Akdeniz - Panait Istrati Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Akdeniz kimin eseri? Akdeniz kitabının yazarı kimdir? Akdeniz konusu ve anafikri nedir? Akdeniz kitabı ne anlatıyor? Akdeniz PDF indirme linki var mı? Akdeniz kitabının yazarı Panait Istrati kimdir? İşte Akdeniz kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Panait Istrati
Çevirmen: Şemsettin Yeltekin
Orijinal Adı: Méditerranée (Lever de soleil)
Yayın Evi: Araf Yayınları
İSBN: 9786055205614
Sayfa Sayısı: 300
Akdeniz Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Şimdi, sessiz, hareketsiz durmak istiyorum. İstiyorum ki yaşamımın, bu eşsiz saatlerindeki huzuru hiçbir söz bozmasın. İyilik, minnet, umut duygularıyla doluyum ve güvertede, karanlıkta uzanmış, bir tek kelime söylemeden gökyüzünü seyretmek ve Akdeniz'in hışırtısına kulak vermek
bana doyumsuz bir haz verecek.
(Tanıtım Bülteninden)
Akdeniz Alıntıları - Sözleri
- İnsanlar hakkında, ancak kendimizi onların yerine koymak iyi niyetini gösterdikten sonra hüküm verebiliriz.
- ..”İnsanın mutlu olması için tek yol zengin olmak mıdır, beyefendi?” diye sordu. “Elbette, dostum! En azından bana göre, zengin olmak fakir olmaktan, efendi olmak, uşak olmaktan daha iyidir.(…)” “Ben de böyle düşünüyorum ama bir şartla: İnsanın elleri daima temiz olmalı..” …
- Fakat kalbimiz, mantığımızın yarattığı bütün öfkelerin içinde eridiği bir kızgın ocaktır.
- Muvaffak olmak için her şey mümkündür.Yalnız iki şey lazım : Çalışmak ve sabır.
- “Hiçbir eksiğiniz yokken erdemli olmak kolaydır..”
- Tatlı umutsuzlukları dışında kendilerini anlayacak ve gökyüzünden başka kendililerini ısıtacak bir şeyleri olmayanların çalkantılı hayatlarıyla alay etmek ve hatta bunları şiddetle yargılamak, birazcık mal mülk sahibi olanlara ne kadar kolay geliyor.. ..
- Sosyal konumumuz ne olursa olsun, insani zaaflar, gururlar, tutkular söz konusu olduğunda hepimizin aynı olduğunu fark etmiştim..
- İnsan sevdiği zaman, görmek ve işitmek lüzumsuzdur.
- Başarılı olmak isteyen için her şey olasıdır. Yalnız iki şey gereklidir: Çalışmak ve sabır.
- Ruhunu kaybetmiş bir gölge gibi dolaşıyorum.
- Ruhunu kaybetmiş bir gölge gibi dolaşıyorum.
- Hep itiraf etmiştim. Ben yalnız kalınca bir işe yaramam. Bir şeyleri, birini mutlaka sevmeliyim ben. Yoksa kendimi bir mısır tarlasında, hasattan sonra unutulmuş delik bir çanak gibi bomboş ve bir hiç hissederim.
- Ancak bir insanın yüreğinde olup bitenlerden bizim ne haberimiz olur ki?
- Yürüyün, ışık tünelin ucunda!
