diorex
sampiyon

Ahirette 45 Gün - Mehmet Ali Bulut Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ahirette 45 Gün kimin eseri? Ahirette 45 Gün kitabının yazarı kimdir? Ahirette 45 Gün konusu ve anafikri nedir? Ahirette 45 Gün kitabı ne anlatıyor? Ahirette 45 Gün PDF indirme linki var mı? Ahirette 45 Gün kitabının yazarı Mehmet Ali Bulut kimdir? İşte Ahirette 45 Gün kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 19.04.2022 12:00
Ahirette 45 Gün - Mehmet Ali Bulut Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Mehmet Ali Bulut

Yayın Evi: Hayat Yayınları

İSBN: 9786051513409

Sayfa Sayısı: 368

Ahirette 45 Gün Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Göğsünün içinde yürek taşıyan, kulağı olup da duyan herkes için ibretlik 45 GÜN...

- YAŞANMIŞ GERÇEKÜSTÜ BİR HADİSE -

Ahiret hayatına dair doğusundan batısına dünyanın her köşesinden insanların sayısız tecrübeleri ve tespitleri mevcuttur. Sıradan insanların da gerek rüyalar gerekse yaşadıkları sıra dışı olaylar vesilesiyle bilgileri vardır. İnsanların bir kısmının tam bir kanaat ile olmasa da gereklerini hakkıyla yerine getiremese de pek çok insan ahiret hayatına inanır. İnsanlar en azından rüya vasıtasıyla ahiret hayatı ile ilgili tecrübeler yaşar. Kimileri öldüğünü görür, kimileri mezarına konduğunu, kimileri cennet ve cehennem hâllerini...

Tıbbî olarak ölüp dirilenlerin anlattıkları sayısız veriler, kişisel deneylere dayanan tecrübeler de insanların elinde mevcut ama bugünün determinist zihin yapısı hep laboratuvar düzeyinde kanıt aradığı için bunlar ancak meraklılarını ilgilendiren malzemeler olarak hatıralarda, edebi eserlerde, filmlerde karşımıza çıkar.

İşte bu eserde anlatılanlar da İkinci Dünya Savaşı’nın tüm dünyayı kasıp kavurduğu dönemde askerliğini yapan babam İsmail Bulut’un Malatya Akçadağ Karakolu’nda kırk beş gün boyunca şahit olduğu ve dinlediği olağanüstü bir hadiseye dayanıyor. Babamın koğuş arkadaşı Halil Akbaş, kırk beş gün boyunca her akşam bir tür astral seyahatle ötelere/ahirete gider; bir karakol dolusu koğuş arkadaşının sorgulayıcı bakışları altında orada yaşadıklarını etrafındakilere detaylıca aktarır. Bu hadiseden çok etkilenen babam, arkadaşı Halil Akbaş’ın bu olağanüstü tecrübesini âdeta bir kamera gibi zihnine kaydeder. Bu şahit olduğu hadiseyle askerlik sonrasındaki hayatına yeni bir yön çizer. Kahramanlarının büyük bir kısmı artık ahirete intikal etmiş hayli ilgi çekici bu hadisenin anlatıcısı, onun aynı zamanda birincil tanığı olan babam. Ahirette 45 Gün, bir babanın böylesi olağanüstü ve hikmetli bir tecrübesini oğluna aktarmasının hikâyesidir.

