diorex

19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914 - Fahir Armaoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914 kimin eseri? 19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914 kitabının yazarı kimdir? 19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914 konusu ve anafikri nedir? 19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914 kitabı ne anlatıyor? 19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914 PDF indirme linki var mı? 19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914 kitabının yazarı Fahir Armaoğlu kimdir? İşte 19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 24.07.2022 11:00
19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914 - Fahir Armaoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Fahir Armaoğlu

Editör: Zeynep Berktaş

Yayın Evi: Timaş Yayınları

İSBN: 9786050811902

Sayfa Sayısı: 800

19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

19. yüzyılda dünya genelinde yaşanan olaylar, çağdaş dünyanın oluşumunun başlangıcını teşkil etmesiyle modern siyasî fikirlerin ve gelişmelerin de temelini oluşturmuşlardır. 19. Yüzyıl Siyasî Tarihi, 1789–1914 Yakın Çağ’ın siyasî tarihini bir bütün olarak verme amacına yönelik, uzun yıllar sarf edilerek kazanılmış bir birikimin neticesi. Prof. Dr. Fahir Armaoğlu, çok sayıda Türkçe, Fransızca, İngilizce kaynak ve belge kullanarak hazırladığı eserini antlaşma metinlerinin kaynakları ve dönemin devlet adamlarının hatıratları ile de zenginleştirmek; antlaşmaların ve bazı temel kongrelerin tutanaklarının nerelerde olduğunu göstermek suretiyle hem okurlara hem de araştırmacılara büyük kolaylık sağlamıştır.

Bu kitapta dünya genelindeki devletlerin ve milletlerin yılları aşan kültürel ve siyasal mücadelelerini, insanlığın fikir akışlarını, ihtilallerin tahlillerini, diplomatik manevraları, 19. yüzyılda ortaya çıkan siyasî kavramları ve onlardan doğan fikri, felsefi, hukuki ve kültürel akım ve hareketleri, milletlerin maruz kaldığı sosyal ve ekonomik kırılmaları bir bütün halinde bulacaksınız.

Ayrıca bu yüzyılda Osmanlı Devleti’ne yönelik parçalama ve yıkma siyasetleri, içte ve dışta oluşan gaileler ve bunlara yönelik Osmanlı’nın gösterdiği tepki ve mücadelelerin yol açtığı siyasi, fikri akımlar da tahlil ve tenkit edilerek okuyucuya sunulmuştur.

19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914 Alıntıları - Sözleri

  • Fransız ihtilalinin getirdiği liberal ve milliyetçilik fikirlerine karşı, 20 Kasım 1815'te imzalanan ikinci ittifakın taraflarından Avusturya İmparatoru 1. François: "Yeni fikirleri hiçbir zaman kabul edemem. Bu fikirlerden kaçınınız. BENİM ALİM ADAMA DEĞİL, SADIK TEBAYA İHTİYACIM VAR" demişti.
  • "Büyük bir devletin, büyük devlet olduğunun başkaları tarafından kabulüne ihtiyaç yoktur. Böyle bir devlet kendi kendisini ortaya koyar''
  • İngiltere, Fransa'nın, özellikle Manş kıyılarına, yani bugünkü Hollanda ve Belçika'ya egemen olmasına müsaade etmiyordu. Zira bu kıyılara yerleşen bir devlet, İngiltere'yi çok yakından tehdit edebilirdi. Ingiltere bu yerlere o derece önem vermekteydi ki, daha 1677'de bir Fransız diplomatı, "Ingilizler Hollanda'yı kaptırmamak için, gömleklerini satıncaya kadar Fransa ile savaşırlar" demişti.
  • Mısır Hidivi Mehmet Ali Paşa, Süveyş Kanalı'nın açılması fikri kendisine iletilince "Boğazlar, Osmanlı Devleti'nin felaket sebebi oldu. Ben de Mısır'da bir Boğazlar Meselesi yaratmak istemem" demişti.
  • Osmanlı-İngiliz ittifakı ile İngiltere, Başbakan William Pitt tarafından 1791'de ortaya atılan, Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak bütünlüğünü ve varlığını koruma politikasını ilk defa olarak uygulama alanına geçirmiş olmaktaydı.
  • Ali Paşa'nın Avrupa hükümdarları ve devlet adamları nezdinde büyük ünü ve prestiji vardı. III. Napolyon, "Ali Paşa gibi bir Hariciye Nazırı bulabilsem" demiştir. Kont Cavour ise, "Paris Kongresi'nde Ali Paşa çapında başka bir diplomat yoktu" demiştir. III. Napolyon'un Sedan'da esir düşmesi üzerine Bordeaux'da kurulan geçici hükümetin başı Thiers, Bismarck'in barış şartlarını kabul ettiğinde, Fransız Milli Meclisi'nde eleştirilere uğradığı zaman, kendisini savunmak icin, "Bu hususta dost devletlerin ve hatta Ali Paşa'nın dahi fikrini aldım" cevabını vermiştir. Rivayet olunur ki, Ali Paşa'nın ölümünden sonra, Heyet-i Vükela'da (Bakanlar Kurulu), önemli bir konuda yabancı devletlere bir nota yazılacağı zaman, Ali Paşa'nın Hazine-i Evrak'da bulunan nota müsveddeleri incelenip ona göre nota yazdırılmış.

