tatlidede

Kilo Kaybı Hastalıkların Habercisi Mi?

Kilo artışı ve kilo kaybı çeşitli nedenlere bağlı olarak gerçekleştiği gibi sebepsiz kilo kaybı ve kilo artışı da çoğu zaman bazı hastalıkların habercisi olabilir. Vücut ağırlığımız yağ ve kas oranına göre belirli bir dengede olmalıdır. Hastalıkların Önlenmesi, sağlıklı ve konforlu bir hayatın sürdürüle bilmesi için kilo kontrolünün yapılması çok önemlidir. Kilo alımı planlandığında sağlıklı besinler ile sağlanmalı kilo vermede de ise internet bilgilerine dayanan şok diyetlerden kaçınılmalıdır. Kilo alımı ve zayıflama doktor kontrolü sonrası diyetisyen gözetiminde olmalıdır.
Kilo Kaybı Hastalıkların Habercisi Mi?

Kilo vermeyi yavaşlatan sebepler nelerdir?

Kanserle yakın ilişkisi olduğu bilinen obezite, Dünya Sağlık Örgütü tarafından en riskli 10 hastalık listesine alınan bir hastalıktır. İnsan hayatını kolaylaştıran teknolojinin gelişimi ile artan hareketsiz yaşam tarzı kilo vermeye engel olan sebeplerin başında yer alsa da, obeziteye sebep olan pek çok faktör bulunur. Genetik yapının yanı sıra kültür, çevresel etkenler, beslenme ve hareket etme alışkanlıklarının olumsuz yönde değişmesi obezitenin toplum genelinde görülme oranını artırır. Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, vücutta bulunan yağ oranının aşırı miktarda artması ile karakterize olan obezite, ülkemizde de son 30-35 yıldır yaygınlaşan ve pek çok kronik hastalığa da yol açan bir hastalıktır. Ancak diyet uygulanmasına ve egzersiz yapılmasına rağmen kilo verilemiyorsa altında yatan sebepler incelenmelidir. Kilo vermeyi zorlaştıran pek çok faktör bulunmaktadır.

  • Genetik Yatkınlık

Dirençli kilo olarak da bilinen kilo verememenin altında yatan sebep, genetik yatkınlık olabilir. Kişinin ailesinde fazla kilolu kişi ya da kişiler varsa veya ailede kilo verme hızı yavaş kişiler varsa sebebi genetik olabilir. Vücut kitle endeksi baz alınarak yapılan çalışmalara göre birinci derece akrabalarında obezite, aşırı kilo ya da kilo verememe problemi olan kişiler, toplum genelinden iki kat daha fazla kilo verememe durumu ile karşılaşmaktadırlar. Beslenme alışkanlıkları üzerinde bir hayli etkili olan genlerde karbonhidrat ve yağ depolanması ile ilgili bozukluk, rahatlama mekanizması olarak iştahı açan veya kişiyi yemeye sevk eden bozukluklar, beslenme merkezi tarafından enerji deposunun düzenlenmesindeki anormallikler olabilir. Ailede kilo vermede zorlanan kişilerin varlığı kilo verememe üzerinde etkilidir.

  • Düşük Kalorili Diyet Deneyimi

Diyetisyen gözetiminde olmayan, bir anda hızla kilo vermek için yapılan düşük kalorili diyetler, çoğu zaman aç kalarak fazla kilolardan kurtulmaya yöneliktir. Ancak dengeli ve yeterli beslenme olmadığı için bu tip diyetler sürdürülebilir değildir. Hayatın bir parçası hâline getirilemeyen, egzersiz ile desteklenmeyen ve diyetisyen tarafından kişiye özel olarak hazırlanmamış düşük kalorili diyetlerin sonucunda, vücut yeteri kadar beslenemediği için kendini korumaya alarak metabolizmayı yavaşlatmaya başlar. Bir süre sonra;

  • Baş ağrısı
  • Sinirlilik hâli
  • Yorgunluk
  • Bulantı
  • Kabızlık
  • Düşük tansiyon
  • Kalp ritminde bozukluk
  • Kansızlık ve depresyon gibi pek çok duruma sebebiyet verebilir.

Kişinin kendini fiziksel ve ruhsal olarak sağlıksız hissederek yapmayı bıraktığı bu diyet tipinde, tüketilmemeye çalışılan besinlere karşı aşırı istek duyulur ve verilen kilolar hızla geri alınır. Bu şekilde tekrarlayan diyetler, kilo vermeyi zorlaştırır ve yeme bozukluklarının yanı sıra obezite riskini de artırır. Daha önceden yapılmış düşük kalori deneyimi varlığı, vücudun diğer diyetlere verdiği tepkiyi yavaşlatarak kilo vermeyi zorlaştırır.

