Ağıt - Yılmaz Güney Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ağıt kimin eseri? Ağıt kitabının yazarı kimdir? Ağıt konusu ve anafikri nedir? Ağıt kitabı ne anlatıyor? Ağıt PDF indirme linki var mı? Ağıt kitabının yazarı Yılmaz Güney kimdir? İşte Ağıt kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Yılmaz Güney
Yayın Evi: Yılmaz Güney Vakfı
İSBN: 9789757956044
Sayfa Sayısı: 91
Ağıt Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Yılmaz Güney'in ünlü üçlüsü Ağıt, Acı ve Umutsuzlar, 1971 yılında yapılan Adana Altın Koza Film Festivali'nin bütün ödüllerini toplamış; "Ağıt", bu festivalde, en başarılı film, en başarılı yönetmen, en başarılı kameraman, en başarılı aktör ödüllerini almıştı. Böylece Yılmaz Güney'in, "Çirkin Kral" döneminden sonra, "Umut"la başlayan ikinci dönemi, en verimli yılına ulaşıyordu.
"Ağıt", Türkiye gerçekliğinin bir parçası olan kaçakçıların dünyasını aydınlatıyor, onların az bilinen yanlarına eğiliyordu. Yılmaz Güney, köylülerin mükafat almak için ihbar etmek yarışına girdikleri, devlete karşı koyan, efsaneleşmiş bir kaçakçının, Çobanoğlu'nun yoksulluğunu, şiirsel bir anlatımla duyuruyordu. Yoksulluk dünyasının ürettiği gerçeklerin, efsaneleşmenin ardını deşiyordu. Başka bir deyişle "efsanenin" yoksulluğunu anlatıyordu.
"Ağıt"ın Türkiye'deki etkinliği yabancı ülkelerde de sürdü. 1972'de Avrupa'nın en titiz festivallerinden biri olan Venedik Film Festivali'ne kabul edilen tek Türk filmi oldu. Büyük ilgiyle karşılandı. Ayrıca 1975 yılında da Tahran Festivali'ne özel olarak çağrıldı. Böylece Doğu'ya özgü bir şiirsel gerçekçilik, "Ağıt" aracılığıyla Türkiye dışına çıktı.
"Ağıt"ın bir özelliği de, Yılmaz Güney'in kendine özgü sinema diline yaklaştığı ilk film oluşudur. Bu yanıyla gerçekçi Türkiye sinemasının önemli ürünlerinden biridir.
(Kitab'ın İçinden)
Ağıt Alıntıları - Sözleri
- "Korkak adamın karnı daima açtır."
- "Ve insanlar, yaşadıkları bu rezil hayata karşı duydukları nefreti ağlayarak haykırırlar." -Kani Suveren
- İyi insanlar da vardı dünyada, soyları tükenmemişti henüz...
- Sana düşkünlüğümüz kara kaşın, kara gözün için değil. Biz ilk defa insan kıymeti bilen birini görmüşüz.
- "Mezarlarımız ölülerimize yetmez oldu. Tüten ocaklarımız tütmez, gülen yüzlerimiz gülmez oldu."
- Zorbalara başeğmemek, onların hakaretini sineye çekmemek gerek çünkü.
- "Korkak adamın karnı daima açtır."
- “İyi insanlar da vardı dünyada, soyları tükenmemişti henüz...”
- Korkuyor musun? Korkak adamın karnı daima açtır.