19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Prof.Dr. Fahri Armaoğlu'nun iki ciltlik siyasi tarih serisinin ilk kitabı olan bu eser, eğer tarih konusunda detaylı bilgiler içeren bir kitap arıyorsanız tam size göre. ️10 bölümden oluşan kitap ilk bölümde Fransız İhtilali öncesi dünyadaki genel durumu, sonra Fransız İhtilali ve Avrupa'yı, Osmanlı'yı, Amerika'yı ve Uzakdoğu içine alan kapsamlı bilgiler sunuyor. O sebeple konunun ilgilisi olmayan için oldukça sıkıcı bir hal alırken meraklıları için tam bir tarih şöleni sunmuş oluyor. ️ Amacınız genel bilgiler içerisinde belirli konular hakkında bilgi almak ise pek tavsiye edemeyeceğim, ama detaylı bilgilere sahip olup 19.yy devletlerinin savaşları, anlaşmaları, dış ve iç politikaları gibi konular hakkında ayrıntılı bilgiler edinmekse tam da tavsiye edebileceğim bir kitap. ️Ayrıca zaman zaman analizlere yer verildiğinden ve dili sade ve akıcı olduğundan ötürü ilgilileri açısından zevkle okunabilecek bir kitap. ️İYİ OKUMALAR (kaim kitap)

Tarihe başlamayı düşünenler bu kitapla başlayabilir. Cumhuriyet döneminin zengin yazar bolluğundan sıyrılmış, liberal görüşe sahip Fahir Armaoğlu, bu kitapta 19. yüzyılın tarihini çok güzel ve 100 yıllık bir tarih için ayrıntılı bir şekilde açıklamış. Dil ve akıcılık olağanüstü, ansiklopedi niyetine okunması gereken bir kitap. (Ömer Faruk Saygılı)

Armaoğlu'nun bu eseri, 19. yüzyıl dünya tarihi hakkında bilgi edinebilmek için güzel bir kaynak teşkil etmektedir. Bu dönemi merak edenlere önerebileceğim güzel bir Türkçe kaynak eseri olup, maalesef ülkemizde bu alanla ilgili böyle kapsayıcı fazla eser olmadığı için başvuralabilecek, kitabın arkasında da belirtildiği gibi, öğrencisinden, eğitimcisine herkes için özel bir kaynak.... Kitabın içinde ilgi çekebilecek birçok bilgiye denk gelme ihtimaliniz oldukça yüksek, daha iyi kavrayabilmek için konularla ilgili altyapınız olursa çok daha sağlıklı sonuçlar alabilirsiniz. Yapmış olduğum alıntılar, özetin özeti olan bu konuların ufak bir yansıması olup, okumak isteyenlerin içinde daha fazla bilgi bulacağı kesindir. Kitapla ilgili olumsuz diyebileceğimiz nokta ise, bazı yerlerde yazım yanlışlarının mevcut olması idi. O kadar başarılı bir kitap olduğu için okurken tolerans gösterilebiliyor yine de... (Robert Langdon)

19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914 PDF indirme linki var mı?

Fahir Armaoğlu - 19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de 19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Fahir Armaoğlu Kimdir?

Ülkemizin siyasi tarih alanında en tanınmış isimlerinden biri olan Prof. Dr. Fahir Armaoğlu 1924’te Gelibolu’da doğdu. İlk ve orta öğretimini Balıkesir’de yaptıktan sonra, 1943’te o zamanki adıyla Siyasal Bilgiler Okulu’na girdi ve 1947’de bu okulun Siyasi Şubesi’nden mezun oldu. 1953’te “Seçim Sistemleri” adlı doktora tezi ile Ankara Hukuk Fakültesi’nden Hukuk Doktoru unvanını aldı.

