Josephine Tey kimdir? Josephine Tey kitapları ve sözleri
Yazar Josephine Tey hayatı araştırılıyor. Peki Josephine Tey kimdir? Josephine Tey aslen nerelidir? Josephine Tey ne zaman, nerede doğdu? Josephine Tey hayatta mı? İşte Josephine Tey hayatı... Josephine Tey yaşıyor mu? Josephine Tey ne zaman, nerede öldü?

Yazar Josephine Tey edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Josephine Tey hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Josephine Tey hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Josephine Tey hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi: 1896
Doğum Yeri: Inverness
Ölüm Tarihi: 1952
Ölüm Yeri: Londra
Josephine Tey kimdir?
Josephine Tey (1896-1952) gizem romanlarıyla tüm dünyada tanınan İskoçyalı yazar. Gerçek adı Elizabeth Mackintosh olan yazar Gordon Daviot adıyla da tarihsel oyunlar yazdı. Josephine Tey ismiyle yazdığı beş romanın da kahramanı Scotland Yard polis memuru Alan Grant’tır. Serinin en çok bilinen kitabı Zamanın Kızı, 1991 yılında Crime Writers Association tarafından tüm zamanların en iyi polisiye romanı seçildi. Yazar Zamanın Kızı’nda kırık bacağı yüzünden bir süre hastanede yatması gereken Grant’ın İngiltere Kralı III. Richard üzerine yaptığı araştırmaları konu edinir.
Josephine Tey Kitapları - Eserleri
- Zamanın Kızı
- Franchise Davası
- Kopan Yaprak
- Brat Farrar
- A Shilling For Candles
- Brat Farrar
Josephine Tey Alıntıları - Sözleri
- Basit bir mesele, siyasi bir sonuç için birileri tarafından muazzam boyutlara getiriliyor. (Zamanın Kızı)
- Artık şu koca dünyada, hiç ama hiç kimse ara sıra kayıtlarını değiştirmiyor muydu? Şimdilerde herkes bir formüle mi esir olmuştu? Bugünkü yazarlar, o kadar bir kalıba bağlı yazıyorlardı ki... (Zamanın Kızı)
- "Tarihçiler, yazmalarına izin verilmeden önce psikoloji dersi almaya zorunlu tutulmalı." (Zamanın Kızı)
- Sanırım kötülük de güzellik gibi bakanın gözündedir. (Zamanın Kızı)
- "Yıldızlar, insanı amip konumuna indirgemekten başka bir şey yapmazlar." (Zamanın Kızı)
- İnancın dağları yerinden oynatacağı açıkça söylenir. Zorluk her zaman şudur ki, bir dağı yerinden oynatmak muazzam bir inanç gerektirir ve o kadar büyük inancı toplamak neredeyse imkânsızdır, o yüzden dağlar hemen hemen hiç yerinden oynamaz. Fakat daha küçük olaylar için -şimdiki gibi- yeterince inanca sahip olmak mümkündür. (Franchise Davası)
- O günün gençliğinin kendilerini darbeye dayanıklı gördüklerini biliyordu; gerçek hayatın sıradan bir vuruşuyla yüzleştiklerinde diğer insanlar gibi tepki verdiklerini öğrenmek güzeldi. (Franchise Davası)
- Onca yıl birlikte yaşadığın ve sevdiğin insanın yalnızca şu an değil, hiçbir zaman var olmadığını anlamaktan daha yıkıcı ne olabilir? O kadar çok sevdiğin insanın yalnızca seni sevmediğini değil, aynı zamanda hiç umursamadığını ve asla önemsememiş olduğunu? Böyle biri için başka ne kalır ki? Bir daha asla yeşil çimenlere bataklık olduğundan şüphe etmeden ayak basamaz.. (Franchise Davası)
