Amerika'da Alabalık Avı - Richard Brautigan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Amerika'da Alabalık Avı kimin eseri? Amerika'da Alabalık Avı kitabının yazarı kimdir? Amerika'da Alabalık Avı konusu ve anafikri nedir? Amerika'da Alabalık Avı kitabı ne anlatıyor? Amerika'da Alabalık Avı PDF indirme linki var mı? Amerika'da Alabalık Avı kitabının yazarı Richard Brautigan kimdir? İşte Amerika'da Alabalık Avı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Richard Brautigan
Çevirmen: Kerem Kamil Koç
Orijinal Adı: Trout Fishing in America
Yayın Evi: Altıkırkbeş Yayınları
İSBN: 6055532185
Sayfa Sayısı: 180
Amerika'da Alabalık Avı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Kulübenin biraz yukarısında, kapısı ardına kadar açık bir baraka vardı. Barakanın içi bir insan yüzü gibi meydandaydı ve sanki: “Beni inşa eden kişi buraya 9745 defa sıçtı. O, şimdi ölü ve bir başkasının bana dokunmasını istemiyorum. İyi bir insandı. Beni sevecenlikle, itinayla inşa etti. Beni yalnız bırak. Şimdi toprak altında bulunan iyi bir göt için bir anıtım ben. Burada gizem yok. Kapı bu yüzden açık. Sıçman gerekiyorsa, geyik gibi çalıların arasına git” diyormuş gibiydi.
“Siktir git!” dedim, barakaya. “Tek ihtiyacım nehir boyunca bir otostop.”
(Tanıtım Bülteninden)
Amerika'da Alabalık Avı Alıntıları - Sözleri
- Her iki mezarlık da birbirinin yanında, küçük tepelerin üzerindeydi ve aralarında sıcak bir günde yavaş hareket eden cenaze töreni gibi alabalıklarla dolu Graveyard Çayı akıyordu. Ve ölüler benim orada balık avlamamı kesinlikle umursamıyorlardı. Mezarlıklardan birinde uzun köknar ağaçları vardı. Çimler, Çaydan su pompalayarak bir yıl boyunca Peter Pan yeşilinde korunmuşlardı ve ayrıca mezarlığın güzel mermer taşları, heykelleri vardı. Diğer mezarlık ise yoksullar içindi ve ağaç yoktu. Çimler de dümdüz ve kahverengiydi, programlanmış gibi sonbaharın sonlarında yağan yağmurlara kadar öyle kaldılar. Yoksul ölülerin havalı mezartaşları yoktu. Onların mezartaşları ekmeği anımsatan küçük tahtalardı...
- “Kulübenin biraz yukarısında, kapısı ardına kadar açık bir baraka vardı. Barakanın içi bir insan yüzü gibi meydandaydı ve sanki: “Beni inşa eden kişi buraya 9745 defa sıçtı. O, şimdi ölü ve bir başkasının bana dokunmasını istemiyorum. İyi bir insandı. Beni sevecenlikle, itinayla inşa etti. Beni yalnız bırak. Şimdi toprak altında bulunan iyi bir göt için bir anıtım ben. Burada gizem yok. Kapı bu yüzden açık. Sıçman gerekiyorsa, geyik gibi çalıların arasına git” diyormuş gibiydi. “Siktir git!” dedim, barakaya. “Tek ihtiyacım nehir boyunca bir otostop.”
- Yoksul ölülerin havalı mezartaşları yoktu. Onların mezartaşları ekmeği anımsatan küçük tahtalardı...
- Bir alabalığın Porto şarabı içerek ölmesi, ölümün doğasına aykırıdır.
- Hep mayonez kelimesiyle biten bir kitap yazmak istemişimdir.
- Şimdi San Francisco'da, soğuk sonbahar rüzgarı onlara vururken geleceğin onlar içi sadece iki yol çizdiğine karar verdiler: ya bir bit sirki açacaklar, ya da bir akıl hastanesine yatacaklardı.
- Gözleri eski bir piyanonun ayakkabı bağcıkları gibiydi.
- Sadece Porto şarabı içerek ve dünyayı bir sopayla dürterek ardımdan beni izledi.
