Abdülhamid Gerçeği - Orhan Koloğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Abdülhamid Gerçeği kimin eseri? Abdülhamid Gerçeği kitabının yazarı kimdir? Abdülhamid Gerçeği konusu ve anafikri nedir? Abdülhamid Gerçeği kitabı ne anlatıyor? Abdülhamid Gerçeği PDF indirme linki var mı? Abdülhamid Gerçeği kitabının yazarı Orhan Koloğlu kimdir? İşte Abdülhamid Gerçeği kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Orhan Koloğlu
Yayın Evi: Pozitif Yayınları
İSBN: 9789756461228
Sayfa Sayısı: 567
Abdülhamid Gerçeği Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bütün tarih kitapları, yükseliş aşamasına varmış bir toplumda lider olanları yüceltmekte yarış ederler. Devlet örgütlenmesinin düzeni öyle bir yapıya ulaşmıştır ki, kişisel yetenekleri sınırlı da olsa o kişileri zirveye çıkarır, övgüye lâyık gösterirler.
Mesela, tarihimizde Fatih Sultan Mehmet ile büyük bir ivme kazanan dünyanın zirvesine oturma, öyle bir yapılaşma getirmiştir ki, Sultan Süleyman üstün bir kişiliğe sahip olmasaydı bile yine övgüyle anılacaktı. Bu sebeple Kanuni olmak kolaydır diyoruz.
Çöküş aşamasındaki toplumlarda ise sistemin bozukluğu, başarılı işlerde yapsa liderin eleştirilmesi ve aşağılanmasından başka bir şey getirmez. Sultan II. Abdülhamid bu şanssızlığı yaşamış biridir. Toplumunun yaşamını uzatmayı başarmasının çağdaş eğitimli yeni bir nesill yetişmesini sağladığı unutulur. Diktatörlüğünün aşırılığı, o dönemde başka bir formül olmadığı unutularak şiddetle yerilir. Yapmadığı şeylerin kendisine yakıştırılmasında yerli, yabancı yarışır. Dünya tarihinin en aşağılanan hükümdarı durumuna getirilir. Bu sebeple Abdülhamid olma'nın güçlüğü'nü yansıtmaya çalıştık.
Abdülhamid Gerçeği Alıntıları - Sözleri
- 1908'de Filistin Yahudi nüfusu 1882'dekinin üç misline, 80 bine çıktı. Aynı sürede 259 kilometrekare arazi satın almış ve 36 yerleşme yeri kurmuşlardı...
- 21 Temmuz 1905 günü saat 13:30 Cuma selamlığından sonra Yıldız camisinden çıkarken patlatılan bir bomba, 24 kişinin ölmesine, 57 kişinin yaralanmasına sebep olmuştu.
- Ve sonuçta Mekke'den panislam eylemi değil, İngiliz desteği ile Arap ihtilali çıkmıştır.
- Yeni padişah, Mecit'in zamanında nasıl her şey MECiDiYE diye adlandınlıyorsa, kendi döneminde de AZiZiYE diye adlandmlması gerektiğini böylece daha ilk İcraatında hatıriatmış oluyordu. Abdülhamit'in bundan ders aldığı, kendi döneminde de her şeye, sudan hastaneye, demiryoluna, marşlara kadar her şeye HAMiDiYE adını verdirtmesinden anlaşılır. Bunu saltanatını pekiştirmenin bir gereği olarak ve Osmanlı geleneğindeki, ülkenin padişahın mülkü olduğu inancıyla yaptığı açıktır.
- Asarı Tevfik askeri gemisinin kaptanı Ali Kabuli, Yıldız Sarayı'nı bombalamaya hazırlandığı iddiasıyla askerleri tarafından tutuklanıp sarayın duvarı dibine kadar götürüldü ve Sultan'ın gözleri önünde öldürüldü...
- Osmanlı düşünürleri açısından devletin elden gitmesi dinin de elden gitmesi ile eş anlamlıydı.
