diorex
life
Dedas

Amsterdam'da Düello - Ian McEwan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Amsterdam'da Düello kimin eseri? Amsterdam'da Düello kitabının yazarı kimdir? Amsterdam'da Düello konusu ve anafikri nedir? Amsterdam'da Düello kitabı ne anlatıyor? Amsterdam'da Düello PDF indirme linki var mı? Amsterdam'da Düello kitabının yazarı Ian McEwan kimdir? İşte Amsterdam'da Düello kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.06.2022 06:00
Amsterdam'da Düello - Ian McEwan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ian McEwan

Çevirmen: Ülkem Gürpınar Çorapçı

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750700361

Sayfa Sayısı: 183

Amsterdam'da Düello Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Soğuk bir şubat sabahı iki eski dost, Molly Lane'e son bir saygı gösterisinde bulunmak üzere onun cenaze töreninde buluşurlar. Clive, İngiltere'nin en başarılı bestecisi, Vernon da saygın bir gazetenin yayın yönetmenidir. Bu iki kişinin ortak noktası, bir zamanlar yaşam dolu Molly'nin aşığı olmalarıdır. Ancak Molly, bu ikisiyle de, kocasıyla da yetinmemiş, Başbakan adayı olan, sağ eğilimli, tutucu Dışişleri Bakanı ile de ilişkiye girmiştir. Bu bakanın sırrını ise Molly, bilmektedir. Ancak onun ölümünü izleyen günlerde Clive ile Vernon'un yaptıkları tuhaf bir anlaşma, bu iki eski dostun aralarındaki yakınlığı alabildiğine sarsar. Dışişleri Bakanının sırrının gündeme getirilmesi konusunda sorumluluk taşıdığına inanan Vernon'la benmerkezci bir ahlak anlayışı olan Clive'nin arasında ahlaksal bir düello başlar. Özel yaşamın gizliliğinin ve basının bu gizliliğe girmesinin bir kara mizah dokusu içinde başarıyla işlendiği Amsterdam'da Düello'nun ritmi, sayfalar ilerledikçe hızlanır. Okur, güç, keder, aşk, kuşku, politika ve cinayetin karanlık dolambaçlarında kaybolarak Avrupa'nın iki önemli kentinde, Londra ve Amsterdam'da dolaşır. Altmışlı yıllara göndermeler de yapan Ian McEwan, meslek ahlakını sorgularken, insanın varoluş nedenlerini de arıyor. Yalın, aydınlık, çarpıcı bir anlatımla, psikolojik imgelerle insan doğasının sığlığını ve sahte yaşamları irdeleyen bu roman, dünyanın düzeninden hoşnut olmayanlar, özbenliklerini sorgulayanlar için. Ian McEwan, yaşayan İngiliz yazarlarının en büyüklerinden biri.

Amsterdam'da Düello Alıntıları - Sözleri

  • Birbirimizle ilgili ne kadar az şey biliyorduk. Büyük bir bölümümüz buz kütleleri gibi gözlerden uzaktı, görünürdeki toplumsal kişiliklerimiz yalnızca temiz yüzümüzü sergiliyordu.
  • "Kabul edilemeyen şey ırkçı olmaktır."
  • Kimse bunu tasarlamamıştı, kimse istemiyordu ama insanların çoğu bu düzende yaşamak zorundaydı.
  • Kimse böyle olmasını istemezdi ama kimseye sorulmamıştı. Kimse bunu tasarlamamıştı, kimse istemiyordu ama insanların çoğu bu düzende yaşamak zorundaydı.
  • “Kabul edilemeyen şey ırkçı olmaktır.”
  • Son zamanlarda var olmadan yaşadığını öğrenmeyi fark ediyordu.
  • Son zamanlarda var olmadan yaşamayı öğrendiğini fark ediyordu.
  • Bazen bir haksızlık üzerine fazla kafa yoran insanlarda öç hırsı bir tür yükümlülük duygusuyla karışır.
  • Bazen bir haksızlık üzerine fazla kafa yoran insanlarda öç hırsı bir tür yükümlülük duygusuyla karışır.
  • Sevgi düşmanlıktan daha büyük bir güçtür.
  • Travesti olmak kabul edilebilir bir şeyse, bir ırkçının travesti olması da kabul edilebilir. Kabul edilemeyen şey ırkçı olmaktır.
  • Birbirimizle ilgili ne kadar az şey biliyorduk. Büyük bir bölümümüz buz kütleleri gibi gözlerden uzaktı, görünürdeki toplumsal kişiliklerimiz yalnızca temiz yüzümüzü sergiliyordu.
  • İnsan düşüşünü yönlendirebilir ama önleyemez
  • "Son zamanlar var olmadan yaşamayı öğrendiğini fark ediyordu."
  • En iyi fikirler akılcı karşıt görüşlere direnen ve bununla güçlenen fikirlerdi.