Ağıt İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ağıt.... Eser bir kaçakçı çetesinin lideri olan Çobanoğlu(Yılmaz Güney) ve arkadaşlarının hayat hikayesini anlatıyor. Beyaz Donlular olarak nam salan çetenin beş üyesinin her birinin farklı bir hayat hikayesi mevcuttur. Öyle ya kim ister ki evini, barkını çocuklarını,sevdiklerini bırakıp hergün ölümün kıyısında, kelle koltuk yaşamayı... Yılmaz Güney denilince aklıma epik anlatım tarzı gelir. Halka mal olmuş bir kahraman olduğu için eserinde de destansı tarzı benimsemiştir. Bu kitapta da (senaryo) destansı anlatımını net bir şekilde ortaya koymuştur. Çekildiği dönemi ve o dönemlerin yokluğunu düşününce çok başarılı bir film olmuş. 1971 yılında yapılan Adana Altın Koza Film Festivali'nde ödülleri toplamasını yani sıra, 72 yılında Venedik Film Festivaline Türkiye'den kabul edilen tek filmi olmuştur. İzlemek isteyenler için link bırakıyorum. http://fullfilmizlerimben.web.tv/video/yilmaz-guney-agit-1971-full-film__yso6hxdgnhc (Fîlankes)
Beni yerle bir eden bir cumle vardi. Allah deldigi bogazi ac birakmaz ya da bos birakmaz gibi birseydi. Harika.Bir Y.G klasiği daha. Sardigim filan yok ama itibarını korudu ilk kitap bununla. Bundan sonra okuyacaklarımdan şüphe etmiyorum. Zaten senaryolar nasıl oluşuyor hep merakenden biri olarak severim böyle hikayeleri. Kitabin sonunda iyi kötü intibalar yer bulmuş. Bu öykü de beni vuran bir doktorun duruşu oldu. Çobanoğlu basli başına ayri bir konu. Ama benim favorim doktor hanım oldu. Tavsiye ederim. (Seren ÖZDEMİR)
Sakın efsane belleme hay hay...: Kitap üç bölümden oluşuyor. √Filmin hikâyesi √Senaryo √Basında «Ağıt» Filmin hikayesinde: Köylülerin mükafat almak için ihbar etmek yarışına girdikleri, devlete karşı koyan, efsaneleşmiş bir kaçakçının, yoksulluğunu şiirsel anlatımla başlıyor hikaye. Senaryo'da: Fotoğraflarla desteklenmiş, asıl bu kısımda başlamış hangi kişiler olduğu ve dikkatli okuduğumda kadro çoğalmış hikaye kısmında dikkat etmemiştim. Şöyle düşünülürse giriş kısmı hikaye anlatımı, senorya bölümü gelişme kısmıdır.Bence hikaye kısmı fragman gibi geçiyor.Nasıl tiyatro izlersin o şekil.Ara sıra da Türküler tutturur yiğitler.Burası hoşuma gitti açıkçası. Zahit bizi tan eyleme hay hay Hak ismin okur dilimiz hey canım... heeey canım Hak ismin okur dilimiz eyvallah... heeey hey dost Sakın efsane belleme hay hay Hazrete varır yolumuz hey canım... heeey canımcanım Hazrete varır yolumuz eyvallah... heeey hey dost Sayılmayız parmak ilen hay hay Tükenmeyiz kırmak ilen hey canım... heeey canım ... Basında «Ağıt»: Nasıl dünya gündemine damgasını vurmuş onu anlatılmış, Genel olarak ele alırsak. Destansal bir anlatım,Türk halkına özgü bir içliliği hüznü,melankoliyi geçirir. "Zaman zaman abartmalara, tekrarlara (örneğin yuvarlanan kayalar motifi, filimde tam 5 kez kullanılıyor), zevksizliğe düşen,ama sonuç olarak kendi içinde baştan aşağı tutarlı bir anlatımla..."(buna bende katılıyorum abartma yönünden az olsa güzel olur yine de tutarlıydı dediği gibi..) Son olarak, yıllarca önce ailecek izlemiştik hatırlıyorum çünkü babam böyle filmleri sever, o zamanlar pek sevmemiştim. Küçüktüm şimdi hatırlıyorumda güzelmiş beee dedirtti şahsen. Üçlemesi var bunun Ağıt,acı ve umutsuzlar diye.Diğerlerini yarın artık.Bence farklılık olsun diye okuyabilirsiniz hayatımiza renk gelsin gerçi her ne kadar acıklı olsa da. Keyifli okumalar veya izlemeler olsun. (Büşra A.)