- Abdülhamid'in hayranları onun Kanun-i Esasi'ye aykırı hiçbir eylemde bulunmadığını söylerler. Doğrudur. Gerçekte Abdülhamid'i Abdülhamid yapan bu Kanun-i Esasi'dir. O parlamentoyu'da kaldırmamıştır; aynı kanunun kendisine tanıdığı yetkiye dayanarak onu sadece "tatil" etmiştir. Parlamentonun yeniden çağrılması ve açılması için kanun onu bir koşulla bağlamıştı.
- 1884'te Ermeni ihtilalciler büyük çapta bir isyan hazırladılar. Türklerin böyle bir hareket karşısında duraksamadan şiddete başvuracaklarını çok iyi biliyorlardı, ama Avrupalı güçlerin dikkatlerini üzerlerine çekmek için kendi insanlarını harcamaya kararlıydılar...
- Bir sistemi, bir mekanizmayı işletmek yerine her işi yapan yönetici türüne ancak geri kalmış ülkelerde rastlanır. Kuşkusuz Osmanlı Devleti de 19. yüzyılın sonunda tam anlamıyla geri kalmış bir ülkeydi...
- 1877-1878 savaşının en kötü yanı, kuşkusuz bütün azınlıkların (başta Ermeniler) artık açıktan Avrupa devletleriyle ilişkiye geçmeleri olmuştur.
- Saltanatı süresince ülkenin her tarafından gelen açlık ve kuraklık şikayetleri, bazı doğal felaketlerde yardımlarının yetersizliği, zaten baskı rejimi altında ezilen bu kitlelerde daha büyük tepkiler yaratıyordu. E. Z. Karaı (VII/494) şu örnekleri veriyor: " 1880'de, Anadolu'da ve Kuzey Suriye'de meydana gelen kuraklık, halkın çaresizliğini bütün çıplaklığıyla göstermiştir: Musul' da halk pamuk tohumu yiyor, iş hayatı durmuş, hırsızlık ve cinayet artmış, gündüz ortasında bile adam soyuluyor. Sokaklarda, iskelete dönmüş paçavralar içinde insanlar 'açım, açım' diye feryat ederek ölüyorlar. Çocuklannı satan aileler bile var. Ölü hayvan eti yiyenler, hayvanlar ile beraber otlayan insanlara rastlanıyor.
- Abdülhamid, mücadeleyi seven bir yapıya sahipti. Çevresindeki konuşulanları anlamak için Çerkezce'yi ve daha sonra Arnavutça'yı öğrenmesi; hem sağlığını korumak hem de enerjisini kanalize etmek için sporun çok çeşitli dallarına yönelmesi; istenmeyen insan yerine konmamak için az konuşan çok dinleyen nitelik oluşturması, hep bu harem-içi yaşamın sonucu olmuştur. Kişiliğini, kendine yeterli olma ve savaşımlarını tek başına verme yeteneğini kazanma yönünde geliştirmiştir.
- Ey şanlı avcı, damını (tuzağını) bihûde (beyhude) kurmadın. Attın, fakat yazık ki, yazıklar ki vurmadın... -Tevfik Fikret-
- Abdülhamid, imtiyaz usulünü, yani belli bir projeyi sürekli bir işletme tekeli karşılığında ihale etmek usulünü geliştirmiştir...
- Aziz'in devlet ihalelerinden ya da Hidiv'e verdiği imtiyaz karşılığı komisyon alışkanlığı ve bunun doğal olarak Babıali'nin her kademesine kadar yayılmış olması, yerli ve yabancı basında, her olayın arkasında bir rüşvet arama hastalığı yaratmıştı...