Amsterdam'da Düello İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ian Mcewan'ın anlatımı öyle büyülü ki, kitabı okurken aynı zamanda film seyrediyormuş gibi hissettim. Amsterdam'da Düello Molly Lane isimli karakterin ölümüyle başlıyor. Bu ölümün ardından Molly'nin eski sevgilileri müzisyen Clive Linley ve editör Vernon Halliday'in yaşamlarından kesitler aktarılıyor. İki karakter ile ahlaki değerleri, gerçek doğru ve yanlışın ne olduğunu sorguluyor, zirvedeyken en dibe çakılmanın da aslında ne kadar kolay olduğunu görüyoruz. Kitap oldukça beklenmedik ve çarpıcı bir biçimde sona eriyor. İlk sayfaları oldukça heyecanlı olmasına rağmen orta ve son bölümleri sönük ve dağınık buldum. Ancak yine de severek okudum. (Pırıl)

Yazarın okuduğum üçüncü kitabı, güzel bir incele yazısını hakediyor bence ama düşüncelerimi toparlayabildiğim zaman artık :) kitabı elimden bırakamadığım için bitirene kadar okudum ve uykusuz kaldım , her kitabında müzikten, müzik aletlerden bahsetmesi beni mutlu eden ayrıntılardan.. Dinlendirici, akıcı, çabuk okunan, sıkmayan bir kitap, yazarı da bu kitabı da çok sevdim ben , Ne mutlu ki 2022 de sevgili @BaşakTanrıverdi ve MerveGürbüz ile #heryılbiryazar okuma grubumuz ile külliyatını okuyacağız yazarın. (Ahududu06)

McEwan beyefendi bizi yanıltmıyor, güzel hikayeler anlatmaya devam ediyor. *** Her ay bir McEwan kitabı okuduğumuz grubun Ekim ayı kitabı, Amsterdam’da Düello idi. Ben, Amsterdam’lı bu kitabı önce Schipol Havalimanı’ndan kalkan bir uçakla İstanbul’a taşıyıp sonra yine Amsterdam istikametindeki evine geri getirdim. Yani bu kitabın benim açımdan artık mekânsal bir anısı var. *** Fakat kitaba ilk başladığımda “Hmm” dedim, sanırım düşük profilli bir McEwan kitabı bu. E adamın her kitabı da iyi olacak diye bir kaide yok. Fakat bir noktada başlayan gelişmeler, benim için kitabı başka bir seviyeye taşıdı. Eğer o geçiş anında bir bilim insanı üzerimde bir inceleme yapıyor olsaydı, kalp atışlarımın hızlandığını ve göz bebeklerimin büyüdüğünü ortaya koyabilirdi. Tabi ben elimde veri olmadığından iddia ediyor ve fakat ispatlayamıyorum. *** Bir hatun var: Molly. Kitabı Molly’nin cenaze töreni ile açıyoruz. Bu kadının etrafında bazı adamlar var. Çoğunluğu eski/yeni manitalar. Bu adamların hepsi de önemli mevkilerde. İşte bu karakterlerden ikisi, kendilerini beklenmedik biçimde birer ahlaki dilemmanın merkezinde buluyor. Ve bu dilemmalarda yer aldıkları taraf sebebiyle birbirleri tarafından cesurca yargılanıyor. Bu yargılama bir tür düelloya varacak ve bu düello bizim Amsterdam’da vuku bulacak. *** Bu McEwan efendinin olayı bence ne biliyor musunuz? Çok iyi konu buluyor bu adam. Cem Yılmaz’ın dalga geçtiği bir gazeteci sorusu vardır ya: “nereden buluyorsunuz bu şakaları?”; ben de Ian’ı “yahu nereden buluyorsun bu enteresan konuları?” sorusuyla rahatsız etmek istiyorum. McEwan okuyunuz. Pişman olmazsınız. *** Sevgiler efendim! (Burcu Booker)

Amsterdam'da Düello PDF indirme linki var mı?

Ian McEwan - Amsterdam'da Düello kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Amsterdam'da Düello PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ian McEwan Kimdir?

İngiltere’nin Aldershot kasabasında doğan McEwan çocukluğunun büyük bir kısmını subay olan İskoç babası David McEwan’ın atandığı Doğu Asya, Almanya ve Kuzey Afrika’da geçirdi. Woolverstone Hall School, University of Sussex ve University of East Anglia’da öğrenip gören yazar, Malcolm Bradbury’nin öncülük ettiği “Yaratıcı Yazarlık Kursu”nun ilk mezunlarından biri oldu.

