Ana - Maksim Gorki Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ana kimin eseri? Ana kitabının yazarı kimdir? Ana konusu ve anafikri nedir? Ana kitabı ne anlatıyor? Ana kitabının yazarı Maksim Gorki kimdir? İşte Ana kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Maksim Gorki
Çevirmen: Mazlum Beyhan
Orijinal Adı: Мать
Yayın Evi: Evrensel Basım Yayın
İSBN: 9789756525630
Sayfa Sayısı: 416
Ana Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bir başkaldırı ve umut romanıdır Ana… Gördüğü şiddet ve yoksulluktan insanlığını unutmuş bir kadının, sosyalist dünya görüşünü benimsemiş genç bir işçi olan oğlunun tutuklanmasından sonra, dünyanın değiştirilebilir olduğunu keşfetmesinin hikâyesidir. Toplumcu gerçekçi edebiyatın ilk örneği ve başyapıtı sayılan Ana, Gorkiy tarafından 1906 yılında Amerika’da kaleme alınmış, aynı yıl New York’ta yayınlanmıştır. Bütün dünyada büyük yankı uyandıran roman, iki yıl gibi kısa bir süre içinde pek çok dile, hatta bu arada Türkçeye çevrilmiş, Tanin gazetesinde 1908-1909 yıllarında tefrika edilmiştir. Gorkiy romanında Rus köylülerinin ve işçilerinin ağır yaşam koşullarını öfkeyle ve ustalıkla betimlemekle kalmaz; burjuva-aristokrat sistemin karşısında en eylemli ve en ilerici güç haline gelmekte olan sosyalist hareketin ilk filizlerini de gösterir. Romanın başkişisi Pelageye Vlasova, gerçek bir Rus devrimcisinin yaşamından esinlenerek çizilmiştir. Yüzyıllık bir başyapıt olan bu ünlü roman, şimdi Mazlum Beyhan’ın özenli ve eksiksiz çevirisiyle okurlara sunuluyor.
Ana Alıntıları - Sözleri
- “biliyor musun, Andrey, en çok şaka yapanlar, yüreği en çok sızlayanlardır.”
- ...en çok şaka yapanlar, yüreği en çok sızlayanlardır..''
- ''...en çok şaka yapanlar, yüreği en çok sızlayanlardır..''
- "Kalbimin yarısı seviyor, yarısı nefret ediyor," dedi. "Kalp mi bu şimdi?"
- ''İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne. İşte asıl cinayet bu… Utanılacak bir cinayet… Bir takım silahlar çıkartıyorlar, insanları öldürüyorlar ve bunu yapanlara devlet diyorlar. Evlerine, sosyal statülerine ve paralarına hiçbir zarar gelmesin diye garip insanları harcıyorlar. Anlıyorsun beni değil mi anne? Halkın ruhunu kurutuyorlar ve hiç bir şey anlamaz hale getiriyorlar.''
- Canı cehenneme...Yalnız başıma da ölebilirim ben! Leş!
- Yalnız yaşamak çok zor,biriyle yaşamak daha zor.
- Anlamsız bir hayat değil mi bu? Ben bu hayattan kaçmak istiyorum. Arkama bile bakmadan kaçıp uzaklaşmak istiyorum.
- Zor iş doğrusu şu dünyada kadın olmak!
- “Yalnız yaşamak çok zor, birisiyle yaşamak ondan da zor!"
- "Herhalde artık hırsızları yakalamaktan vazgeçtiler, namuslu insanları götürmek daha çok işlerine geliyor!"
- Halk sabreder, sabreder, ama günün birinde patlayıverir."
- İnsanların nasıl yaşadığı beni ilgilendirmiyor. Ben nasıl yaşamak gerek, onu öğrenmek istiyorum.
- "Dünyada kırılmadık ruh var mıdır acaba?
- Yüreğin yarısında sevgi, öbür yarısında nefret...