Abdülhamid Gerçeği İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Abdülhamid Gerçeği: Kesinlikle beğendiğim bir kitap. Abdülhamid dönemini anlamak için kaynak eserlerden biri. Kitapta Abdülhamid'in saltanatı döneminde aldığı kararların nedenleri ve hangi şartlarda alındığı anlatılmaya çalışılmıştır. Tarafsız olmaya gayret etse de genelde sultana hak verir ya da en azından mazur görür cümleler kurmuştur. (Murat A.)
Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han? Feryâdım varır mı bârigâhına? Ölüm uykusundan bir lâhza uyan, Şu nankör pezevengin bak günâhına. Târihler ismini andığı zaman, Sana hak verecek, ey koca sultan; Bizdik utanmadan iftira atan, Asrın en siyâsî padişâhına. Diyenler mi haklı yoksa Ey şanlı avcı,damını bihude kurmadın Attın fakat ne yazık ki yazıklar ki vurmadın! Diyenler mi? İkisi de haklı değil,bir gün gelecek ve acaba Türk halkı tarihi basit yüzeysellikten uzak bilimsel bir açıdan ele alabilecek mi?Abdülhamit Han Kızıl Sultan mı gavsı ekber mi,iyi mi kötü mü?Tüm sorulara bilimsel cevaplar bulmak için bu kitap harika bir kaynak fakat bu kadar az okunması üzücü. (Ogün Yavuz)
Orhan Koloğlu, II. Dünya Savaşı sonrasında Libya'da yeni kurulan hükümette, Ankara hükümetinin izni ile başbakanlık görevinde bulunan Sadullah Koloğlu'nun oğludur. Galatasaray Lisesi'ni, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne (bugün İletişim Fakültesi'ne) bağlı Gazetecilik Enstitüsü'nü bitirdi. Doktora çalışmasını Strasbourg Üniversitesi Edebiyat ve Sosyal Bilimler Fakültesi'nde yaptı. 1947'de Sulhi Garan'ın Türk Spor adlı gazetesinde spor yazarlığı ile başladığı gazetecilik hayatını 1964'e kadar Son Saat, Yeni Sabah, Akşam, Yeni İstanbul gazetelerinde muhabir, yazı işleri müdürü ve yazar olarak sürdürdü. 1970'ler ve 1980'lerde kısa sürelerle Milliyet ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. 1964-71 arasında Turizm ve Tanıtma Bakanlığı'nın Roma, Paris, Karaçi ve Beyrut bürolarını yönetti. 1972'de Milliyet gazetesinin Almanya baskısından sorumluydu. 1974-75 ve 1975-77 arasında Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nün (bugün T.C. Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü) başında bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) dış ilişkiler danışmanlığını yürüttü.Hacettepe Üniversitesi'nde devrim tarihi dersleri verdi. Ardından, 1982-84 arasında Libya'nın Trablusgarp kentindeki el-Fateh Üniversitesi'nde (bugün Trablus Üniversitesi) öğretim görevlisi olarak bulundu; burada tarih araştırmaları yaptı. Popüler Tarih ile Aydınlık'ta çeşitli yazıları yayınlandı.1995 yılında Türk Çağdaşlaşması adlı eseriyle Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü'nü kazandı. 2000 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) geleneksel Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü'ne layık görüldü. 2001 yılında Reklamcılar Derneği Orhan Koloğlu'nun yüzyıllık reklam arşiv koleksiyonunu satın alarak “Türkiye’de Reklamcılığın İlk Yüzyılı: 1840-1940” adıyla hem bir sergi açtı hem de kitaplaştırdı. Orhan Koloğlu, 17 Nisan 2020 tarihinde 91 yaşında vefat etmiştir. II. Abdülhamit hakkında mutlaka okunması gereken eserlerden biri olan... tarihçi Murat Bardakçı'nın ifadesiyle en iyisi... Osmanlı tarihinin en çok tartışılan padişahlarından biri olan Abdülhamit, şüphesiz. Kimilerine göre; "Ulu Hakan" kimilerine göre ise; "Kızıl Sultan" Orhan Koloğlu'nun neredeyse tüm kaynakları tarayarak ortaya çıkardığı bu esere göre ise ne "Ulu Hakan" ne de "Kızıl Sultan" sadece insan. Zaafları olan, hırsları olan, yer yer başarılı, yer yer başarısız, fakat Osmanlı'nın son döneminde, kurtlar sofrasının içinde 33 yıl iktidarını koruyan usta bir siyaset ve devlet adamıdır. Eserde yazar II. Abdülhamit hakkında yazılan eserlerin neredeyse tümünü tarayarak çok güzel bir derleme yapmıştır. Eserin dili anlaşılır niteliktedir. Eser, II. Abdülhamit’i ve yakın tarihimizi tanımak ve anlamak isteyenlerin mutlaka okuması gereken bir eserdir. Eseri Hediye eden #Kitapşuuru ekibine teşekkür ederim. (Oğuz Kağan)
Abdülhamid Gerçeği PDF indirme linki var mı?