Ağıt PDF indirme linki var mı?
Yılmaz Güney - Ağıt kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ağıt PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Yılmaz Güney Kimdir?
Babası Siverekli Zaza, annesi ise Vartolu bir Kürt olan Yılmaz Güney, özellikle Çirkin Kral dönemi sonrasında çektiği ve önemli bir sinemacı olarak kabul edilmesini sağlayan Cannes ödüllü Yol, Sürü, Umutsuzlar gibi filmleriyle tanınır.
Yılmaz Güney'in gerçek adı Yılmaz Pütün'dür. Kendi ifadesine göre Pütün kırılması zor sert meyve çekirdeği demektir. 1937 yılında, köylü bir ailenin iki çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Babası Siverek Desman Köyü'nden olup Annesi Muş'un Varto ilçesindendir. Kendisi Adana'da büyümüş ve Adana birçok filmine konu olmuştur. Adana'da bir süre Kemal ve And Film şirketlerinin bölge temsilcisi olarak çalıştı. Üniversite okumak üzere İstanbul'a gitti ve Atıf Yılmaz ile tanıştı. Bu süreçte bir yandan da hikâyeler yazıyordu. Daha sonra Atıf Yılmaz'ın da desteğiyle sinemada çalışmalarına başladı.
Yılmaz Güney, 1959 yılında Atıf Yılmaz'ın yönetmenliğini yaptığı "Bu Vatanın Çocukları" ve "Alageyik" isimli filmlerin hem senaryosunu yazar hem de filmlerde rol alır ve oynar. "Karacaoğlan'ın Karasevdası"nda da yönetmen yardımcılığı yapar. Yeni Ufuklar ve On Üç gibi dergilere de öyküler yazan Yılmaz Güney, bir öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılanır ve 1961 yılında bir buçuk yıl hapis cezasına mahkûm olur.
İki yıl sonra tekrar kaldığı yerden devam eden Yılmaz Güney, o dönemde daha çok macera filmleri çeker. Filmlerinde ezilen, hor görülen bir "Anadolu çocuğunun" otoriteye başkaldırısı vardır. Bu dönemde Çirkin Kral lakabını alır. Bu dönemdeki en önemli filmi Lütfü Akad'ın yönettiği ve kendisinin yazdığı "Hudutların Kanunu"dur. Bu dönem boyunca oyunculuğunu geliştiren Yılmaz Güney, abartısız ve yalın oyunculuk anlayışı bu dönemde artık oturtmuştur.
Yılmaz Güney, 1971 yılında Efraim Elrom'un öldürülmesinden sorumlu olan başta Mahir Çayan olmak üzere diğer Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi üyelerini sakladığı gerekçesiyle 2 yıl hapse ve sürgüne mahkûm edildi. Yılmaz Güney içeride kaldığı süre boyunca sinema ve sanat ile ilgili fikirlerini; şiir ve öykülerini o dönemde çıkarmaya başladığı Güney dergisinde yayınlamıştır.
1974'te cezaevinden çıktı. İki yıldan fazla cezaevinde kalan Yılmaz Güney aynı yıl "Arkadaş" filmini çekti. Yine aynı yıl "Endişe" adlı filmi çekerken Yumurtalık ilçesindeki bir gazinoda ilçe yargıcı Sefa Mutlu'yu öldürmekten tutuklandı ve 25 Ekim'de Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan yargılamaların sonucu 13 Temmuz 1976'da 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Beş yıl hapis yattıktan sonra 9 ekim 1981 tarihinde izinli olarak çıktığı Isparta Yarı Açık Cezaevinden yurtdışına firar etti. Yılmaz Güney'in hapisten kaçışı da filmlerini anımsatmıştır. Hapse girmeden önce çekmiş olduğu "Şeytanın Oğlu" filminde: bir günlük bayram izininde dışarı çıkan ve kayıplara karışan bir adamın hikâyesini anlatmıştır. Filmine benzer bir yaşantı tecrübe etmiştir. Bir günlük izin ile hapisten çıkan Güney, Antalya'nın Kaş ilçesinden Yunanistan'a bağlı Meis adasına, oradan da İsviçre'ye kaçmıştır. Daha sonra Fransa'ya geçer ve yaşamının geri kalanını orada geçirir.