Mehmet Ali Bulut

Ahirette 45 Gün Alıntıları - Sözleri

  • Yusuf olsan dayanamayabilirsin, Allah yardım etmezse...
  • Hayat öylesine akan bir ırmaktır. Kıymetini bile olur, bilmeyen olur. Sen o ırmaktan yararlanmaya, yıkanmaya bak; insanlar şöyle demiş böyle demiş mühim değil.
  • Biz insanlar bencil olduğumuz için başkası adına bir şey istemeyi sevmiyoruz. Hep kendine ister insan ve istemekten de doymaz.
  • Hayalin hep olsun ama sen hayali beklemeyi iş edinme. Bir hayali beklerken sonunda ömrün de heba olabilir. Ben hayallerin olmasın, hayalinin peşinden gitme demiyorum. Gitmiş ve senin için hayal olmuş şeyden söz ediyorum!
  • İnsanın kendine acıması, aslında nefsin bir kibiridir ki adeta Allah'ı iş bilmemekle itham etmek gibidir.
  • Bilmek yetmiyor, hakkıyla inanmak gerekiyor.
  • Kendine acıyana, giden sevgililer bile dönmez. Yeryüzünde kendine acıyan kadar zavallı bir kimse yoktur.
  • ...Sanki zaman ona , “Git artık!” dediğim anın içinde donakalmıştı.
  • “Buralardan gidin, bu köyde kalmayın, burada hiçbir kıymetiniz olmaz,ev danası öküz olmaz! “ derdi.
  • Bilmek yetmiyor, hakkıyla inanmak gerekiyor!

Ahirette 45 Gün İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitap da geçen olay benim de askerlik yaptığım Akçadağ da geçmesi o dönemde İskender Pala nin OD isimli romanı ile başlayan İslami yeniden anlamdirma sürecim Kıymetli Eşimin köylüsü Mehmet Ali Bulut beyin bu kitabı ile devam etmesi çok güzel bir tevafuk oldu. Allah gerçekten kullarını çok seviyor onu sevenleri kendine tertemiz kavuşturmak için çok güzel yollar açıyor. Çok şükür Alemlerin rabbi olan Allah'a. (Edward KENWAY)

Okudum bitti Ahirette 45 Gün Mehmet Ali Bulut İlk kez tanıştığım bir yazar, günlük dilde yazılmış kolay okunur ama inananlar için etkileyici bir kitap İslam dini emir ve yasaklardan bahseden anılardan oluşan bir roman olmuş. Okurken öğrendiklerimi cebime koyup başka kitaplar dünyasına yol almak için yeni kitap seçmeye…. (Sebnem kızıl koral)

Ölüm o kadar kat'î ve zâhirdir ki, bugünün gecesi ve bu güzün kışı gelmesi gibi ölüm başımıza gelecek.(RNK, 949) Ölümün kaçınılmazlığına rağmen birçok insan gafletle bu dünyada ebedi kalacakmış hissi içinde kendini kandırır. Her insan geçmişin hatıraları ve geleceğin hayalleri üzerine kurulu pek geniş bir ömre sahip olduğunu zanneder. Oysa onun hakiki ömrü sadece içinde “bulunduğu an”dır. Aklen ölümlü olduğunu bilen, fakat hissen sonsuza dek uzanacak gibi hayali bir ömrünün var olduğunu zanneden insanı, Bediüzzaman devekuşuna benzetir. Devekuşu “avcıyı görür, uçamıyor; başını kuma sokuyor, ta avcı onu görmesin. Koca gövdesi dışarıda; avcı görür. Yalnız o, gözünü kum içinde kapamış, görmez.”(Nursi(S), s. 155) Aynen bu misaldeki gibi ölümü düşünmeyip başını gaflet kumuna sokanlar da ecel celadının elinden kurtulamayacak. Kur’ân Şakirdi gafletle ölümü unutmak yerine, ölümlü olduğunu daima hatırlayarak enaniyetten vazgeçip ihlasla Rabb’ine iltica eder. Çünkü “lezzetleri acılaştırıp tahrip eden ölümü çok zikrediniz.” (Nursi(L), s. 167) hadisi bu noktaya işaret eder. Bu nedenle Bediüzzaman’ın stratejisi her şey üzerindeki fena damgasını okumak ve okutmaktır. Böylece her şeyin ve kendi vücudunun kaybolup gideceğini anlayan bir nefis, Rabb’ine ilticaya mecbur olur. Ölmek terhis olmaktır (1nazenincicegi)

Ahirette 45 Gün PDF indirme linki var mı?

Mehmet Ali Bulut - Ahirette 45 Gün kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ahirette 45 Gün PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Mehmet Ali Bulut Kimdir?

