Ahlaki Körlük - Zygmunt Bauman Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ahlaki Körlük kimin eseri? Ahlaki Körlük kitabının yazarı kimdir? Ahlaki Körlük konusu ve anafikri nedir? Ahlaki Körlük kitabı ne anlatıyor? Ahlaki Körlük PDF indirme linki var mı? Ahlaki Körlük kitabının yazarı Zygmunt Bauman kimdir? İşte Ahlaki Körlük kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Zygmunt Bauman
Yazar: Leonidas Donskis
Çevirmen: Akın Emre Pilgir
Editör: Güven Gürkan Öztan
Orijinal Adı: Moral Blindness: The Loss of Sensitivity in Liquid Modernity
Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları
İSBN: 9786053142539
Sayfa Sayısı: 272
Ahlaki Körlük Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bu eser Zygmunt Bauman tipik bir sosyolog olmadığının en büyük kanıtlarından. Leonidas Donskis’in tabiriyle Bauman gündelik yaşamın filozofu: “Üst düzey teoriler, düşler ve politik vizyonlar, insanlığın istatistiki birimine ait kaygılar ve ıstıraplar, küçük erkekler veya kadınlar, ustura gibi keskinliği ve ezici acımasızlığıyla dünyanın muktedirlerine yöneltilmiş katı eleştiriler, onların can sıkıcı fikirlerini, beyhudeliğini, ilgi ve popülerlik için verdikleri abartılı mücadeleyi, duyarsızlıklarını ve kendilerini kandırmalarını ele alan sosyolojik analizler.” Hepsi adeta örümceğin mükemmel bir şekilde dokuduğu ağ gibi iç içe geçip, okuru gündelik yaşamın içinde felsefi bir yolculuğa çıkarıyor.
Bauman’ın sosyolojisi her şeyden önce hayal gücünün, hislerin, beşeri ilişkilerin (aşk, dostluk, çaresizlik, kayıtsızlık, duyarsızlık) ve bunlardaki içten deneyimlerin sosyolojisidir. Bauman her zamanki gibi söylemler arasında geçişler yaparak günümüzün en yakıcı deneyimlerinden birine sosyolojik bir mercek tutuyor. Ahlaki körlüğümüzün kökenlerini, sonuçlarını ve yarattığı deneyimleri irdeliyor. Reklamların, SMS mesajlarının, kişisel gelişimci yaşam koçlarının, siyasetçilerin, iş insanlarının, siyasetçilerin, Facebook yorumlarının ve sosyal medya paylaşımlarının içerisinden geçerek bu körlüğü yüzümüze çarpıyor. Hem de zaman zaman modern edebiyatla felsefi klasiklerin diline dönen bir sosyolojiyle. En yakıcı ve güncel ahlaki sorunlarımızdan bazılarına kafa yoran okurlar için büyük bir şans.
Ahlaki Körlük Alıntıları - Sözleri
- Herkesin çaresizce ilgi çekmeye çalıştığı bir dünyada, kayıtsızlık bir yükümlülük olmasa bile yenilgiye dönüşür.
- "Düşünüyorum, öyleyse varım"ın güncellenmiş versiyonu, yani "Görülüyorum, öyleyse varım", ne kadar çok insan beni görürse, o kadar var olurum ilkesi öğretiliyor."
- "Ahlaken kayıtsız bir toplumun dikkatini çekmek ancak skandallar ile mümkündür."
- Günümüzün en can sıkıcı ve şoke edici hakikati, kötülüğün zayıf ve görünmez oluşudur.
- Göç, artık coğrafi konumun değiştirilmesini gerektirmiyor.
- İktidarın saplantı haline getirildiği bir dönemde yaşıyoruz.
- İkilemlerin değil, olasılıkların gerçekliğinde yaşarız.
- Bizimkisi bir korku çağı.
- İnsanların tümüyle içlerinde bulundukları durumlarla belirlendikleri ve kendilerini çaresizce yeniden birleştirmeye çabalamadan önce sürekli parçalara ayırdıkları bir dönemde yaşıyoruz.
- Kimi zaman gözlerimizin ta içine bakan ve sorular soran metinler, ışığı görmemize yardımcı olur.
- Haklarında şaka yapmak istediğim kişileri, gülümsemelerini özlediğim, kahkahalarını duymak istediğim kişileri seviyorum
- Özgürlük, genelde zayıf bireyler tarafından karanlık ve düşmancıl bir dünyanın önünde çıplak ve savunmasız kalmak şeklinde kavrandığı için, insanın kendisini korumasının tek yolu bir yabancının cesaretini kırması ve ya kendi kişiliğini değersizleştirmesidir.