Cezaevinde sinema ile olan ilgisi devam etti. Bu dönemde senaryolarını yazdığı ve Zeki Ökten tarafından çekilen "Sürü" ile yurt dışında ve yurt içinde büyük ilgi gören ve Şerif Gören tarafından çekilen "Yol" filmleri büyük ses getirdi. Cezaevindeyken GÜNEY adlı bir sanat-kültür dergisi çıkardı. Yol'un kurgusunu tekrar yaptı ve Cannes Film Festivali'nde ödül aldı. Yurt dışına kaçtıktan sonra Fransa'da "Duvar" filmini çekti. Güney'in, 1976 yılında Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde tanıklık ettiği, çocuklar koğuşunda çıkan ve tüm cezaevine yayılan bir isyanın sinemaya aktarıldığı "Duvar" onun son filmi olmuştur.
Son yıllarını Paris'te geçiren Güney, mide kanseri nedeniyle 9 Eylül 1984'te yaşamını yitirdi ve Paris'te toprağa verildi.
Yılmaz Güney Kitapları - Eserleri
- Boynu Bükük Öldüler
- Salpa
- Sanık
- Hücrem
- Arkadaş
- Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz
- Ölüm Beni Çağırıyor
- Selimiye Mektupları
- Gençlik Öyküleri
- Umut
- Yol
- Sürü
- Oğluma Hikayeler
- Ağıt
- Acı
- Baba
- Zavallılar
- Umutsuzlar
- Hudutların Kanunu
- Bir Gün Mutlaka
- Seyyit Han
- Aç Kurtlar
- Endişe
- İnsan, Militan ve Sanatçı Yılmaz Güney
- Siyasal Yazılar
- Duvar
- Yunan Bıçağı
- Sonsuz Bekleyiş
- Selimiye Üçlüsü
Yılmaz Güney Alıntıları - Sözleri
- Hayat denilen kavgaya girdik. Çelik adimlarla yürüyoruz.! (Bir Gün Mutlaka)
- Sevgili... Sen de o mahzun yüzünle aklımın mühürüsün... (Selimiye Mektupları)
- 03-09.12.1973 günlü ve 1169 sayılı L'Express'te "Umut" başlığı altında G.J. imzasıyla yayınlanan yazıda şöyle deniliyor: Sinemalarımızda bir Türk filminin oynaması, hemen dikkatimizi çekecek kadar ender rastlanan bir olaydır. Hele yapımcısı, ülkesinde 20 aydır, cezaevlerinde çürüyen bir tutukluysa. Ya UMUT? İyi bir ad. L'Express (Umut)
- İnsanları düşünmeye iten, doğasal ve toplumsal ihtiyaçlardır. İnsanlar canları istedikleri için şöyle ya da böyle düşünemezler. Onları, birbirlerinden farklı düşünmeye iten maddi zorunluluklar vardır. Bu nedenler, insan iradesinden bağımsız, varolan nesnel koşulların ürünüdürler. Bu koşullardan kaynaklanan zorunluluklar da düşünmenin, düşüncenin, tutum ve davranışlarımızın maddi temelidir. (Siyasal Yazılar)
- Kendimize soralım: Biz kimiz, neyiz, sınıflar arası mücadelede siyasal, ideolojik, kültürel anlamda neyi, hangi değerleri temsil ediyoruz? (Siyasal Yazılar)
- Biz önceden küçük şeylerle mutlu olan insanlardık. Sonra aklımıza sevda diye bir şey soktular, toparlanamadık... (Sonsuz Bekleyiş)
- "Sermayenin, gelişen, egemenliğe oynayan en gerici kesimin bugünkü gücü, gelişen halk hareketleri karşısında, uzun vadeli hesaplar yaparak çıkarlarını korumaya yetmiyor, kısa vadede büyük kârlar peşinde koşmak zorundadır o. Bu yüzden kitle hareketleri, grevler, boykotlar, işgaller, halkın uyanışı işine gelmeyecektir. Çünkü kitle hareketleri, artan işsizlik, hayat pahalılığı, kaçınılmaz olarak kapitalist sömürü ile uzlaşamaz sınıf ve tabakaları, devrimin gerekliliğine inandıracaktır. Peki ne yapacaktır sermaye? Baskıya ve zulme başvuracaktır. Kendine en uygun siyasi sisteme başvuracaktır. Bunun adı faşizmdir. "Kahrolsun faşizm!" (Sanık)