  • Antidepresan ve kortizon türevi ilaç kullanımı

Depresyon tedavisinde kullanılan trisiklik ve monoamin oksidaz inhibitörü antidepresan ilaçların kullanımı sonucunda bazı kişilerde kilo verememe problemi görülebilir. Pek çok hastalığın tedavisinde kullanılan kortizol de kilo aldırabilir. Bu ilaçları kullanan kişilerde de kilo verememe problemi görülebileceğinden günlük aktiviteyi artırmak faydalıdır. Doktor kontrolünde hafif tempolu egzersizler yapılması, yağ depolanmasının önüne geçilmesini sağlayarak kilo vermeyi kolaylaştırır. Kullandığınız antidepresan ve kortizol türevi ilaçları doktor kontrolünde olmaksızın bırakmamalısınız.

  • Menopoz dönemi

İlerleyen yaş ile birlikte östrojen ve progesteron hormonu salgısının azalması ve menstrüasyonun tamamen sona ermesi sonucunda ortaya çıkan ve doğal bir süreç olan menopoz döneminde, vücudun ihtiyaç duyduğu enerji miktarında azalma olur. Bazal metabolik hızın azalmasına sebep olan östrojen miktarındaki azalmanın yaşandığı bu dönemde yağlanma artar ve besin gereksinimleri de farklılaşır. Kilo verememe durumu menopoz döneminde sıklıkla görülen bir şikayettir. Uzman diyetisyen tarafından kişiye özel olarak hazırlanan beslenme programı ve günlük fiziksel aktivite ile kilo verememe probleminin üstesinden gelinir.

  • Polikistik over sendromu

Yüz ve vücutta tüylenme, sivilce, adet düzensizliği ya da adet yokluğu, kısırlık ve kilo alma belirtileri ile görülen kronik bir endokrin hastalığı olan polikistik over sendromu kilo vermeyi zorlaştırır. Beslenme tedavisi ve egzersiz programına uyum sağlamakta zorlanılan hastalık kişinin vücut ağırlığının artmasına neden olur. Buna bağlı olarak vücutta bulunan yağ dokusu artar. Bu da hastalığın hem sebebi hem de sonucu olan hormonal dengesizliği oluşturur. Bu yüzden diyetisyen tarafından kişiye özel olarak hazırlanan beslenme programının takip edilmesi son derece önemlidir.

  • Hormonal düzensizlik

Vücudun sağlıklı bir şekilde çalışmasında önemli bir rolü bulunan hormonlar, vücut içindeki organların uyum içinde çalışmalarını ve iletişim kurmalarını sağlayarak pek çok sistemi dengede tutan kimyasallardır. Aldesteron, progesteron, kortizol, östrojen, prolaktin, ACTH ve büyüme hormonları gibi farklı kimyasalların bir ya da birkaçının az veya çok çalışması kilo vermeyi yavaşlatabilir. Tiroit bezi, istirahat durumundaki metabolizmanın harcadığı kaloriyi ayarlar. Tiroit bezinin az çalışması olarak bilinen hipotiroidi, metabolizmanın da yavaş çalışmasına sebep olarak kilo artışına neden olan başlıca sebeplerdendir. Hipotiroidi ile birlikte metabolizma yavaşladığı için karbonhidratların parçalanması ve kandaki şekerin hücrelere girmesi zorlaşır. Bunun sonucu olarak daha fazla salgılanan insülin hormonuna karşı duyarsızlık gelişir ve insülin direnci oluşur. İnsülinin vücutta depolanmasına sebep olan bu durum yalnızca kilo vermeyi zorlaştırmakla kalmaz aynı zamanda kilo almaya da sebep olur. Pankreas bezinin çok çalışmasına sebep olan insülin direnci, bir süre sonra pankreas bezinin yorulmasına neden olur ve açlık ataklarını beraberinde getirir.

Kilo vermeyi engelleyici bir hastalığa sahipseniz ne yapabilirsiniz?