Ana İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Sene bitmeden okumayı başardığım mükemmel bir eser. Bu kitaba karşı tuhaf bir ön yargım vardı. Sanki çok sıkıcıymış gibi geliyordu. Hatta Maksim Gorki'ye karşı da bir ön yargım vardı. Bu yüzden aylardır elimde olmasına rağmen okumadım. Her seferinde şu kitap bitsin okuyacağım dedim ama hiç okumadım. En son yeter arkadaş nedir bu zulüm, dedim ve okudum. İyiki de okudum... Kitabın ismi ana karakterimiz Pavel'in annesinden geliyor. Gorki Ana diye hitap ediyor Pavel'in annesine sürekli. Ana'nın gerçek ismi Pelageya. Öncelikle Ana nasıl bir karakter bunu anlatmak lazım. Ana yorgun... gerçekten çok yorgun. Yıllarca çekmediği acı, görmediği zorluk, yemediği dayak kalmamış. Eşi sürekli ezmiş, dövmüş, yermiş... Ana senelerce susmuş, kaybetmiş, korkmuş... Ana böyle bir karakter. Harika bir kalbi var ama insanlar kırmış bu kalbi. Ana'nın eşi çok destansı dövüşen bir adam. Yaşadıkları yerde dövebilen yok. Tam baş belası. Bu adam birgün ölüyor. O günden sonra artık ailese ve Ana'ya bakma görevi oğulları Pavel'e düşüyor. Pavel hırçın, korkusuz, cesur bir delikanlı. Çalışkan aynı zamanda. Olaylar Rusya'da ki işçilerin başından geçiyor. Pavel de, babası da, arkadaşları da fabrika işçisi. Hakkı yenen insanlar. Pavel zamanla kitap okumaya başlıyor. Öğreniyor bir şeyler. Sürekli okuyor ama Ana oğlunun ne okuduğunu bilmiyor. Çünkü Ana okuma da bilmiyor. Pavel hırçınlığını okudukça atıp daha nazik bir beyefendiye dönüşüyor. Devrimci beyefendi... Okumak resmen adam ediyor Pavel'i. Başlarda Ana'sına karşı saygısızlık yapan bu çomar, okudukça oluyor adam Adam. Okumak insanı düzeltiyor tabi. Pavel okudukça kendilerine yapılan haksızlıkların farkına varıyor, kendini geliştiriyor, yeni arkadaşlar ediniyor, daha çalışkan ve özgür ruhlu oluyor... Zamanla Ana da okuma öğreniyor. Öğretiyorlar. Pavel sosyalist devrimci tabi. Adam okudu o kadar eşitlik adalet dedi üstüne sosyalistte oldu. Ama Pavel adamın dibi. Arkadaşları da. Ellerine silah değil kitap alıyor çünkü bu adamlar. Kitap bu sosyalist arakadaşların verdiği eşitlik ve adalet mücadelesini konu ediniyor. Kitap gerçekten farklı bir bakış açısı sunuyor insana. Okurken kimi zaman günlüğü kesilen, her tarafından yorgunluk akan, yağan karın altında evine giden bir fabrika işçisi oluyorsunuz. Kimi zaman arkasından kovalayan köpeklerden ormanın içinde gecenin ikisinde elindeki kitap ve gazetelerle kaçan bir devrimci oluyorsunuz. Duygular çok belirgin yaşanıyor. Kitap okuyucuyu yükseltiyor. Olaylar öyle yavan değil. İçine alıyor ve duygu buhranlarının içine okuru katmayı ustalıkla başarıyor. Kitabın sonundaysa unutulmaz karakterimizin başına gelenlerle başka duygular yaşıyoruz. Her sayfasında mükemmel alıntılar var bir de. Güzel alıntı paylaşmak için kitap okuyanlar var, onların işine de yarar bu kitap. Keyifli okumalar... (Oğuzhan Güneş)
Maksim Gorki Ana kitabını 1906'da sürgünde bulunduğu yıllarda kaleme almıştır. Ve Ana kitabı ilk başta bölümler halinde bir dergide yayınlanmaya başladığı halde Rusya'da oldukça büyük yankı uyandırmış ve yasaklanmış hatta dergi kapatılmıştır. Yazıldığı dönem ve dile getirdiği gerçeklerle Ana kitabı toplumcu gerçekçilik akımının başyapıtlarından biri olarak kabul edilmektedir. Nitekim bunu okuduğunuzda ruhunuza kadar hissediyorsunuz. Anlatılanlar ile, 2021 yılında olmamıza rağmen sadece aş için bile insanların ne denli mücadele ettiğine tanık olunca, hala değişmeyen yanlış şeylerle ruhunuz daralıyor, kalbiniz sıkışıyor. Kitapta okuduğumuz dönem 1905 öncesinin işçi sınıfının bir portresi niteliğinde. Eser, fabrikada zor şartlar altında çalışan iscilerden biri olan Pavel'in ve arkadaşlarının Çarlık Rusya'sına karşı olan özgürlükçü fikirlerine ve devrimci hareketlerine ilk başta büyük bir korkuyla yaklaşsa da, sonradan onun