- Felaketimizin 1.000.000'uncu yumurtasını yumurtlayan bir böceğin sesine ne kadar da çok benziyordu.
- Çılgın olan veya olmayan bilim adamları tanrıyla oynamamalıdır, yoksa şatoları yanar ve çok fazla sayıda insan karanlık ormanlardan evlerine doğru yürür.
- ...duvarda bir rulo tuvalet kağıdı asılıydı, öylesine eskiydi ki Magna Carta'nın akrabası hatta kuzeni gibi görünüyordu.
- Soğuk sonbahar rüzgarı onlara vururken geleceğin onlar için sadece iki yol çizdiğine karar verdiler: ya bir bit sirki açacaklar ya da bir akıl hastahanesine yatacaklardı.
- Yoksul ölülerin havalı mezar taşları yoktu. Onların mezar taşları ekmeği anımsatan küçük tahtalardı.
- Çılgın olan veya olmayan bilim adamları Tanrıyla oynamamalıdır, yoksa şatoları yanar ve çok fazla sayıda insan karanlık ormanlardan evlerine doğru yürür.
Amerika'da Alabalık Avı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Şey kitap ama anlamadım güzel hiçbir. Kitap ama şey hiçbir güzel anlamadım. Güzel şey anlamadım kitap hiçbir ama. Anlamadım güzel şey hiçbir ama kitap. Ama güzel şey hiçbir kitap anlamadım. Hiçbir şey anlamadım ama güzel kitap. Not 1: John Turturro'nun "Fading Jigolo" filminin fikrini bu kitaptan emizlediğini düşündüm. Not 2: Çok fazla klavye hatası vardı. Not 3. Yazar kitabı 26 yaşında yazmış! Not 4. Brautigan'ın ne zaman bir kitabını okusam Cem Karaca'yı düşünmekten kendimi alamıyorum. (Sadece görünüş açısından) Not 5. Brautigan; Vonnegut, Twain ve Bukowski karışımıdır. Not 6. American Dad çizgi dizisinin ve Shameless'ın yaratıcılarının bu yazarı okuduğunu sanıyorum. (Bahadır Cüneyt Yalçın)
Richard Brautigan'ın kaleme aldığı ilk romanı. Roman denilemez aslında, birbirinden alakasız sayıklamalarla örülü. Kitap, Richard ve eşi ile yaptıkları yolculuklar sırasında yazılmış. İlginç olmakla beraber, sıkça birbirinden kopuk paragraflar ve sıra dışı, hayal gücü bezeli fikirlerle dolu. Biraz sürrealist diyebilirim. Mizahi açıdan gene doyurucu. Ancak bana hitap etmediğini belirtmem gerek çünkü kitabın akıcılığı neredeyse yok. Kendimi okumam için sıklıkla zorladım ve bitmesini bekledim. (Gaip)
Amerika'da Alabalık Avı PDF indirme linki var mı?
Richard Brautigan - Amerika'da Alabalık Avı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Amerika'da Alabalık Avı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Richard Brautigan Kimdir?
Richard Gary Brautigan (d. 30 Ocak 1935 - ö. 1984), Amerikalı yazar.
Tacoma, Washington’da doğdu. Zor bir çocukluk geçiren Brautigan, bundan pek bahsetmezdi. Söylentiye göre, babasının kim olduğunu bilmiyordu. Babası ise, Brautigan’ın ölüm haberi duyulana kadar onun babası olduğunun farkında değildi. Başka bir söylentiye göre, Brautigan 20’li yaşlarında, bir polis karakolunun penceresine taş attığı için Oregon Eyalet Hastanesi’ne gönderildi. Burada kendisine paranoyak-şizofren teşhisi kondu ve şok terapisi uygulandı.