1954’te Gaziantep’in İslayihe ilçesinin Kerküt köyünde doğdu. İlkokulu burada tamamladı. Gaziantep İmam Hatip Lisesini ve ardından Gaziantep Lisesini bitirdi.

1978 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nden mezun oldu.

Aynı Fakülte’nin Tarih Bölümünde doktora tezi hazırlamaya başladı.

1979 yılında Tercüman Gazetesi’ne girdi. Tercüman Kütüphanesinin kurulması ve kitapların tasnifinde görev aldı.

Bir çok kitap ve ansiklopedinin yazılmasına ve hazırlanmasına katkıda bulundu...

Daha sonra gazetenin, haber merkezi ve yurt haberlerinde çalıştı. Yurt Haberler Müdürü oldu. Köşe yazıları yazdı...

1991 yılında Haber koordinatörü olarak Ortadoğu Gazetesi’ne geçti. Bu gazete 5 yıl süreyle köşe yazarlığı yaptı. Yeni Sayfa ve Önce Vatan Gazetelerinde günlük yazıları ve araştırmaları yayınlandı.

1993 yılında haber editörü olarak İhlas Haber Ajansı’na girdi. Kısa bir süre sonra ajansın haber müdürlüğüne getirildi. Mahalli bir ajans konumundaki İhlas Haber Ajansı, onun haber müdürlüğü döneminde Türkiye’nin ve Ortodoğu’nun en büyük görüntülü haber ajansı konumuna yükseldi.

1997 yılında İHA’dan ayrılmak zorunda kaldı. Bir grup arkadaşıyla birlikte Veri Haber Ajansı’nı kurdu. Finansal sıkıntılardan dolayı Ajansı kapattı. 1999 yılında BRT Televizyonuna girdi. Haber editörü ve program yapımcısı olarak görev yaptı.

2001 Mayısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın danışmanlığına getirildi. 3 yıl bu görevde kaldı. Bir süre Ali Müfit Gürtuna’nın basın ve siyasi danışmanlığını yaptı. Turkuaz Hareket’in mentalitesinin oluşturulmasında büyük katkısı oldu.

Bugun Gazetesi Yurt Haberler müdürü olarak çalışan Bulut, emekli ve sürekli basın kartı hamilidir.

Eserleri:

Karakter Tahlilleri, Dört Halifenin Hayatı, Rüya Tabirleri, Asya’nın Ayak Sesleri Gazete yazılarından derlenmiş bir eser), Ansiklopedik İslam Sözlüğü, Türkçe Dualar gibi yayınlanmış eserleri, Gizemli Sorular, Ahkamsız Hükümler gibi yayınlanma aşamasında olan çeşitli eserleri bulunmaktadır.

Roman ve Hikaye:

Mehmet Ali Bulut’un Roman türünde yazılmış Fardihli Sinha, Derviş ile Sinha adında iki romanı ve aynı serinin devamı olarak Zu Nima ve Fardipli Sinha 2 ve Fardipli Sinha 3 tamlanma aşamasındadır.

Diğer çalışmaları:

Çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi, şiirleri bulunan Mehmet Ali Bulut son dönemdeki yazılarını sonsaniye.net ve haber7.com’da yayınlamaktadır. Bulut evli ve bir kızı vardır.

Mehmet Ali Bulut Kitapları - Eserleri

  • Can Boğazdan Çıkar
  • Ruhun Deşifresi
  • Elfabe
  • Fardipli Sinha
  • Ahirette 45 Gün
  • Derviş ve Sinha
  • Gizemli Sorular
  • Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte
  • Ey Rabbim Dualarımı Kabul Eyle
  • Ahkamsız Hükümler
  • Sofra Başı Sağlık Sohbetleri
  • Asya'nın Ayak Sesleri
  • İsrail Nereye Koşuyor?
  • Doğu Medeniyetinin Yeniden Yükselişi
  • Astroloji Ansiklopedisi