Orhan Koloğlu - Abdülhamid Gerçeği kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Abdülhamid Gerçeği PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Orhan Koloğlu Kimdir?
Orhan Koloğlu ikinci Dünya Savaşı sonrasında Libya'da yeni kurulan hükümette, Ankara hükümetinin izni ile başbakanlık görevinde bulunan Sadullah Koloğlu'nun oğludur. Galatasaray Lisesi'ni, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne (bugün İletişim Fakültesi'ne) bağlı Gazetecilik Enstitüsü'nü bitirdi. Doktora çalışmasını Strasbourg Üniversitesi Edebiyat ve Sosyal Bilimler Fakültesi'nde yaptı.
1947'de Sulhi Garan'ın Türk Spor adlı gazetesinde spor yazarlığı ile başladığı gazetecilik hayatını 1964'e kadar Son Saat, Yeni Sabah, Akşam, Yeni İstanbul gazetelerinde muhabir, yazı işleri müdürü ve yazar olarak sürdürdü. 1970'ler ve 1980'lerde kısa sürelerle Milliyet ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. 1964-71 arasında Turizm ve Tanıtma Bakanlığı'nın Roma, Paris, Karaçi ve Beyrut bürolarını yönetti. 12 Mart Dönemi'nde Beyrut'ta görevli olan Koloğlu İhtilal sonrası Türkiye'ye çağrıldı ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile ilgili yazdığı rapor nedeniyle (rapor FKÖ ile ilgili Türk basınında 'Türkiye'nin aleyhine çalışıyorlar' diye çıkan haberlerle Beyrut basınını karşılaştırarak olayın farklı olduğunu ortaya koymaya çalışmaktaydı) 15 gün Ankara Cezaevi'nde hapis yattı.
1972'de Milliyet gazetesinin Almanya baskısından sorumluydu. 1974-75 ve 1975-77 arasında Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nün (bugün T.C. Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü) başında bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) dış ilişkiler danışmanlığını yürüttü.[2] Hacettepe Üniversitesi'nde devrim tarihi dersleri verdi. Ardından, 1982-84 arasında Libya'nın Trablusgarp kentindeki el-Fateh Üniversitesi'nde (bugün Trablus Üniversitesi) öğretim görevlisi olarak bulundu; burada tarih araştırmaları yaptı. Popüler Tarih ile Aydınlık'ta çeşitli yazıları yayınlandı.
1995 yılında Türk Çağdaşlaşması adlı eseriyle Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü'nü kazandı. 2000 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) geleneksel Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü'ne layık görüldü. 2001 yılında Reklamcılar Derneği Orhan Koloğlu'nun yüzyıllık reklam arşiv koleksiyonunu satın alarak “Türkiye’de Reklamcılığın İlk Yüzyılı: 1840-1940” adıyla hem bir sergi açtı hem de kitaplaştırdı.