- Toplumsal felaketler toplumsal kesinlikleri yok eder: Gündelik yaşamda verili kabul edilen şeyler aniden güvenilmez hale gelir.
- Konuşmak istediklerimi seviyorum, gördüğümde haklarında konuşmaktan kendimi alamadığım şeyleri seviyorum.
- Dramları, düşleri, iyilik ve kötülük yapanları belirgin olan o çağlar ne mutlular.
Ahlaki Körlük İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bauman, sosyolojisine toplumbilimsel araştırmalar ve bunlardan elde edilen verilere dayandığı kadar kitle iletişim araçlarının((kit) toplumsal ve bireysel etkilerini de katarak kuramlarını açıklama yoluna gider. BU bağlamda günümüz insanını en doğru şekilde analiz edebilmiş isimlerin başındadır. Bu kitabında da Bauman'nın, kit'ler aracılığıyla empoze edilen kültür yanılsamalarının bireyde yarattığı yıkım ve buna bağlı olarak ortaya çıkan duyarsızlık ortamını değerlendirdiğini okuyacaksınız. Kültür yanılsamalarının başını ise özgürlük alanı gibi görülen internet ortamının aslında tutsaklık olduğu çekmekte, birey, özgürlük simülasyonu içinde 20. yüzyılın ana akımı modernizmin sürekli güncellenen haliyle büyük bir hiçliğin içine çekildiğini ifade etmekte. Bu hiçlik ortamının insanın toplumsallaşmasının ön koşulu olan duyarlılık olgusunu yok ettiğini, halkların hareket etmesi için çok daha sansasyonel bir olayın medyada yer bulması gerektiğinin altını çiziyor. Marksist düşünce ve avrupa solunun geleceği üzerine bölümlerin yer aldığı kitapta bir çok filozof ve düşünürün sözlerine atıfta bulunarak analizlerini ortaya koymuş Bauman. Özellikle ırkçılığın ve kapitalist hegemonyanın oldukça beslendiği bu alanın üzerine gitmesi günümüz insanının önde gelen sorunlarının ne olduğunu ortaya koymuş oluyor Bauman. Aynı sorunları bu çağda da yaşamaya devam eden insanın ilerlemek yerine aksine geri gitmiş olduğunu açıkça ifade etmiş. Gündelik yaşamda karşılaştığımız, tanık olduğumuz olayları incelediğimiz zaman bile bu duyarsızlığın, ırkçı tutumların yansımalarını görmek mümkün olacak. Bu bağlamda Bauman ve kitapları günümüz insanını anlatmaya, onların algısal durumlarını açıklamaya devam ediyor. (Uğur De Molinari)
* ''Yeni deneyimler peşinde koşan doyumsuz bir tüketicinin ''şimdici'' yaşamında, acele etmesinin sebebi ' elde etme' ve 'toplama' dürtüsü değil, 'elden çıkarma' ve 'yerine başkalarını koyma' arzusudur.'' ........................................................................................* Bauman Akademik yazın, literatür, her daim bencağızın saygısını celbetse de, yeri geldiğinde sıkan, yoran ve hatta okuduklarımı yarıda bırakmama sebep olan binlerce ayrıntı gayyasıyla dolu bir boyut taşıyor. Dolayısıyla, bu ister kendi alanım dışında, yetersizlik bağlamında; isterse kendi alanım içinde, zaten aşikar olduğum şeyler bağlamında bir ırama ya da yakın bulma anlamında düşünülebilir. Fakat kimi saygı değer isimler vardır ki, toplumcu üsluplarıyla anlatmağa çalıştıkları konuları, esas temasından sapmayarak, üstelik indirgemeden, tane tane, bir sanatçı edasıyla vermeğe çalışanlardır. İşte bu isimlerden biri de Yahudi asıllı Polonyalı filozof, sosyolog Bauman'dır. Bauman, bir bilim adamından ziyade bana daha çok, Galeano ya da Berger tadı vermektedir. Elbette alanı gereği ve bir filozof olarak, çok yönlü ve yine bir bütün olarak dünya sorunlarıyla zihnen bilfiil ilgili ama zihninin öte geçesinde olabildiğince de