- Marion ona ciddiyetle baktı. "Buna gerçekten inanıyorsunuz, değil mi?" dedi, olağanüstü bir şeyin farkına varan biri gibi. "İnanıyorum," dedi Robert. "Sonunda zaferi iyilerin kazanacağına inanıyorsunuz." "Evet." "Neden?" "Bilmiyorum. Sanırım aksi düşünülemeyeceği için. Bundan daha olumlu ve takdire layık bir şey olamaz." (Franchise Davası)
- "İnsan, can sıkıntısının büyük bir boşluk duygusu olmasını bekler fakat öyle değildir tabii. Küçük, önemsiz bir şeydir." (Zamanın Kızı)
- "Katil, hakkında yazan adamdan daha kişilikli görünüyordu..." (Zamanın Kızı)
- Öncelikle bir erkek kırk yaşına kadar evlenmediyse, evlilik hayattan istediği şeylerden biri değildir. Sadece başına gelen bir şeydir; grip, romatizma ya da gelir vergisi talepleri gibi. (Franchise Davası)
- “İnancın dağları yerinden oynatacağı açıkça söylenir. Zorluk her zaman şudur ki, bir dağı yerinden oynatmak muazzam bir inanç gerektirir ve o kadar büyük inancı toplamak neredeyse imkânsızdır, o yüzden dağlar hemen hemen hiç yerinden oynamaz. Fakat daha küçük olaylar için -şimdiki gibi- yeterince inanca sahip olmak mümkündür.” (Franchise Davası)
- Marion ona ciddiyetle baktı. "Buna gerçekten inanıyorsunuz, değil mi?" dedi, olağanüstü bir şeyin farkına varan biri gibi. "İnanıyorum," dedi Robert. "Sonunda zaferi iyilerin kazanacağına inanıyorsunuz." "Evet." "Neden?" "Bilmiyorum. Sanırım aksi düşünülemeyeceği için. Bundan daha olumlu ve takdire layık bir şey olamaz." (Franchise Davası)
- "Ama", diye itiraz etmişti biri, "suç işlemeyen kibirli ve bencil canavarlar da var. "Çünkü paraları yerine karılarını zulmediyorlar," demişti Kevin. Suçluyu tarif etmek için cilt cilt kitaplar yazıldı fakat neticede bu çok basit bir tanım. Suçlu kendi acil ihtiyaçlarını eylemlerinin asıl sebebi yapmakla tatmin olan kişidir. Onu bencilliğinden kurtaramazsın ancak bencilliğinin harcadığı zahmete değmemesini hoş görebilirsin. Ya da neredeyse değmediğini." (Franchise Davası)
- Ama o kitapta bile, bir sonraki sayfadan ne bekleyeceğinizi biliyordunuz. Artık şu koca dünyada, hiç ama hiç kimse ara sıra kayıtlarını değiştirmiyor muydu? Şimdilerde herkes bir formüle mi esir olmuştu? Bugünkü yazarlar o kadar bir kalıba bağlı yazıyorlardı ki, okurları artık bunu bekliyordu. İnsanlar, yeni bir Silas Weekley veya yeni bir Lavinia Fitch kitabı hakkında, tıpkı yeni bir tuğladan ya da yeni bir saç fırçasından bahsedermiş gibi konuşuyorlardı. Asla, şunun veya bunun yeni kitabı demezlerdi. Kitap değildi ilgilerini çeken, kitabın yeni oluşuydu. Kitapta ne yazdığını ise zaten çok iyi biliyorlardı. (Zamanın Kızı)
- "Yüz çizgilerinden tamamen yoksun tek yetişkin, gerizekalı olandır." (Zamanın Kızı)
- İnancın dağları yerinden oynatacağı açıkça söylenir. Zorluk her zaman şudur ki, bir dağı yerinden oynatmak muazzam bir inanç gerektirir ve o kadar büyük inancı toplamak neredeyse imkânsızdır, o yüzden dağlar hemen hemen hiç yerinden oynamaz. Fakat daha küçük olaylar için -şimdiki gibi- yeterince inanca sahip olmak mümkündür. (Franchise Davası)