Akdeniz İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Macera meraklısı ve tek hayali Akdeniz ülkelerini gezmek olan Adrien Zagrofi ülkesi Romanya’dan ayrılıp Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde bulunan ülkelerdeki yaşadığı olayları , oradaki insanların sosyal ekonomik durumlarını anlattığı bu macerasını okumanız dileğiyle.. (A.Topcu)
Ah, canım Akdeniz! Bir Antalyalı ve Akdenizli olarak, Akdeniz'in bendeki yeri ayrıdır. Orada sıcak hava sizi kendine çeker, sıcak insanların samimi sohbeti dudaklarınızda minik bir tebessüm yaratır. Akdeniz'de her yol maviye çıkar, her sokak sonsuz bir mavilikle kucaklar. Yazarımız Panait Istrati de içindeki mavi aşkıyla ve özgür kalma hissiyle tutuşanlardan... Bunu "Akdeniz" adlı kitabında, kahramanının boydan boya yaptığı Akdeniz yolculuğuyla ve kahramanı üzerinden yaptığı sıcak Akdeniz gözlemleriyle belli ediyor. Bu kitabın yazıldığı dönemde, gittiği çoğu ülke Osmanlı Devleti'nin yönetiminde... Yani yazarın Osmanlı Devleti'ne ve halkına dair olan izlenimlerini de okuyoruz. Öte yandan, romanın olay kurgusunu bir hayli karışık buldum. Istrati, Adrien özelinde konudan konuya atlıyor ve biz parçaları birleştirirken zorlanıyoruz. Ek olarak, Adrien karakteri, tüm özgürlüğü ve seyahat hissiyle İstrati'nin yaşamak istediği hayatı simgeliyor bana göre.. Yani Adrien; aslında yazarın ikinci kişiliği, iç sesi! Bu romanda, özgür olmak isteyen kahramanımız Adrien'in 1906-1909 yılları arasında Akdeniz'de ve Akdeniz ülkelerinde yaptığı yolculuk anlatılıyor. Bilinmeyene doğru yol alırken;tek isteği Mısır'da kalabilmek... Mısır'a giden gemide Musa ile tanışıyor ve Mısır sokaklarında Musa'nın kızı Sarah'yı bulmak için yolculuğunun ilk serüvenine başlıyor. Sarah babasını zengin olma hülyasıyla kandırırken, yolculukları Kahire'ye taşınıyor ve burada gruba Adrien'in arkadaşı Mihail katılıyor. Sarah ve bar yatırımından kötü haberler gelirken, Adrien Mısır'da çeşitli işlerde çalışıyor. Sonrasında Musa ile birlikte kazançlı bir iş için Beyrut'a geçiyorlar. Lübnan'da insanların cimriliğini ve kötülüğünü deneyimliyorlar. Musa Bükreş'e döndüğünde, Adrien de Şam'ın yolunu tutuyor. Şam günlerinde dostluğun özlemini çekiyor. Risk alıyor, tabela ressamcılığı yapmaya başlıyor, edindiği Rumen bir dostunun yardımıyla atölye kiralıyor. Yaptığı tabelalarla ünleniyor ve çok para kazanmaya başlıyor. Shakespeare'nin adını bir türlü hatırlayamayınca, güzel günler geçirdiği Şam'ı bırakıyor ve Romanya'ya geri dönüş yolculuğuna başlıyor. Bulunduğu kaba sığamayan, özgürlüğüne düşkün bir adamın hikayesi onunki... (Batuhan Babaoğlu)
Hoşgörünün ve Ahlakın Önemi: Kitabın ilk baskısı 1934, bendeki baskısı da sahaftan aldim : 1965.Eski kitaplari seviyorum.100 temel eserden biri ayrica Akdeniz. Osmanlı Devleti yılları, 1900 ün başları, İskenderiye, Kahire, Beyrut, Şam illerinde yaşanan yani Akdeniz kıyılarında yaşanan bir Romanyalı gencin başından geçerleri anlatıyor kitap.Gencin adı Adriyen. İçki, uyuşturucu, fuhuş, kumar, ahlaksızlık gibi temel bazı kötülüklerin olumsuz neticelerini gözler önüne serer kitap.Basit bir anlatımı vardır.Olayları Adriyen in gözünden anlatır. Hoşgörünün kıymeti vurgusu kitabın aslında amacıdır. Adriyen in en büyük amacı yazarında doğduğu yer olan İbrail den kurtulmak ve Akdeniz kıyısında bir ülkeye gidip orada yaşayıp hayatını orada idame ettirmektir.Ama bu fakir gencin çıkmış olduğu Akdeniz yolculuğunda hiçbir zaman işleri yolunda gitmemiştir.Adriyen saflığın örnegi gibidir.Tüm kötülükler onu bu iyilik yolundan döndürmez. Gemi yolculuğunda Musa adından bir Yahudi ile arkadaş olmuştur.Musa, güzel kızı Sara yı kurtarmak için bu yolculuğa çıkmıştır.Kızı kötü insanların elinde masum bir genç kızdır.Güvendiği insanlar tarafından kötü yola düşmüş bir kadındır.Saflığın ve aşk sarhoşluğunun kitapta karşılığıdır. Kitap, mesajlarını kurşun atar gibi çok net bir şekilde bizlere göndermiştir.Kazanan en neticesinde saflık, temizlik, iyilik olmuştur. yazar/panait-istrati nin amacı da budur.Musa isimli Yahudi babaya çok üzüleceksiniz.Memleket özlemi de kitapta vurgulanan başka bir konudur. yazar/panait-istrati ile ilgili de birkaç kelime söyleyerek kitabı incelemeye son vermek istiyorum : Balkanların yazar/maksim-gorki si diye anılır.Fransızca bilir.Eğitimini bu ülkede almıştır.Kitaplarını Fransızca yazar.Elif Şafak geldi aklıma.O da bildigim kadarıyla Ingilizce yazıyor.Politikayı değil, insanı değerleri önemli görür yazar.Bu kitapta ki baş karakter Adrian Zografi, onun çoğu kitabinda baş karakterdir.Arkadaşlik kavramı onun icin kutsaldır. Kitaba puanım 8. (Emre Bulut)
Akdeniz PDF indirme linki var mı?