17 Nisan 2020 tarihinde 91 yaşında vefat etti.
Orhan Koloğlu Kitapları - Eserleri
- Abdülhamid Gerçeği
- Osmanlı'dan 21.Yüzyıla Basın Tarihi
- Lawrence Efsanesi
- Abdülhamit ve Masonlar
- Arap Kaymakam
- İttihatçılar ve Masonlar
- Curnalcilikten Teşkilatı Mahsusa`ya
- Avrupa Kıskacında Abdülhamit
- 1915 Basınında Çanakkale
- Cumhuriyet Döneminde Masonlar
- Kim Bu? Mustafa Kemal
- Kutsal Topraklarda Casuslar Savaşı
- Sorularla Vahdettin
- Fikret Mualla
- Soros, CFR ve Arap Ayaklanması
- İslam Aleminde Masonluk
- Osmanlı'da Son Tartışmalar Mondros'tan Mudanya'ya
- Osmanlıcadan Türkçeye Okuryazarlığımız
- Üç İttihatçı
- Dünyadan Çizgilerle Atatürk
- Trablusgarp Savaşı ve Türk Subayları
- Türk Korsanları
- Bilimselden `Medyatik`e Tarih
- Hain'nâme
- Gazi'nin Çağında İslam Dünyası
- Kim Bu? Ecevit
- Türk - Arap İlişkileri Tarihi
- Aşk - Tarih Boyunca
- Son Sadrazam
- Cercle D'orient'dan Büyük Kulüp'e
- Cilbabtan Türbana
- İstanbullu - Şehroğlanı ile Şehrkızı
- Osmanlı Dönemi Basınının İçeriği
- 1919-1938 Türk Çağdaşlaşması
- Mazlum Milletler Devrimleri ve Türk Devrimi
- Basınımızda Resim ve Fotografın Başlaması
- Prusya'dan Enverland'a ve Günümüze Türk-Alman Tarihi
- Loti'nin Kadınları
- İslam’da Değişim
- 1908 Basın Patlaması
- Türkiye Karikatür Tarihi
- Numaracı Cumhuriyetçiler - 2. Cumhuriyetçiler Hakkında Herşey
- Tamga Pençe Tuğra İmza
- Osmanlı'dan Günümüze Türkiye'de Basın
- Ecevit ile CHP
- Mamma Li Turchi
- Gazeteci Bir Aile Mehmet Asım, Hakkı Tarık, Hasan Rasim Us'lar
- Türk'ü Dünyaya Saydıran Adam Atatürk
- Basımevi ve Basının Gecikme Sebepleri ve Sonuçları
- Osmanlı Meclislerinde Libya ve Libyalılar
- Reklamcılığımızın İlk Yüzyılı (1840-1940)
- Fizan Korkusundan Libya Mücahitliğine
- Aydınlarımızın Bunalım Yılı "Zaferi Nihai`den Tam Teslimiyete"
- İlk Gazete İlk Polemik
Orhan Koloğlu Alıntıları - Sözleri
- İtalyanlar şeref ve vatanları için savaştıklarını savunuyorar, ama haksızlar. Biz de aynı şeyi söylüyoruz, ama haklıyız. (Trablusgarp Savaşı ve Türk Subayları)
- İslam’ın yayılışında, silah gücünün yanı sıra, sömürülen ezilen toplumlara, gününün koşulları içinde daha hoşgörülü, daha adaletli ve güvenli yönetimler getirmiş olması küçümsenmeyecek bir etken olmuştur. (Gazi'nin Çağında İslam Dünyası)
- Eğer Allah istiyorsa şehit olmaktan kaçınılmaz. Cesur, bir kez ölür, korkak, her an yüz kez. (Trablusgarp Savaşı ve Türk Subayları)
- "1909-1912 arasında Büyük Doğu'nun Üstadı Âzamlığını Talât Bey, sonra çekildiğinde Faik Süleyman Paşa yapmıştır." (İttihatçılar ve Masonlar)
- İnsan için büyüklük ve övgü sermayesi olacak şey nedir? Büyüklük çok çalışmaktır, yoksa para ve servetle değil... (İslam Aleminde Masonluk)