ilkelerine sahip çıkarak devrim meşalesini taşıyan kadınlardan biri olan annesi Pelageya'nın hikayesi anlatılmaktadır. Ana ilk başta korkmaktadır cubku kendisi hayatta o zamana kadar kocasının ve toplumun baskılarına boyun eğmiş, sesini çıkarmamış birisi. İçinde bulunduğu durum kendisine zorla kabul ettirilmiş, bu da onu sessizlestirmiş. Bu yüzdendir özgürlük, eşit haklar gibi ilk kez duyduğu kavramlara olan korkusu. Çünkü ilk kez durumunu sorgulamaya itmiş acaba daha iyi bir yasam mümkün mü diye düşünmeye başlamıştır. Ama zamanla onları dinledikçe anlamaya başlar ve verdikleri mücadeleye yürekten inanarak bu direnişin bir parçası olmaya karar verir. Daha güzel ve iyi bir hayatın mümkün olabileceğine inanarak bu yolda gençlerle birlikte yürümeye başlar. Kitapta beni zaman zaman sıkan ve yoran tek şey bazı duyguların ve durumların biraz fazla uzatılması oldu. Onun dışında sade, akıcı, siyasi terimlerle sizi yormayan ama yaşananlarla sarsarak güzel bir anlatımı var. Söylemeden geçemeyeceğim bir noktada Ergin Altay gerçekten büyük bir titizlik ge emekle yapmış bu çeviriyi, okurken anlıyorsunuz. Kitabı okuyacaklara naçizane bir önerim olacak. Pavel'i daha iyi anlamak -özellikle anne-oğul ilişkisindeki duygusuz olduğu durumları- Maksim Gorki'nin otobiyografik üçlemesinin ilk başta okumanızı tavsiye ederim. Çünkü yazar "Ana" karakteri ile aslında göremediği anne sevgisini Pavel'e göstermiş ama kendisi bu konuda eksik bırakılmış bir çocuk olduğundan Pavel tarafından bunu yansıtamamış olduğunu düşünüyorum. 1905 devrimi öncesi Rusya'nın toplumsal yapısını ustalıkla yansıtan, aynı zamanda bir uyanışın simgesi haline gelen Ana kitabını okumanızı tavsiye ederim. (Yelizz)
Spoiler içerebilir!!! Öncellikle biri bana kitap tavsiye et dese ilk 10 kitaptan biri olurdu benim için herhalde.Konu olarak işçi proleteryasi işçi haklarından bahsediliyor açıkçası ilgimi çekti ve heyecanla okumaya başlayıp ve heyecanla bitirdiğim bir kitap oldu. Pavele hayran kaldım o güzel savunmasi filan efsooydu gerçekten hele ki annesinin arkasında durması onu savunması cok güzel keşke benimde pavel gibi bir annem olsa verdiğim her kararda yanımda olsa beni savunsa dedim kitabı okurken.Konu kısaca şöyle fabrikada çalışan ve ezilen bir işçi sınıfının kendini savunmamasi,en sonunda pavel ve arkadaşları çıkıyor savunuyorlar ama sonuç hapis 2-3 ay kaliyolar çıkıyorlar ama davadan vazgecmiyorlar.Tekrar toplanıyorlar bu sefer daha kalabalık bir grupla bir miting gibi bir şey yapıyorlar 1 Mayıs'ta sonuç tüm polisler onları yakalıyorlar ve roman burda bitiyor ama aslında tam bitmemiş bir roman bence devamı olmalı Okuyacak olan okurlara şimdiden iyi okumalar dilerim (Zilan)
Kitabın Yazarı Maksim Gorki Kimdir?
1892 yılında Tiflis'te, Kafkasya Gazetesi'nde çalışmaya başladı. Yoksullukla ve acıyla dolu bir hayat sürdüğü için Rusça'da acı anlamına gelen Gorki takma adını kullanmaya başladı. 1895'te St. Petersburg'da yayınlanan bir dergide çıkan Çelkaş adlı öyküsü ile ünlendi. Ardından Yirmi Altı Erkek ve Bir Kız öyküsü yayınlandı.
Ünü hızla yayıldı. Bu öyküler kadar başarılı olmayan bir dizi roman ve öykü daha yazdı. Gorki'nin 1898 yılında yayınlanan ilk kitabı Hikâye Denemeleri (Очерки и рассказы) çok beğenilir ve yazarlık kariyerinin başlangıcı sayılır. İlk romanı Foma 1899'da basıldı. Bu dönemde sağlam bir olay örgüsü kuramaması ve yaşamın anlamı üzerine uzun felsefik tartışmalara girmesi romanlarının başarısını düşürür. 1906'da yazdığı ve Rus Devrimi'ne adadığı Ana en başarılı romanıdır. 1899-1906 arasında St. Petersburg'da yaşar. Gorki, Çar rejimine açıkça karşı çıkmış ve bu yüzden birçok kez tutuklanmıştır. Çarlık tarafından kontrol ve baskılara maruz kalmıştır. 1901'de Fırtına Kuşunun Türküsü isimli kısa şiiri yüzünden tutuklandı. Kısa sürede serbest kaldı, Kırım'a gitti.
