Adem'den Öncesine Dönüş - Şaban Ali Düzgün Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Adem'den Öncesine Dönüş kimin eseri? Adem'den Öncesine Dönüş kitabının yazarı kimdir? Adem'den Öncesine Dönüş konusu ve anafikri nedir? Adem'den Öncesine Dönüş kitabı ne anlatıyor? Adem'den Öncesine Dönüş PDF indirme linki var mı? Adem'den Öncesine Dönüş kitabının yazarı Şaban Ali Düzgün kimdir? İşte Adem'den Öncesine Dönüş kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Şaban Ali Düzgün
Yayın Evi: Otto Yayınevi
İSBN: 9786059168595
Sayfa Sayısı: 168
Adem'den Öncesine Dönüş Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Tarihten günümüze yaşamaya çalıştığımız coğrafya büyük bir şiddet sarmalı içinde kıvranmaktadır. Bu konudaki en önemli sorun ise dinsel ve seküler ayrımının yapılamamış olmasıdır. Ekonomik, politik ve toplumsal sebeplerden ötürü şiddete başvuran insan, ne yazık ki bunu dinsel bir ifadeyle etiketlemektedir. Sonuçta huzur ve esenlikle anılması gereken İslam dini, intihar bombacılarının dilinde şiddet içeren bir söz hâline gelmektedir. Bu eser, son yıllarda yaşanan ve yaşanmakta olan şiddeti hayatımızın bir parçası hâline dönüştürmemek adına okuyuculara yeni bir kapı aralamaktadır. Her gün şahit olduğumuz olayların bilmediğimiz yönlerini gözler önüne sererek Kâbillere karşı birlikte kalkan olmanın yollarını göstermektedir.
(Tanıtım Bülteninden)
Adem'den Öncesine Dönüş Alıntıları - Sözleri
- dinin varlığı değil, yokluğudur bunca problemin sebebi.
- hakikati ortaya çıkarma gayretinin çatışmaya sürüklemesi hem hakikati hem de hakikat iddiasında bulunanları kötürümleştirir.
- papa 'tanrı böyle istiyor" dediğinde sürüler halinde harekete geçecek bir güruhun olduğunu biliyor. tarihte ve şimdi en büyük problem, dinin devletin kullandığı enstrümanlardan birine dönüşmesi.
- savaşın tek gayesi vardır: yeryüzünde zulüm yapan kim varsa etkisiz hale getirmek
- ahlaken keşfettiğiniz her şey dinin size önerdiği şeylerdir, din olarak keşfettiğiniz şeyler aklınızla keşfedebileceğiniz şeylerdir
- "Kadın için zor olanı toplum/devlet kolay hale getirmeli ve kadının sadece bedenini değil, zihnini ve emeğini de kullanarak var olmasını mümkün kılan şartları hazırlamalıdır."
- "şairleri kıskanmadım asla, söz ülkesinin padişahları, arifleri kıskanmadım asla, aşk ülkesinin padişahları, filozofları kıskanmadım asla, akıl ülkesinin hükümdarları, yalnızca peygamberleri kıskanmıştım, anne olmadan önce."
- günümüz müslümanları, "çalmayacaksın, öldürmeyeceksin." gibi insanın temel hak ve ödevleri üzerine oturan dinin evrensel ilkelerinin yaşam alanı bulup bulmadığından daha çok, dinin görünürlüğünün artıp artmadığını dindarlığın kriteri olarak saymaya başladılar.
- insanları düşünceleri üzerinden değerlendirmek hem bir birikimi hem de bir çabayı gerektirir. birikim ve çaba fakiri insanlann en kolay yargı yolu, sembollerdir
- ... ayeti "kadın ve erkek aralarında aile içi bir sorunu çözemedikleri zaman darp et, vur." şeklinde tercüme ettiğiniz sürece, hiçbir müslüman kadın ya da erkeğin "kadına şiddete hayır" diyerek sokağa çıkma hakkı olamaz. burada ahlaki bir çelişki var. kur'an-ı kerim'in ayetini "dövün" diye tercüme eden bir adamın kadına şiddete hayır demesi ahlaken çelişki doğurur. aynı şekilde, "çocuğunuz yedi yaşına geldiği zaman namazla emredin, kılmazsa dövün." diyen bir rivayeti hz.peygamber'in ağzına yakıştırıp savunuyorsanız yine şiddete hayır diyemezsiniz. insan onurunu dikkate almadan bir meseleyi kültürel kodlara, yaşanan bağlamın alışkanlıklarına indirgeyerek anlamaya çalışırsanız kur'an'ı tarihsel bir dönemi kayda alan doküman olarak resmetmiş olursunuz.