1953–1954 tarihlerinde ABD’nin Minnesota Üniversitesi’nde Kamu Yönetimi öğrenimi gördü. 1959–1960’da Harvard Üniversitesi’nin Russian Research Center’ında ve 1960–1961’de de Stanford Üniversitesi’nin Hoover Institution on War, Peace and Revolutions’ında Sovyet Rusya üzerine inceleme ve araştırmalar yaptı. Prof. Armaoğlu, 1963’te Siyasi Tarih Profesörü oldu.

1976 Ekim’inde Ankara Üniversitesi’nden ayrılan Prof. Armaoğlu, Türk Tarih Kurumu Üyeliği ve Atatürk Yüksek Kurumu Üyeliği görevlerinde bulundu. Prof. Armaoğlu İngilizce ve Fransızcanın yanında Rusça da biliyordu. 10 Haziran 1998’de vefat etti.

Fahir Armaoğlu Kitapları - Eserleri

  • 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi
  • Türk Siyasi Tarihi
  • 19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914
  • Türk Dış Politikası Tarihi
  • Türk-Amerikan İlişkileri 1919-1997
  • Filistin Meselesi ve Arap-İsrail Savaşları

Fahir Armaoğlu Alıntıları - Sözleri

  • Nasıl bir insan, insan olması dolayısıyla birtakım temel hak ve hürriyetlere sahip bulunuyorsa, bir millet de, bir bütün olarak, hürriyetine, yani bağımsızlığına sahip olma hakkına sahiptir. (20. Yüzyıl Siyasi Tarihi)
  • Atatürk'ün Batı'ya olan bağlılığı ve batılılaşmaya verdiği ehemmiyet, Batı'ya hususi bir alâka ve sempati duyduğu için değil, Batı'nın çağın en ileri medeniyetini temsil etmesindendir. Yani Atatürk için batılılaşma, medenileşme ile aynı manadadır. (Türk Dış Politikası Tarihi)
  • 1954-1959 arasındaki Orta Doğu buhranlarının en mühim neticelerinden biri, hiç şüphesiz, Sovyet Rusyayı Orta Doğu politikasının aktif bir unsuru haline getirmiş olmasıdır. (20. Yüzyıl Siyasi Tarihi)
  • Necip, İngiltere'nin 1926 antlaşması ile Mısır'a modern bir ordu sağlamayı vaat ettiği halde, sağladığı silah kuvvetlerin, ancak cenaze merasimlerinde kullanılabilecek bir kuvvetten ibaret olduğunu ifade etmiştir. (Türk-Amerikan İlişkileri 1919-1997)
  • 1922 yılının, Amerika'nın Türkiye politikası bakımından önemli bir olayı da Büyük Taarruz ve Büyük Zafer üzerine Anadolu'dan kaçarak Izmir'e yığılan Rum halk ile Yunan askerlerinin tahliyesin de Ingiltere'nin, Amerika'ya başvurup, Amerikan savaş gemilerinin de bu tahliyeye yardım istemesi üzerine Amerika'nın gösterdiği tepkidir. İngiltere'nin israrları üzerine nihayet tepesi atan Amerikan Dışişleri Bakanı Hughes, Ingiliz Büyükelçisi'ne şunları söylemiştir: "Birleşik Amerika, Anadolu'nun nüfuz bölgelerine parsellenmesinden hisse istememiştir. İstanbul'da girişilen entrikaların da hiçbirine bulaşmamıştır. Yunan ordularının son bir buçuk yılda (Anadolu'da) uğradığı felaketlerden de sorumlu değildir. Asıl sorumlu olan son bir buçuk yıllık Avrupa diplomasisidir. Şunu da belirtmek isterim ki, Ingiltere'nin Imparatorluk ihtirasları ve karşılaştığı güçlükler ne olursa olsun, Amerikan Hükümeti'nin bu ihtiraslar ve güçlüklerle bir ilgisi yoktur." (Türk-Amerikan İlişkileri 1919-1997)
  • Arap ülkeleri, Hristiyanları - birkaç istisna dışında- Müslüman Türklere karşı desteklemiştir. (Türk Dış Politikası Tarihi)