mütevazı ve halkın içinden çıkan bir ses Bauman. Aynı zamanda postmodernizmin geniş kitlelerce daha berrak anlaşılması noktasında da, ‘halka rağmen, halk için’ mottosuyla şiarlanmış gibi gözüküyor desek, çok da eğreti bir şey söylememiş oluruz diye düşünüyorum... Ahlaki körlük; Bauman ve Yahudi asıllı ve Litvanyalı, siyaset bilimi profesörü Leonidas Donskis’in birbirlerine ayna tutan fikir ortaklığıyla, sohbet havasında kotardıkları , yeni dünya düzenine ilişkin; ‘Akışkan Modernlikte Duyarlılığın Yitimi’ alt başlığı temasıyla; bilişim toplumunun egemenleri ve onların toplum üzerindeki yönlendirici etkileri, entellektüelite nirvanasının, toplumu egemenlerin lehine nasıl manipüle ettiklerini, Yeni Modernlikte, tüketici davranışlarının ( meta ya da insan ilişkileri bağlamında ) ve kapitalizmin bu durum karşısındaki aldığı konumu, çeşitli dünya politikalarının ırkçılığı servis etmedeki yeni arayışlarını, yakın ve uzak dönem Avrupa’nın kendi içinde ve dışındaki tutarsızlıklarını, üniversitelerin egemenler tarafından bir puzzle nesnesine nasıl indirgendiğini, imdiye değin yazılan en önemli ütopya ve distopya örneklerinin, karşılaştırmalı edebiyat ve politika düzleminde günümüze uyarlanmasını , Marksizm'in Avrupa özelinde durumuna, Geç Modernlik kavramının toplumsallığı nasıl öldürdüğüne ve nam-ı- diğer dünya sorunlarını sosyolojik ve felsefi bir boyutta yeniden tartışılmasını içeriyor. Bittabi bütün bu konuları Bauman ve Leonidas ele alırken; Voltaire’den, Marx’a, Huxley’e, Orwell’a, Houllebecq’e, Shakespear’e, Spinoza’ya, Descartes’a , Stalin’e ve isimlerini sayamadığım edebi ve politik olarak dünya tarihine iz bırakan isimlerden alıntılar yaparak, çok boyutlu temalarını okuyucuya dönük , sıkmamak ve daha anlaşılır kılmak için pekiştiriyorlar. Keyifli okumalar dilerim. (DaDa)
Ahlaki Körlük PDF indirme linki var mı?
Zygmunt Bauman - Ahlaki Körlük kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ahlaki Körlük PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Zygmunt Bauman Kimdir?
Zygmunt Bauman, 19 Ekim 1925'te Polonya Poznan'da doğdu. Sosyolog ve filozoftur. Postmodern felsefenin hem sosyoloji alanında uyarlanmasını hem de genel kuramsal düzeyde sağlıklı bir şekilde değerlendirmesini ortaya koyan yapıtlarıyla tanınmaktadır.
Zygmunt Bauman, II. Dünya Savaşı patlak verene kadar, Polonya-Poznan'da yaşamını sürdürmüştür. Daha sonra Sovyetler Birliği'ne taşındı ve savaşın ardından Varşova Üniversitesi'nde doktorasını yaparak Doçentlik sınavını verdi.1954'ten itibaren aynı üniversitede Sosyoloji dersleri verdi. 1968 yılında Polonya Komünist Partisi'nden ayrıldı. Aynı yıl, politik nedenlerden dolayı sosyoloji prefesörlük unvanını kaybetti. İsaril'e göç etmek zorunda kaldı. 1971 yılında Bauman, Büyük Brintanya'nın çağrısı üzerine, Leeds Üniversitesi'nde yeniden sosyoloji kürsüsüne sahip oldu. 1990'lara kadar orada çalışmalarını sürdürdü.
Zygmunt Bauman, 1980'li yıllardan itibaren, Modernizm ile Totaliterizm arasındaki bağlantılar üzerine hem kuramsal hem de sosyolojik incelemeleriyle öne çıktı. Özellikle Almanya'daki Nasyonalsosyalizm üzerinden Holocaust hakkındaki çözümlemeleri bu bağlamda önemli bir etki yaptı. Böylelikle, Modernizme içkin kavram ve kategorilerin Totaliterlikle doğrudan ya da dolaylı ilişkileri derinlikli olarak ve disiplinlerarası bir yöntemle ortaya konulmuş olundu.