İki kere evlenen McEwan’ın ikinci eşi olan Annalena McAfee The Guardian’ın eleştiri bölümünün eski editörlerindendir. 1999 yılında ilk eşi olan Penny Allen vesayeti tıpkı 15 yaşındaki abisi gibi babaları McEwan’a verilen 13 yaşındaki küçük oğulları ile birlikte kaçtı.[1]

2004’ün Mart ve Nisan aylarında - Britanya Devleti, yazarı Amerika’nın First Lady’si Laura Bush’la yemek yemeye davet ettikten hemen sonra - McEwan’ın Amerika Birleşik Devletleri’ne girişi uygun vizeye sahip olmadığı için reddedildi.[2] Britanya basınında yapılan yayınların arkasından McEwan Birleşik Devletler’e “Sizi hala kabul etmek istemiyoruz ama dışarıda olmanız pek çok uygunsuz yayına sebep oluyor” açıklaması ile kabul edildi.[3] Daha sonra Birleşik Devletler kendisine bir özür mektubu yolladı.[4]

Royal Society of Literature, Royal Society of Arts, American Academy of Arts and Science McEwan’ın üye olduğu bazı gruplardır. 1999 yılında Hamburg’da Alfred Toepher Vakfı tarafından Shakespeare Ödülü’ne layık görüldü. Ayrıca British Humanist Association’ın seçkin destekçilerinden olan McEwan 2000 senesinde İngiliz Şövalyelik Ödülü ile ödüllendirildi.

Ian McEwan, 2002 yılında II. Dünya Savaşı sırasında başka bir aileye evlat olarak verilen bir erkek kardeşe sahip olduğunu öğrendi ve bu hikâye 2007 yılında kamuoyu tarafından duyuldu.[5] McEwan’dan 6 yaş büyük olan ve aynı anne babaya sahip olan duvar ustası David Sharpe, McEwan’ın ebeveynlerinin evlenmeden önce yaşadıkları yasak aşkın meyvesi olarak dünyaya geldi. McEwan’ın annesi aşığıyla ilk kocası savaşta öldükten sonra evlenebildi. Ian ise bu nikahtan birkaç sene sonra dünyaya geldi.

McEwan’ın yayınlanan ilk eseri 1976 yılında Somerset Maugham Ödülü’nü kazandığı kısa hikâyelerinden oluşan İlk Aşk, Son Törenler (First Love, Last Rites, 1975) isimli kitabıdır. Bu kitabı iki ilk roman sayılabilecek The Cement Garden (1978) ve Yabancı Kucak (The Comfort of Strangers, 1981) isimli eserler takip etti. Bu iki roman McEwan’ın edebiyat dünyasında “Ian Macabre” olarak anılmasına sebep oldu.

1997’den yayınlanan ve erotomani hastalığına yakalanmış bir insanı konu alan Sonsuz Aşk (Enduring Love) isimli romanı Man Booker Ödülü aday listesinde yer alamamasına rağmen pekçokları tarafından bir başyapıt olarak nitelendirildi. McEwan Booker Ödülü’nü 1998 yılında Amsterdam’da Düello (Amsterdam) isimli romanı ile aldı. Bir sonraki romanı Kefaret (Atonoment, 2002) de çok büyük beğeni kazandı. Time Dergisi eseri 2002 yılının en iyi romanı ilan etti ve roman Booker Ödülü aday listesine girdi.

2005 yılında yayınlanan romanı Cumartesi’de (Saturday, 2005) başarılı bir beyin cerrahının bir cumartesi günü yaşadıklarını işledi. Romanın ana karakteri olan Cerrah Henry Perowne’un evi Londra’nın merkezinde ünlü bir meydandadır. McEwan da Oxford’dan Londra’ya geri taşındıktan sonra aynı meydanda bulunan evinde yaşamaktadır. “Cumartesi” James Tait Black Memorial Prize ile ödüllendirildi. An itibarı ile son kitabı olan On Chesil Beach, 2007 senesinde çıktı ve aynı sene Booker Ödülü adaylarından biri oldu.

McEwan ayrıca pek çok film senaryosuna, bir adet sahnelenmiş oyuna ve bir oratoryaya imzasını atmıştır. 2007 Ağustos’unda “For You” isimli operanın metinlerini yazmaya başlayan McEwan’ın bu eseri Michael Berkeley tarafından bestelenecek ve 2008 yılı içinde icra edilecektir.2006 yılı sonunda, McEwan’ın büyük beğeni kazanan romanı Kefaret’i Lucilla Andrews’ın otobiyografisi “No Time for Romance”’den yaptığı intihalle yazdığı iddia edildi. Yazar masumiyetini The Guardian’da savundu, Andrews’un çalışmasından Kefaret’i yazdıktan sonra haberi olduğunu söyledi. McEwan, Amerikalı büyük yazar Thomas Pynchon’ın da içinde bulunduğu pek çok önemli yazar tarafından da savunuldu.