Adem'den Öncesine Dönüş İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Şaban Ali hocanın okuduğumum ilk kitabı bu. Muhtemelen son da olmayacak. Kitap röportaj içerikli. Kur'an, insan, din temelli bir konu üzerine yazılmış. Kur'an'ın yanlış anlaşıldığı noktaları açıklıyor, yeri geliyor mucize kavramını ele alıyor. Peygamberlerin tarihine değiniyor. Günümüzdeki İŞİD olaylarınıda bazı insanların nasıl dini kullanarak İslam'ı diğer milletlere lanse ettiğini anlatıyor. Ayrıca eski ve yeni nesil üzerinde de tahlillerde bulunuyor. Kitabın Dini- siyasi bir özelliği de var. Halife zamanlarında yapılan icraatları ve verilen hükümleride inceliyor. Sekülerist bir hayat tarzını barındıranların kimler olduğu, neler yaptıklarını ve bunun sonucunda yaşamış olduklarına da değiniyor. Kitabın global bir yapısı var. Salt olarak lokal bir bölge de dolanmıyor, her konuyu elinden geldiğince bilgilendirerek anlatıyor. Müslüman toplumların önceki ve şimdiki davranışlarını ele alıyor, reform hareketlerinin yanlış ele alınıp farkı şekillerde empoze edilmesine de değiniyor. İslam'ın bir düşünce ve eylem dini olduğundan bahsederek, aslında düşüncenin ne denli önemli olduğunu, Kur'an'ın bize sürekli düsünme konusunda uyarılarda bulunduğunu ("Akletmez misiniz, düşünmez misiniz?) Anlatıyor. Dinin siyasete ne kadar uyumlu olup olmadığını ve aslında bizim bu görüşlerdeki yanlışlıklarımızı objektif bir şekilde sunuyor. Iyi bir Müslüman'ın nasıl olmasi gerektiği, ne şekilde düşünmesi ve nasıl eylemle geçmesi konusunda örneklendirerek bilgiler veriyor. Üzerinde eleştirilerde bulunduğu dinin belli başlı yerlerinde, kafamı kurcalayan bir kaç noktası olması bir yana, kitap gerçekten sorgulamaya iten bir kitap. Kitabı okurken notlar almayı ve bilmediğiniz kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Bu size anlatmak istediği nükteleri kolaylaştıracaktır. İyi okumalar... (Nusret Şanal)
Hz. Ademden öncesinden bahsetmiyor öncelikle, Işıd, güncel dini meselelerden bahsediyor, genel olarak güzel bir kitaptı, tavsiye ederim. Şaban hocanın ellerine sağlık. (Sefa ocak)
güzel fakat: yazarın adını daha önce duymuştum, merak edip kitabı da aldım ve demin bitti. Genel olarak röportaj serilerinden oluşsa da kısa kısa denemelere de yer verilmiş. İçeriğe gelecek olursak çoğu yerde anlattığı konulara destek için ayet vermiş olsa da ayetlerin çoğu farklı bağlamında ele alınmış meallerden tercih edilmiş. Yazdığı çoğu düşüncesi eleştirilmeli, tarihi ve dini hakikate uyuşmayan açmazlar üzerinde tekrar düşünülmeli ( sadece bir örnek, mucizelerin doğa üstü olayların varlığını tevil ederken bazen komik duruma düşüyor :{ İsa ölüleri diriltti deniyor , biz bundan cisim olarak ölü anlıyoruz halbuki Allah ölü derken başka yerde kalbinde iman olmayanı kastetmiş , demekki burda da İsa kalbinde imanı olmayanları imanla diriltiyor} gibi bir tevili var . Ancak o ayetin devamında 'Allahın izniyle çamura üfler ve kuş olur( o çamur)' diyor Allah. E buna da ' çamurdan kasıt , katılaşmış kalplerdir' mi diyeceğiz. Komik :) ) Bunun yanında ciddi bir sosyolojik ve felsefî bir birikimi var yazarın. Ele aldığı kavramları, olguları düşündürücü şekilde işliyor. Kişiye birikim katacak düşünce ve fikirleri dikkatle incelenmeli ve tatbik edilmeli bununla birlikte daima sorgulayıcı bir bakışla okunmalı. (kaf dağı sakini)
Adem'den Öncesine Dönüş PDF indirme linki var mı?
Şaban Ali Düzgün - Adem'den Öncesine Dönüş kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Adem'den Öncesine Dönüş PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Şaban Ali Düzgün Kimdir?
