'den Theresienstadt toplama kampına sürüldü ve orada öldürüldü.
Joseph Kastein Kitapları - Eserleri
- Sabetay Sevi
Joseph Kastein Alıntıları - Sözleri
- Sabetay Sevi, etrafına hızla birçok mürit topladı. Diğer sahte Mesihlerin aksine, fikirleriyle felsefe alanında mücadele edemeyen Rabanut, Sevi’nin bilgisine ve zekâsına karşı gelemiyorlardı. Sabetay Sevi’nin 1650’lerin başında İslam mutasavvıfı, Niyazi Mısri ile görüştüğü bazı kaynaklar tarafından belirtiliyor. Nitekim 19. yüzyılda Osmanlı siyasal yaşamında önemli roller üstlenen Melamilik Tarikatı, fikirlerini Mısri’ye dayandırmış, üyelerinin pek çoğu Sebataycılardan oluşmuştu. Sabetay Sevi,1663’te Kudüs’e gitti ve buradaki Yahudilerin temsilcisi olarak seçildi. Sabetay Sevi, bu arada Polonya’da kötü şöhretiyle tanınan ve Osmanlı ülkesine kaçan Sara adında bir kadınla da evlendi. Sabetay Sevi, bu hareketini Tanah’taki bir olaya dayandırmıştı. (Sabetay Sevi)
- Ölüm döşeğinde son isteğini dile getirdi: Müslüman mezarlığına gömülmemesi için yalvardı. Eğer kendi insanlarıyla birlikte ölüm uykusuna yatmadına izin verilmezse o zaman tüm günahlarından arınmak için... Deniz kıyısına gömülmek istiyordu. (Sabetay Sevi)
- “İnsanın sadece Tanrı’yla uzlaşmasını kabullenmişlerdi; ama insanın insanla uzlaşması gerektiğini unutmuşlardı!” (Sabetay Sevi)
- “Günümüz insanının sorumluluk aldığı şeylere karşı yaptığı gibi davrandı - yeteri kadar manevi donanıma sahip olmadan tarihsel bir liderliğe özendi.” (Sabetay Sevi)
- Sabetay Sevi’nin Müslüman olmasıyla beraber, 200 kadar aile de Yahudilikten ayrılarak Müslüman oldu. Bu grup, daha sonra kendilerine ‘Dönme’ adı verilen Maaminimlerdir (inananlar). Ayrıca Sabetay Sevi’nin öğretilerine bağlı olan fakat Yahudilikten ayrılmayan bir grup da vardır. Bunlar, gizli Sabetaycılardır. Sabetay Sevi’nin prensipleri Kabala’nın müritlerine bildirildiğinden birçok sır Talmudist görüşte olanlara intikal etti. 1917 yangınında da birçok Sabetaycı literatür yok oldu. (Sabetay Sevi)
- Bu dönemde Doğu Avrupa ve Rusya’da yaşanan olumsuzluklardan Yahudiler sorumlu tutularak kitleler halinde öldürülmüş, sağ kalanlar ise yaşadıkları topraktan kovulmuşlar ve tedirginlik içinde yaşıyorlardı. Aynı dönemde Osmanlı topraklarında da siyasal çalkantılar vardı. Osmanlı orduları yenilgiler alıyor, iç isyanlar ve kargaşa bir bunalım ortamı yaratıyordu. (Sabetay Sevi)
- Kuşkusuz bu dönemde pek çok teolog, dilbilimci ve tarihçi Yahudilerin sorunlarıyla ilgileniyordu. Bunun bir nedeni, ilim erbabı için, tarihle ilgilenmenin ve kendilerine Talmud ve Hahamlık literatürünü öğrenme ve bu sayede Yahudilerin meselelerine yönelik yetkin bir yaklaşım sergileme imkânını sunan, Yunanca, Latince ve İbranice dillerini öğrenmenin moda olmasıydı. (Sabetay Sevi)
- 20. yüzyılın başlarında merkezi yönetime karşı başkentten uzak olan ve Selanik’te giderek güçlenen İttihat ve Terakki hareketi, kentte önemli bir nüfusa sahip Yahudi ve Sabetaycı cemaatlerin desteğini aldı. Sabetaycı aydınlar, Avrupa ile kurdukları ilişkiler dolayısıyla pek çok yeniliğin öncüsü oldular. Bu yıllarda Yahudiliğe dönme teşebbüsleri kabul edilmeyen ve genellikle Yahudiler tarafından benimsenmeyen Sabetaycılar, 1924’teki ‘Ahali Mübadelesi’nden sonra Türkiye’ye geldiler ve cemaat içi evliliklerle devamlarını sağlamaya çalıştılar. İkinci Dünya Savaşı yılları sırasında çıkartılan Varlık Vergisi yasası kapsamına ‘Dönmeler’ başlığı altında dâhil edildiler. (Sabetay Sevi)