Uygun diyet ve egzersiz programına rağmen kilo verme ile ilgili problem yaşıyorsanız hormonal kökenli bir probleminiz olabilir. Öncelikle endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları veya Dâhiliye görünmeniz gerekir. Bazı hormonal problemlerden kaynaklanan hastalıklarda şunlara dikkat edilmelidir:

  • İnsülin Direnci:Monosakkarit olarak bilinen basit şeker bulunan bal, taze ve kuru meyveler, ambalajlı meyve suları ve gıdalar, işlem görmüş yiyecekler, patates, pirinç ve beyaz un ile yapılan karbonhidrat bakımından zengin hamur işleri tüketilmemelidir. Tereyağı yerine zeytinyağı, kızartma yerine haşlanmış sebzeler tercih edilmelidir. Gün içerisinde her 2,5 ile 3 saatte bir olacak şekilde sık beslenilmelidir.
  • Hipotiroidi: Hekim tarafından reçete edilen ilaçların kullanımının yanı sıra bol su ve lif tüketilmelidir. Hipotiroidi hastalarının vücudu ödem tutmaya müsait olduğu için tuz ve turşu, tuzlu zeytin, tuzlu peynir gibi tuz içen besinlerden uzak durulmalıdır. Yoğurt, ayran, süt gibi protein bakımından zengin besinler metabolizmayı hızlandıracağından ara öğünlerde tüketilmesi önerilir.
  • Cushing Hastalığı: Kortizol hormonunun aşırı salgılanması sonucunda ortaya çıkan hastalıkta tuz ve şeker kullanımı kısıtlanmalıdır. Ödem atmaya yardımcı, magnezyum bakımından zengin yeşil yapraklı besinlerin tüketilmesi önerilir.
  • Polikistik Over Sendromu: Bol lifli sebzeler gibi düşük glisemik indeksli besinler tercih edilmelidir. Pirinç, beyaz un ve beyaz şeker ürünleri gibi, rafine edilmiş karbonhidratlardan ve şekerli besinlerden kaçınılmalıdır. Protein bakımından zengin, az yağlı gıdalar ile beslenilmelidir.
  • D Vitamini Eksikliği ve Kilo Artışı

Kilo vermekte zorlanan birisi D vitamini eksikliği yaşıyor olabilir. Çünkü D vitamini, yağ kütlesi fazla olan kişilerde düşüşe uğramaktadır. D vitamini kilo vermede yardımcı bir rol oynar. Bu sebeple D vitamini düşük olan birisi hızla kilo almaya başlar

  • Şeker ve Kilo Artışı Diyabet hastaları sürekli açlık hissetmeleri nedeniyle kilo almaya çok müsaittirler. Bu durum insülin direncine de yol açmaktadır. Bu yüzden şeker hastalarının doktor tarafından verilen diyete uymaları gerekmektedir. Fazla şeker ve buna bağlı kilo alımı inme, kalp krizi gibi sorunlara zemin hazırlayabilir.
  • Kolesterol ve Kilo Artışı Fazla kilolar kandaki yağın dengesini bozar. Fazla yağ alımında kanın yapısında çeşitli bozulmalar meydana gelebilir. Kilo ve kolesterol çoğu zaman paralel olarak artış gösterebilir.
  • Tansiyon ve Kilo Artışı Kilo aldıran yiyecekler çoğunlukla tansiyon yükselmesine neden olabilmektedir. Tansiyon çok sinsi bir hastalık olmakla beraber diğer tüm önemli hastalıkların da nedeni olabilmektedir. Aşırı kilo alımı tansiyona neden olmakta ve bununla birlikte kalp rahatsızlıklarını da beraberinde getirmektedir.

Kilo Kaybı Neden Olur?

Kilo kaybı kişinin iradesi ile ya da kasıtsız olarak gerçekleştirdiği bir eylem olabilir. İstenmeyen kilo kayıpları bazı hastalıkların habercisi olabileceği gibi, bazı yiyecekler farkında olmadan kilo kaybına sebep olabilirler.

Bu yiyecekler; yoğurt, yumurta, elma, tarçın, sirke, greyfurt, brokoli ve lahana olarak sıralanabilir. Eğer bir kişi istemeden anlamsız bir şekilde kilo vermeye başlıyorsa doktora görünmelidir. Kasıtsız bir şekilde verilen kiloların arkasında depresyon, ülser ve kanser gibi rahatsızlıklar olabilir. Bunun dışında kaslarda kayıp meydana geldiğinde de kilo kaybı gözlemlenebilir.

1-Depresyon ve Kilo Kaybı

Depresyona girmiş bir kişi normalde günlük hayatta yapması gereken çoğu eylemi gerçekleştirmez. Bunlar arasında temel ihtiyaç olan yemek yeme de vardır. Kişide iştahsızlık başladığında ve artık yemek yemediğinde vücut bir süre sonra bu durumu alışkanlık haline getirir ve artık besin almayan bünye zayıflamaya başlar. Buna bağlı olarak bazı yeme bozuklukları gözlemlenir. Böyle bir durum yaşandığında mutlaka bir destek alınmalıdır.