1955’te San Francisco'ya taşındı ve burada “beat” hareketinin bir parçası oldu. 8 Haziran 1957’de Reno, Nevada’da Virginia Dionne Adler ile evlendi. Bilinen ilk şiiri “The Second Kingdom” 1956’da yayımlandı. Bunu 1959’da, 24 şiirden oluşan ilk kitabı “Lay The Marble Tea” izledi. 1960’ların sonuna doğru Brautigan’ın işleri popülerlik kazanmaya başladı. En bilinen eserlerinden “Trout Fishing in America” (Amerika’da Alabalık Avı/6.45/Çev: Zekeriya S. Şen), “Willard and his Bowling Trophies” (Willard ve Onun Bowling Kupaları/6.45/Çev: Zekeriya S. Şen), “Sombrero Fallout” (Sombrero: Bir Japon Romanı/6.45/Çev: Zekeriya S. Şen)ve “In Watermelon Sugar” (Karpuz Şekerinde/YKY) bu dönemde yayımlandı. Brautigan, 1972’de Yellowstone National Park’ın kuzeyindeki Pine Creek (Montana)’e taşındı ve iddiaya göre 8 yıl boyunca dinleti ve röportaj isteklerini geri çevirdi. 1961 yılında karısı ve çocuğuyla birlikte ikinci elden satın aldığı bir Plymouth'ın arkasına taktığı karavanla, Idaho nehirlerinin kıyılarında kurduğu kamplarda yazmaya başladı. Doğaya duyduğu derin saygı ve doğanın bağrında münzevi hayatı seçişi, onu Amerikan pastoral geleneğine bağlayacaktı. 60'larda yazdığı ve dönemin ruh halini yansıtan romanlarıyla karşı kültürün en popüler yazarlarından biri oldu. Beat Kuşağı'nınKuzeybatılılar diye adlandırılan kolu içerisinde değerlendirilen Brautigan'ın romanlarını diğerlerinden ayrımlı kılan, çok duyarlı ve kolay kırılan kahramanlarının dünyaya hükmeden kaos karşısında yalnızlığa çekilmeleridir.
1979 Aralık’ında, The Modern Language Association’ın San Francisco’daki bir toplantısında; Gary Snyder, Philip Whalen, Robert Bly ve Lucien Strykile birlikte “Zen ve Çağdaş Şiir” konulu bir panele katıldı. Son kitabı “So the Wind Won’t Blow It All Away” (Yani Rüzgar Her Şeyi Alıp Götürmeyecek/6.45)’i 1982’de yayımladı.
70'lerin sonlarında büyük ölçüde okur kaybına uğramış ve ruhsal bir bunalımla birlikte alkol dozunu artırmaya başlamıştı. O dönemde sadeceJaponya'da popülerliğini koruyordu ve sözü geçen yılların büyük bölümünü Tokyo'da ve Montana'daki çiftliğinde geçirecekti. 1984 yılında küçük bir balıkçı köyü olan Bolinas'a yerleşti. Evine kapandı, uyuyamıyor ve sınırsızca içiyordu. Duyarlılığı bu hayatı kaldıramayacak kadar keskinleşmişti. Dostlarıyla "ava çıkıyorum" diye vedalaştıktan üç hafta sonra 25 Ekim 1985 günü Brautigan’ın Bolinas, Kaliforniya’daki evine giren arkadaşları, bedenini 1 şişe alkol ve 44 kalibrelik bir tabancanın yanında buldular. Brautigan’ın intihar ettiği varsayıldı.