Mehmet Ali Bulut Alıntıları - Sözleri

  • Yıldızlar kadar çoğalma fikri, tüm zamanlarda Yahudilerin en temel amacı olmuştur. Ancak, hilecilik ve fırsatçılık yüzünden ve fırsatı ele geçirdiklerinde insafsızlığa yönelmeleri; peygamberlerini bile merhametsizce öldürmeleri yüzünden Allah onların üzerine zillet ve meskenet damgası vurdu. Kur'an bu hususta şöyle der: "Hani (Ey Yahudiler) siz bir vakit de demiştiniz ki: Ya Musa! Biz tek tür taama elbette sabredemeyiz. Bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdiği tere, hıyar, buğday, mercimek, soğandan bizim için de çıkarsın.' (Musa da) Demişti ki: 'Siz bayağı olan şeyi hayırlı olana tercih mi ediyorsunuz? Öyle ise bir kasabaya (kasabadan murat vaadedilmiş topraklardır) ininiz, sizin için istediğiniz şeyler (orada) vardır.' Bu zillet ve meskenetin bir boyutu da kadınlarının doğurganlıklarını yitirmesidir. Bugün her üç Yahudi kadından biri "hubur"dur. Hubur doğuramayan kadına verilen addır onlarda. Tarımda kullanılan "hibrit" kelimesi de ondan türetilmiştir. Tıpkı doğuramayan kadın gibi rüşeymi öldürülmüş tohumlar üreterek doğurgan toplumları kısırlaştırmaya çalışıyorlar. Ürettikleri her gıdanın içine üremeyi azaltacak veya kısırlaştıracak unsurlar koyuyorlar. Kendileri, nasıl olsa koşer dedikleri tamamen doğal gıdalardan başkasını yemedikleri için emniyetteler. Ama diğer toplumlar ahmaklıkları yüzünden tuzağa düşmekteler. Çünkü çoğu toplumun -bugün birçok Müslüman da o duruma gelmiştir- yeme içmede bir hassasiyeti yoktur. Yeni yeni oluşan bir helal gıda arayışı var. O noktada da en çok biz bizi kandırılıyoruz. Diğer insanlardan intikam alma cihetine gidiyorlar. Çünkü temel amaçları çoğalmak çoğalmak ve sonunda dünya krallığını kurmaktır. Ama bunu başaramadılar. Önce Hristiyan ümmeti onlara fırsat vermedi, sonra Müslümanlar. Onlar da şimdi her iki ümmetten intikam alıyorlar. Hem de gıda ve tohum üzerinden. Tipkı Kur'an'ın haber verdiği gibi... Siz onlara sorsanız, biz gıda yetmiyor, diye verimli tohumlar yapıyoruz, diyorlar ve inandırıyorlar da insanlığı. Halbuki onlar yaman birer insanlık düşmanıdırlar ki o tohumlar ve tabiatı değiştirilmiş sebzelerle, yani tabiatını bozdukları 'hars' ile dönüp nesli (ırkları ) bozuyorlar. Doğurganlığı yok ediyorlar. (Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte)
  • Yaşadığı hayatın geçici (fani) olduğunu hissettiği an, gerçeği (Hakk'ı) aramaya koyulur insan. (Derviş ve Sinha)
  • Bir Türk atasözünde de "Çok yeme ağacı diken adam, hastalık meyvesi toplar." denilmiş. (Can Boğazdan Çıkar)
  • Bugün çoğunuzun dinî bilgisi kulaktan dolma bilgiler, fakat herkes kendisini hüküm verecek kadar yetkin sanıyor. (Gizemli Sorular)
  • İnsan vücudu hastalanmamak üzere tasarlanmıştır. Ama fıtrata uygun biçimde yiyip içme alışkanlığını kaybeden insan , adeta onu kendi tercihleriyle zorla hasta eder . Böylece hastalık bir kader değil tercih olur. (Can Boğazdan Çıkar)
  • Bu çağ, insanlığın hiçbir döneminde görülmemiş fitneler ve cazibelerle dolu. Oysa iman ve inanç davası saflık gerektirir. (Gizemli Sorular)