Bauman, aynı zamanda postmodernizm hakkındaki çalışmalarıyla da önemli bir yer tutmaktadır. Siyasal, etik ya da genel olarak kuramsal düzlemde postmodernizmin değerlendirilmesini yapmış ve açık anlaşılır fakat derinlikli de olan metinleriyle postmodernizmin ne olup olmadığını, ne tür olanaklar sağladığını göstermeye ve netleştirmeye çalışmıştır
1989 yılında Amalfi Ödülünü ve 1998 yılında Theodor Adorno Ödülünü almıştır.
Zygmunt Bauman Kitapları - Eserleri
- Sosyolojik Düşünmek
- Yaşam Sanatı
- Azınlığın Zenginliği Hepimizin Çıkarına mıdır?
- Küreselleşme
- Akışkan Aşk
- Özgürlük
- Kimlik
- Kapımızdaki Yabancılar
- Akışkan Gözetim
- Bireyselleşmiş Toplum
- Iskarta Hayatlar
- Akışkan Modern Dünyadan 44 Mektup
- Akışkan Modernite
- Eğitim Üzerine
- Modernite, Kapitalizm, Sosyalizm
- Tanrı'ya ve İnsana Dair
- Retrotopya
- Yasa Koyucular ve Yorumcular
- Cemaatler
- Modernite ve Holocaust
- Modernlik ve Müphemlik
- Akışkan Hayat
- Postmodern Etik
- Ahlaki Körlük
- Ölümlülük Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri
- Sosyoloji Ne İşe Yarar?
- Siyaset Arayışı
- Parçalanmış Hayat
- Edebiyata Övgü
- Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları
- Kuşatılmış Toplum
- Avrupa
- Çalışma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar
- Dünyaya ve Kendimize Dair
- Hermenötik ve Sosyal Bilimler
- Bu Bir Günlük Değildir
- Akışkan Modern Dünyada Kültür
- Sosyalizm - Aktif Ütopya
- Kriz Hali ve Devlet
- Akışkan Korku
- Borçlu Zamanlarda Yaşamak
- Zygmunt Bauman ile Söyleşiler
- Akışkan Doğanlar
- Etiğin Tüketiciler Dünyasında Bir Şansı Var mı?
- Kültür Teorisinde Eskizler
Zygmunt Bauman Alıntıları - Sözleri
- Büyük servet olan yerde büyük eşitsizlik vardır. Bir kişinin çok zengin olabilmesi için en az beş yüz fakir gerekir! (Azınlığın Zenginliği Hepimizin Çıkarına mıdır?)
- Görünür olmak birey olmanın yoludur; belki de biri olmanın tek yolu. Herkes gizliden gizliye var olmadığından korkar, çünkü başkaları farkına varmadığı sürece aslında o yoktur. (Ölümlülük Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri)
- "Dünya düşününenler için bir komedi, Hissedenler için bir trajadi." (Zygmunt Bauman ile Söyleşiler)
- Bütün aşklar insan - yiyici bir açlık çekerler. (Akışkan Aşk)
- müritlerinize verdiğiniz şey hakikat değil, sadece hakikatin suretidir. Birçok şeyin işiticileri olacaklar ama hiçbir şeyi öğrenmeyecekler. Her şeyi biliyormuş gibi görünecekler ama genel olarak hiçbir şey bilmeyeceklerdir. Sinir bozucu, bezdirici insanlar olacaklar, gerçekliği olmayan bir bilgeliğin taşıyıcıları gibi davranacaklardır. (Tanrı'ya ve İnsana Dair)
- “Uzaklık coğrafi olmaktan çok zihinsel bir mesele olabilir.” . (Sosyolojik Düşünmek)
- Eskiden uzun süreli bir aşk ilişkisinde belirleyici unsur seks iken, artık odak noktası güvenliğe kaymıştır. Bu yalnızlık asrında aşk bir dermandır.. (Retrotopya)
- Robert Winder'in zekice belirttiği gibi, "İstediğimiz kadar sandalyemizi kumsala koyup, yaklaşmakta olan dalgalara bağıralım, ne gelgit dinleyecek ne de deniz geri çekilecektir." Göçmenleri "kendi arka bahçemiz'den uzak tutmak için duvarlar inşa etmek, gülünç şekilde antik filozof Diogenes'in eski Sinop'un sokaklarında içinde yaşadığı fıçıyı bir o yana bir bu yana yuvarlaması hikâyesine benziyor. Bu tuhaf davranışının nedeni sorulduğunda, Diogenes komşularının kapılarına barikat yapmak ve kılıçlarını keskinleştirmekle meşgul olduğunu gördüğünü ve Makedonyalı İskender'in yaklaşan askerleri tarafından işgal edilmesine karşı şehrin savunmasına katkı yapmak istediğini söyler. (Kapımızdaki Yabancılar)