- “Yankı bir cevap değildir. Yankı bir adamın sesinin kendine dönmesidir, çabaların etkin olmasını isteyen hırslı ruha verilen karşılıktır.” (Sabetay Sevi)
- Acı ve ıstırap insanları birbirine bağlar,onları hürmetkâr ve alçak gönüllü kılar. (Sabetay Sevi)
- Mesih olarak Sevi’yi kabul edenler, bu durum karşında büyük bir düş kırıklığına uğradılar ve umutsuzluğa düştüler. Natan Levi’ye göre ise, Sabetay Sevi sadece zahiren dinini değiştirmişti. Amacı Yahudileri kurtarmaktı. Sabetay Sevi’nin dinini değiştirmesi genellikle tam olarak açıklanamayan gerekçelere bağlanır. Gerçekte, genel kanı Sabetay Sevi’nin mesihlik iddiası taşıyan bir paranoyak oluşudur. Ancak Sabetay Sevi’nin müritleriyle beraber olduğunu haber alan otoriteler, onu tek bir Yahudi’nin dahi yaşamadığı Arnavutluk’un Ülgün kasabasına sürdüler. Orada günlerini yalnızlık içinde melankolik ve mistik bir atmosferde geçiren Sabetay Sevi, 1676’da öldü. Müritleri, Sevi’nin denize girdiğine ve su üzerinde yürüyerek yok olduğuna inanmışlardır. (Sabetay Sevi)
- Sabetaycıların Müslümanlığı kabul ettikten sonra Selanik’te taşındıkları evler görkemliydi. Ancak dışarıdan içerisi görünmezdi ve içerde gizlilik hüküm sürerdi. 19. yüzyılın ikinci yarısında teknolojik gelişmeler ve bankacılık sayesinde maddi varlıklarını geliştirdiler. Bu gelişmeyi körükleyen ‘Jön Türkler’ arasında ve daha sonraları Türkiye’de faaliyet gösterecek Osmanlı Bankası ve Selanik Bankası’nın kurucuları arasında Dönmeler olduğu bilinmekte. II. Abdülhamit, rejimine muhalif olan Jön Türkler’in ve Dönmeler’in takibini istemişti. Ahali Mübadelesi yıllarında Dönmeler’in bir kısmı Türkiye’ye gelip asimile olmanın hata olduğunu iddia ederken, diğerleri de bunun bir tarz olduğunu savunmuşlardı. Öte yandan Karakaşzade Rüştü Bey, TBMM ve Cumhurbaşkanı’na müracaat ederek, ilk defa mezhebi hakkında bir ifşaatı dile getirdi ve Yunanistan’da kalmaları gerektiğini savunsa da başarılı olamadı. Ancak gerçek olan bir konu da, Dönmelerin bu sayede II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sındaki toplama kamplarına sevk edilmekten kurtulmuş olmalarıydı. (Sabetay Sevi)
- Sabetay Sevi, 1626 yılında tüccar bir ailenin çocuğu olarak İzmir’de doğdu. Sabetay Sevi’nin aile bireylerinin aksine ticarette değil, dini konularda başarılı olacağı küçük yaşlarda anlaşılmış ve Sabetay Sevi, 18 yaşlarında Tora ve Talmud üzerinde ciddi bir eğitim almış bir haham olmuştu. Sevi’nin ilgi sahası Kabala’ydı. (Sabetay Sevi)
- Yahudi din bilimcilerinin yaptıkları hesaplamalara göre, 1648 yılı beklenilen kurtarıcının geleceği yıldı. Kabala ile olan ilişkisi nedeniyle zorlu ve dindar bir yaşam süren Sabetay Sevi, beklenen Mesih’in kendisi olduğuna inanıyordu: Zohar’a göre, Mesih geldiğinde Yahudiler onu tanımayacaklar; üstelik Kurtarıcı Rab’den yeni mesajlar getireceğinden, Tora’nın kuralları da ihlal edecekti! Nitekim Sabetay Sevi, aynı yıl İzmir’de ‘Mesihliğini’ ilan ettiği zaman Tanrı’nın ağza alınması yasak olan ismini telaffuz etmek gibi ihlallerde bulundu. (Sabetay Sevi)
- Yahudi mistisizm öğretilerinin bütünü olan Kabala; mistik alıştırmalar (pratik Kabala) ve Sefer Ha Yetzirah (Yaratılış Kitabı) adı altında Tora’nın yorumlarını içeren (Teorik Kabala) kitaplarını kapsar. Zohar, İspanya kültürünün önemli bir simgesidir. Kabalistik düşünce ise, 16. yüzyılda Safed’de altın çağına ulaştı. Rabi İzak Luria ve öğrencileri, Tora’ya yeni anlamlar kazandırdıkları gibi, Sabetay Sevi hareketini hazırlayacak ‘Kurtarıcı Maşiah’ fikrini getirdiler. (Sabetay Sevi)