1968 Gümüşhane’de doğdu. 1989’da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Seyyid Ahmet Han ve modernist hareketlerle ilgili yüksek lisans çalışmasını tamamladı. Bu çerçevede İngiltere’de, School of Oriental and African Studies’de (SOAS) çalıştı. Doktorasını Nesefi ve İslam Filozoflarında Allah-Alem İlişkisi adıyla verdi. 2000-2001 akademik yılında öğretim üyesi değişimi programı çerçevesinde Gregoryan Üniversitesi’nde (Roma); 2003-2004 akademik yılında ise Georgetown Üniversitesi’nde (Washington, DC) misafir öğretim üyesi olarak çalıştı. 2005’de profesör oldu. 2007-2008 eğitim öğretim yılında, Fulbright Muslim Scholar olarak Birmingham Southern College’da öğretim üyesi olarak çalıştı. Alabama Üniversitesi, Montevallo Üniversitesi, Samford Üniversitesi’nde ders ve seminerler verdi. Uluslar arası Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesinde (Kazakistan) ders verdi (2013). Fulbright Türkiye Seçici komisyon üyesidir. İngilizce İlahiyat Bölüm Başkanlığını yürütmüştür (2010-2012). İnternet Kelam Araştırmaları Dergisi’nin editörlüğünü yapmaktadır (www.kelam.org/dergi). Hali hazırda Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı başkanıdır.
Şaban Ali Düzgün Kitapları - Eserleri
- Dini Anlama Kılavuzu
- Sarp Yokuşun Eteğinde İnsan
- Adem'den Öncesine Dönüş
- Sosyal Teoloji
- Kimliksiz Hakikatler
- Din, Birey ve Toplum
- Çağdaş Dünyada Din ve Dindarlar
- Allah, Tabiat ve Tarih
- Maturidi'nin Düşünce Dünyası
- Nesefi ve İslam Filozoflarına Göre Allah-Alem İlişkisi
- Aydınlanmanın Keşif Araçları
- Tanrı’nın Gözbebeği İnsan
- Uncovering İslam
- Dini Düşüncede Gelenek, Dönüşüm ve Gelecek
- Seyyid Ahmed Han ve Entellektüel Modernizmi
- Matüridi - Kayıp Aydınlanmanın İzinde
Şaban Ali Düzgün Alıntıları - Sözleri
- “Kuran’ın Mekke’de indiği, İstanbul’da yazıldığı, Mısır’da okunduğu ve Maveraünnehir bölgesinde özelde Semerkant’ta anlaşıldığı söylenir” (Maturidi'nin Düşünce Dünyası)
- |Sana nasıl davranılmasını istiyorsan sen de başkalarına öyle davran! (Kimliksiz Hakikatler)
- Susuzluğumuzu dindirmek istiyorsak, susuzluğu açıklayan kitapları bir kenara bırakalım da bir yudum su içelim. (Allah, Tabiat ve Tarih)
- dinin varlığı değil, yokluğudur bunca problemin sebebi. (Adem'den Öncesine Dönüş)
- Pratik anlamda inanç rasyonel değildir. İnananın inanması rasyoneldir ki bu durumda ona inanmanın kendince sebepleri vardır. Ancak inanma için sağlanan bu pratik gerekçeler zorunlu olarak inanmanın teorik gerekçeleri değildir. Bir insan Tanrı'nın var olduğunu gösteremeyebilir; ama yine de O'na inanmanın Makul/rasyonel olduğu düşüncesini devam ettirebilir. Bu durumda rasyonellik, inancın bir özelliği olmaktan çok inanan kişinin inancıyla irtibatının bir niteliğidir. (Allah, Tabiat ve Tarih)
- insanları düşünceleri üzerinden değerlendirmek hem bir birikimi hem de bir çabayı gerektirir. birikim ve çaba fakiri insanlann en kolay yargı yolu, sembollerdir (Adem'den Öncesine Dönüş)
- papa 'tanrı böyle istiyor" dediğinde sürüler halinde harekete geçecek bir güruhun olduğunu biliyor. tarihte ve şimdi en büyük problem, dinin devletin kullandığı enstrümanlardan birine dönüşmesi. (Adem'den Öncesine Dönüş)
- Semerkant bölgesi, kendi aydınlık ortamında yeni bir retorik yaratmıştır. Bu bölge, İslam düşüncesinin en büyük usulcülerini, kelamcılarını, fakihlerini, muhaddislerini, müfessirlerini ve filozoflannı yetiştirmiştir. Bir şehirde yüzlerce medresenin eğitim verdiğini dikkate aldığımızda, buranın Kur'an'ı en iyi anlayan bölge olarak gösterilmesinde şaşılacak bir sey olmadığı anlaşılır. Mesela, Yakut el-Hamevi, Merv kentindeki kitaplardan ve kütüphanelerden bahsederken büyük şaşkınlık içindedir. 12 ayrı kütüphanenin her birinde bulunan Arapça, Farsça, Yunanca ve Süryanice 12.000 cilt kitaptan bahsetmekte ve bu kitaplarınkendisi için ev, eş, çocuk gibi bütün bağlılıkları unutturacak bir cazibeye sahip olduğunu aktarmaktadır. (Maturidi'nin Düşünce Dünyası)