Panait Istrati - Akdeniz kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Akdeniz PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Panait Istrati Kimdir?
Romanya'nın bir liman kenti olan İbrail'de doğan yazar, gençliğini, aralarında İstanbul'un da olduğu pek çok Osmanlı kentinde geçirdi. Babası Yunandır. Mısır'ı, Lübnan'ı, Suriye'yi gezdi. Bu dönemde, bulduğu bir sözlük sayesinde Fransızca öğrendi. 1921 yılında, Fransa'nın Nice kentine giderken, yalnızlığı dolayısıyla intihar girişiminde bulundu. O sırada üzerinde Romain Rolland'a yazılmış fakat henüz göndermemiş olduğu bir mektup bulunuyordu.
İlk romanı Kira Kiralina (Yaşar Nabi Nayır tarafından Türkçeye çevrilmiştir) 1923 yılında Romain Rolland'ın yazdığı önsözüyle birlikte basılmıştır. Panait Istrati tüm eserlerini anadili olan Rumence değil, Fransızca olarak yazmıştır. Türkçeye de çevrilmiş önemli eserleri arasında, Arkadaş (Mihail), Akdeniz, Sokak Kızı (Nerantsula), Angel Dayı, Kodin, Baragan'ın Devedikenleri, Uşak (Méditerranée) ve Sünger Avcıları gelir.
Gençlik yıllarında devrimci hareketlerin etkisine kapılmış olan Istrati, 1929'da Komünist Partinin daveti üzerine Sovyetler Birliği'ni gezdikten sonra umutsuzluğa kapılmış ve politik mücadelenin dünyada bir şeyleri değiştirmek için yetersiz olduğu fikrini edinmiştir. Pek çok romanında da politikadan, politik mücadeleden çok insanı insan yapan değerler üzerinde durması bu yüzdendir. Panait Istrati romanlarının çoğunda yaptığı yolculukları anlatır. Fakat gezdiği ülkeler değil, tanıdığı insanlar ön plandadır. Istrati'nin eserlerinde gerçek bir insan sevgisi hissedilir. Bu karşılıksız ve koşulsuz sevginin hikâyesindeki kahramanların başına getirdiği belalar kadar, onlara yaptığı katkı da nesnel bir biçimde anlatılır.
Panait Istrati'nin şaheseri olarak Arkadaş (Mihail) adlı kitabı gösterilebilir. Bu kitapta, Panait Istrati'nin pek çok başka romanındaki başkahramanı da olan Adrian Zografi ile Mihail'in arkadaşlığı anlatılır. Bu arkadaşlık, ideal bir sevgi görüşünü simgelemek için kullanılmıştır. Istrati birçok başka eserinde de arkadaşlık temasını kullanmıştır. Hatta bu eserlerin çoğunda büyük, efsanevi aşklar bile arkadaşlıklar uğruna feda edilmişlerdir.