Richard Brautigan Kitapları - Eserleri
- Kürtaj
- Yani Rüzgar Her Şeyi Alıp Götürmeyecek
- Karpuz Şekerinde
- Talihsiz Kadın
- Babili Düşlemek
- Willard ve Onun Bowling Kupaları
- Japonya Günlükleri
- Amerika'da Alabalık Avı
- Çimlerin İntikamı
- Sombrero Bir Japon Romanı
- Tokyo-Montana Ekspres
- Big Sur’un Güneyli Generali
- Tanrım, O Kadar Güzelsin Ki Yağmur Başladı
- Hawkline Canavarı
- Bana Bir Öykü Anlat
Richard Brautigan Alıntıları - Sözleri
- Dünya tımarhaneleri ve kiliseleri açıp kapıyordu tıpkı dalgın bir ihtiyarın pantolonun düğmesini açacağına kapaması gibi. Pantolonunun içindeki tuvaleti mi kullanacaksın ihtiyar? (Tanrım, O Kadar Güzelsin Ki Yağmur Başladı)
- Ah, Marcia, senin uzun sarışın güzelliğin liselerde öğretilsin istiyorum, böylece çocuklar tanrının tende müzik gibi yaşadığını ve sesinin bir güneşığı klavseni gibi olduğunu öğrenirler. (Tanrım, O Kadar Güzelsin Ki Yağmur Başladı)
- Hilda, güzel enerjini yükseltmek adına bir şiir yazmak istiyorum çünkü hareketlerinden başak burcu erdemini seviyorum Harika bir şey: üzgünüm, beni affet, sanırım o şiir bu. (Tanrım, O Kadar Güzelsin Ki Yağmur Başladı)
- Çikolatalı kekin pişmesi on yedi yıl sürmüştü. (Çimlerin İntikamı)
- Yaşam yerine tatlı şarabı kullanıyordu çünkü kullanacak yaşamı kalmamıştı. (Çimlerin İntikamı)
- o öğretti bana onu sevmeyi ve çiçeğim dedi bana. (Tanrım, O Kadar Güzelsin Ki Yağmur Başladı)
- Belki de bir yere döndüğünüzde, aslında oradan hiç ayrılmamışsınızdır, çünkü geri dönmeyi beklerken bir parçanız hala oradadır. (Talihsiz Kadın)
- Toplumun akıl sağlığı yerinde, dengeli kesiminin yerleşilmemiş sınırlara yerleşmeye öncülük etmek isteyeceğini sanmıyorum. Yarı deli insanlar kimsenin yaşamadığı yerlerde yaşamlarını kurmaya giderler. Tuhaf bir tür. (Tokyo-Montana Ekspres)
- Aslında mezarlığa doğru yol alıyorsanız, gece her zaman daha karanlıktır. (Babili Düşlemek)
- Gerçekten de acıklı, hepsi de benim tasarımım ve yapıtım, yani aslında suçlanabilecek başka kimse yok. (Yani Rüzgar Her Şeyi Alıp Götürmeyecek)
- Ve evet: enteresan bir şey daha; insanlar onun yazdıklarını okuduklarında çok büyük bir komedi yazarı olduğunu düşünse de o asla yazdıklarına gülmezdi. (Sombrero Bir Japon Romanı)
- Savaştan bıkmıştık. Bazen elma ağacına tırmanır ve sessizce ağlardım... (Yani Rüzgar Her Şeyi Alıp Götürmeyecek)
- Yaşamın inişleri ve çıkışları vardır. Benim yaşamımsa şu anda sadece yukarı çıkabilirdi. (Babili Düşlemek)
- Gerçek derken yaptığım vurguyu fark ettiniz mi? Gerçek. Şiir bunun üstesinden gelemiyor. Gerçekle yüzleş, dedi adam şiire. (Çimlerin İntikamı)
- İnsanı onlarca yıllık ölüme taşıyan o eller yıllardır soğuktu. (Tokyo-Montana Ekspres)
- Gece onunla kalmak istiyordum. Uykusunda güzel olacağını ve benim dönüşümü bekleyeceğini biliyordum. Öyleydi. (Karpuz Şekerinde)
- Siyah, sessiz karpuzlardan saat yapan bir adam hatırlıyorum, yaptığı saatler hiç ses çıkarmazdı. (Karpuz Şekerinde)
- Gecenin yarısı bitti sayılır; Gençliğinde öyle: yalnızım. (Tanrım, O Kadar Güzelsin Ki Yağmur Başladı)
- Lee Mellon heybetli bir ateş yaktı, bizde sade kahve içerek ateşin etrafına oturduk. Kedilerde aramızdaydı, tüylü eğrelti otları gibi ateşin önüne kuruluşlardır. Herkes hoşnut ve rahattı. Kediler tarih öncesi anılarının derinliklerinden mırıldıyorlardı. (Big Sur’un Güneyli Generali)
- Bir sonuca varmayan şeyleri düşünmekle çok fazla zaman harcardı. En ufak şeylerde kafası patlamış mısır makinesine dönerdi. (Sombrero Bir Japon Romanı)