- Değişimin en büyük engelleyicisi, insanın içinde bulunduğu ve başkaları tarafından oluşturulan hazır bulduğu şartları akılcılaştırmasıdır. (Çağdaş Dünyada Din ve Dindarlar)
- “Adalet adına Tanrı inkar edildi, fakat Tanrı fikri olmadan adaletin kendinden bahsetmek mümkün müdür?” |A.Camus (Sarp Yokuşun Eteğinde İnsan)
- sarp yokuşu aşmak (Sarp Yokuşun Eteğinde İnsan)
- Dinlerin daha doğrusu din mensuplarının zamana, tarihe ve gelişmeye direnmeleri, başka bir ifadeyle dünyaya ait olmaya alışamamaları ise hem sorunun hem de sonun başlangıcını oluşturur. (Allah, Tabiat ve Tarih)
- Evrendeki diğer insanlarla ve evrenin kendisiyle bir ve birlik olmak ruhunu da kaybeden insan, bireysel yokluk ve çaresizlik buhranına saplandı. Bu yeni hürriyet anlayışı insanda derin bir güvensizlik, güçsüzlük, şüphe, yalnızlık ve endişe hissi yarattı. Tanrı'ya meydan okuyan insan, kendi değerlerini Tanrısal değer olarak ilan edip, kendi standartlarını Tanrı'nın yerine koyuyor. Kendince haklılaştırdıgı bu isyan, devrim ideolojisi haline geliyor ve insan kendi idealiyle kurulan yeni bir zulmün kurbanı oluyor. İnsan insanın kurdudur' (Hama hamini lupus) sözü, İnsan insanın Tanrısıdır' (Hama hamini deus) söylemine dönüşüyor. Bu durumda sığınılıp bağışlanma dilenecek gerçek bir Tanrı da ortada bırakılmış değil. Seküler şehrin bir dramı bu. Bu dram, neden bu kadar insanın acı çekip, öldüğünü de açıklamaktadır. Hidrojen bombasından uyuşturucu bağımlılığına uzanan sefalet koridoru sakinlerinin yaşadığı trajedilerin arkasında da bu yatıyor. (Sosyal Teoloji)
- İslam, hakikatin keşfinde kullanılacak yöntemin, sadece fiziksel varlığa indirgenmesini reddeder. Böyle bir tutum, hakikatin bir bütün olarak elde edilmesini engeller. Gerçeklik sadece görünenden ibaret olmadığına göre, gerçekliğin keşfinde kullanılacak yöntemin de görünene uygulanan metotla sınırlanması söz konusu olamaz. (Din, Birey ve Toplum)
- Yorumlamaya çalıştığımız terimin mecaz seviyesi, bize kendini hemen açmayan, ilk kavramsallaştırma teşebbüsümüze direnen farklı bir hakikatle karşı karşıya olduğumuzu gösterir. Öyle ‘gerçeklik’ler vardır ki haklarında söylenen onca söze karşın, ‘gerçek’ yapıları hiçbir şekilde deşifre edilemezler. Bu ‘gerçek’lerle ilgili konuşarak onlar hakkında yarattığımız ‘gerçeklik’ler, onları tam anlamıyla temsil edemez. Söz merkezli (logosentrik) geleneklerin bu konularda yapabileceği başka da bir şey yoktur. (Maturidi'nin Düşünce Dünyası)
- Esas olan, insanların yöneldiği yönler (kıbleler ve onların temsil ettiği dinsel farklılıklar) değil, iyi olanı var etme yarışına girerek hep birlikte var olmaktır. Dostoyevski'nin dediği gibi 'ahlaki bir seçim yapmak'tır. (Dini Anlama Kılavuzu)
- "Bir eylem ek, bir alışkanlık biç, Bir alışkanlık ek, bir karakter biç ve bir karakter ek, bir kader biç." (Dini Anlama Kılavuzu)
- Kendi kararlarını veren bireyler olduğumuz yanılgısı içinde yaşayan robotlar hâline dönüştük. (Sosyal Teoloji)
- Kader hak ettiğimiz yerde olmaktır. İnsanlar ya hak ettikleri yerdedir ya da oraya varacaklardır. (Sosyal Teoloji)
- Hicret, imkanların tükendiği yerden imkanların üretildiği bir yere göç etmektir. (Maturidi'nin Düşünce Dünyası)