  • Kur'an çok açık bir meydan okuyuşla İslam'ın tüm dinlerin üzerine hakim olacağını, tüm inananların Kur'an çatısı altında bir araya geleceğini zımnen haber vermiş. (Asya'nın Ayak Sesleri)
  • Ve sen, ey bekleyip duran; birileri gelip ortalığı düzeltsin de ben de düzeleyim diye bekleyen, daha çoook beklersin! Kalkıp önce sen kendinden başlasan düzeltmeye elin mi tutulur! (Ahkamsız Hükümler)
  • ... Umutla baktığınız ve umudunuzu kaybetmeden kurguladığınız bir gelecek de bir gün gerçekten sizin yaşadığınız bir gerçeğe dönüşür. (Ruhun Deşifresi)
  • El ve parmak yapılarımız ile yüz hatlarımız davranışlarımızı belirleyen genetik kodlar içerir... (Elfabe)
  • Kendine acıyana, giden sevgililer bile dönmez. Yeryüzünde kendine acıyan kadar zavallı bir kimse yoktur. (Ahirette 45 Gün)
  • Bizim ağacımızın meyvesi farklıydı. Tadı hâlâ damaklarda! Hatıraları hâlâ dillerde... Bizim toprağımızm son ağacı Osmanlı... (Gizemli Sorular)
  • Nice sabahı olamayan gecelere yatmış,nice akşamlarını görmeme ihtimali bulunan gündüzler geçirmişti. (Derviş ve Sinha)
  • Her işimizi Allah'a havale ettiğimiz için(!) başımız dertten kurtulmuyor. (Asya'nın Ayak Sesleri)
  • İyi bir el çizgisi yorumu için her iki elin de bütün ayrıntılarına dikkat edilmesi gerekir. Bazen bir elde görülen çizgi veya işaret, diğer elde görüleni geçersiz kılabilir.Sol el, yaratıcının insana bahşettiği bütün imkan ve yeteneklerin deposudur.Sağ el ise bu hazineden ne kadarını kullanabildiğiniz ve kullanabileceğimizi gösterir. (Tabi bu günlük yaşantısında sağ elini kullananlar içindir solak olanlar için ise durum tam tersi) (Elfabe)
  • Bilmek yetmiyor, hakkıyla inanmak gerekiyor! (Ahirette 45 Gün)
  • "Yetinme duygusu" yok olacak. Kişi ne kadar çok kazanırsa kazansın hep "daha çok, daha çok" diyecek. Bu açgözlülük, sizi acımasız canavarlara dönüştürecek. Böylece güçlünün çaresize sevgisi ve şefkati, çaresizin de güçlüye karşı saygısı yok olacak... (Gizemli Sorular)
  • Ben eski barbar, mutassıp ve vahşi batıyım. Bana işin düşerse benden merhamet bekleme (Asya'nın Ayak Sesleri)
  • ... Hristiyan cemaatinin önde gelenleri, Hz. Ömer'in (r.a.) kendi kiliselerinde de namaz kılmasını istediler. Ama Hz. Ömer (r.a.) bunu reddetti. Hristiyan ileri gelenleri, bundan incindiler. Hz. Ömer (r.a.) neden orada namaz kılmadığını izahını; "Eğer ben burada namaz kılarsam, ardından gelecek Müslümanlar burayı elinizden alıp namazgâh yaparlar. Bunu yap masınlar diye teklifinizi geri çevirdim." sözleriyle yapacaktı. İşte bugün üç dinin merkezi Kudüs'e Müslümanların gösterdiği saygı. (Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte)
  • Bir Allah'a itaatten kaçan Çağdaş (!) insan, sayısız mabudlar ve tanrılar icat etmiş.Tarihin hiçbir döneminde bu kadar alçaltılmamış olan kadın, aynı zamanda medeniyetin Tanrısı haline gelmiş, hayatın bütün felsefesi kadın cazibesi etrafında halkalanmış . Bunların hangisi baldırı çıplak Arap'ın cahillik eseri taptığı taşlardan daha az günahlıdır ? (Doğu Medeniyetinin Yeniden Yükselişi)

Yorum Yaz