- Teşkilat'ın elemanları son kanlarına kadar dövüşürler. Eşref Bey ise ağır yaralı ve baygın halde esir düşer. Malta'ya sürülmeden, Lawrence ziyaretine gelir. "Bizim misafirimizsiniz!" diye söze başlayınca; kimin ülkesine, kimin sahiplendiğini gören Kuşçubaşı Eşref içlenir. "Biz asırlarca adaletle idare ettiğimiz bu yerlere 'bizim' diyerek hata etmişiz, belli. Yalnız siz de şimdiden 'bizim' demekle aceleci davranmıyor musunuz?" diye sorunca, Lawrence: "Biz, bura insanını nasıl idare edeceğimizi biliriz." diye kibirlenir. Eşref Bey güler, sanki geleceği görmüş gibidir: Osmanlı'nın 400 sene yönettiği Ortadoğu'da İngiliz 40 sene kalamayacaktır!.. (Kutsal Topraklarda Casuslar Savaşı)
- "Masonlukla Siyonizmi bütünleştirmek çok başvurulan bir yöntem. Oysa, her fırsatta açıkladığım gibi masonlar -bütün insanlığı kavradıkları iddiasını yalanlayan bir tutumla- 19.yüzyılın ikinci yarısına kadar Yahudileri kesin olarak aralarına almamışlardır." (Cumhuriyet Döneminde Masonlar)
- “DP’nin serleşen politikasında etkili olduğu bilinen içişleri bakanı Namık Gedik de masondu.” “DP ye yönelik yassıada duruşmaları sırasında Ahmet Salih Korur özellikle başbakanlığa ait örtülü ödenek konusundaki soruşturmada hakim karşısına çıktı. ......ödeneğin özellikle basını partinin yanına çekmek için kullanıldığı ortaya çıktı. Başta, özel masonluk sayısı çıkaran Peyami Safa ya 49 bin lira olmak üzere birçok yazara para dağıttığı saptandı. Soru üzerine bu dağıtımı Menderes in emriyle yaptığını söyleyince sabık başbakan itiraz etti. Olayın tanığı gazeteci, Korur un “hiç istemediğim halde beni böyle konuşturuyorsunuz diyerek....” (İslam Aleminde Masonluk)
- 'Cemiyet içinde iyiye, ileriye ve açıklığa doğru bütün hamleler hızını matbuat hürriyetinden alırlar. Matbuat hürriyetinin mevcut olmadığı yerlerde ise vatandaşın, diğer hak ve hürriyetleri tehlikeye düşeceği gibi, topluluk hayatı gizliliğin ve kapalılığın kiri ve pası altında çürümeye mahkûmdur.' (Osmanlı'dan 21.Yüzyıla Basın Tarihi)
- Küresel sistemin körüklediği yeni medya düzeninde belirleyici olan, tüketicinin beğenileridir. Tüketicinin hakim olduğu bir dünya düzeninde medyanin başka türlü hareket etmesi mümkün mü? .. Kimliğin kişinin tükettiği malzemeye göre belirlendiği bir dünyadayız. (Osmanlı'dan 21.Yüzyıla Basın Tarihi)
- 18. yüzyıl filozofları Aydınlanmacılar "düşünce özgürlüğü ve vicdan özgürlüğü" kavramlarını yerleştirirken mason girişiminin belirmesi, devrimci değişim ortamındaki örgütlenme ihtiyacının bir yansıması olduğunu kanıtlıyor. (İslam Aleminde Masonluk)