Gorki birçok devrimci ile tanıştı. Lenin'le tanıştığı 1902 yılından itibaren aralarında yakın bir arkadaşlık oluşmuştur.
1902 yılında Rusya Edebiyat Akedemisi'ne seçilir. Ancak Çar II. Nikolas buna izin vermez. Anton Çehov ve Vladimir Korolenko bu tavrı protesto eder ve Akademiden ayrılır.
Başarısız olan 1905 Rus Devrimi sırasında Peter ve Paul Kalesi'nde kısa bir süre daha hapis kalır. Gorki Güneşin Çocukları adlı oyununu yazar.
Oğlunun Mayıs 1935'teki ani ölümünü takiben Gorki de, 1936 yılında Haziran ayında öldü. Her ikisinin de ölümü şüphe altındadır. Zehirlendikleri iddia edilmiş, ama bu iddia hiçbir zaman ispatlanamamıştır. Gorki'nin cenaze töreninde tabutu taşıyanlar arasında Stalin ve Molotov da yer alacaklardır.
1938'de Buharin'in mahkemesinde Gorki'nin NKVD başkanı Yagoda tarafından öldürüldüğü itiraf edilmiştir.
Maksim Gorki Kitapları - Eserleri
- Ana
- Ekmeğimi Kazanırken
- Benim Üniversitelerim
- Arkadaş
- Çocukluğum
- Üçler
- Foma
- Özgürlük
- Soytarı
- Bozguncu
- Fırtınanın Habercisi
- Taşralı Oblomov Matvey Kojemyakin 1. Cilt
- Taşralı Oblomov Matvey Kojemyakin 2. Cilt
- Mujik
- Yol Arkadaşım
- Ayaktakımı Arasında
- Küçük Burjuvalar
- Aşk Rüyası
- Yaşanmış Hikayeler
- Yararsız Bir Adam
- Serçecik
- Bozkırda
- Ekmek İşçileri
- Günlüğümden Notlar
- Acı Günler
- İnsanlarımız
- Tolstoy'dan Anılar
- Klim Samgin'in Yaşamı 40 Yıl (1. Cilt)
- Klim Samgin'in Yaşamı 40 Yıl (2. Cilt)
- Klim Samgin'in Yaşamı 40 Yıl (3. Cilt)
- Klim Samgin'in Yaşamı 40 Yıl (4. Cilt)
- Makar Çudra - Çelkaş - Yol Arkadaşım
- Edebiyat Yaşamım
- Hainin Anası
- Zulüm
- Öyküler
- Sıkıntı
- Seçilmiş Öyküler
- Halkın İçinde
- Amerika’dan İtalya’ya
- Seyirciler
- Yirmi Altı Adam ve Bir Kız
- Matvey Kojemyakin
- Üç Uzun Öykü
- Artamonovlar
- Edebi Portreler
- Dede ile Torunu
- Güneşin Çocukları Barbarlar
- Stepte
- Endişe Verici Bir Kitap
- Gorki’nin Mektupları
- Konovalov
- Hapiste
- Varenka Olesova
- Ana - İki Şehrin Hikayesi
- Mujik ve Öyküler
- Karşılık Görmiyen Aşk
- Lenin'den Anılar
- Küçük Burjuva İdeolojisinin Eleştirisi
- Danko'nun Yüreği
- Çanlar Çalınınca
- Sovyet Öyküleri 2
- Makar Çudra
- Toplu Oyunları 1
- Toplu Oyunları 3
- Toplu Oyunları 2
- Şahin Türküsü
- Buzların Çözülüşü
- Münzevi
- Güneş Çocukları
- İki Oyun: Richard Waverly Davası / Sonuncular
- Gorki - Otobiyografik Üçleme
- Unutulmuş Hayatlar
- Sürgün
- Körlerin Türküsü
- Fırıldaqçı
- Mavi Bir Yaşam
- İki Arkadaş
- Anılar&Mektuplar
- Çelkaş
- Seçilmiş əsərləri, Birinci cild
- Hayat Kadını Tereza
Maksim Gorki Alıntıları - Sözleri
- Haklısın, bizimkiler hikaye uydurmada pek ustadır... Hayatında hiçbir güzel şey bulunmayan bir insanın bir hikaye uydurup gerçekmiş gibi anlatmasında ne kötülük var? Anlatır, masalına kendi de inanır, bir parça avunur. Çok insan böyle yaşar. Engel olamazsın buna... (Konovalov)
- "... na dinya çewt vıraziya." (Ekmek İşçileri)
- Mən dünyaya razılaşmamaq üçün gəlmişəm (Seçilmiş əsərləri, Birinci cild)