Panait Istrati Kitapları - Eserleri
- Akdeniz
- Arkadaş
- Baragan’ın Dikenleri
- Kodin
- Sokak Kızı
- Kira Kiralina
- Angel Dayı
- Hayat Yollarında
- Sünger Avcısı
- Minka Abla
- Uşak
- Perlmutter Ailesi
- İş Bulma Kurumu
- Keşiş Sofronie
- Tel Ören İzak
- Hayduklar
- Sovyetler 1929
- Bütün Eserleri 1
Panait Istrati Alıntıları - Sözleri
- “(...) Hayatta bir çok başlangıç sonuçlardan daha üstündür...” (Hayduklar)
- “(...) Kadının içten direnci, kaba adamın arzuları üzerinde etkisizdir. O saf bir adamın utangaçlık sıkıntılarının nerede bittiğini, kadınlık onurunun derin tiksintisinin nerede başladığını bilmez. Toprağa hükmeden bu kaba adama her şey mübah gelir...” (Hayduklar)
- İnsanın kontrole ihtiyacı oldukça toplum adaleti asla ümit edilmemelidir. (Keşiş Sofronie)
- - İyi ama sen fakirsin, hayatını kazanmak zorundasın. + Zararı yok ; ölmeyecek kadarını mideme vereceğim; kazancımın geri kalan kısmını kitaplara harcayacağım. (Kodin)
- Çok acı bir şiirim var Onu ölürken de almak istemem ya da Şu kadar söylemek isterdim Ölümümden daha beteri var dünyada (Keşiş Sofronie)
- -Sen dün sevmiş olduğun şeylerden bugün nefret ediyorsun. -Doğru.. Beni şu gördüğün hâle getiren dün sevmiş olduğum şeylerdir.. (Angel Dayı)
- O zamandan sonra özgür insanların kaderini esirlerinkine bağlayan hayalden kurtuldum. Hepimiz aynı hamurdan yapılmamışız. Boyunduruk altındayken özgürlüğünü kaybettiğindekinden daha az acı çeken bırak zincire vurulur kalsın: onu zincirden ben kurtaramam. Özgürlük savunulmak ister; kime diş bileyip, kimi daha çok hor göreceğimi bilemiyorum, özgürlüğü kaldıranı mı, yoksa onu savunmaktan korkanı mı? Ben sadece haydutlar için haydutum!.. (Hayduklar)
- - Sen aptalın tekisin Floritchica, insanlar flütü, köpeği sever gibi sever, ona tasma takmak için, bülbülü sever, kafese koymak için, çiçeği tanrının onu büyüttüğü yerden koparmak için ve de özgürlüğü, onu esarete çevirmek için. Eğer herkes flütü benim gibi sevseydi, o zaman ne haydut, ne poteralar, ne gospodar olurdu, sadece kardeşlik olurdu. Ama şimdi hiçbir yerde kardeş yok. (Hayduklar)
- İnsanoğlunu allak bullak eden ve büyük mutluluk olan aşkın, hassas yürekli yüce gönüllüler için bir cehennem ateşi olması gerektiği, her kötü kaderin görünmez kitabında yazılıdır. (Tel Ören İzak)
- Ey erkekler! Dost olabilen kadın, eşlerin en iyisinden üstündür, oynaşın en kösnülüsünden daha yetkindir, onun dostluğu bir erkeğin diğerine göstereceği tüm dostluğu bin fersah geride bırakır; çünkü kadın, bizi besleyen, mutlandıran toprak gibi karmaşık ve her bakımdan zengindir! (Sokak Kızı)
- "Hiç kimse insanların hepsini sevmez, İsa bile onları öyle safça sevmedi. Biz, çeşitli görünümlerle bize benzeyenleri severiz. Arzularımızı severiz... " (Sokak Kızı)
- “(...) Sadece nefret etmesini bilen ve sevebilen kimse hayatın tam kıymetini bilir...” (Hayduklar)
- İnsan, hayatının en kötü zamanlarını bile sanki çiçek tarlası geçermiş gibi atlatır. (Minka Abla)
- “Hiçbir eksiğiniz yokken erdemli olmak kolaydır..” (Akdeniz)
- "Burada amaç, bir şeyler elde edip bir doyuma ulaşmak değildir, yaşamın çağrısına uygun olarak mücadele etmenin bizzat kendisi bir tatmin, bir arzulanana ulaşma hayalidir." (Minka Abla)
- Çocukluktan çıktı mı insan canavar kesilir: ikiyüzlülükle başka bir kalıba girerek hayatı inkar eder. (Hayat Yollarında)
- İnsanın söyleyecek bir şeyleri ve bunu söylemeye yeteneği varsa vazgeçmek bir cinayet, tembellik bir ayıp olur. (Uşak)
- Bak yavrum, suçlunun tek bir günahı vardır: işlediği suç, suçlayanınsa günahı sayısızdır. (Kodin)
- Yalnız o, yeryüzünde yaşayan hayvanların en yırtıcısı olan insan, geçtiği her yere ölüm, sefalet, kölelik tohumlarını eker. (Angel Dayı)
- İnsan ödlektir. O, hayata sarılmadığı zaman hayat ona sarılır. (Sünger Avcısı)