İlk romanı The Cement Garden’ın orijinalliği hakkında da yorumlar yapılan McEwan’ı son olarak Claire Henderson-Davis “On Chesil Beach”’de annesinin ismini kullanıp ebeveynlerinin hayat öykülerini anlatmakla suçladı. McEwan bütün bu suçlamaları da reddetmektedir.

Ian McEwan Kitapları - Eserleri

  • Çocuk Yasası
  • Fındık Kabuğu
  • Kefaret
  • Sahilde
  • Yabancı Kucak
  • Sonsuz Aşk
  • Amsterdam'da Düello
  • Benim Gibi Makineler
  • Hamamböceği
  • Beton Bahçe
  • Cumartesi
  • Kayıp
  • Masumiyet ya da Özel İlişki
  • Beton Bahçe - İlk Aşk, Son Ayin
  • Siyah Köpekler
  • Bir Parmak Bal
  • Düş Yolcusu
  • Solar
  • İlk Aşk, Son Törenler
  • İlişkiler

Ian McEwan Alıntıları - Sözleri

  • “Babamı ben öldürmedim, ama işini kolaylaştırdığımı hissettim zaman zaman.” (Beton Bahçe)
  • Can sıkıntısıyla, mutluluk arasında fazla bir mesafe yoktur; insan, sevincin sahillerinden bakar can sıkıntısına.. (Fındık Kabuğu)
  • Oğlan olsun kız olsun, bir insan için en alçaltıcı şey, iyi bir eğitimden ve düzgün bir işte çalışma onurundan mahkum edilmekti... (Çocuk Yasası)
  • "Hayal görmek hakkında hayal kuruyordun." (Düş Yolcusu)
  • Bazen bir haksızlık üzerine fazla kafa yoran insanlarda öç hırsı bir tür yükümlülük duygusuyla karışır. (Amsterdam'da Düello)
  • Dünyanın böyle ayrıntılarla, böylesine minik insani zaaflarla dolu olması onu boğuyordu.. (Çocuk Yasası)
  • Önemsenmeyen şimdiki zaman döne döne uzaklaşıyor bizden .. (Fındık Kabuğu)
  • Beden yalan söyleyemez , ama zihin başka bir ülkedir . (Fındık Kabuğu)
  • "Herşeyi derinden hissediyorum. Söyleyebileceklerimden daha fazla." (Benim Gibi Makineler)
  • Sürekli olması gereken,hiçbir zaman üzerinden atamadığın bir sevgi nasıl her zaman merhametli olabilir ki?Bu bir ısı,bir sıcaklık,Joe ve seni yakabilir.Seni yakıp kül edebilir. (Sonsuz Aşk)
  • ... Kendimizi şimdiki zamanı yaşamak için özgür kılamazken, başkalarını özgürleştirmek üzerine düşünmek istiyorduk. Onların mutsuzlukları hakkında düşünmek istiyorduk. Kendi sefilliğimizi örtbas etmek için, onlarınkini kullanıyorduk. Bizim sefilliğimiz de, hayatın bize sunduğu basit güzellikleri kabul edemeyişimiz ve onlardan mutlu olamayışımızdı... (Siyah Köpekler)
  • “Kendini eylemle uyuşturuyordu.” (Kayıp)
  • Biz ışıktan kaçan varlıklarız. Biz karanlığı anlar ve severiz. Hamamböceği (Hamamböceği)
  • Latince ‘hamamböceği’. (Hamamböceği)
  • “Kabul edilemeyen şey ırkçı olmaktır.” (Amsterdam'da Düello)
  • Hayat, hayat kurtarmaktan öte bir şey olmalı. (Cumartesi)
  • Ağlamaları arasında Julie’yle Sue anlaşılmaz şeyler söylüyordu, belki kendi kendilerine, belki birbirlerine. Ben de onlar gibi kendimi bırakabilmeyi istedim, ama biri beni seyrediyor gibi hissettim. Gidip aynada kendime bakmak istedim. (Beton Bahçe)
  • Kendimizi içinde bulunduğumuz ana bırakamıyorduk. Onun yerine başka insanları özgür bırakmayı düşünmek istiyorduk. Onların mutsuzluğunu düşünmek istiyorduk. Kendimizinkini gizlemek için onların sefilliğini kullandık. Ve bizim sefilliğimiz,yaşamın bize sunuğu basit, güzel şeyleri kabul edip onlara sahip olmaktan mutluluk duymayı beceremediğimizdendi. (Siyah Köpekler)
  • Karşılıklı anlayışlarının derinliğini ve birbirlerini bu kadar iyi tanımalarına karşın hâlâ böylesine olağanüstü bir tutku yaşayabilmelerini kutladılar. (Yabancı Kucak)
  • Can sıkıntısıyla mutluluk arasında fazla bir mesafe yoktur; insan, sevincin sahillerinden bakar can sıkıntısına. (Fındık Kabuğu)

Yorum Yaz