2-Ülser ve Kilo Kaybı

Ülser hastalığı midenin mide asidi sebebiyle doku kaybına uğraması olarak açıklanabilir. Bu durumda hasta midesinde yanma gibi şikâyetler içerisinde bulunur ve yemek yerken acı çektiği için yemek yemekten uzaklaşır. Bulantı, kusma ve kilo kaybı da buna bağlı olarak bu hastalığa eşlik eder.

3-Kanser ve Kilo Kaybı

Kanser hücreleri metabolizmayı hızlandırma görevini üstlenirler. Bu yüzden kasıtlı olmayan ve açıklanamayan kilo kayıpları kanser belirtileri arasında yerini alır. Kanser tedavisi sürecinde de kullanılan ilaç ve tedaviler nedeniyle hastada bulantı, kusma ve bunu takip eden kilo kaybı gözlemlenebilir.

PSİKOLOJİK NEDENLERDEN DOLAYI KİLO ALMA VE KİLO VERME

Kilo kaybı ve kilo artışı çoğu zaman da psikolojik rahatsızlıklara bağlı bir şekilde gerçekleşebilir. Mental olarak vücuda gönderilen belli mesajlar anlam verilemeyen kilo almalara ya da nedensiz kilo vermelere sebebiyet verebilir. Böyle durumlarda psikolojik destek alınmalı ve sorunun kaynağı çözülerek devamında gelebilecek olası hastalıkların önüne geçilmelidir.

1-Blumia Nevroza

Psikolojide önemli bir yere sahip olan Blumia Nevroza, bir yeme bozukluğudur. Bu hastalıkta kişi bir seferde normal kapasitenin çok çok üzerinde bir gıda alımı yapar. Doyma duygusunu kaybettiğini düşünen hasta, çok yemenin sonunda belirli periyotlarla kusma refleksi gösterir. Daha sonra kişi hızlı bir şekilde kilo alımı ve kilo verimi eylemlerini gerçekleştirir bu da metabolizmasının dengesini bozar. Blumia Nevroza tedavisi geç kalınmaması gereken psikolojik bir rahatsızlıktır.

2-Anoreksiya Nevroza

En sık görülen yeme bozukluğu ise anoreksiya nevrozadır. Bu hastalar kilo alma korkusu yaşarlar ve normal bir vücudun olması gerekenden çok daha zayıf bir hale gelirler. Kilo almayı reddederler ve hızla kilo vermeye başlarlar. Bu da onlar için çeşitli hastalıkları beraberinde getirir.

 Sağlıklı Kilo Almak İçin Ne Yapılmalıdır?

Sağlıklı bir şekilde kilo almak için öncelikle kalp dostu yiyecekler tüketmelisiniz. Alınan kilo ile birlikte vücudunuzu doğru bir şekilde şekillendirmek içinde spor yapmalısınız. Protein alımınızı sıklaştırmalısınız. Yumurta, ton balığı, kepek ekmek ve tereyağı içeren bir beslenme düzeni oluşturabilirsiniz. Bunun için alanında uzman bir doktordan yardım ve tavsiye alınmalıdır. Kilo almak amacıyla sağlıksız ve yağlı beslenilmemelidir.

Sağlıklı Kilo Vermek İçin Ne Yapılmalıdır?

Sağlıklı bir şekilde kilo vermediğiniz takdirde kiloyu tekrar almanız mümkündür. Bu yüzden kilo vermek isteyenlerin en sağlıklı yöntemleri seçmesi önerilir. Sağlıklı kilo verme sürecinde kahvaltı çok önemlidir. Düzgün bir kahvaltı günün diğer öğünlerinde fazla acıkmanın önüne geçmektedir. Su tüketimi metabolizmayı hızlandırır ve kilo vermede yardımcı olur. Aşırı bir şekilde yağ, tuz, şeker, un içeren besinlerden uzak durulmalıdır. Günün geç saatlerinde yemek yenmemelidir. Öğünler sık ve az porsiyonlu olmalıdır. Alanında uzman bir doktor ve diyetisyen yardımı ile sağlıklı bir şekilde kilo verebilmek mümkündür.

Beslenme ile ilgili hadislerde  Mikdâm b. Ma"dîkerib"in işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: 

“İnsanoğlu, mideden daha kötü bir kap doldurmamıştır. Halbuki birkaç lokma insanın belini doğrultmasına yeter. Eğer mutlaka dolduracaksa (midesinin) üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe ayırsın ve diğer üçte birini de nefes alıp vermek için boş bıraksın.”

(T2380 Tirmizî, Zühd, 47)

 

 

Yorum Yaz