  • .... Bitlis ve Muş'un "Ermeni" şehirleri olduğunu söylüyor, fakat bu iddiasını rakamlara ve belgelere dayandırmaktan kaçmıştır. Tarih hocalığı yapan ve 1890'da Princeton Üniversitesi'nden Profesör unvanını alan, yani güya bilim adamı olan bu zat, Ermeni propagandası ağzı ile, Bitlis ve Muş'un "Ermeni" şehirleri olduğunu söyleyip işin içinden sıyrılıveriyor. Herhalde, " milliyetler ilkesi"nin ciddi ve bilimsel uygulaması bu değildir. (Türk-Amerikan İlişkileri 1919-1997)
  • Laiklik , insan aklının hür çalışmasını sınırlayan dinsel bağnazlığa karşı, akılcılığın hürriyetini savunmaktır. (Türk Siyasi Tarihi)
  • Zaferin yüz tane babası vardır fakat hezimet yetimdir. (20. Yüzyıl Siyasi Tarihi)
  • Oniki Ada'yı Yunanistan'a verdirmek için her türlü çabayı harcayan Amerika ve İngiltere'nin tutumlarında kendilerine destek yaptıkları en mühim nokta, Oniki Ada'nın halkının çoğunluğunun Türk değil, Rum olmasıdır. Hatta Bevin, sırf bu sebepten Oniki Ada'yı İtalya'nın bir sömürgesi saymamakta yani Yunanistan'ın tabii toprağı telakki etmektedir. Bu bizim için hazin bir durumdur. Çünkü 400 yıl egemenliğimiz altında tuttuğumuz adalarda bir Türk çoğunluğu kuramamışız. Diğer Ege adaları için de aynı şey söz konusudur. Bugün Bulgaristan'ın bir milyondan fazla soydaşımızı ''eritmek'' için giriştiği caniyane teşebbüslere bakınca, Osmanlı Devleti'nin ''uygar'' sömürgeciliğinin isabetli olup olmadığı konusunda insan ciddi tereddüte düşüyor. (Türk Siyasi Tarihi)
  • Gibbons'a göre, Osmanlıların hoşgörüsü ister siyaset ister halis insaniyet, isterse lâkaydi neticesi meydana gelmiş olsun, şu gerçeği itiraz edilemez ki, Osmanlılar yeni çağda milliyetlerini tesis ederken, dinî hürriyet ilkesini temel taşı olarak vazetmiş ilk millettir. (Türk Siyasi Tarihi)
  • Amerikan diplomasisinin, Türkiye ile ilgili projesi, en yüksek noktasına, Türkiye'nin 1952'de NATO'ya katılması ile ulaşmıştır. 1949 ile 1952 arasındaki süre, Türkiye ile Amerika arasında bir çıkar anlaşmazlığının ifadesi değil, İngiltere'nin egoist ve emperyalist tasalarının Türkiye'yi ve hatta Amerika'yı kösteklemesinin hikâyesidir. (Türk-Amerikan İlişkileri 1919-1997)
  • Ali Paşa'nın Avrupa hükümdarları ve devlet adamları nezdinde büyük ünü ve prestiji vardı. III. Napolyon, "Ali Paşa gibi bir Hariciye Nazırı bulabilsem" demiştir. Kont Cavour ise, "Paris Kongresi'nde Ali Paşa çapında başka bir diplomat yoktu" demiştir. III. Napolyon'un Sedan'da esir düşmesi üzerine Bordeaux'da kurulan geçici hükümetin başı Thiers, Bismarck'in barış şartlarını kabul ettiğinde, Fransız Milli Meclisi'nde eleştirilere uğradığı zaman, kendisini savunmak icin, "Bu hususta dost devletlerin ve hatta Ali Paşa'nın dahi fikrini aldım" cevabını vermiştir. Rivayet olunur ki, Ali Paşa'nın ölümünden sonra, Heyet-i Vükela'da (Bakanlar Kurulu), önemli bir konuda yabancı devletlere bir nota yazılacağı zaman, Ali Paşa'nın Hazine-i Evrak'da bulunan nota müsveddeleri incelenip ona göre nota yazdırılmış. (19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914)
  • Atatürk Türk milliyetçiliği için şöyle denmektedir: Bize milliyetçi derler fakat biz öyle milliyetçileriz ki bizimle işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların bütün milliyetlerinin gereklerini tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde bencil ve gururlu bir milliyetçilik değildir. (Türk Dış Politikası Tarihi)