- Saltanatı süresince ülkenin her tarafından gelen açlık ve kuraklık şikayetleri, bazı doğal felaketlerde yardımlarının yetersizliği, zaten baskı rejimi altında ezilen bu kitlelerde daha büyük tepkiler yaratıyordu. E. Z. Karaı (VII/494) şu örnekleri veriyor: " 1880'de, Anadolu'da ve Kuzey Suriye'de meydana gelen kuraklık, halkın çaresizliğini bütün çıplaklığıyla göstermiştir: Musul' da halk pamuk tohumu yiyor, iş hayatı durmuş, hırsızlık ve cinayet artmış, gündüz ortasında bile adam soyuluyor. Sokaklarda, iskelete dönmüş paçavralar içinde insanlar 'açım, açım' diye feryat ederek ölüyorlar. Çocuklannı satan aileler bile var. Ölü hayvan eti yiyenler, hayvanlar ile beraber otlayan insanlara rastlanıyor. (Abdülhamid Gerçeği)
- 1880’lerin başından itibaren İngiliz politikası Mısır’da milliyetçiliği (Mısır, Mısırlılarındır) ve İslam dünyasında Arap Hilafeti tezini desteklemeye yönelik olmuştur. (Lawrence Efsanesi)
- Şeyh Sait ayaklanması vesilesiyle 4 Mart 1925'te çıkarılan Takrir-i Sükûn kanunu ise, hükümete doğrudan basın üzerinde tasarrufta bulunmak hakkını tanıyordu. (Osmanlı'dan 21.Yüzyıla Basın Tarihi)
- İsyanın boyutu ne Hüseyin'in ne de İngilizlerin umduğunu verecektir. Planları, Hicaz'ı takiben Suriye ve Irak'ta da Arap milliyetçilerinin ayaklanması ve Hatay'a İngiltere'nin çıkartma yapmasıyla, Türklerin iki ateş arasında bırakılmalarıydı. Hüseyin yalnız kalmıştır. Mahcubiyet korkusuyla Kahire'de entilijans, isyanı aslında Hindistan'daki sömürgeci meslektaşlarının çıkarttığı şayiasını yayacaktır. (Kutsal Topraklarda Casuslar Savaşı)
- İngilizlerin “resmi tarih kaynağı” sayabileceğimiz Encyclopaedia Britannica’ya göre, 1917-1918’de Hicaz-Suriye bölgesinde 35 bin Türk askerinin ölümünde ve 35 bininin de esirliği ya da yaralanmasında Lawrence, Arapları yöneterek başrolü oynamıştır. (Lawrence Efsanesi)
- Osmanlı Devleti'nin 16. yüzyılda bütün Orta Avrupa ve Balkanlar ile Ortadoğu, Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika'ya hâkim olduğu aşamada İslam'a bağlılığını asla dışlamadığı malumdur. Ancak zorlayıcı bir ihtida politikasına da asla başvurulmamıştır. Kemal Karpat'ın hesabıyla altmıştan fazla dil ve din farkı gösteren cemaati yönetimi altına alan Devlet'in örfi yasalara (yerel geleneklere) İslami kurallar kadar değer verdiği bilinir. (Curnalcilikten Teşkilatı Mahsusa`ya)
- Suriye ve Irak bölgesinde cirit atan ajanlar, kimi ne zaman ve hangi koşullarla kullanabileceklerini biliyorlardı. (Lawrence Efsanesi)
- ‘ Abdülhamit ve Masonlar ‘ kitabımızda belirttiğimiz gibi, Abdülhamit saltanatının ikinci yarısına girildiğinde Sultanla mason locaları arasında bir barış dengesi kurulmuştu. Genelde masonlar politikaya karışmıyor, bunun karşılığında sultandan hoşgörü hatta destek alıyorlardı. (İttihatçılar ve Masonlar)
- Medya, Lawrence'ı ne kadar "şişirse" de hakikat bellidir; Arap İsyanı tutmamıştır. Ortadoğu'da netice İngilizlerin Mısır harekâtı ile alınacaktır. (Kutsal Topraklarda Casuslar Savaşı)