- "Yağmur altında bilmediğim sokaklarda, bir ıslıkla delicesine dolaşmak yahut şapkasını rüzgara kaptırmış bir adamın haline gülmek ihtiyacına duyduğum şu anda, sıcak salebimi yudumluyorum." (Gençlik Öyküleri)
- Sen dik dur..! Biz unutursak da, Sosyalistler unutmaz seni... (Hücrem)
- Bazen sevinivermek için öylesine küçük şeyler yetiyor ki insana. Belki sevinmeyi özlemiş olmamızdandır bu. (Selimiye Mektupları)
- Yazgıdan başkası olmaz oğul. Yüreğine taş basacaksın çaresiz. (Seyyit Han)
- Emperyalizmin, çeşitli eğilimlere sahip, uluslararası tekelci burjuvazinin farklı mihraklarına bağlı işbirlikçi yerli tekellerin, toprak kapitalistlerinin, toprak ağalarının, bankacıların, aracıların, büyük tefecilerin - bezirgânların, hacıların, hocaların, şıhların ve her türlü soyguncu sermayenin ve gericiliğin yoğun sömürüsü ve baskısı altında ezilen, yoksul, geri bir ülkenin devrim acemisi çocuklarıyız (Selimiye Üçlüsü)
- Kimin saflarında olacağız? Bağımsızlık, demokrasi ve özgürlük isteyen; insanın insana kulluğuna son verilmesini isteyen halkların devrimci saflarında mı, yoksa bağımsızlığa ve demokrasiye karşı çıkan, sömürüyü bir tasma gibi halkların boğazına geçirip onları köleleştiren ve düzeni korumak için her türlü baskı ve zülmü "meşru" gören halk düşmanı saflarda mı? (Siyasal Yazılar)
- Çocukları çok seviyorum, ama onları bu dünyaya getirip acı çektirme hakkına sahip değiliz. Biz insanlar hayvanlardan beteriz. Kendi zevkimiz için onlara acı çektirmeye hakkımız yok. (Arkadaş)
- Canım, Sevdiğim, Yüreğim Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin... Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan... Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü, Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır... Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu. Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi. Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim. Damla damla birikiyor insan. Damla damla sevgili... Bir gün akıp gideceğiz hayata... Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin. Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur... Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde. ataç ikon (Sonsuz Bekleyiş)
- Karanlığa saplanmış tüm düşüncelerimi aydınlatacak bir ışığa ihtiyaçım vardı... (Gençlik Öyküleri)
- ...grev yapsak düzelir mi? (Bir Gün Mutlaka)
- Kimsesizin ardından gidenide olmazmış (Boynu Bükük Öldüler)
- "Kavgayı göze almadan barış da olmaz." (Oğluma Hikayeler)
- Onu ilk gördüğü günü hatırlıyordu. Onunla geçen sıcak ve unutulmaz günleri, ürpertiler duyarak... Birbirinden kopuk anılar, düşünüldükçe daha canlılık kazanıyor, birbirini tamamlayan yeni anıları doğuruyordu. (Umutsuzlar)