- Ruslar, çalışmaya hayrandır, ama ona inanmazlar. Hareketli bir yazar, örneğin bir Jack London, Rusya'da çıkamazdı. (Edebiyat Yaşamım)
- “Sıcaktan, gürültüden ve yorgunluktan bunalmış, sırtlarındaki paçavraları sürükleyerek sağa sola koşuşan insancıklarla; kocaman gövdeleri güneş altında parıl parıl parlayan makineler arasındaki ayrım korkunçtu. Oysa bu makineleri insanlar yaratmıştı. Üstelik onları harekete geçiren şey de, motordan önce yine insan gücüydü.”.. (Çelkaş)
- --- Ne kadın be, diye mırıldandı Mişa. Nasıl çalışmış ömür boyu, nasıl sevmiş. Basit ama dokunaklı bir hikaye...!" (Sürgün)
- Gençliğin verdiği çoşkunlukla kişiliği yepyeni hislerle dolup taşıyordu... (Sürgün)
- "Tüm insanlar yeryüzünde fazlalıktır. " (Ayaktakımı Arasında)
- Hepimiz birbirimize hiç değilse görünüşte inanıyorduk. İçten inanmaya gelince, biz kendimize bile zor inanıyorduk. (Şahin Türküsü)
- “İnsan uzun yaşamaya değil de elden geldiğince çok yaşamaya bakmalıdır.Beş şişe kırmızı şarap yerine bir şişe şampanya içmek hiç kuşku yok ki, daha iyi idi.” (Aşk Rüyası)
- Bəli...İnsana inanmayın! Çünki o həmişə özündən danışdıqda, yalan danışır! Bədbəxtliyə düşəndə də yalan danışır ki, özünə qarşı çox mərhəmət hissi oyandırsın, xoşbəxt olanda da yalan danışır ki, ona daha çox həsəd aparsınlar, hər bir halda yalan danışır ki, özünə qarşı diqqəti artırsın.. (Fırıldaqçı)
- belki de düşünce,maddenin bir tür rahatsızlığıdır... (Klim Samgin'in Yaşamı 40 Yıl (4. Cilt))
- " Çok inançlısın dostum, inanıyor ve güveniyorsun. Ama insanlar çiğ süt emmiştir; onlara güvenmek, onlara inanmak akıl kârı değildir, tehlikelidir, anlayacaksın." (Ekmek İşçileri)
- Beni hayatın aşkı mahvetti... Hayatı sevdiğim için bir budalaymışım ben... (Arkadaş)
- Hepimiz birer kahramanız, diyordu, çünkü ölüme mahkûm olduğumuzu kafamızdan atmayı becerebiliyoruz. (Karşılık Görmiyen Aşk)
- Denizde yangın var! (İnsanlarımız)
- Bizi kandırmak için Tanrı'yı bile araç olarak kullanmaktan çekinmiyorlar. Ruhumuzu öldürmek istediklerinde onu, yalan ve iftira içinde bırakıyorlardı. ''Bir politikacı, dinden bahsediyorsa bil ki birilerini kandırmaya çalışıyordur.'' (Halkın İçinde)
- Yaşam kitaplarda asla gerçekte olduğu gibi tasvir edilmez... (Küçük Burjuvalar)
- "Her sabah nereye gittiğini bilmeden bir işe giden, her akşam nereden çıktığını bilmeden bir işten çıkan, sevmediği hayatı yaşayan, sevmediği işi yapan, sevmediği kişilerle yaşayan, kalabalıklar yüzünden yaşamaya karşı ne bir sevgi, ne de bir sevgisizlik işareti olmadan gelip geçen... Her akşam evinin dört duvarı arasına sanki bir mezara girermiş gibi giren, gecelerini bir sıkıntı yorganının altında yalnız ya da yanındaki yabancı gövdeyle geçiren bütün ölü kentlerin, ölü doğmuş çocukları! Size bu ölü yaşamı hazırlayan "sermaye sahibi egemen sınıftır", bu acımasız oyunun varlığı siz izin verdiğiniz sürece sürecektir." (Günlüğümden Notlar)
- Yaşam kitabının bir sayfası daha okundu. (Klim Samgin'in Yaşamı 40 Yıl (3. Cilt))