- "hiçbir şey bahşedilmediği" için "her şey kazanılmalıydı." (Modernlik ve Müphemlik)
- "Cepteki ilişkiler" anlık olmanın ve fırlatılıp atılabilirliğin cisimleşmiş hâlleridir. (Akışkan Aşk)
- Tüketim toplumunda seri imalat artık kitlesel emek gücüne ihtiyaç duymuyor ve bir zamanlar "yedek sanayi ordusu" olan yoksullar şimdi "defolu tüketiciler"e dönüştürülmüştür. (Çalışma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar)
- "Geriye ya da yukarıya değil; becerinin, iradenin, gücün toplanması gereken yere, kendi içine bakmalı insan. Oradan başlamalı. Bir ‘savunma stratejisi’ olarak daima orada kalmalı." (Akışkan Modernite)
- Göçmenler (yerkürenin uzak köşelerinden "arka bahçemiz"e boca edilen atık insanlar) ile kendi imalatımız olan dayanılmaz korkularımız arasında bir seçici yakınlık mevcuttur. (Iskarta Hayatlar)
- Hayatının her günü kösteklenen ve hakir görülen birey kişisel narsisizmine “kolektif narsisizm” içinde barınak bulur. Bu ağır yara almış bireyselliğin kurtuluşu ne oranda aranıyorsa o derece aldatıcı olabilecek bir güvenlik vaadidir. Kefaret umudu hüsranla sona ermeye mahkumdur... (Akışkan Hayat)
- Gezegende her şey birbirine bağlı olduğundan, yerkürenin belli bir kısmında güvenlik, ancak güvenli bir insanlık içinde temin edilebilir. İnsanların aşağılanmasına her yerde karşı çıkan, artan fırsat eşitsizliğiyle büyüyen toplumsal adetsizlik ve insani aşağılanmaları hafifletecek, etik açıdan aydınlanmış bir küresel eylem, her açıdan ortak sağ kalımımızın en temel koşuludur. (Avrupa)
- Oxford Üniversitesi'nin saygın sosyologlarından John Goldthorpe yönetiminde on üç güçlü ekibin Ingiltere, Şili, Macaristan ve Hollanda'da yürüttüğü bir çalışmanın bulgularına göre, kültürel seçkinlerle, kültürel hiyerarşide daha altta olanların, günümüzde artık eskiden olduğu gibi bazı işaretlerle kolayca ayırt edilemediği görülmektedir. Bu eski işaretler, düzenli olarak opera ve tiyatroya gitmek, 'yüksek sanat' sayılan her şey karşısında her zaman duyulan coşku ve bir pop şarkısı ya da popüler bir televizyon dizisi gibi sıradan sayılan her şeye burun kıvırmak gibi unsurlardan oluşmaktadır. Elbette bu durum, dışarıdan kültürel seçkinler, gerçek sanatseverler, kültürün ne olduğu, nelerden oluştuğu ve bir kültür adamı ya da kadını için (comme il faut ya da comme il ne faut pas) -neyin uygun olup neyin olmadığı gibi konularda, pek de o kadar kültürlü olmayan akranlarından daha bilgili kabul edilen kişilerle artık karşılaşma yacağımız anlamına gelmez. (Akışkan Modern Dünyada Kültür)
- Tüketim toplumunun bir üyesi olmak göz korkutucu bir görev ve hiç bitmeyen Çetin bir mücadeledir. Ayak uyduramama korkusu yetersizlik korkusu tarafından kenara itilmiş ama rahatsız edici iliğinden bir şey kaybetmemiştir. (Akışkan Gözetim)
- Devlet her şeyden önce bir yeniden metalaştırma aracıdır. (Yasa Koyucular ve Yorumcular)
- "dış görünüş benim için hem gerçekleştiren hem de yaşayandır" diye yazdı Nietzsche. (Akışkan Doğanlar)
- "Farkında olalım veya olmayalım, hoşumuza gitsin veya gitmesin, yaşamlarımız sanat yapıtıdır." (Yaşam Sanatı)