  • Mısır Hidivi Mehmet Ali Paşa, Süveyş Kanalı'nın açılması fikri kendisine iletilince "Boğazlar, Osmanlı Devleti'nin felaket sebebi oldu. Ben de Mısır'da bir Boğazlar Meselesi yaratmak istemem" demişti. (19. Yüzyıl Siyasî Tarihi - 1789-1914)
  • Bizim için Musul bir vatan meselesi, sizin için ise bir petrol meselesidir. (Türk Siyasi Tarihi)
  • Arap ülkeleri savaş karşısında Mısır'ı desteklediler. Fakat bu destekleme diplomatik olmaktan öteye gitmedi. Mesela, İsrail'in komşuları Suriye ve Ürdün İsrail'e saldırmaya cesaret edemediler. Bunlar seferberlik ilan etmekle beraber, Suriye ve Suudi Arabistan İngiltere ve Fransa ile, Irak ve Ürdün ise sadece Fransa ile diplomatik münasebetlerini kestiler. (Filistin Meselesi ve Arap-İsrail Savaşları)
  • Osmanlı İmparatorluğu'nun tarih sahnesinden çekilmesi, iki bölgede büyük bir boşluk, bir "power vacuum" meydana getirmiştir ve bu boşluğu doldurma mücadelesi, bu iki bölgede devamlı istikrarsızlıklara sebep olmuştur. Bunlardan biri Balkanlar, diğeri de Ortadoğu'dur (Türk Dış Politikası Tarihi)
  • Azınlik Alt-Komisyonu'nun 6 Ocak 1923 günü yaptığı oturumda, azınlıklarla ilgili maddelerin görüşülmesinin bitmesi üzerine, Başkan Montagna Ermeni meselesi ile ilgili bir bildiri okuyarak ve devlet içinde devlet yaratma arzusunda olmadığını da belirterek, Anadolu'da bir Ermeni yurdu kurulması istedi. Arkasından söz alan Ingiliz delegesi Rumbold da Montagna'yı destekleyince, Türk delegesi Dr. Rıza Nur Bey de söz istedi Bundan sonrasını Dr. Rıza Nur Bey'den dinleyelim: 6 Kanunusani 1923 celseleri sonlarında Montanya Ermeni yurdu meselesine geçti. Dedim ki: "Itilaf Devletleri Ermenilere kendilerine siyasi âlet yapmışlar, ateşe salmışlardır. Kendi devletleri aleyhine isyan ettirmişlerdir. Bunun neticesi, onların te' dibi olmuştur. Te' dip ile, sarî hastalık, açlık ve hicret ile kırılmışlardır. Bunun bütün mesuliyeti bize değil, Itilaf devletlerine aittir. Ermenilere mükâfat lazımsa siz verin! El malı ile dost kazanılmaz. Ermeniler mazlum imiş, onlara yurt, istikbal verilmeliymiş! Biz bunlara kaniiz. Ancak dünyada mazlum millet bir tane değildir. Mısır hürriyeti için bir kaç defadır ve daha dün kan içinde çalkandı. Hindistan, Tunus, Cezayir, Fas, hürriyetini, yurdunu istiyor. Hatta Irlandalılar yurtları, istiklalleri için kaç asırdır, ne kadar kan döktüler. Siz bunlara istiklállerini, yurtlarını verin, biz de Ermenilere derhal verelim. Bütün bu okuduklarınız keenlemyekúndur. Bu dahilinde burada duramayız. Celseyi terk ediyorum" dedim. Ayağa kalktım. Zabıtnameye sözlerimin bu son kısmını da geçmemişler. Zaten zabıtnameler ile istedikleri gibi oynuyor, tağsiş yapıyorlardı... Montanya pürtelaş celseyi terk edemezsin!" diye bar bar bağırmaya başladı. Yırtınıyor... Yürüdük. Montanya hâlâ bağırıyor: "celseyi terk edemezsiniz" diyor, tepiniyor... Biz de çıktık gittik". (Türk-Amerikan İlişkileri 1919-1997)
  • İşgalci devletler kendi tasarladıkları barış anlaşmasının karşısında en büyük engel olarak Atatürk ve Milli Mücadele ‘yi görmekteydiler. Ne var ki, bu işgale cevap olarak 23 Nisan 1920’de Ankara’da TBMM’nin açılması ile milli mücadele çok daha güçlenerek ve yeni bir devletin ilk büyük temeli atılacaktır. (Türk Siyasi Tarihi)

Yorum Yaz